“Bu teoloji bilgi arşivi sizlere aittir. Derinlik analizleri için ‘Öne Çıkanlar’a göz atabilir, özgürce telifsiz kullanabilirsiniz. #kemalist #teoloji
13 subscribers
Sep 14, 2024 • 14 tweets • 7 min read
Bu yazının sonunda bin yıldır Arapçanın en hası, en güzeli en seçkini olduğu iddia edilen Kur’an Dilinin aslında hiçbir zaman Arapça olmadığını, Arap insanının dili olmadığını, bin yıllık bu yalanı çökerterek Kur’an’ın Arapça olmadığını ispatlayan, içlerinden Naima Akef’in videosunu da yayınladığım üç muhteşem Arap kadınını saygıyla anacağız…
Biliyorsunuz, uzun zamandır Kur’an’ın Arapça olmadığını, Arapların da Kur’an’ı anlamadığını, bu yüzden de son bin yıldır başta Taberi 12 cilt, Kurtubi 20 cilt, Zemahşeri 8 cilt, Fahreddin er-Razi 23 cilt gibi ekol olmuş çok önemli isimler dışında yüzlerce alim yüzbinlerce sayfa Kur’an tefsiri yazdıklarını ve hepsinin de çok farklı tefsirler meydana getirdiklerini yazıyorum. Binlerce tefsir var, onlarca mezhep var. 👇
Değerli Müslümanlar diyor ki Kur’an’ın harfi değişmemiştir, bugün dünyanın neresine giderseniz gidin Kur’an aynı Kur’andır!
Tabii bu doğru bir söylem değil farklı Kur’anlar var ama genel olarak bakarsak değişiklikler var elbette ama bunlar bütüne tesir edecek farklar değil.
Kur’an aynı da, anlama, mana aynı mı?
Madem Kur’an tek, o zaman neden yüzbinlerce farklı tefsir, onlarca mezhep ve Kur’an’ı anlamak için kurulan onlarca ilim var?
Bırakın mezhepleri aynı mezheplerin farklı tarikatlerinin bile Kur’an’a bağlı anlama, yorumlama farkları olabiliyor.
Birkaç tefsir olsa ve birbirlerine bağlı olsalar anlarım ama binlerce alim oturmuş yüzbinlerce tefsir yazmış son bin yıldır.
Hepsi Kur’an’ı anlama/anlatma üzerine!
Sadece tefsir mi? Kur’an’ı anlama/anlatma adına farklı kategorilerde binlerce eser yazılmış. 👇
Sep 4, 2024 • 10 tweets • 7 min read
Ve final:
İslam peygamberi Muhammed'in yaşamadığını , onun olsa olsa bir literatür figürü olduğunu ve Eyyamü'l Arap içinde biri veya birilerinin Muhammed efsanesine esin kaynağı olmuş olabileceğini yazmıştım.
Evet somut tarihi veriler ışığında , hadis ve siyer kaynakları dışında bize anlatılan Muhammed hakkında somut hiç bir delil bulunmamaktadır. Hadis ve siyer kaynakları ise yine bu kaynaklara göre Muhammed'in ölümünden 150-200 sene sonra yazılmaya başlanmış , rivayete dayalı bilgilerden oluşur yani doğruluğu oldukça şüpheli bir rivayetler zinciridir.
Ama ilk başta da dediğim gibi bir olaya tek taraflı bakmamak gerekir. O yüzden bu yazıda hadis ve siyer kaynaklarının yüzde yüz doğru olduğunu varsayarak bu bilgiler ışığında Muhammed Peygamberin izini sürmeye çalışacağım.
Buradaki ana kaynaklarımız İbn Hişam , İbn İshak gibi siyer yapıcıları , Taberî gibi tarihçiler ve Buhari , Müslim , Ebu Davud gibi muhaddisler olacak. +++
Sevgili arkadaşlar , bize anlatılan klasik hikayede ; Muhammed yetim kalmış , amcasının himayesinde büyüyen çobanlıkla uğraşan ve genç yaşında Hatice isimli , kendinden yaşça büyük ve varlıklı bir kadınla evlenen bir profil. Kırk yaşlarında vahiy alıp peygamberliğini ilan ediyor. İlk başlarda kendisine inanan sayısı çok az olduğu için büyük sıkıntılar yaşıyor ve Medine'ye sürülüyor ( yada hicret ediyor ) Medine günlerine kadar geçen zaman ve Medine'den sonraki zaman yaşanan tüm olaylar Mekke'de geçiyor. İddiaya göre Mekke zengin bir ticaret kenti.
Peki gerçekten öyle mi ?
Mekke'nin o dönemde zengin bir ticaret merkezi olduğuna dair başta Bizans ticaret kayıtları dahil hiç bir medeniyetin kayıtlarında bir bilgiye rastlanmamaktadır oysa hadis ve siyer kaynakları aksini yazar. Aksine Mekke küçük bir köyden ibaret bir yerleşkedir.
Acaba hikayenin başlangıcında ve sonuna sahne olan Mekke bugün bildiğimiz Mekke mi , yoksa Ürdün'de bulunan ve eski adı "Bekke" yada "Bekka" olan antik yerleşim yeri olan Petra mı ? ++
Sep 1, 2024 • 8 tweets • 6 min read
İlk ikisine çok fazla küfür gelince üçüncüyü de paylaşayım dedim. Zira benim için başarı ölçüsü edilen küfürlere endeksli.
Daha önceki iki yazıda bize dikte edilen Muhammed isminde bir İslam Peygamberinin yaşamadığını, yine de Eyyamü'l Arap içinde bir veya birden fazla kişinin hayat hikayelerinin, Kur'anın kitaplaştırıldığı dönemde, Muhammed efsanesine esin kaynağı olduğunu ve hadislerde abartılarak anlatıldığını yazmıştım.
Buna bir takım itirazlarının olduğunu biliyorum. "Kur'an-da Muhammed ve Ahmed dönemlerinin saklandığı onun yaşadığına dair kanıttır" yönünde itirazlar bunlar.
Bakalım öyle mi?
Kur'an-da geçen MHMD isminden ziyade sıfattır. Özellikle Hicaz Yahudileri için önem teşkil eden bir sıfat bu.
Daha önce Süryani kroniklerinde sahte Mesih Mamet'ten bahsetmiştim, özellikle Hicaz bölgesinde taraftar topladığını söylemiştim.
Evet Kur'an-da Muhammed ve Ahmed geçiyor, bunlar ama bunlar Hristolojik sıfatlardır.
+++
Ahmed sıfatı Arap Hıristiyanlar arasında önemlidir zira; Yuhanna İncili'nin de kehaneti geçen Paraklit (veya Faraklit) yani Şefaatçi/Yardımcı anlamına gelir. Yuhanna 14 (16-17): Ben de Baba'dan dileyeceğim ve O'nun sonundaki yardım birlikte olsun diye, size başka bir yardımcı, gerçeğin ruhunu verecek. Dünya onu kabul edemez çünkü O'nu ne görüyor ne de tanıyor, siz onu görüyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizden olacaktır. İslam dünyasında Ahmed'in Peygamberi Muhammed'in adlarından biri vardı. Oysa 1500-1600 yıl önce İslam diye bir din zaten ortada yokken, Arap Hıristiyanlar İncil'in orijinalinde Şefaatçi/Yardımcı adı verilen bu sıfata Yunanca Paraklit demiyorlar, kendi dilleri olan Arapçada da aynı anlama gelen "Ahmed" diyorlar. Bakın bu çok önemli ! Saff suresinin 6. ayetini çok çok sonra yazan kişiler, Arap Hıristiyanların Paraklit için kullandıkları, Peygamberin ismi sanılmışlar ve öyle de inanılıp gelmişler. Kısacası Kur'an'ı geçen Ahmed'in ne anlama geldiği ortadaydı. +++
Sep 1, 2024 • 8 tweets • 4 min read
İslam Peygamberi olarak kabul edilen Muhammed'in aslında yaşamadığını , onun sadece bir literatür figürü olduğunu , İslamiyet sandığımız öğretinin ise İsmaili Yahudilikle harmanlanmış Monofizit Arap Hristiyanlığı olduğunu , Muhammad teriminin de , Arap Monofizitler tarafından yaklaşık 8. yy ortalarına kadar İsa için kullanılan bir sıfat olduğundan bahsetmiştim.
