Ali Suavi Profile picture
Jul 25 26 tweets 7 min read Twitter logo Read on Twitter
ALİ SUAVİ
Ulûm dergisindeki bir yazısındaki hatıratına göre Dâvud Paşa Rüşdiyesi’ni bitirip sonra Bâb-ı Seraskerî’de 2-3 yıl kadar kâtip olarak çalışmıştır. Âdet olduğu üzere bu sırada cami derslerine de devam etmiştir. Sonrasında bir süre Bursa Rüşdiye'sinde eğitim vermiştir.
Ali Suavi 1858 'de Simav’daki rüşdiyede ve Kurşunlu Medrese’de hocalık yaptı. 18-20 ticaret mahkemesi reisliği, rüşdiye hocalığı ve tahrirat müdürlüğü gibi görevler yaptı. Azledilince İstanbul'a döndü ve 1866 yılında Şehzade Camii'nde vaiz olarak işe başladı. Henüz Muhbir’de+ Image
yazı yazmaya başlamadan önce dinî ilimlerdeki vukufu ile dikkati çeken Ali Suavi aynı zamanda kuvvetli bir hatipti ve kendisini dinleyenleri kolayca tesir altına alabiliyordu. Adı ve şöhreti kısa zamanda bütün şehirde duyuldu. Ali Suavi’yi şöhrete kavuşturan olay Muhbir+ Image
dergisinde yazmaya başlaması olmuştu. Bu dergi 32. sayısında Ali Suavi’nin Belgrad Kalesi’nin düşmesi üzerine Âlî Paşa aleyhine yazdığı sert bir yazıdan dolayı kapatıldı. Suavi ise Kastamonu'ya sürgün edildi. Suavi, kısa süreli sürgün hayatından sonra tekrar İstanbul'a dönmüş ve+ Image
bazı devlet adamlarının yardımıyla Avrupa’ya kaçmıştı. İngiltere’de Muhbir gazetesini tekrar çıkarmaya başlamış; fakat bu sırada Namık Kemal ve diğer Yeni Osmanlılarla arası bozulmuştu. Bir yandan, şahsı hakkında Muhbir’de çıkan itham edici bazı yazılar dolayısıyla Âlî Paşa’nın+ Image
Londra sefâreti vasıtasıyla yaptığı baskı, öte yandan Sultan Abdülaziz’le anlaşıp İstanbul’a geri dönen Mustafa Fâzıl Paşa’nın maddî desteğinin kesilmesi üzerine 50. sayıda gazetenin yayımına son vermek zorunda kaldı. Bu tarihten sonra Avrupa’daki mücadelesini tek başına+ Image
sürdüren Ali Suavi Londra’dan Paris’e geçti ve Paris’te politik olmaktan ziyade ilmî ve fikrî bir içeriğe sahip Ulûm gazetesini yayımlamaya başladı. Burada daha çok kültür tarihi ,tarih, dinî konular, felsefe, eğitim ve ekonomi gibi değişik sahalarda yazılar yazdı. Ancak+
1870-1871 Fransız-Alman savaşının çıkması üzerine gazeteyi Lyon’a naklederek Muvakkaten Ulûm Müşterilerine adıyla yayına devam etti. Ali Suavi, Abdülaziz’in tahttan indirilişi ve V. Murad’ın çok kısa süren padişahlığı ardından tahta geçen II. Abdülhamid’in izni ile İstanbul’a+ Image
döndü. Kendisine ilgi gösteren hükümdar Batı’daki neşriyatı takip ve tercüme etmek üzere Cem‘iyyet-i Mütercimîn adıyla kurmayı düşündüğü cemiyete onu da üye seçmişti. (Cemiyet ilk toplantısında dağıldı.) Midhat Paşa’nın azledildiği ve Meclis-i Meb‘ûsan’ın birinci döneminin sona+ Image
erdiği günlerde Midhat Paşa ve meşrutiyet rejimi aleyhine yazdığı birkaç makale ile sarayın güvenini kazanan Ali Suavi padişah tarafından Mekteb-i Sultânî müdürlüğüne getirildi. Fakat kısa zamanda okul disiplininin bozulması gibi sebeplerden dolayı görevden alındı.+ Image
Ali Suavi’nin 19 Mayıs 1878'de Basîret’te şu kısa fakat oldukça anlamlı fıkrası yayımlandı: “Devlet-i Aliyye’nin hâricî politikası şu sırada birtakım müşkilâta tesadüf etmiş ise de bunun hüsn-i sûretle tesviyesi çaresi imkânsız değildir. Pazartesi günü gazeteniz ile neşredeceğim+ Image
makalenin mütalaasını evliyâ-yı umûra ve umum ahaliye tavsiye ederim.” Ali Suavi bu fıkranın çıkışından bir gün sonra, 20 Mayıs 1878 günü, 93 Harbi yüzünden Balkanlar’dan İstanbul’a gelmiş muhacirlerden topladığı yaklaşık 250 kişilik bir grupla Çırağan Sarayı’nı basarak büyük+ Image
