𝑴𝒆t𝒆𝒐log Profile picture
Jul 3, 2023 6 tweets 2 min read Read on X
Ay Tanrısı Nanna, Sümer Panteonunda çok önemli bir yere sahipti. Göğün, yeryüzünün ve yıldırımların tanrısı ve Baştanrı olan Enlil ile Ninlil'in oğlu olan Nanna, Mezopotamya'nın güneyinde, Dünya'nın en kadim şehirlerinden biri olan Ur şehrinin baş tanrısı sayılmıştır+++
Kalıntıları günümüze kadar ulaşan meşhur ve heybetli ziggurat, onun adına inşa edilmiştir. MÖ. 2400'lerden itibaren Sami Akadların Mezopotamya'daki hâkimiyeti ile beraber Sin adı ile anılmaya başlanmış ve önemi artmıştır. İnanca göre eşi Ningal, çocukları ise güneş tanrısı+++
Utu/Şamaş ve Aşk, savaş ve adalet tanrıçası İnanna/İştar'dır. Güneydoğu Anadolu'daki tarihi Harran (Harranum) şehri, özellikle MÖ. 2300'lerden itibaren Ay tanrısı Sin'in en önemli kült merkezlerinden biri olmuştur. Yazıtlarda genellikle kanatlı bir boğaya bindiği görülen ++++
Sin'in en tanınan sembolü hilaldir. Dünya'nın ilk imparatoru sayılan Akad kralı Sargon'un (MÖ. 2234-2279) kızı ve Sin'in başrahibesi olan Enheduanna'nın Tanrı Sin için yaptığı etkileyici dinî ritüeller, ayrı bir önem arz etmektedir. Bu törenlerde, el açılıp aya dua edilmesi ve++
Dua bitiminde yüze sürülmesi dikkat çekicidir. Buradaki amaç, ayın kutsal ve koruyucu sayılan ışınlarının elde toplanması ve yüze aktarılması idi. Tanrı Sin, özellikle Sami kavimler arasında baştanrı olarak da görülmüştür. ++++
İslam öncesi Araplarda büyük saygı gören Sin, Lat, Menat ve Uzza adlı tanrıçaların babası sayılmış ve Kabe'deki en büyük put, "Al-İlah" adı ile ona ithaf edilmiştir. (Gazi Üniversitesi, Eski Çağ Tarihi, Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eren Karakoç makalelerinden derlenmiştir)

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with 𝑴𝒆t𝒆𝒐log

𝑴𝒆t𝒆𝒐log Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @teologmete

Sep 14, 2024
Bu yazının sonunda bin yıldır Arapçanın en hası, en güzeli en seçkini olduğu iddia edilen Kur’an Dilinin aslında hiçbir zaman Arapça olmadığını, Arap insanının dili olmadığını, bin yıllık bu yalanı çökerterek Kur’an’ın Arapça olmadığını ispatlayan, içlerinden Naima Akef’in videosunu da yayınladığım üç muhteşem Arap kadınını saygıyla anacağız…

Biliyorsunuz, uzun zamandır Kur’an’ın Arapça olmadığını, Arapların da Kur’an’ı anlamadığını, bu yüzden de son bin yıldır başta Taberi 12 cilt, Kurtubi 20 cilt, Zemahşeri 8 cilt, Fahreddin er-Razi 23 cilt gibi ekol olmuş çok önemli isimler dışında yüzlerce alim yüzbinlerce sayfa Kur’an tefsiri yazdıklarını ve hepsinin de çok farklı tefsirler meydana getirdiklerini yazıyorum. Binlerce tefsir var, onlarca mezhep var. 👇Image
Değerli Müslümanlar diyor ki Kur’an’ın harfi değişmemiştir, bugün dünyanın neresine giderseniz gidin Kur’an aynı Kur’andır!