Evet bu iddianın arkasındayım. Dönemin mevcut tarihi kaynaklarında ne İslamiyetten ne de onun peygamberi Muhammed'den bahsedilmiyor. Onun hakkında bildiğimiz her şey , öldüğü iddia edilen tarihten 150-200 sene sonra oluşturulmaya başlanmıştır ve bunlar rivayete dayalı muğlak bilgilerdir. Yani kesinlikle bilimsel tarihi nitelik taşımayan kurmaca bir tarihin parçasıdır. ++
Bu yazıda ise Emevi Hükümdarı ve İslam halifesi sandığımız Abdülmelik bin Mervan'ın Kur'an ve Muhammed efsanesine etkilerinden bahsedeceğim.
Kur'an dikkatli incelendiğinde , apokrif olmayan fakat bölge halklarının inanç perspektifinde önem teşkil eden gelenek , görenek , örf ve adetlerin 114 sure ve 6236 ayetin içine dağıldığını net şekilde görebiliriz.
Bunun neden böyle olduğunu anlamak için Abdülmelik'in kişiliğine bakmak gerekir. Abdülmelik bin Mervan son derece hırslı bir insandı. Olanakları kısıtlı olmasına rağmen idealleri büyük bir adamdı. Bazı kabilelerin ve dar bir bölgenin lideriydi. Arap yarımadasının dışına çıkıp yayılmak istiyordu ancak kendisine taraf toplaması ve dağınık haldeki Arap kabileleri bir araya toplaması gerekiyordu. Çünkü Bizans bölgede zayıflamış ve geri çekilmeye başlamıştı. Ortada ciddi anlamda otorite boşluğu ve erk sorunu vardı. +++
Sep 1, 2024 • 8 tweets • 6 min read
İslam Peygamberi hakkında bize aktarılan bilgilerin tamamı sadece hadisler ve Siyer-i Nebi kaynaklarından ibarettir.
Bilimsel veriler ışığında Muhammed isminde bir Peygamberin yaşadığına dair herhangi bir tarihi bilgi-bulgu-kaynak bulunmamaktadır. Hakkında ne biliyorsak rivayete dayalı muğlak kaynaklar vasıtası ile haberdar olabiliyoruz.
Kendisine isnat edilen doğum tarihi 570 , ölüm tarihi ise 632 ve bu tarihten 750-760 yıllarına kadar geçen süre zarfında Muhammed ve İslamiyet hakkında ne Bizans kaynaklarında , ne Acem kaynaklarında , ne Süryani kaynaklarında , ne de çevre medeniyetlerin kaynaklarında bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Tüm hayatı ve sözleri 750 yılından sonra rivayete dayalı bilgiler dahilinde kayıt altına alınmaya başlanmıştır. İlk hikayelerin , kendisine isnat edilen ölüm tarihinden 120-130 sene sonra , İbn İshak'ın "es-sire" isimli eserinde yer almaya başladığı iddia edilir lakin bu eser ortada yoktur , bu eserden alıp alıntılayan kişi ise "Siret" isimli eserin yazarı İbn Hişam'dır lakin bu eserde ortada yoktur.++
Tüm bunlar öğrendiğimiz kaynak ise tarihçi Taberî'nin "Tarih er-Rusül ve'l Muluk ve'l Hulefa" adlı eseridir. Taberî yine rivayetler zinciri ile kendisine ulaşan bu muğlak bilgileri kendi erken İslam tarihine aktarmış ve tüm islam dünyası da bu kaynaktan alıntılar yapmış ve İbn Mace , Tırmizi , Buhari gibi muhaddisler de bu bilgiler dahilinde Kütüb-ü Sitte'yi oluşturmuşlar ki Kur'an dan sonra en güvenilir kaynak kabul edilir islam dünyasında. Fakat bu kaynakların hiç birinin yazılı belgesi ve mesnedi yok !
Bütün bu bilgilerin ise dayandırıldığı tek bir isim var , Abdülmelik döneminde yaşadığı iddia edilen İbn Şihab ez Zühri. ++
Ravi silsilesinde metin-isnat analizi yapmak oldukça güç hatta imkansıza yakın olmasına rağmen ulaşılabilen ilk ravinin bu kişi olduğu iddia edilir lakin onun da yaşayıp yaşamadığı muğlak bir konudur. Yani kısacası Taberî ve Buhari'den öğreniyoruz Muhammed hakkında ne biliyorsak.
Oysa Kur'an kendisinden satır satır yazılı kitap olarak bahsediyor Tur suresinde. Şimdi burada hadis kaynaklarına bakıyoruz , nerede bu kitap ? Bu kaynaklara göre ayetlerin nüzul sırasına baktığımızda vahylerin bitmesine daha 15 sene var bu sure geldiğinde yani ortada ne bitmiş vahyler toplamı var , ne de satır satır yazılmış bir kitap. Kendi içinde bile çelişkili bir durum var ortada.++
Jul 20, 2024 • 6 tweets • 9 min read
Neden ilk Muhammed Hira Valisi İyas bin kabsha'dır diye düşünüyoruz? Burda geçen ''Tayyaye'' çok önemli)
Sebeos kroniği:
Sebeos'a (MS 660'lar) göre Yahudiler, Edessa'dan ayrılarak Muhammed'le burada tanışmışlardır.
[Yahudilerin tüm kabilelerini temsil eden on iki kişi Edessa şehrinde toplandı. Pers birliklerinin şehri barış içinde terk ettiğini gördüklerinde kapıları kapatıp kendilerini güçlendirdiler. Roma efendiliğinin birliklerinin içeri girmesine izin vermediler. Böylece Bizans imparatoru Herakleios şehri kuşatma emri verdi. Yahudiler ona askeri olarak karşı koyamayacaklarını anlayınca barış yapmaya söz verdiler. Şehrin kapılarını açıp onun önünden gittiler ve Herakleios onların gidip kendi yerlerinde kalmalarını emretti [Babil'e zorla geri dönüş]. Böylece çölden geçerek Tachkastan Arabia'ya İsmail'in oğullarına doğru yola çıktılar. Yahudiler Arapları yardıma çağırdılar ve Eski Ahit kitapları aracılığıyla aralarındaki ilişkiyi onlara anlattılar. Araplar yakın ilişkilerine ikna olmuş olsalar da dinleri yüzünden birbirlerinden ayrılmış oldukları için kalabalıklarından bir fikir birliği sağlayamadılar. O dönemde, onlardan biri, İsmail oğullarından Mahmed adında bir adam, öne çıktı. Onlara, Tanrı'nın emri olduğu varsayılan Hakikat Yolu hakkında bir vaaz verildi ve Mahmed, özellikle Musa tarihi hakkında bilgili ve bilgili olduğu için, İbrahim'in Tanrısını tanımalarını öğretti. Emir Yukarıdan geldiği için, hepsinin bir araya gelmelerini ve imanda birleşmelerini emretti. Boş şeylere saygıyı terk ederek, babaları İbrahim'e görünen yaşayan Tanrı'ya yöneldiler. Mahmed, leş yememeleri, şarap içmemeleri, yalan söylememeleri ve zina yapmamaları gerektiğini yasalaştırdı. Şöyle dedi: "Tanrı, o ülkeyi İbrahim'e ve ondan sonraki oğluna sonsuza dek vaat etti. Ve vaat edilen şey, Tanrı'nın İsrail'i sevdiği o zamanda yerine getirildi. Ancak şimdi, siz İbrahim'in oğullarısınız ve Tanrı, İbrahim'e ve oğluna verilen vaadi sizin için yerine getirecektir. Yalnızca İbrahim'in Tanrısını sev ve git ve Tanrı'nın baban İbrahim'e verdiği ülkeyi al. Tanrı seninle olduğu için savaşta kimse sana karşı başarılı bir şekilde direnemez."] +++
Yahudilerin göç ettiği bölge, Suriye'nin Rakka kentinin (eski adı Callinicum'dur) hemen doğusunda, Suriye-Irak sınırında yer almaktadır.
