Selçuk Salih Caydı Profile picture
Jun 17 14 tweets 3 min read Twitter logo Read on Twitter
Türkiye’de yaşayan İranlı harika bir kadınla yaptığım sohbetimde, Türklerin İranlılardan çok daha muhafazakar olduklarını, seküler olanlar arasında bile günlük hayatta dikkat çeken din merkezli batıl inançların yaygın olduğunu söylemişti, ezan okunurken müziği kapatmak gibi… >>
1. Mesela İran’da Ramazan/Kurban Bayramları tatilleri sadece bir günmüş. İranlı Kadın, Türkiye’de bu bayramların bazen bir haftaya uzanan tatil günleri olmasını çok garip bulduğunu, İran’da sadece “yönetici elit”in dindar/dinci olduğunu, halkın da tam tersi olduğunu söylemişti…
2. “İran gibi olmayalım” klişesi önüme düştükçe aklıma bu sözler geliyor, zira İranlılar sanıldığı gibi dindar falan değil, hatta Türklerin sekülerlerinden bile daha az dindarlarmış gibi görünüyor, -en azından benim duyduklarım, gördüklerim ve izlenimim bu yönde…
3. Hiçbir şey basit değil, eski klişeler de işlemiyor. İranlı kadın bana, “İranlılar, inşallah Türkiye gibi olmayız diyorlar” dedi, yani en seküler astrologların bile onca “enerji” alışı verişinden bahsettikten sonra dinleyicilerine “Esma” önerdikleri bir yer Türkiye…
4. İranlı kadının “Türkiye gibi olmak korkusu”nu da konuşmuştuk. İran halkının Türk halkı gibi dindar olması en büyük korkusuydu ve tabii son zamanda Türkiye’de yayılan “Suriyeliler nefreti”nin yabancı düşmanlığı olup onca yıl sonra ilk kez onu da bulmasından yakınmıştı…
5. Bu örneği, Türkiye’deki “tartışmalar”ın medya ve sosyal medyaya da yansıyan ezici çoğunluğunun son derece sığ, klişe/kopya olduğunu söylemek için verdim. Mesela burada “Milliyetçilik”, sanki “Kâl-û Belâdan beri var olan bir şey”miş gibi konuşulur…
6. Mesela Milliyetçilikle ilgili tuğla gibi sürüsepet kitap olmasına rağmen, Milliyetşiliğin ortaya çıkışını ve kapitalizmin Osmanlı iline gelişi ile birlikte nasıl şekillendiğini anlatan, konulara mesefeli tarafsız yaklaşan ve bu diyara has bir yerden anlatan kitap yok gibi…
7. “Asya’nın yükselişi” denen konuyla ilgilendiğim ve burada konuya “ökönomi” üzerinden yaklaşmaktan başka bir perspektifi olamayanlardan gına geldiğinden, Türkiye’deki halkın “açlığa rağmen Muhafazakarlık ısrarı”nı da daha iyi anlamak babında, Asya’ya bakıyorum…
8. Mesela Çin’in Batılılaşma ile imtihanı, kendi değerlerine dönüş türü, Hindistan’ın konuyu son 200 yıldır orijinalleştirme çabalarına bakıyorum: konu hiç de öyle sade “Muhafazakar-Seküler” itişmesinden ibaret falan değil, burada görülmek ve gösterilmek istendiği gibi…
9. Buradaki sığlık bazen o kadar trajikomik görünümler arzediyor ki, mesela iki muhafazakar entelektüalizm özentisi kendi aralarında itişse/atışsa bile, bunu Fransız/Avrupalı yazar örnekleri üzerinden yapıyor, çünkü kendi mahallesinden/ülkesinden saygı duyduğu Türk yazar yok…
10. Mesela, Çinli Liang Qichao (1873-1929) Batı etkisine karşı Kong Fuzi (“Konfiçyüs”) felsefesine dayanan insancıl, etik, dini de dışlamayan bir bakış önermiş. Buna göre hukuku, bireyi, aile ve toplumu Kong Fuzi nasıl (modern bir şekilde) tanzim edebileceklerine kafa yormuş…