Tabii bu doğru bir söylem değil farklı Kur’anlar var ama genel olarak bakarsak değişiklikler var elbette ama bunlar bütüne tesir edecek farklar değil.
Kur’an aynı da, anlama, mana aynı mı?
Madem Kur’an tek, o zaman neden yüzbinlerce farklı tefsir, onlarca mezhep ve Kur’an’ı anlamak için kurulan onlarca ilim var?
Bırakın mezhepleri aynı mezheplerin farklı tarikatlerinin bile Kur’an’a bağlı anlama, yorumlama farkları olabiliyor.
Birkaç tefsir olsa ve birbirlerine bağlı olsalar anlarım ama binlerce alim oturmuş yüzbinlerce tefsir yazmış son bin yıldır.
Hepsi Kur’an’ı anlama/anlatma üzerine!
Sadece tefsir mi? Kur’an’ı anlama/anlatma adına farklı kategorilerde binlerce eser yazılmış. 👇
Medreselerde, İlahiyat Fakültelerinde onlarca ilim tahsis edilmiş hepsi Kur’an’ı
anlamak/anlatmak üzerine inşa edilmiş bu ilimlerin.
Ama Kur’an’a bakarsanız kendini tanımlarken 17 Ayetinde basit, anlaşılır, rehber, kendi kendini açıklayan, apaçık olduğuna dair ifadeler mevcut!

Kur’an diyor ki;
"Ben size yaş ve kuru herşeyi anlamanız ve beni rehber edinmeniz için basitçe, apaçık bir dille gönderildim!"

Ancak Kur’an ile kendini ispatladığını ve anlattığını iddia eden Allah Hazretleri ve aradan geçen 1400 yıla rağmen Kur’an’ı daha doğrusu Allah'çayı hala anlamayan Araplar!

Bu kitap rehber, apaçık ve basit olduğuna, iddiaya göre de Arapçanın ilk, en önemli ve en muhteşem eseri olduğuna göre ve gene iddiaya göre Arapçanın en has, en akıcı ve en anlaşılır şekli olan Kureyş Lehçesi yani “Fusha” ile yazılıp okunduğuna göre,
1400 yıldır bütün Arap Dünyasının
Kur’an diliyle şakır şakır konuşması gerekir. 👇
Read 14 tweets
Sep 4, 2024
Ve final:

İslam peygamberi Muhammed'in yaşamadığını , onun olsa olsa bir literatür figürü olduğunu ve Eyyamü'l Arap içinde biri veya birilerinin Muhammed efsanesine esin kaynağı olmuş olabileceğini yazmıştım.
Evet somut tarihi veriler ışığında , hadis ve siyer kaynakları dışında bize anlatılan Muhammed hakkında somut hiç bir delil bulunmamaktadır. Hadis ve siyer kaynakları ise yine bu kaynaklara göre Muhammed'in ölümünden 150-200 sene sonra yazılmaya başlanmış , rivayete dayalı bilgilerden oluşur yani doğruluğu oldukça şüpheli bir rivayetler zinciridir.
Ama ilk başta da dediğim gibi bir olaya tek taraflı bakmamak gerekir. O yüzden bu yazıda hadis ve siyer kaynaklarının yüzde yüz doğru olduğunu varsayarak bu bilgiler ışığında Muhammed Peygamberin izini sürmeye çalışacağım.

Buradaki ana kaynaklarımız İbn Hişam , İbn İshak gibi siyer yapıcıları , Taberî gibi tarihçiler ve Buhari , Müslim , Ebu Davud gibi muhaddisler olacak. +++Image
Sevgili arkadaşlar , bize anlatılan klasik hikayede ; Muhammed yetim kalmış , amcasının himayesinde büyüyen çobanlıkla uğraşan ve genç yaşında Hatice isimli , kendinden yaşça büyük ve varlıklı bir kadınla evlenen bir profil. Kırk yaşlarında vahiy alıp peygamberliğini ilan ediyor. İlk başlarda kendisine inanan sayısı çok az olduğu için büyük sıkıntılar yaşıyor ve Medine'ye sürülüyor ( yada hicret ediyor ) Medine günlerine kadar geçen zaman ve Medine'den sonraki zaman yaşanan tüm olaylar Mekke'de geçiyor. İddiaya göre Mekke zengin bir ticaret kenti.
Peki gerçekten öyle mi ?