Taşkastan'ın hemen güneyinde "Arabistan" Hira'nın Lakhmid başkentiydi.
Yahudiler, İbrahim'le olan bağları nedeniyle kendilerine yardım etmeyi kabul eden 'Mahmet' adında o bölgedeki bir lidere geldiler [Araplar da Perslere ve Bizanslılara karşı isyan etmek istiyordu], ancak bu Mahmet bir liderdi ve çok saygı görüyordu; Geleneksel Muhammed'in aksine, o bir yetimdi, herhangi bir nüfuza sahip bir lider değildi ve kesinlikle okuma yazma bilmeyen biriydi.
Araplar ile Bizans ve Pers İmparatorlukları arasındaki gerginlikler tarihi kayıtlarda iyi belgelenmiştir. Şöyle ki...
Altıncı yüzyılın sonlarında Mezopotamya'da yaşayan Ahoudemmeh, "Dicle ile Fırat arasında çadırlarda yaşayan, barbar ve savaşçı birçok insan vardı; batıl inançları çoktu ve yeryüzündeki tüm insanların en cahilleriydiler" diye yazmıştır. İranlılar Arapları [bir] itaatkar millet olarak düşünürken, Araplar İranlıları [bir] zorba olarak görüyordu. Arap Acem şizmi, Lakhmid Sasani siyasi evliliğinden doğmuştu. [kaynak: ]
Böylece Sebeos'un yazdığına göre Edessa'dan Kuzeybatı'ya kaçmak zorunda kalan Yahudiler ile Kral Mahmet/Mahmed arasında bir "ittifak" meydana gelmiş oldu.
Edessalı Yakup'un Haritasının Parçaları (MS 692), Ad Annum (MS 705), Bizans-Arap Kroniği (MS 741-754) ve Zuqnin Kroniği (MS 775) bu Mahmet'in bir kral olduğunu ve çok fazla yetkiye sahip olduğunu göstermektedir.
Rahip Thomas (yaklaşık MS 640 yılında yazmıştır) bu Muhammed'in Tayyaye'nin lideri olduğunu söyler:
Bunun kim olduğunu anlamak için MS 618 yılına geri dönüp o yıl bir isyancı lider aramamız gerekiyor.
Sarazenler, Bizans imparatoru Herakleios'un yedinci yılında, MS 618'de isyan ettiler ve Suriye, Arabistan ve Mezopotamya'yı kendilerine mal ettiler. İmparatorluğun tüm sınır şehirlerini kışkırttılar ve sonunda boyunduruğu boyunlarından silkeleyerek açıkça isyan ettiler. (MS 754 İspanyol Tarihi)
Diğer kaynaklar ise, hizipleri birleştirebileceği gerekçesiyle, 4 yıl sonra 622 yılında Araplar tarafından atanan bir kralın aralarından seçildiğini söyler.
"Edessa'lı Yakup'un Haritasının Parçaları", "Arapların ilk kralı Muhammed'in (MS 932 / MS 622 yılında) hüküm sürmeye başladığını" ifade eder.
"Ad Annum"da "Muhammed, Makedonyalı Filip'in oğlu İskender'in 932 [AG] yılında yeryüzüne geldi [MS 620-621]; yedi yıl hüküm sürdü." denmektedir.
"Zuknin Tarihi (775)"nde "Onların ilk hükümdarı içlerinden Muhammed adında bir adamdı" denilmektedir.
Muhammed'in gerçek bir kral olması, onun insan grupları üzerinde böyle bir etkiye sahip olması fikrinin, verdiği kararlar, verdiği emirler ve verdiği yasalarla çok daha mantıklı hale geldiğini göstermektedir.
"ve Muhammed ticari iş için Filistin topraklarına, Arabistan'a ve Surluların Fenike topraklarına iner." (MS 623/624) "Edessa'lı Yakup'un Haritasının Parçaları, MS 692"
Yine, eğer o bir kral olsaydı, bunun da farklı bir anlamı olurdu: "Başlangıçta, onların eğitmeni (ta'ra) olan Muhammed'in geleneklerine (maslmanuata) o kadar bağlı kaldılar ki, onun yasalarına karşı açıkça hareket eden herkese ölüm cezası verdiler." John bar Penkaye (690)
Bu artık açık bir dinsel fanatizmden ziyade vatana ihanetin ölüm cezası olarak yorumlanması anlamına gelebilir.
Thomas the Presbyter (yaklaşık 640), Muhammed'in Tayyaye'nin de lideri olduğunu belirtir. "AG 945, VII. belirtim: Cuma günü, 4 Şubat [634 CE / Zilhicce 12 AH] dokuzuncu saatte, Filistin'de Gazze'nin on iki mil doğusunda Romalılar ve Muhammed'in Arapları [Syr. tayyaye d-Mhmt] arasında bir savaş yaşandı."
Tayyaye kimlerdir?