11. Liang’ın hayran olduğum yanlarından biri, cidden tarafsız bir gözle, “Kapitalizm nasıl olmuş da bu kadar başarılı olabilmiş” sorusuna yanıt aramasıdır. Tagore de, popülerliğine bakmadan Milliyetçiliğe karşı çıkıp kozmoplitik bir bakış geliştirmesidir, Solcu da değildir…
12. Tagore, ülkesi İngiliz sömürgesi olduğu halde özgün fikirlerini Sağlı Sollu klişelere takılmadan savunmuş ve 1913 yılında Batılı olmayan ilk edebiyatçı olarak Nobel ödülü de almıştır ve Hint kültürünü de gittiği her yere götürmüştür, hem de gravatsız gömleksiz bir şekilde…
13. Türkiye’de klişeleri iptal etmeden, ülkeyi/halkı anlamak da, Dünyada iddia sahibi bir ülke olmak da zor. 400 kelimelik medya ünlemeleri ve karşılıklı fırçalamaları dilini terkederek, eski komplekslerden/mutsuzluklardan kurtulmak daha kolay… <<
#KonstantiniyeNotları

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Selçuk Salih Caydı

Selçuk Salih Caydı Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @selcuksalih

Jun 15
Yazla birlikte Türkiye'deki Değişim/Dönüşüm'ü yeniden hissetmek mümkün. Karamsarlık kısmen devam ediyor ama kendisini 'Maalifler istifa' diyebilen (mesleğiyle sorunlu) tarafgir ''gasteci''lere kaptırmayan ve onların günlük ünlemelerine takılmayanlar ilk şoku atlattı gibi... >>
1. Türkiye'de ''gazeteci'' olduğunu beyan etmekle birlikte, kendini ''Politikayı tanzim eden merci'' gibi bir yerlere koyan, politikacılara ''akıl'' falan veren, ekranlarda (çok) ''Konuşan Kafalar'', gazetecilik mesleğiyle alakasız bir Ego/kibir tonunda kötümserlik yayıyorlar...
2. Şimdi konuları, ''Maalefet İstanbul'u nasıl kaybeder''...
''Tartışma konusu'' sonucunun -öyle veya böyle- negatif olması bir yana, bu ''tarz''ı seçenlerin değil toplum psikolojisi, psikolojiden de pek anlamadıkları görülüyor. Onlar konuşadursun, hayat devam ediyor...
Read 10 tweets
Apr 30
Olağanüstü zamanlar, daha öncenin “olağan” düşünce kalıplarına sığmadıklarından, eskinin klişe ve rutinlerinden kopamayanlar için önce “anlaşılmaz”dırlar ve genellikle “zaman içinde” anlaşılır hale gelirler, -ama (“Ben”den ziyade)“Biz Çağı”nda artık böyle olmak zorunda değil… >>
1. Esnek olmak (yani Flexibility/Flexibilität), pragmatizmden daha farklı bir kavram, Yeni Dönem’de öne çıkıyor ve eski/eskimiş düşünceleri/kanıları -kişilik sorunu yapmadan- aşmaya yardımcı olacak gibi görünüyor.
Yeni dönemin başında bir çok konu yeniden düşünülmek zorunda…
2. Ayrıca artık yirmi-yirmibeş yıl öncesine nazaran hergün, en az eskinin beş misli daha fazla veriye maruz kalıyoruz ve bunlar arasında yaşamaya, fikir oluşturmaya vs. çalışıyoruz, hem de eskisi gibi gazete okumaksızın, televizyon seyretmeksizin, -sadece internetle…
Read 15 tweets
Apr 29
Türkiye’de akıllı olmanın bir süre kurnazlıkla (hatta şark kurnazlığıyla) karıştırılması bir yana, 2020 sonrası ‘Yeni Dönem’inin AKIL (intelligence/Intellıgenz) anlayışının nasıl değişmekte olduğu ve ona nasıl uyum sağlayıp ön alınabileceğini konuşmalıyız… >>
1. ‘Akıl’ın geleneksel tanımı, genellikle düşünme ve öğrenme kapasitesiyle ilgilidir. Türkiye’de de Akıl, “çok bilmek” ile karıştırılıyor ve daha çok bilgi çokluğu/toplaması ile ilişkilendiriliyor.