Mekke'nin o dönemde zengin bir ticaret merkezi olduğuna dair başta Bizans ticaret kayıtları dahil hiç bir medeniyetin kayıtlarında bir bilgiye rastlanmamaktadır oysa hadis ve siyer kaynakları aksini yazar. Aksine Mekke küçük bir köyden ibaret bir yerleşkedir.
Acaba hikayenin başlangıcında ve sonuna sahne olan Mekke bugün bildiğimiz Mekke mi , yoksa Ürdün'de  bulunan ve eski adı "Bekke" yada "Bekka" olan antik yerleşim yeri olan Petra mı ? ++
Bu yazının ana hatları anlaşılacağı üzere Petra merkezli olacak arkadaşlar.
Eğer Muhammed (yada ona esin kaynağı olan kişi) yaşadı ise , onun bugün bildiğimiz Mekke'de değil Petra da yaşadığını , yine onun hayatını anlatan kaynaklar ışığında takip edeceğiz ve Muhammed'in bugün bilinen Mekke'den Medine'ye değil , Petra'dan (Bekke yada Bekka) Medine'ye hicret ettiğini göreceğiz.

Önce İslamiyet'in ilk yıllarından kalan bazı camilerin kıble yönünden bahsedelim ; 750 yıllarından önce Basra , Kufe , Mısır , Suriye ve bölgede ki bir çok caminin kıblesi bugün bildiğimiz Mekke'ye değil net şekilde Petra'yı gösteriyor.
Örneğin , Ömer döneminde yaptırıldığı iddia edilen Amr ibn Al-As camii ki bu cami Afrika'da inşa edilen ilk camidir , 642 yılında inşa edilen bu caminin kıblesi 827 yılında bugün bildiğimiz Mekke yönüne çevriliyor , o tarihe kadar bu caminin kıble duvarının Petraya baktığına dair tarihi ve arkeolojik kanıtlar mevcuttur.

Örneğin Yemen'in başkenti San'a'daki Eski Cami , Kudüs'de ki el Aksa cami , yine Kudüs yakınlarındaki Baalbek cami , Şam'da bulunan Umayyad Cami (Meşhur Emevi Cami) , Quasr al Mushatta cami gibi  camilerin kıble yönlerinin 750-800 yıllarına kadar Petra'ya baktığını tarihi ve arkeolojik veriler ışığında görebiliyoruz. +++Image
Read 10 tweets
Sep 1, 2024
İlk ikisine çok fazla küfür gelince üçüncüyü de paylaşayım dedim. Zira benim için başarı ölçüsü edilen küfürlere endeksli.

Daha önceki iki yazıda bize dikte edilen Muhammed isminde bir İslam Peygamberinin yaşamadığını, yine de Eyyamü'l Arap içinde bir veya birden fazla kişinin hayat hikayelerinin, Kur'anın kitaplaştırıldığı dönemde, Muhammed efsanesine esin kaynağı olduğunu ve hadislerde abartılarak anlatıldığını yazmıştım.
Buna bir takım itirazlarının olduğunu biliyorum. "Kur'an-da Muhammed ve Ahmed dönemlerinin saklandığı onun yaşadığına dair kanıttır" yönünde itirazlar bunlar. 
Bakalım öyle mi? 
Kur'an-da geçen MHMD isminden ziyade sıfattır. Özellikle Hicaz Yahudileri için önem teşkil eden bir sıfat bu.
Daha önce Süryani kroniklerinde sahte Mesih Mamet'ten bahsetmiştim, özellikle Hicaz bölgesinde taraftar topladığını söylemiştim.
Evet Kur'an-da Muhammed ve Ahmed geçiyor, bunlar ama bunlar Hristolojik sıfatlardır.
+++Image
Ahmed sıfatı Arap Hıristiyanlar arasında önemlidir zira; Yuhanna İncili'nin de kehaneti geçen Paraklit (veya Faraklit) yani Şefaatçi/Yardımcı anlamına gelir. Yuhanna 14 (16-17): Ben de Baba'dan dileyeceğim ve O'nun sonundaki yardım birlikte olsun diye, size başka bir yardımcı, gerçeğin ruhunu verecek. Dünya onu kabul edemez çünkü O'nu ne görüyor ne de tanıyor, siz onu görüyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizden olacaktır. İslam dünyasında Ahmed'in Peygamberi Muhammed'in adlarından biri vardı. Oysa 1500-1600 yıl önce İslam diye bir din zaten ortada yokken, Arap Hıristiyanlar İncil'in orijinalinde Şefaatçi/Yardımcı adı verilen bu sıfata Yunanca Paraklit demiyorlar, kendi dilleri olan Arapçada da aynı anlama gelen "Ahmed" diyorlar. Bakın bu çok önemli ! Saff suresinin 6. ayetini çok çok sonra yazan kişiler, Arap Hıristiyanların Paraklit için kullandıkları, Peygamberin ismi sanılmışlar ve öyle de inanılıp gelmişler. Kısacası Kur'an'ı geçen Ahmed'in ne anlama geldiği ortadaydı. +++
Muhammed sıfatı ise Yahudiler için çok önemli, zira; "HMD" köklü dönem Hicaz coğrafyalarında bile "Özlemi köyü/Özlem çekildi" manasına gelir.
Yani Yahudiler, Zealot isyanları sonucunda çıkarılanlar Filistin'e sunulacak Mesihi onlar için.