Tayy (Tay'), Tayyi olarak da bilinen, çok büyük ve eski bir Arap kabilesidir. +++++historyofislam.org/pre-islamic-ar…
Jun 29, 2024 • 15 tweets • 10 min read
Fatma’nın evinin basılmasını ve cinayetini aydınlatıyoruz :
Fatma, kimi kaynaklara göre Hatice’nin Muhammed’den önceki kocasından doğmuştur. Muhammed’in hiç öz çocuğu olmadığından ve Kevser suresinde Muhammed’in soyunun kesik olduğundan bahsedildiğinden, cariye Mariye’den doğan İbrahim’inde babasının belli olmadığını yazıp söyleyenler vardır. Bazı kaynaklarda 40 yaşında Muhammed’le evlenen Hatice’nin 6 çocuk doğurduğu ve 58 yaşındayken Fatma’yı doğurduğu yazılıdır. Ancak bazı kaynaklarda bir kadının 40 yaşından sonra 6 çocuk doğurmasının tıp ve mantığa aykırı olduğu savunulmaktadır. Kimi kaynaklara göre Hatice ile Muhammed’in öz kızıdır. Bazı kaynaklarda Hatice ile Muhammed’den olan tek çocuğun Fatma olduğu da yazılıdır. ++
Fatma 15 yaşındayken Ebubekir ve Ömer Fatma’yla evlenmek isterler. “Fatma için hak teladan emir bekliyorum” diyen Muhammed, Ebubekir’i de Ömer’i de damatlığa kabul etmez. Daha sonra da Cebrail aracılığıyla Allah’tan buyruk geldiğini söyleyen Muhammed, Fatma’yı Ali’yle evlendirir. [20] Kaynak kitaplar bu olayı çok ayrıntılı olarak anlatırlar. Bu evliliğin “uçtu-kaçtılı” öyküsü özetle şöyle anlatılır:
Ali, yakınlarının önerisiyle Muhammed’e gidip utana sıkıla Fatma’yı ister. Muhammed, Ali’nin mal varlığını sorunca, Ali “bir kılıcım bir devemden başka bir şeyim yok” der. Muhammed; “kılıç savaş için, deve binit için sana gerekli, gel cübbede anlaşalım” dedikten sonra konuşmasını “uçtu- kaçtıyla” bitirir. Muhammed, Ali’ye “sevamavatta senin ile Fatma’nın nikâhı kıyılmıştır. Senden önce melek gelip bunu bana duyurdu.” der. Az sonra Cebrail Muhammed’de gelip; Hak Teâlâ’nın “Habibime selam söyle, hiç üzülmesin. Kızının bütün ihtiyaçlarını cennetten karşılayıp, sadık kuluma vereceğim” haberini bildirir. Muhammed şükür secdesi yaptıktan sonra Cebrail Allah’a gidip yine geri gelir. Cebrail’in yanında Mikail, İsrafil, Azrail ve 1000 Kerübiyun meleği bulunmaktadır. Ellerindeki üstleri bohçalarla örtülü altın tepsileri Muhammed’in önüne koyarlar. +++
May 6, 2024 • 15 tweets • 2 min read
Şeytan ayetleri, Müslüman tarihinin bazı versiyonlarına göre Muhammed'in Allah'tan ziyade Şeytan'ın talimatıyla konuştuğunu belirten Kuran'daki iki satırdır. Bazı eski Müslüman kaynaklar, Muhammed'in Kur'an'ın 53. Suresi 21-22. ayetlerinin, kendi orijinal okudukları şekliyle,👇
Allah'tan gelen gerçek bir vahiy olduğunu düşündüğü şeytani bir hilenin sonucu olduğunu kabul ettiğini kaydeder. Eğer bu gelenek doğruysa, Muhammed'in gerçek bir peygamber olarak konumu tartışmalı olacaktır çünkü o, Şeytan tarafından aldatılmıştır.👇
May 3, 2024 • 11 tweets • 6 min read
Muhammedin yaşamına dair islam kaynaklarına başvurduğumuz da
Elimiz de tek kaynaklar TABERI ve BUHARİ
Taberi ve buhari üzerinden bu olayları okuyoruz.
Bin yıl boyunca da bu kaynaklar kullanılmış.
Şimdi onbinlerce eser var ortalıkta
Muhammed ile ilgili öyküler de ; süt annesi, damadı, kızı osu busu. Bin yıl boyunca bu eserlerden alınmış.
Bin yıldır yazılan bu onbinlerce eserin tek kaynağı şudur.
O da Taberi'nin "Tarih er-Rusül ve'l Muluk ve'l Hulafa" adlı eseri.
İlginç olan bu eser Arapça ve İngilizce vardır ama Türkçe yoktur. 40 ciltlik bu eseri Türkler bilmez
Dikkat! Taberinin kendisi yok tefsiri vardır
İkisini birbirine karıştırmayın.
Muhtasarıdır yani tam orjinali bugune kadar cevrilmemiştir. 👇
Oysa yüzbinlerce ilahiyatcı var
Düşünebiliyormusunuz koskoca islam aleminin kaynağının duru bu
Bu durum için; bir makalesin de Sayed Monem
" Diyanet istemez bu kitabın okunmasını! Çünkü kitapta yüz yıldır Türk halkına pompaladıkları Muhammed profilinden bambaşka bir profil var. Başka bir İslamiyet var." demiştir."
*
Ve bir başka makalesin de şöyle anlatır.
*
"Ne zaman ve nasıl doğduğu bilinmiyor...
Sıradan bir deve ve keçi çobanı...
Hakkındaki her şey öldükten 120-130 sene sonra yazılmaya başlanmış...
Yazan kim? İbn İshak, eserin adı es-Sire ama eser orta da yok onun eserini alıp ayıklayan kim? İbn Hişam , eserin adı Siret ama o da yok kayıp , peki bunu nereden biliyoruz ?
Ondan yaklaşık 150-200 sene sonra yaşamış Taberi'den. 👇
Apr 30, 2024 • 6 tweets • 4 min read
Tarihte “Mehdi” olduğunu iddia eden kişilerin bazıları:
Müritleri veya destekçileri tarafından Mehdi olduklarını iddia eden kişiler:
•Mustafa Çabuk
•Adnan Oktar
•El-Hakim bi-Amr Allah
•Fethullah Gülen [49][50]
•Ja'far al-Sadiq (Tawussite Şiilerine göre)
•Usta Fard Muhammed (İslam Milletinegöre)
•Muhammed Bayazid Han Panni (Hizbut Tawheed'e göre)
•Muhammed ibn Abdullah el-Aftah ibn Cafer el-Sadık
•Muhammed ibn Abdullah An-Nefs Az-Zakiyya
•Muhammed ibn Ali el-Hadi
•Muhammed ibn Kasım (el-Alevi)
•Musa el-Kadhim (Vakıfi Şiilere göre)
•Yahya bin Ömer
👇
Mehdi'nin temsilcisi olduğunu iddia eden kişiler:
•Al-Qahtani lakaplı Iraklı Haidar Machtat al-Munchidawi türban takıyor ve kendisini "Mehdi'nin arabulucusu" olarak tanımlıyor; takipçileri “Tamamen Adanmış Gençlik” başlıklı bir Facebook sayfası açtı. Al Monitor'e göre 2015 yılında Irak'taki kaos, "Şiilerin beklediği İmam Mehdi veya onun elçisi" olduklarını iddia eden artan sayıda insanın ortaya çıkmasına neden oldu. Adnan Ebu Zeed, bazılarının Şii dini otoriteleri ortadan kaldırmayı amaçladığını iddia ediyor.
•Tanrı tarafından tüm mezhepleri tek bir grupta birleştirmek için gönderilen, kendini “ilahi vaiz” olarak tanımlayan Fadel al-Marsoumi; facebook sayfası da vardır.[5]
•Basralı bir mühendis ve İmam Mehdi'nin Irak Şii hareketi Ensar'ın lideri Ahmed el-Hassan, 1998'de Gizli İman'ınkendisini (Gizli İmam'ın) temsilcisi (vessi) olarak atadığını açıkladı. Necef'teki din okullarının sapkınlığını kınadı ve İmam Mehdi'nin Destekçileri (Ensar el-İmam el-Mehdi ) adlı bir milis kurdu. 👇
Apr 30, 2024 • 4 tweets • 5 min read
Karmaşık olduğu kadar ağır sonuçlar doğuracak gelişmeler, yakın doğu veya kuzey Arabaistan diyeceğimiz bölgede gelişir. Genel hatları ile olayın merkezinde, Bizans ve Pers imparatorluğunun bitmek bilmeyen sınır çatışmaları vardır. Sınır bir çok kez ister savaşta elde edilen kazanımlar ister siyasi anlaşmalar çerçevesinde olmuş ossun, çoğu kez Türkiye'nin doğu sınırları ile Irak'ın batısına denk düşen dar bir bölgede cereyan etmiştir. ++
Olayın başlangıcını imparator Konstantin, İstanbul'un kurucusuna kadar da geriye götürebilir. O bir kanunla, o güne dek Roma'da uygulanmakta olan Hristiyan avına son vermiş ve mensuplarına din hürriyeti tanımıştı. bu çerçevede, Türkiye-Suriye-Irak sınır bölgesinde yaşayan Hristiyan Aramiiler, dini etkinliklerini güvence altına almak için, Nisibis'te-günümüz Nusaybin'inde bir din okulu kurarlar, Nisibis okulu olarak bilinen. Bu okul, başlangıcı Antakya'da olan ilk Hristiyan-Arami toplumunun merkezi hali gelir. Okul yeri olaraka Nusaybin'in seçilmesinin sebebi, Aramilerin yoğunluğunun yanı sıra, Roma topraklarının dahilinde olmasındandır. Çünkü Roma topraklarında bulunmayan, doğu Aramilerinin vatanı doğu Mezopotamya, o zamanlar Perslerin toprağıdır. Nusaybin Roma tarafında olan sınır kentidir. Zerdüşt Perslerin topraklarına düşen Aramiler de Hristiyan olarak, Perslerin dini baskısı altındadır. Ancak bu Nisibis, Roma-Pers 363 barış anlaşmaları çerçevesinde Perslere terk edilir ve Romalı halk dağılır. Romanın koruma güvencesini kaybetmemek adına, okul batıdaki Urfa'ya antik adı ile Edessa'ya, yine Arami bölgesine taşınır ve ileride 'Pers okulu'olarak bilinecektir, çünkü kökeni artık Pers topraklarında kalmış olan Nisibistedir.