bir ihtimalle V. Murad’ı tekrar tahta çıkarmak isterken, Beşiktaş Karakolu muhafızı Hasan Ağa tarafından başına sopa ile vurulmak suretiyle katledildi. II. Abdülhamid’e karşı V. Murad’ı yeniden tahta çıkarmak isterken can vermesi, bir süre sonra Jön Türkler tarafından+ Image
millî bir kahraman olarak benimsenmesine ve bayraklaştırılmasına yol açmıştır. Tanzimat sonrası yazar ve fikir adamlarının büyük bir kısmı kültürlü ve zengin ailelerden geldikleri halde Ali Suavi halk tabakasından çıkmış ve kendi kendisini yetiştirmek suretiyle edebiyat ve+ Image
kültür çevrelerinde yer almıştır. Klasik bir medrese tahsili ve düzenli bir eğitim görmeyen Ali Suavi felsefeden filolojiye, tarihten coğrafyaya, edebiyattan politikaya, sosyolojiden iktisada ve dinî ilimlere kadar birçok konu ile meşgul olmuş tam mânasıyla bir “ansiklopedist”+
şahsiyettir. Devrin diğer yazar ve fikir adamlarının çoğu gibi o da Osmanlı birliğine inanmış ve daha çok ittihâd-ı İslâm ideolojisini savunmuştur. Büyük ölçüde Şark kültürüyle yetişmiş olan Ali Suavi, Batı kaynaklı bazı yeni fikirleri öğrendikten sonra kendine göre bir terkip+ Image
yapmaya çalışmış, bu arada Türkçü görüşler de ileri sürmüştür. Gençlik yıllarında camilerde halka ateşli vaazlar veren, bir ara “muhaddis” olarak tanınan, hatta Avrupa’da bulunduğu sırada bile başından sarığını çıkarmayan Ali Suavi, meselâ “Yarım Fakih Din Yıkar” gibi bazı+ Image
makalelerinde, devlet idaresinde din ile dünya işlerinin birbirinden tamamen ayrılması gerektiğini savunarak laikliği müdafaa eder. Ona göre medenî bir devlet birtakım kelime oyunlarıyla değil coğrafya, iktisat ve ahlâk bilgisiyle idare edilebilmektedir. Bu yüzden,+
Osmanlılar’daki devlet yönetiminin şer‘î esaslara dayanmadığını öne sürerek hilâfet müessesesine karşı çıkarken monarşi adını verdiği mutlakiyet rejimi yerine parlamento esasına dayalı meşrutî sistemi savunur. Ancak bir zaman sonra, hâkim nüfus olan Türk unsurunun bütün nüfusun+ Image
sadece yüzde otuzunu teşkil ettiği bir memlekette meşrutiyet ilân edilemeyeceğini anlayarak bu fikrinden vazgeçmiş görünür. Ali Suavi hilâfetin ne muhafazasına ne de yıkılmasına taraftardır; çünkü ona göre hilâfet adıyla bir kurum mevcut değildir. “Kudret-i Siyâsiyye der Düvel-i+ Image
İslâmiyye” adlı makalesinde Hz. Peygamber’in hilâfet adı altında bir vekâlet makamı kurmadığını, bu yüzden hiç kimsenin “halîfe-i Resûlullah” olamayacağını söyler. Monarşiye karşı da cephe alan Ali Suavi, “Demokrasi” adlı makalesinde ise İslâm devletinin başlangıçta cumhuriyetle+ Image
idare edildiğinden bahsederek mutlakiyet yerine “usûl-i meşveret”i istediğini açıklar. Namazda sûrelerin Türkçe’sinin okunabileceğine cevaz verildiğini, hutbelerin ise Türkçe okunmasında zaruret bulunduğunu ileri süren Ali Suâvi, bununla beraber namazda sûrelerin Türkçe yerine+ Image
Arapça okunmasını İslâm vahdetine riayeti sağlaması bakımından kabul eder .Ali Suâvi’nin el attığı diğer konularda olduğu gibi tarih ve özellikle eski Türk tarihi hakkındaki görüşleri de oldukça sathî ve dağınıktır. İlk planda Comte de Gobineau ile Arthur Lumley Davids’in tesiri+ Image
@rattibha
@threadreaderapp unroll

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Ali Suavi

Ali Suavi Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(