Yahudi geleneğinde "Mesih" "HMD" belgelerinin ekidir, İbranice de HMD'nin bağımsız olması da gelir.
7. yy. Süryani kroniklerinden takip ettiğimiz bu Mesih, Kudüs'e hicreti sırasında, Hıristiyanları da etrafta toplarken, şefaatçi anlamında ki aHMeD (HMD) sıfatını kullanmış olmalı. 
Semitik dillerde "SBH" kök uygulamaları, klasik Arapçada ki "HMD" kök çeşitleri ile aynı değil, yani övmek...
Burada önemli bir konuya değinmek gerekiyor; +++
Read 8 tweets
Sep 1, 2024
İslam Peygamberi olarak kabul edilen Muhammed'in aslında yaşamadığını , onun sadece bir literatür figürü olduğunu , İslamiyet sandığımız öğretinin ise İsmaili Yahudilikle harmanlanmış Monofizit Arap Hristiyanlığı olduğunu , Muhammad teriminin de , Arap Monofizitler tarafından yaklaşık 8. yy ortalarına kadar İsa için kullanılan bir sıfat olduğundan bahsetmiştim.
Evet bu iddianın arkasındayım. Dönemin mevcut tarihi kaynaklarında ne İslamiyetten ne de onun peygamberi Muhammed'den bahsedilmiyor. Onun hakkında bildiğimiz her şey , öldüğü iddia edilen tarihten 150-200 sene sonra oluşturulmaya başlanmıştır ve bunlar rivayete dayalı muğlak bilgilerdir. Yani kesinlikle bilimsel tarihi nitelik taşımayan kurmaca bir tarihin parçasıdır. ++Image
Bu yazıda ise Emevi Hükümdarı ve İslam halifesi sandığımız Abdülmelik bin Mervan'ın Kur'an ve Muhammed efsanesine etkilerinden bahsedeceğim.

Kur'an dikkatli incelendiğinde , apokrif olmayan fakat bölge halklarının inanç perspektifinde önem teşkil eden gelenek , görenek , örf ve adetlerin 114 sure ve 6236 ayetin içine dağıldığını net şekilde görebiliriz.

Bunun neden böyle olduğunu anlamak için Abdülmelik'in kişiliğine bakmak gerekir. Abdülmelik bin Mervan son derece hırslı bir insandı. Olanakları kısıtlı olmasına rağmen idealleri büyük bir adamdı. Bazı kabilelerin ve dar bir bölgenin lideriydi. Arap yarımadasının dışına çıkıp yayılmak istiyordu ancak kendisine taraf toplaması ve dağınık haldeki Arap kabileleri bir araya toplaması gerekiyordu. Çünkü Bizans bölgede zayıflamış ve geri çekilmeye başlamıştı. Ortada ciddi anlamda otorite boşluğu ve erk sorunu vardı. +++
Abdülmelik aklı çalışan her liderin yapacağı şeyi yaptı. Birlik ve beraberliği tesis ederek dağınık haldeki Arap kabileleri , Arap milleti olarak birleştirmeye çalıştı. Fakat ortada ciddi de bir sorun vardı ; Bölgede her inançtan insan mevcuttu. İşte tam da bu dönemde , bölgedeki tüm inançları kapsayan bir kitap ortaya çıkmaya başladı. Halihazırda İsmaili Yahudilerin ve Monofizitlerin ellerinde bulunan ufak tefek yazmaların gelişmiş hali olan bir kitaptı bu. Hangi taraftan baksan her inanca göz kırpan bir kitap . Ağırlıklı olarak Tevrat ve İncil üzerine kurgulanmış , eski ahit'in kusursuz olduğuna ama sapkınlar tarafından değiştirildiğine ve teslis inancı adı altında Allah'a şirk koşulduğuna dair önermelerle birlikte , Zerdüştlükten , bölgedeki kadim pagan inançlardan , ay tanrıça kültü ritüellerinden de motifler taşıyan bir kitap. Yani bölgedeki tüm kabilelerin ne kadar inancı varsa bu kitapta toplanıyor. Tabi içine birde hayali , belli belirsiz bir peygamber yerleştirildiğinde misyon tamamlanmış olacaktı.++
Read 8 tweets
Sep 1, 2024
İslam Peygamberi hakkında bize aktarılan bilgilerin tamamı sadece hadisler ve Siyer-i Nebi kaynaklarından ibarettir.
Bilimsel veriler ışığında Muhammed isminde bir Peygamberin yaşadığına dair herhangi bir tarihi bilgi-bulgu-kaynak bulunmamaktadır. Hakkında ne biliyorsak rivayete dayalı muğlak kaynaklar vasıtası ile haberdar olabiliyoruz.