431 senesindeki Efes konseyinde, yani Roma güdümlü kiliseler toplantısında, önemli bir gelişme olur. Nestorius, İstanbul'un patriği iken, görüşleri sebebiyle diğer kilise temsilcileri tarafından afaroz edilir ve elbette imparatorun da onayı ile, patrikliği düşer. Nestorius'un yandaşları bu şartlr altında artık Roma'da rahat hareket edemezler, din hürriyetleri yoktur. Bu sebeble, onlara kucak açan Edessa-Urfa kilise cemaaatine sığınırlar. Her iki hizbin görüşü aslında farklıdır, aralarında nüans farkları vardır, ama Aramiler bunu tolere ederler. İmparatorun gözünden kaçmayan bu sığınma hareketi yüzünden, bu sefer Edessa'lı Antakya kilisesi ritini sürdüren Hristiyanlara 489 senesidne okul yasağı gelir. Mecburen okulu katapatacaklardır, ama elbette çözüm arayışı içinde olacaklardır. Çözüm, komşu Pers topraklarndaki Aramiler ve onların cemaaati kadar yakındır. bu süre zarfında Perslerde politik iklim değişmiş, Hristiyanlara hoşgörü ile bakılmaya başlanmıştır. Durum böyle olunca, eski ve şimdi Edessa'da olan Nisibis okulu, bu sefer gerçekten Nisibis'e, Pers topraklarına taşınır. Bu durum, Persleri hem memnun hem tedirgin eder. Ülkelerindeki Hristiyanlar ile düşman Roma'daki Arami Hristiyanlar, aynı telden çalmaktadırlar, dini bir birlik oldukları için ileride politik ortak bir duruş sergileyerek, zaten inişli çıkışlı olan Pers içişlerini kızıştırabilirler, iktidarı zora sokabilirler. Persler, çareyi bu ayrılıkçı zümreyi kendi çıkarları doğrultusunda tamamıyla yeni bir ekole dönüştürür, artık bir doğu Arami-Süryani kilisesi vardır ve bağımsızdır. Okul çok saygın bir okul olur ve her yerden yeni üyeler çeker. Doğu Süryani kilisesi doğmuştur, Nesturi bir Süryani kilisesi olmuştur. Perslerin artık belirli bir Hrisityan nüfusu vardır. Kilisenin merkezi Ktesiphon kenti olur, Perslerin aynı zamanda başkentleirnden biridir, günümüz Irak topraklarında, Bağdat'ın 30 km güneyindedır. Irak ve Irak Mezopotamyası Pers toprağıdır. ++
Nesturi Hristiyanlık sadece Pers toprakları içinde değil, onların müttefiki olan Lahmilere e sirayet etmiştir. Mezoptotamya'dan güneye, Arap yarımdasına kaar uzanıp, Taif ve Medine'yi de kontrol altında alan bu politik Arap birliği, Lahmiler Pers güdümlüdür ve kralları Perslerin büyük kralının bir vasalıdır. Perslerin Lahmilerle bir olduğu gibi, Roma'nında bir Arap ortaağı olan Gassaniler vardır. Bu iki Arap birliği hem birbiri ile, hem de büyük ortaklarının baş düşmanı ile çatışlmalara girmişler, sınır savaşlarında 'abi'lerini desteklemişlerdir. Bir tür vekalet savaşı.
602 senesinde ise Lahmiler ile Pers hükümdarı 2. Hüsrev ile bir ihtilaf yaşanır. Muhtemelen bir güven kaybı veya darbe korkusu sözkonusudur. Lahmi kralı başkent al-Hİra'dan kaçsa da, er geç Peslerin eline düşer. Persler, 3. Numan olarak bilinen son Lahmi kralını infaz eder ve yerine, iki yönetici atar, biri Pers, diğeri ise Lahmi olmayan bir Arap. Pers'in adı Nakhiragan, Arabın ise Iyas ibn Qabisah al-Ta'i. Al-Hira kenti ise bugünkü Kufe kentinin eski yerleşim alanı diyebileceğimz kadar ona yakındır.
Apr 24, 2024 • 9 tweets • 7 min read
Kuran’da İbranice, Rumca, Farsça, Süryanice, Habeşçe, Nebatice ve daha tam olarak hangi dil olduğu tespit edilemeyen birçok kelime vardır.
Bunlar Arapçanın herhangi bir lehçesi değildir, en az on yabancı dilden gelen sözcüklerdir.
Kuran’da geçen yüzlerce yabancı sözcüğün aslında Arapça karşılığı bulunmaktadır. O zaman şu soruyu sormamız gerekmez mi, Arapçası varken neden yabancı sözcükler kullanılmıştır?
Peki, büyük çoğunluğu okuryazar olmayan Mekkeli Araplar, Kuran’ın ayetleri onlara okunduğunda yabancı sözcükleri anlamışlar mıdır?
619 yılında Mekke’de doğmuş, Muhammed’in ailesiyle çok yakın ilişkilerde bulunmuş İbn-i Abbas, Arapçayı çok iyi biliyordu. Ama yine de Kuran’da geçen şu şu sözcüklerin anlamını bilmiyorum, diyordu. Kuran’daki sözcüklerin tamamı Arapça olsaydı böyle bir sorun ortaya çıkar mıydı?
İBRANİCE SÖZCÜKLER:
İşte, Kuran’daki İbranice sözcüklerden birkaçı:
Ahlede: Yahudilerin dili olan İbranicedir, bağlanmak anlamına gelmektedir. Enam suresi 74. ayette geçmektedir.
Azer: Bu sözcük Kuran’da bir yerde geçmektedir.
Esbat: Bakara suresi 136. ve 140. ayette, Al-i İmran suresi 84. ayette, Nisa suresi 163.ayette ve Araf suresi 160. ayette, toplam beş yerde geçmektedir.
Yemn: Kuran’da sekiz yerde geçiyor.
Bair: Yusuf suresi 65. ve 72. ayetlerde geçmektedir.
Hitta: Bakara suresi 58. ayette ve Araf suresi 161. ayette geçiyor.
Dereste: Enam suresi 105. ayette geçiyor.
Raina: Bakara suresi 104. ayette ve Nisa suresi 46. ayette geçiyor.
Rahman: Bu sözcük en başta Kuran’daki tüm Besmelelerde ve başka birçok yerde geçiyor. İbranice “Rağman” kökeninden gelmektedir.