Mesela biri Harvard Üniversitesine girmişse, o en akıllı uslu sayılıyor.
Öyle mi?
2. Eğer “çok bilmek”, bildiklerinden yeni ve -saçmalamadan- orijinal bilgi üretimine neden oluyorsa, yani yaratıcılıkla ilişkili olabiliyorsa, bunu, yeni anlamda Akıl ile karşılayabiliriz ama bu da, Yeni Dönem için “asgari” olanı ifade ediyor, -tabii ‘bilimsel’ olması koşuluyla..
Read 14 tweets
Mar 29
Türkiye’nin süreç içinde nasıl yeni bir döneme girmekte olduğunu, son on yılda siyaset anlayışında yaşanan sosyoekonomik ve sosyopsikolojik değişimde görmek de mümkündü. Bu süreç aynı zamanda, “Neoliberal Partiler”in aşılması süreciydi… >>
1. Neoliberal dönem elbette 70’lerin sonunda başladı ama Türkiye’de bu dönem, 1980 darbesi sonrası, 1982 Anayasası ile birlikte, yani 24 Ocak kararları sonrasının Özal iktidarı döneminde yaşandı ve 2013 öncesi Ak Parti iktidarı, bu dönemin zirvesini teşkil etti…
2. Neoliberal Partilerin özelliği, iktidara gelmek ve iktidarda kalmak üzere kurgulanmış “çok eğilimli” olmalarıdır, nitekim ilk örneklerinde “Eski Solcu (Yeni Sağcı) ‘Liberaller’”den, “Milliyetçi Ülkücüler”e, “Milli Görüş kökenli Muhafazakarlar”a kadar her eğilim mevcuttu…
Read 17 tweets
Mar 28
İdeolojik teolojik “Pragmatizm” türlerinin yalan söyleyebilme katsayısı oldukça yüksek halini üstün bir meziyet sayan “siyaset” kendi ayağına dolanıp düşe düşe yorulmuş görünüyor, son kullanım tarihi de dolmak üzere. Rusya versiyonu, hepsinin nasıl -aynı- işlediklerine örnek… >>
1. “Algı operasyonu” şampiyonu ve bilgisayar/internet manipulasyonu maraton koşucusu Rusya, Dünya’nın her yerinde her renkten radikalleri desteklerken ve Batı’yı atom bombasıyla tehdit ederken, kendi saflarında Pragmatizminin tel tel döküldüğü görülüyor…
2. Rusya, “bir operasyonla korkutup” teslim alacağını sandığı Ukrayna’da bataklığa saplandı.
Zamanın ideolojik maçovâri dandik pragmatik Rus muktedirleri, korku salmak üzerinden işleyen bir “önkabul”e sahipler. Diğerlerini “kolay korkutulacak ürkek koyunlar” sanan bir “özgüven”…
Read 13 tweets
Feb 19
Depremin kapsamlı acısı gün geçtikçe daha belirginleşiyor ve ertelenemeyen seçimlerle birlikte, yıkıntıların ve islamcılığın da hızlıca kaldırılacağı, yeni dönemin başka bir yerden başlayacağı anlaşılıyor. Bunun merakı ve telaşı, çeşitli biçimlerde herkesi sarmış görünüyor… >>
1. 2020’de başlayan ve en hızlı/etkili versiyonu tahminen 2025/26’ya kadar sürecek olan YENİ DÖNEM’de kuşkusuz birçok konunun konumun “siyeset” dediğimiz ömür törpüsünün ve onun -büyük çoğunluğu- günümüze ve halka uzak “kişi”lerinin (Subjekt) yeniden tanımlanacağı bir dönem…
2. Bu süreçte sosyal barışı korumak önemli. Halkta oluşabilecek ateşli (devrimci) tepkiyi “bastırmak” bir yana, kontrol etmeye bile kalkmak, buna yeltenenlerin daha sonra pişman olacakları konuma düşmelerini beraberinde getirebilir.
O nedenle, ‘yeni gerçekler’i konuşmak gerek…
Read 12 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(