Kendisine isnat edilen doğum tarihi 570 , ölüm tarihi ise 632 ve bu tarihten 750-760 yıllarına kadar geçen süre zarfında Muhammed ve İslamiyet hakkında ne Bizans kaynaklarında , ne Acem kaynaklarında , ne Süryani kaynaklarında , ne de çevre medeniyetlerin kaynaklarında bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Tüm hayatı ve sözleri 750 yılından sonra rivayete dayalı bilgiler dahilinde kayıt altına alınmaya başlanmıştır. İlk hikayelerin , kendisine isnat edilen ölüm tarihinden 120-130 sene sonra , İbn İshak'ın "es-sire" isimli eserinde yer almaya başladığı iddia edilir lakin bu eser ortada yoktur , bu eserden alıp alıntılayan kişi ise "Siret" isimli eserin yazarı İbn Hişam'dır lakin bu eserde ortada yoktur.++

Tüm bunlar öğrendiğimiz kaynak ise tarihçi Taberî'nin "Tarih er-Rusül ve'l Muluk ve'l Hulefa" adlı eseridir. Taberî yine rivayetler zinciri ile kendisine ulaşan bu muğlak bilgileri kendi erken İslam tarihine aktarmış ve tüm islam dünyası da bu kaynaktan alıntılar yapmış ve İbn Mace , Tırmizi , Buhari gibi muhaddisler de bu bilgiler dahilinde Kütüb-ü Sitte'yi oluşturmuşlar ki Kur'an dan sonra en güvenilir kaynak kabul edilir islam dünyasında. Fakat bu kaynakların hiç birinin yazılı belgesi ve mesnedi yok !

Bütün bu bilgilerin ise dayandırıldığı tek bir isim var , Abdülmelik döneminde yaşadığı iddia edilen İbn Şihab ez Zühri. ++Image
Ravi silsilesinde metin-isnat analizi yapmak oldukça güç hatta imkansıza yakın olmasına rağmen ulaşılabilen ilk ravinin bu kişi olduğu iddia edilir lakin onun da yaşayıp yaşamadığı muğlak bir konudur. Yani kısacası Taberî ve Buhari'den öğreniyoruz Muhammed hakkında ne biliyorsak.
Oysa Kur'an kendisinden satır satır yazılı kitap olarak bahsediyor Tur suresinde. Şimdi burada hadis kaynaklarına bakıyoruz , nerede bu kitap ? Bu kaynaklara göre ayetlerin nüzul sırasına baktığımızda vahylerin bitmesine daha 15 sene var bu sure geldiğinde yani ortada ne bitmiş vahyler toplamı var , ne de satır satır yazılmış bir kitap. Kendi içinde bile çelişkili bir durum var ortada.++
Taberî ve Buhari ile elimize ulaşan ve Muhammed'in hayatını anlatan bu rivayetlerde, Muhammed'in ayetleri kitaplaştırmak istemediğini , ölümünden yıllar sonra sahabelerin ellerinde ne varsa (tahta , kemik , deri vb materyaller) getirmelerini istediklerini görürüz ve tüm bunları derleme görevi verilen kişi ise , aslında Kureyş'li olmayan henüz 21 yaşındaki Yesrib'li Yahudi genci Zeyd'dir. Neresinden bakarsak bakalım kurmaca olduğu anlaşılan bir rivayetler zinciri.
Bunun yanında Muhammed'in , Bizans ve çevre Krallıklara gönderdiği iddia edilen mektuplar var ki üzerinde durmaya bile değmez zira sayıları dokuza kadar çıkan bu mektupların içeriği anlatılırken , bu mektupların orijinallerini kimse gün yüzüne çıkaramamaktadır.
Şimdi gelelim dönemle ilgili elimizde var olan somut bulgulara:
•Ürdün'de bulunan Gadara kaplıcalarında ki Muaviye'nin yazıtı (664)
•Mısır'da , Fustat'da bir köprü üzerinde ki yazıt (664)
•Kudüs'de Abdülmelik tarafından yaptırılan Kaya Kubbesinin içinde ve dışında ki yazıtlar (693)
•Yine Abdülmelik döneminde yaptırılan Şam-Kudüs yolu üzerinde bulunan bir dikit (695)
•Şam'da Velid tarafından yaptırılan bir yazıt (708)
•Suriye'de Humus kenti yakınlarında ki bir yazıt (732)
•Medine'de , şimdiki ismi Peygamber Camisi olan yapıda ki yazıtlar (757). ++++
Read 8 tweets
Jul 20, 2024
Neden ilk Muhammed Hira Valisi İyas bin kabsha'dır diye düşünüyoruz? Burda geçen ''Tayyaye'' çok önemli)
Sebeos kroniği:
Sebeos'a (MS 660'lar) göre Yahudiler, Edessa'dan ayrılarak Muhammed'le burada tanışmışlardır.