Remz: Al-i İmran suresi 41. ayette geçiyor.
Tuva: Taha suresi 12. ve Nâziat suresi 16. ayette geçiyor.
Salavat: Çoğul bir sözcüktür. İbranice kökenli olup havralar anlamına gelir. Hac suresi 40. ayetinde geçmektedir.
Fum: Bakara suresi 61. ayetinde geçmektedir.
Hüdna: Araf suresi 156. ayetinde geçmektedir.
Hud-Yehud: Hud sözcüğü Kuran’da Bakara suresinde üç yerde, 111., 135. ve 140. ayetlerde geçiyor. Yahudi anlamına gelir. Yehud sözcüğü Yakup peygamberin Yahuza oğlunun soyundan gelenlere denir. Her iki sözcük de Arapça değildir.
Line: Haşir suresi 5. ayetinde geçiyor.
K.f.r: Kuran’da on dört yerde geçiyor.
Elim: Kuran’da birçok yerde “Azap” sözcüğünden sonra gelmektedir.
Hittetün: Kuran’da Bakara suresi 58. ayette ve Araf suresi 161. ayette geçmektedir. +++
Mar 31, 2024 • 10 tweets • 2 min read
Bugün Arapça 28 harflidir. 28 ayrı ses için 28 harf. Kuzey Arapça dediğimiz eski versiyonda bu 28 ses 15 farklı yazı birimi ve 22 harfliydi. Alfabe gelişirken 6 ses için 6 harf daha eklendi.
Bu 28 harfin 21 tanesi noktalıdır.
7 tanesi ise noktasızdır.+++
En eski Kuran Fragmentleri bu noktasız 7 harf ile yazılıdır.
Sorunu fark ettiniz değil mi?
28 ses var. Eski alfabe 22 harfli.
Ancak 15 harf var. Bazı seslere atanan harfler aynı şekile sahip.
Yani Kuran da 7 noktasiz harf var. +++
Feb 24, 2024 • 4 tweets • 2 min read
Artık eminim ki Muhammed gerçekte Sasani kralı 2. Rüstemin kendi vassal devleti olan Hire Kralığına geçici vali atadığı Iyas ibn Qabisah al-Ta'i’dir.
Medain gerçek Medine, Hire de gerçek Mekke’dir. Olaylar ve karakterler birebir vardır, sadece isimleri ufak tefek değişikliklere uğramıştır. İslam tarihi hakkında rivayet olmayan ne biliyorsak tamamı Abbasi’dir ve Abbasi saray katipleri hikayeyi değiştirip Emevileri de Müslüman göstermişlerdir. Oysa Abbasiler’e kadar ortada hiç islam diye bir din olmamıştır, hepsi de hristiyanlığın bir mezhebine bağlıydı. Yani elimizde veri olarak daha önceden yayınladığım kronikler var, ve onlar da beni doğruluyor. Daha sonra Sasanilerden kaçan bu halkın göçü de ilama tarihindeki meşhur Hicret. Akşam sohbet odasında daha net konuşuruz umarım :) iyi günler
Gerçek islam gerçekten de bu değilmiş :)
Ben de diyorum ki binlerce kişilik orduyu nasıl besliyorlar çölün ortasında? Ya da Mekke nasıl ticaret merkezi olabilir? Ordular 1,5 günde çölü nasıl aşıyor? Neden Lahmi krallığında mezarların başı doğuya çevrili? Neden Mekke’de arkeolojik buluntu çıkmıyor? Neden en son fethedilen yer Mekke? Taşlar yerine oturuyor.
Bu arada Lahmi krallığı Kürtleri de yakından ilgilendiriyor çünkü Diyarbakır ismini Ebubekir’in aşiretinden alıyor ve kroniklerde zazani mızraklı ve Kürt okçulardan bahsediyor. Tüm savaşların kronojisi de tutuyor, hadi bakalım bir tane alim hoca çıkıp açıklama yapabilecek mi?
Feb 10, 2024 • 6 tweets • 4 min read
Değerli arkadaşlarım bu yazıdaki akıl oyunumuzu “Hicret” üzerinde oynayacağız. nedir “Hicret” herkes biliyor ama çok kısa anımsayalım;
Muhammed’in 622 yılında Mekke’den Medine’ye göç etmesi!
Hadi canım efendim geçiniz yok böyle bir şey! Ama bir “Hicret” var! 622’de değil ama 638 yılında!
Mekke’den Medine’ye mi? Yok değerli arkadaşlarım kim bakar 3-5 Bedevi kabilenin bulunduğu kurak Mekke’ye!
Kudüs’e gidiyoruz hep beraber 638 yılında “Hicret ediyoruz! “Haceriyiz” biz! iranlıların bizi kovduğu Hicaz’dan 638 yılında Kudüs’e “hicret” düzenliyoruz. Yahudi ve Arap kabileleri hep beraber Kudüs’e doğru gidiyorlar. Hani anonim bir belge var Doctrina Jacobi, 634-640 yılları arasında yazılmış ve Yahudi karşıtı bir belge. Sahte bir peygamberden bahseden ve cennetin anahtarlarını elinde tuttuğunu yazan belge.
Bir de Şamlı Johannes var peygamber Mamed’den bahseden.
Şimdi bu ve benzeri belgelerde yazan “Haceri” “Serazen” kelimeleri hep Müslüman olarak tercüme edilmiş! Bunu tarihe bir not olarak düşelim ki durum iyice anlaşılsın.
Şimdi 7. yüzyıl ortalarında bir “mesihi” hareket var. Bir “mesih” var çünkü ve bu “mesih”e Muhammed deniyor yani seçilmiş/övülmüş anlamında hıristilojik bir sıfat! ++++
+ Beraberinde kendisine katılan Yahudi kavimlerden gelen onbin yahudi de var ve Kudüs’e sefer düzenleyip girerler. İşte bu harekete “hicret” deniyor! Pekala bu hareketin başında kim var? İşte zurnanın zırt deliği de burası değerli arkadaşlarım. İslam Tarihçilerinin işine gelmez çünkü o dönemde yaşadıklarına inandıkları Muhammed peygamberin ölmüş olması gerekir bu yüzden bu belgelerdeki bilgileri Muhammed’e bağlı Arap-İslam kuvvetleri olarak gösterirler ve Halife Ömer ele geçirdi derler Kudüs’ü! Doğru mu?
Tabii ki değil! İslamiyetin nesi doğru ki deve misali!
Ama Kudüs’e “Hicret” eden bu insanların başında gerçekten de bir Ömer vardır! Ancak bu Ömer Halife değildir adı; Ömer el Faruk’tur.