[Yahudilerin tüm kabilelerini temsil eden on iki kişi Edessa şehrinde toplandı. Pers birliklerinin şehri barış içinde terk ettiğini gördüklerinde kapıları kapatıp kendilerini güçlendirdiler. Roma efendiliğinin birliklerinin içeri girmesine izin vermediler. Böylece Bizans imparatoru Herakleios şehri kuşatma emri verdi. Yahudiler ona askeri olarak karşı koyamayacaklarını anlayınca barış yapmaya söz verdiler. Şehrin kapılarını açıp onun önünden gittiler ve Herakleios onların gidip kendi yerlerinde kalmalarını emretti [Babil'e zorla geri dönüş]. Böylece çölden geçerek Tachkastan Arabia'ya İsmail'in oğullarına doğru yola çıktılar. Yahudiler Arapları yardıma çağırdılar ve Eski Ahit kitapları aracılığıyla aralarındaki ilişkiyi onlara anlattılar. Araplar yakın ilişkilerine ikna olmuş olsalar da dinleri yüzünden birbirlerinden ayrılmış oldukları için kalabalıklarından bir fikir birliği sağlayamadılar. O dönemde, onlardan biri, İsmail oğullarından Mahmed adında bir adam, öne çıktı. Onlara, Tanrı'nın emri olduğu varsayılan Hakikat Yolu hakkında bir vaaz verildi ve Mahmed, özellikle Musa tarihi hakkında bilgili ve bilgili olduğu için, İbrahim'in Tanrısını tanımalarını öğretti. Emir Yukarıdan geldiği için, hepsinin bir araya gelmelerini ve imanda birleşmelerini emretti. Boş şeylere saygıyı terk ederek, babaları İbrahim'e görünen yaşayan Tanrı'ya yöneldiler. Mahmed, leş yememeleri, şarap içmemeleri, yalan söylememeleri ve zina yapmamaları gerektiğini yasalaştırdı. Şöyle dedi: "Tanrı, o ülkeyi İbrahim'e ve ondan sonraki oğluna sonsuza dek vaat etti. Ve vaat edilen şey, Tanrı'nın İsrail'i sevdiği o zamanda yerine getirildi. Ancak şimdi, siz İbrahim'in oğullarısınız ve Tanrı, İbrahim'e ve oğluna verilen vaadi sizin için yerine getirecektir. Yalnızca İbrahim'in Tanrısını sev ve git ve Tanrı'nın baban İbrahim'e verdiği ülkeyi al. Tanrı seninle olduğu için savaşta kimse sana karşı başarılı bir şekilde direnemez."] +++Image
Yahudilerin göç ettiği bölge, Suriye'nin Rakka kentinin (eski adı Callinicum'dur) hemen doğusunda, Suriye-Irak sınırında yer almaktadır.

Taşkastan'ın hemen güneyinde "Arabistan" Hira'nın Lakhmid başkentiydi.