Şimdi değerli Müslümanlar hevesle konuya dalacaklardır. İyi ama bu Halife Ömer bin Hattab’ın lakabıdır! Yani Hak ile Batıl’ı birbirinden ayıran demektir! ++
Feb 8, 2024 • 7 tweets • 6 min read
6. 7. yüzyıllarda Arap yarımadası ve Ortadoğu’nun hemen her yerinde bulunan, kısa dualar,ilahiler içeren Nebati/aramik metinlerden palimpsest yapılarak kopyalanan ikinci nesil kopyaları Kur’an diye paylaşıyorsunuz!. C-14 tarihlemesi parşomenin oluşturulduğu tarihi verir. Ayrıca üstündeki yazıların Paleografisi araştırılır ve ayrı tarihlenir. Bu metinlerin daha eskileri de var boşuna sevinmeyin Muhammed uydurmalarınızdan daha eskileri de mevcut. Adresini de vereyim Yemen eski Eserler Müzesinde! Araştırma izinleri de kaldırıldı tabii! Neyse burada 700-710 yıllarına işaret eden Kufi yazıyla bölük pörçük metinler en eski Kur’an’ı buldum diye paylaşarak tavus kuşu gibi dolaşmaya çabalıyorsunuz! Halbuki resmini paylaştığınız metnin ilk satırında “toprağın üstünde kibirlenerek yürüme” diyor! Çok çok daha sonra bu satır İsra Suresi 37. Ayet olacak! Paylaştığınız metinlerin kaynaklarını bile bilmiyorsunuz. Bu yazılar kısa ve basit şekilde yazılmış yazılar her biri farklı metinler bunlar zaten 5. yüzyıl sonlarından itibaren Ortadoğu’da mevcut yeni bir şey değil. Sanaa metinleri içinde daha eskiler var. Neden palimpsest diyoruz çünkü Kufi yazı, öncülü olduğu Nebati/aramic yazılar ile çok yakın mevcut yazıların üzerinde küçük değişiklikler ile metinler Kufi yazıya çevriliyor. Bu konularda iki ayrı ciddi tez vardır Biri “Satrancili” dediğimiz Süryani Alfabesiyle yazılan yazılar diğeri de Nebati/aramic alfabe ile yazılan yazılar.Aslında İkisi de birbirine son derece yakın içiçe geçmiş alfabeler bunlar.Nebatiler konuştukları dilde yazmıyorlardı. Aramice’nin bir versiyonunu kullanıyorlardı. Bu yazı zaman içinde iki ayrı forma büründü. Nebati/Arami /Süryani aynı elin farklı parmakları gibidir.7. yüzyılın başlarında ilk Küfi örnekleri görebiliriz. Bunların tamamı palimpsest yöntemiyle bu dini metinlerin ikinci nesil kopyalardır. Ancak Kur’an 9. yüzyılda iki kapak olacaktır.+++++
++ Bu metinleri kimin dağıttığını da yazayım. Yazdıran elbette Abdülmelik ancak bunları dağıtan ve insanlara bunlara uymasını emreden uymayanları da asıp kesen öldüren meşhur zalim valimiz Haccac’dan başkası değil. Yaşadığını düşündüğünüz Muhammed’in dönemine ait tek metin halinde bir tane bile Kur’an bulamazsınız! Çünkü yoktu! Yazılmamıştı. İki kapak altına alınması 9. yüzyılda oldu! Hadi sizin bilmediğiniz kendi tarihinize tekrar bakalım. Herkes bir yalan yazıyor. Kur’an Muhammed zamanında kitaplaştırılmıştır diye! Özellikle reformistler bu konuda çok çabalıyorlar! Çünkü kanıt lazım iddialarına! Bulamazlarsa yaratırlar malumunuz! Boşuna çabalıyorlar! Çünkü İslam tarihinde Kur’an’ın yazılı olduğuna dair tek bir tane evet sadece bir tane Ravisi çok zayıf bir kaynak var. Onu da yazalım ki daha sonra yapılacak uydurmaları tescilleyelim tarihe not olarak düşelim.
Hicretten bir kaç sene önce yani Muhammed henüz Mekke’de iken meşhur Akabe Biatı yapıldığı zaman( Bu uydurmayı da bir ara yazacağım) Zuraykaoğullarından Rafi b. Malik ez-Zuraki’ye Muhammed bazı Kur’an nüshaları verir. Bu kayıt nerede düşülmüş?+++
Feb 3, 2024 • 19 tweets • 6 min read
İsa aslında hiç ya-şa-ma-dı.
Haç sembolü, Kralların kralı olması, çarmıha gerilmesi gibi birçok olayın aslı astronomi de saklıdır.
Şimdi bu yıldızların hareketleri nasıl İsa hikayesine dönüşmüş bakalım++++
İncil’de İsa hakkındaki klasik karakteristik anlatımlara bakalım öncelikle:
İsa:
-25 aralıkta Beytüllahim’de bakire Meryem tarafından doğruldu.
-Doğuda bir yıldızın doğması onun doğuşunu müjdeledi.
-Üç Magi kralı bu yıldızı takip ederek İsa’yı bulup süsledi.
-12 yaşında öğretmendi
+++++
Jan 30, 2024 • 9 tweets • 4 min read
Emevilerin Hristiyan olduğunun bazı delilleri ile başlayalım:
Maronit Kroniklerinde Muaviye’nin tahta çıkışı (direkt çeviri) :
"Birçok Arap Kudüs'te toplandı ve Muaviye'yi kral yaptı ve Muaviye çıkıp Golgota'ya (İsa'nın çarmıha gerildiği yer) oturdu ve orada dua etti. Getsemani'ye (İsa'nın çarmıha gerilmesinden önceki gece tutuklandığı bahçe) gitti ve Meryem Ana'nın mezarına indi ve orada dua etti. O günlerde Araplar Muaviye ile orada toplandıklarında bir deprem oldu. Eriha'nın çoğu ve yakınlardaki birçok kilise ve manastır yıkıldı. Aynı yılın Temmuz ayında emirler ve birçok Arap toplanarak Muaviye'ye biat ettiler. Daha sonra, hâkimiyetinin tüm köy ve şehirlerinde onun kral ilan edilmesi ve onların nida ve niyazda bulunmaları için bir emir çıktı. Altın ve gümüş de bastırdı, fakat üzerinde haç olmadığı için kabul edilmedi. Ayrıca Muaviye, dünyadaki diğer krallar gibi taç giymedi. Tahtını Şam'a yerleştirdi ve Muhammed'in/Övülmüş'ün yerine geçmeyi kabul etmedi."
+++
Hammat Gader'deki Roma döneminden kalma hamam tesislerini restore ettirdiği için adının anıldığı haç işaretiyle başlayan Yunanca yazıtı da (İ.S. 633) ayrıca hatırlamak gerekir ki, onun Suriye'deki yönetiminin tek epigrafik kanıtıdır. +++
Jan 19, 2024 • 8 tweets • 8 min read
Muhammed gerçekten yaşamadı mı?
BÖLÜM-4(en önemli bölüm) :
serinin ilk üç makalesinde , İslam peygamberi Muhammed'in yaşamadığını , onun olsa olsa bir literatür figürü olduğunu ve Eyyamü'l Arap içinde biri veya birilerinin Muhammed efsanesine esin kaynağı olmuş olabileceğini yazmıştım.
Evet somut tarihi veriler ışığında , hadis ve siyer kaynakları dışında bize anlatılan Muhammed hakkında somut hiç bir delil bulunmamaktadır. Hadis ve siyer kaynakları ise yine bu kaynaklara göre Muhammed'in ölümünden 150-200 sene sonra yazılmaya başlanmış , rivayete dayalı bilgilerden oluşur yani doğruluğu oldukça şüpheli bir rivayetler zinciridir.
Ama ilk başta da dediğim gibi bir olaya tek taraflı bakmamak gerekir. O yüzden bu yazıda hadis ve siyer kaynaklarının yüzde yüz doğru olduğunu varsayarak bu bilgiler ışığında Muhammed Peygamberin izini sürmeye çalışacağım.