Yahudiler, İbrahim'le olan bağları nedeniyle kendilerine yardım etmeyi kabul eden 'Mahmet' adında o bölgedeki bir lidere geldiler [Araplar da Perslere ve Bizanslılara karşı isyan etmek istiyordu], ancak bu Mahmet bir liderdi ve çok saygı görüyordu; Geleneksel Muhammed'in aksine, o bir yetimdi, herhangi bir nüfuza sahip bir lider değildi ve kesinlikle okuma yazma bilmeyen biriydi.

Araplar ile Bizans ve Pers İmparatorlukları arasındaki gerginlikler tarihi kayıtlarda iyi belgelenmiştir. Şöyle ki...

Altıncı yüzyılın sonlarında Mezopotamya'da yaşayan Ahoudemmeh, "Dicle ile Fırat arasında çadırlarda yaşayan, barbar ve savaşçı birçok insan vardı; batıl inançları çoktu ve yeryüzündeki tüm insanların en cahilleriydiler" diye yazmıştır. İranlılar Arapları [bir] itaatkar millet olarak düşünürken, Araplar İranlıları [bir] zorba olarak görüyordu. Arap Acem şizmi, Lakhmid Sasani siyasi evliliğinden doğmuştu. [kaynak: ]

Böylece Sebeos'un yazdığına göre Edessa'dan Kuzeybatı'ya kaçmak zorunda kalan Yahudiler ile Kral Mahmet/Mahmed arasında bir "ittifak" meydana gelmiş oldu.

Edessalı Yakup'un Haritasının Parçaları (MS 692), Ad Annum (MS 705), Bizans-Arap Kroniği (MS 741-754) ve Zuqnin Kroniği (MS 775) bu Mahmet'in bir kral olduğunu ve çok fazla yetkiye sahip olduğunu göstermektedir.

Rahip Thomas (yaklaşık MS 640 yılında yazmıştır) bu Muhammed'in Tayyaye'nin lideri olduğunu söyler:

Bunun kim olduğunu anlamak için MS 618 yılına geri dönüp o yıl bir isyancı lider aramamız gerekiyor.

Sarazenler, Bizans imparatoru Herakleios'un yedinci yılında, MS 618'de isyan ettiler ve Suriye, Arabistan ve Mezopotamya'yı kendilerine mal ettiler. İmparatorluğun tüm sınır şehirlerini kışkırttılar ve sonunda boyunduruğu boyunlarından silkeleyerek açıkça isyan ettiler. (MS 754 İspanyol Tarihi)

Diğer kaynaklar ise, hizipleri birleştirebileceği gerekçesiyle, 4 yıl sonra 622 yılında Araplar tarafından atanan bir kralın aralarından seçildiğini söyler.

"Edessa'lı Yakup'un Haritasının Parçaları", "Arapların ilk kralı Muhammed'in (MS 932 / MS 622 yılında) hüküm sürmeye başladığını" ifade eder.

"Ad Annum"da "Muhammed, Makedonyalı Filip'in oğlu İskender'in 932 [AG] yılında yeryüzüne geldi [MS 620-621]; yedi yıl hüküm sürdü." denmektedir.

"Zuknin Tarihi (775)"nde "Onların ilk hükümdarı içlerinden Muhammed adında bir adamdı" denilmektedir.

Muhammed'in gerçek bir kral olması, onun insan grupları üzerinde böyle bir etkiye sahip olması fikrinin, verdiği kararlar, verdiği emirler ve verdiği yasalarla çok daha mantıklı hale geldiğini göstermektedir.

"ve Muhammed ticari iş için Filistin topraklarına, Arabistan'a ve Surluların Fenike topraklarına iner." (MS 623/624) "Edessa'lı Yakup'un Haritasının Parçaları, MS 692"

Yine, eğer o bir kral olsaydı, bunun da farklı bir anlamı olurdu: "Başlangıçta, onların eğitmeni (ta'ra) olan Muhammed'in geleneklerine (maslmanuata) o kadar bağlı kaldılar ki, onun yasalarına karşı açıkça hareket eden herkese ölüm cezası verdiler." John bar Penkaye (690)

Bu artık açık bir dinsel fanatizmden ziyade vatana ihanetin ölüm cezası olarak yorumlanması anlamına gelebilir.

Thomas the Presbyter (yaklaşık 640), Muhammed'in Tayyaye'nin de lideri olduğunu belirtir. "AG 945, VII. belirtim: Cuma günü, 4 Şubat [634 CE / Zilhicce 12 AH] dokuzuncu saatte, Filistin'de Gazze'nin on iki mil doğusunda Romalılar ve Muhammed'in Arapları [Syr. tayyaye d-Mhmt] arasında bir savaş yaşandı."

Tayyaye kimlerdir?
Tayy (Tay'), Tayyi olarak da bilinen, çok büyük ve eski bir Arap kabilesidir. +++++historyofislam.org/pre-islamic-ar…Image
Bizans-Arap Tarihi (741-754), Muhammed'in soylu bir aileden geldiğini ileri sürmektedir: "O kavmin en soylu kabilelerinden birinde doğmuştu, çok basiretli bir adamdı ve gelecekteki pek çok olayı önceden görebiliyordu."

618 yılı kilit bir yıldı.
O seneden bir isyancı lider arıyoruz...

Sarazenler, imparator Herakleios'un yedinci yılında 618'de isyan ettiler ve liderleri Muhammed'in gücünden çok hile yoluyla Suriye, Arabistan ve Mezopotamya'yı kendilerine mal ettiler ve komşu eyaletleri açık saldırılar yoluyla değil gizli baskınlar yoluyla harap ettiler. Böylece, güçten çok kurnazlık ve hile yoluyla imparatorluğun tüm sınır şehirlerini kışkırttılar ve sonunda boyunduruğu boyunlarından sallayarak açıkça isyan ettiler (754 tarihli İspanyol Tarihi)

Diğer bazı kaynaklar ise 4 yıl sonra 622 yılında içlerinden birinin kral seçilerek tarafları birleştirdiğini söylüyor.

John bar Penkaye (MS 690), Dünya Tarihi Özeti, kitap 15.

"Böylece Rab, Hacer'in oğullarını yaptıkları yıkımlardan ötürü cezalandırmak için, krallıklarının başlangıcından itibaren onlara iki önder verdi ve onları iki bölüme ayırdı."

Bunlar tarihsel olarak Şamlı Muaviye (Batı'da Gassanid Kralı) ve Hira'daki Ali'dir (Doğu'da Lakhmidler), ancak zafer Emeviler olarak adlandırılan Batılıların eline geçti. Aralarında Muaviye adında bir adam, iki imparatorluğun, Pers ve Roma'nın yönetimini ele aldı.

İki liderin daha fazla teyidi Fredegar'ın Kroniği'nden (MS 715) geliyor

Yani, 618 yılında isyan eden bir Lakhmid kralı arıyoruz. İdeal olarak, o yıla yakın bir zamanda bir şehirden (örneğin Hira) kovulan (daha sonra "Mekke'den Hicret" efsanesini yaratmak için) ve daha sonra bu şehri yeniden fetheden biri.

Hira'nın Muhammed'in Generali Halid komutasındaki Sarazenler tarafından fethedildiğini biliyoruz. Hira Muharebesi'nin ardından şehir, Mayıs 633'te Halid bin Velid komutasındaki Sarazenler tarafından ele geçirildi. Hira daha sonra terk edildi ve malzemeleri Kufe'yi oluşturmak için kullanıldı.

Muhammed'in "Muhammed" unvanının yanı sıra onu takip etmemize yardımcı olacak bir takma adı var mıydı?

El Buhari, 'İbn-i-Kabşa'dan (koyunların babasının oğlu) peygamber Muhammed olarak bahseder. [Sahih el-Buhari - Allah yolunda savaşmak (Cihat)] (ciltlerde iki kez Muhammed olarak anılır)

Doctrina Jacobi (MS 636), sünnetli birinin ülkenin lideri olacağına dair bir rüya gören ve daha sonra sadece Yahudilerin değil Arapların da sünnet uyguladığı söylenen Bizans kralı Herakleios'a atıfta bulunur. Araplar, İbrahim'in dinini (Abrahamizm) takip ettikleri için sünnet uyguluyorlardı.

İbrahimîlik, İbrahim soyundan gelen hem Yahudileri hem de Arapları kapsayan bir dindi ve Emeviler, teolojilerinin çoğunu alarak daha sonra onu İbrahimîlik ve pagan Baal ay tanrısı ibadetinin bir karışımı olan İslam'a dönüştürdüler.++++Image
Read 6 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us!

:(