Buradaki ana kaynaklarımız İbn Hişam , İbn İshak gibi siyer yapıcıları , Taberî gibi tarihçiler ve Buhari , Müslim , Ebu Davud gibi muhaddisler olacak. +++
Sevgili arkadaşlar , bize anlatılan klasik hikayede ; Muhammed yetim kalmış , amcasının himayesinde büyüyen çobanlıkla uğraşan ve genç yaşında Hatice isimli , kendinden yaşça büyük ve varlıklı bir kadınla evlenen bir profil. Kırk yaşlarında vahiy alıp peygamberliğini ilan ediyor. İlk başlarda kendisine inanan sayısı çok az olduğu için büyük sıkıntılar yaşıyor ve Medine'ye sürülüyor ( yada hicret ediyor ) Medine günlerine kadar geçen zaman ve Medine'den sonraki zaman yaşanan tüm olaylar Mekke'de geçiyor. İddiaya göre Mekke zengin bir ticaret kenti.
Peki gerçekten öyle mi ?
Mekke'nin o dönemde zengin bir ticaret merkezi olduğuna dair başta Bizans ticaret kayıtları dahil hiç bir medeniyetin kayıtlarında bir bilgiye rastlanmamaktadır oysa hadis ve siyer kaynakları aksini yazar. Aksine Mekke küçük bir köyden ibaret bir yerleşkedir.
Acaba hikayenin başlangıcında ve sonuna sahne olan Mekke bugün bildiğimiz Mekke mi , yoksa Ürdün'de bulunan ve eski adı "Bekke" yada "Bekka" olan antik yerleşim yeri olan Petra mı ?
Bu yazının ana hatları anlaşılacağı üzere Petra merkezli olacak arkadaşlar.
Eğer Muhammed (yada ona esin kaynağı olan kişi) yaşadı ise , onun bugün bildiğimiz Mekke'de değil Petra da yaşadığını , yine onun hayatını anlatan kaynaklar ışığında takip edeceğiz ve Muhammed'in bugün bilinen Mekke'den Medine'ye değil , Petra'dan (Bekke yada Bekka) Medine'ye hicret ettiğini göreceğiz. +
Jan 19, 2024 • 7 tweets • 6 min read
İSLAM PEYGAMBERİ MUHAMMED GERÇEKTEN YAŞADI MI? Bölüm-3
Daha önceki iki yazıda bize dikte edilen Muhammed isminde bir İslam Peygamberinin yaşamadığını, yine de Eyyamü'l Arap içinde bir veya birden fazla kişinin hayat hikayelerinin, Kur'anın kitaplaştırıldığı dönemde, Muhammed efsanesine esin kaynağı olduğunu ve hadislerde abartılarak anlatıldığını yazmıştım.
Buna bir takım itirazlarının olduğunu biliyorum. "Kur'an-da Muhammed ve Ahmed dönemlerinin saklandığı onun yaşadığına dair kanıttır" yönünde itirazlar bunlar.
Bakalım öyle mi?
Kur'an-da geçen MHMD isminden ziyade sıfattır. Özellikle Hicaz Yahudileri için önem teşkil eden bir sıfat bu.
Daha önce Süryani kroniklerinde sahte Mesih Mamet'ten bahsetmiştim, özellikle Hicaz bölgesinde taraftar topladığını söylemiştim.
Evet Kur'an-da Muhammed ve Ahmed geçiyor, bunlar ama bunlar Hristolojik sıfatlardır.
+++
Ahmed sıfatı Arap Hıristiyanlar arasında önemlidir zira; Yuhanna İncili'nin de kehaneti geçen Paraklit (veya Faraklit) yani Şefaatçi/Yardımcı anlamına gelir. Yuhanna 14 (16-17): Ben de Baba'dan dileyeceğim ve O'nun sonundaki yardım birlikte olsun diye, size başka bir yardımcı, gerçeğin ruhunu verecek. Dünya onu kabul edemez çünkü O'nu ne görüyor ne de tanıyor, siz onu görüyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizden olacaktır. İslam dünyasında Ahmed'in Peygamberi Muhammed'in adlarından biri vardı. Oysa 1500-1600 yıl önce İslam diye bir din zaten ortada yokken, Arap Hıristiyanlar İncil'in orijinalinde Şefaatçi/Yardımcı adı verilen bu sıfata Yunanca Paraklit demiyorlar, kendi dilleri olan Arapçada da aynı anlama gelen "Ahmed" diyorlar. Bakın bu çok önemli ! Saff suresinin 6. ayetini çok çok sonra yazan kişiler, Arap Hıristiyanların Paraklit için kullandıkları, Peygamberin ismi sanılmışlar ve öyle de inanılıp gelmişler. Kısacası Kur'an'ı geçen Ahmed'in ne anlama geldiği ortadaydı. +++
Muhammed sıfatı ise Yahudiler için çok önemli, zira; "HMD" köklü dönem Hicaz coğrafyalarında bile "Özlemi köyü/Özlem çekildi" manasına gelir.
Yani Yahudiler, Zealot isyanları sonucunda çıkarılanlar Filistin'e sunulacak Mesihi onlar için.
Yahudi geleneğinde "Mesih" "HMD" belgelerinin ekidir, İbranice de HMD'nin bağımsız olması da gelir. 7. yy. Süryani kroniklerinden takip ettiğimiz bu Mesih, Kudüs'e hicreti sırasında, Hıristiyanları da etrafta toplarken, şefaatçi anlamında ki aHMeD (HMD) sıfatını kullanmış olmalı.
Semitik dillerde "SBH" kök uygulamaları, klasik Arapçada ki "HMD" kök çeşitleri ile aynı değil, yani övmek...
Burada önemli bir konuya değinmek gerekiyor; +++
Jan 19, 2024 • 8 tweets • 4 min read
ABDÜLMELİK'İN KİTABI VE PEYGAMBERİ
İSLAM PEYGAMBERİ MUHAMMED GERÇEKTEN YAŞADI MI? Bölüm -2:
İslam Peygamberi olarak kabul edilen Muhammed'in aslında yaşamadığını , onun sadece bir literatür figürü olduğunu , İslamiyet sandığımız öğretinin ise İsmaili Yahudilikle harmanlanmış Monofizit Arap Hristiyanlığı olduğunu , Muhammad teriminin de , Arap Monofizitler tarafından yaklaşık 8. yy ortalarına kadar İsa için kullanılan bir sıfat olduğundan bahsetmiştim.
Evet bu iddianın arkasındayım. Dönemin mevcut tarihi kaynaklarında ne İslamiyetten ne de onun peygamberi Muhammed'den bahsedilmiyor. Onun hakkında bildiğimiz her şey , öldüğü iddia edilen tarihten 150-200 sene sonra oluşturulmaya başlanmıştır ve bunlar rivayete dayalı muğlak bilgilerdir. Yani kesinlikle bilimsel tarihi nitelik taşımayan kurmaca bir tarihin parçasıdır. ++
Bu yazıda ise Emevi Hükümdarı ve İslam halifesi sandığımız Abdülmelik bin Mervan'ın Kur'an ve Muhammed efsanesine etkilerinden bahsedeceğim.
Kur'an dikkatli incelendiğinde , apokrif olmayan fakat bölge halklarının inanç perspektifinde önem teşkil eden gelenek , görenek , örf ve adetlerin 114 sure ve 6236 ayetin içine dağıldığını net şekilde görebiliriz.
Bunun neden böyle olduğunu anlamak için Abdülmelik'in kişiliğine bakmak gerekir. Abdülmelik bin Mervan son derece hırslı bir insandı. Olanakları kısıtlı olmasına rağmen idealleri büyük bir adamdı. Bazı kabilelerin ve dar bir bölgenin lideriydi. Arap yarımadasının dışına çıkıp yayılmak istiyordu ancak kendisine taraf toplaması ve dağınık haldeki Arap kabileleri bir araya toplaması gerekiyordu. Çünkü Bizans bölgede zayıflamış ve geri çekilmeye başlamıştı. Ortada ciddi anlamda otorite boşluğu ve erk sorunu vardı. +++