Nasıl olsa herkes evde... Bu yazıyı okuyacağınıza ve hatta olanağı olanların çıktı alarak yada belleklere bilgisayarda kaydederek saklayacağına inanıyorum. Nesilden nesile aktarılacak değerler silsilesine katkı sunan Yüce Atatürk'ün İranlı bir sosyologun gözüyle anlatımıdır.
İranlı Sosyolog ve Siyaset Bilimci
ÜLGEN TÖLGE’nin, ATATÜRK hakkındaki saptamaları:
ATATÜRK kimdir?
1- ATATÜRK üst insandı. Onu başka İnsanlarla karşılaştırmak doğru olmaz. ATATÜRK'ün vatan sevgisine inanmıyorum. Üst insanlarda vatan sevgisinden daha yüce bir duygu olduğuna inanıyorum.
“Vatan kuruculuğu…”
Tüm uyarılara rağmen hasta hasta Hatay'a gitmiş, saatlerce ayakta konuşma yapmış, dönüşte son ve ölüm komasına girmiştir.
Farklı düşünüyorum bu konuda. Çünkü o zaman sevilecek vatan diye bir olgu yoktu ki. Osmanlının yok ettiği ümmetçi karanlık geçmişin harabeleri vardı. Vatan sadece toprak yığınından oluşmuyor. Vatan; Yüce değerlerin zarfıdır.
Peki ATATÜRK zamanında hangi değerler vardı? Hiçbir değer...
Hiçlik vardı. İnsan hiçliği nasıl sevebilir. ATATÜRK sevilecek ve insanca değerlere zarf olacak bir vatan tesis etmek istedi. Yüksek ölçüde de bunu başardı. Çünkü üst insanlar değerlerin kurucuları olurlar. O değerlerle de vatan madde olmaktan, toprak yığını olmaktan çıkarak, manevi ölçütlerin yurduna dönüşür. ATATÜRK'ün kurduğu ve Anadolu'ya armağan ettiği değerlerin ondan önce var olduğuna dair hiçbir örnekle, emareyle karşılaşmadım. Nelerdi bu örnekler…?
Alev Alatlı: "Osmanlı hep nefret etti Türklerden!"
2- Cumhuriyet bir değerdir ve ATATÜRK öncesi yoktu…
3- Laiklik, sadece bir değer değildir, değerlerin üreme üretilme temel taşı ve olanağıdır, bu da ATATÜRK öncesi yoktu…
4- Türkçe bir değerdir ve ATATÜRK öncesi yoktu. Özellikle benim için önemli olan budur. Ben bir kaç dil bilirim ve Türkçe’nin de bir kaç lehçesini bilirim. ATATÜRK öncesi Türkçe yoktu. Felsefeye, fiziğe, ilme, bilime, bütün bilim dallarına girmiş bulunan modern Türkçenin kurucusu ATATÜRK'tür. Çağımızda eski Yunan felsefesinden modern Batı felsefesine denli bilgi kaynakları tercüme edilmişse, bunun nedeni ATATÜRK tarafından insanlık tarihine sunulan ve grameri belli olan Türkçedir…
5- ATATÜRK öncesi kadın yoktu. Şeriat esiri, seks makinası olan, evde oturması gereken, cihat için çocuk doğuran dişi nesne vardı. Kadına insan onuru kazandıran, eğitim için önündeki şeriat engellerini kaldıran, seçip seçilme hakkı kazandıran olmuştur.
6- ATATÜRK öncesi tarih hafızası olan bir toplum yoktu. Çünkü tarih bilgisi ve bilinci olan bir toplum yoktu. 10 yıl boyunca TDK başkanlığı yapmış olan felsefeci Macit Gökberk "Değişen dünya, değişen dil" kitabında "Ortaokulu Osmanlı döneminde bitirdim. Anadolu'da Selçuklu devletinin de olduğunu Ortaokulu bitirdikten sonra yabancı kaynaklardan öğrendim" diye yazar. Yani Anadolu toplumunda tarih bilinci ve bilgisi yoktu. Bu hafıza, bilinç ve bilginin yaratıcısı ATATÜRK'tür…
7- Türkler için (Sadece Türkiye Türkleri için değil) ATATÜRK'ten önce tarihin kendisi de yoktu. Üst insanlar kendilerinden itibaren başlayan tarihin yaratıcıları olmuyorlar. Daha önceki tarihin de kurtarıcıları, aydınlatıcıları oluyorlar. Bu açıdan ATATÜRK tarihin kurucusu, kurtarıcısı ve aydınlatıcısıdır…
8- ATATÜRK öncesi Arap töreleri. Türk toplumunun beyinini öylesine karanlığa gömmüştü ki, iğne deliği denli bir yer bile ışık sızması için yer kalmamıştı.
ATATÜRK büyük dinsel aydınlatıcı gibi Kuranı Türkçeye çevirttirerek 1000 yıllık katı ve delinmesi güç olan karanlıklara ışık sızdırtmaya çalıştı ve büyük ölçüde başarılı oldu. Günümüzdeki, Osmanlı karanlıklarına dönüşün macerası başkadır…
ATATÜRK’ten önce edebiyat yoktu, çünkü alfabe yoktu. Arap alfabesi, sadece Türkçe'nin düşmanı değil, Arapça'nın ve Farsça'nın da düşmanı. Arap harflerinin beyinleri körleştirme sürecini durduran ATATÜRK olmuştur ve başkası değildir. ATATÜRK öncesinde 1000 yıl boyunca Ebureyhan Biruni gibi bilgeler bu alfabeden Orta Doğuyu kurtaracak kurtarıcı üst insan aramışlardı. O kurtarıcı ATATÜRK kişiliğiyle ortaya çıkmıştır…
10- Atatürk öncesi musiki yoktu. Osmanlı sarayının saçma ve karmaşık dildeki aruz edebiyatı musiki için asla yatkın değildi ve beyinlere uyuşturucu etkisi bırakmaktaydı. Konservatuarların kurucusu ve eski karanlıklara gömülmüş toplumun estetik zevk algısını aydınlatan ATATÜRK olmuştur…
11- ATATÜRK’ten önce Tanzimat'tan başlayarak Batılılaşma süreci vardı ve bu süreç ATATÜRK'ü yetiştirdi savını kabul edemiyorum. Çünkü böyle olsaydı, o zaman ATATÜRK gibi bir önder, Batı'nın kendisinde yetişmeliydi? Ama yetişmedi. 18. YY itibarı ile Rusya'da büyük aydınlanma süreci başladı. Rusya aydınlanma ve intelenjiyası 19. yüzyılda bütün dünyayı etkisi altına aldı. Tanzimattan sonra Osmanlı'da Dostoyevski, Tolstoy, Turgenynev gibi dahiler mi yetişti? Yok.
O zaman neden Rusya intelejensiyası ATATÜRK gibi bir önder değil, Lenin gibi bir terörist yetiştirdi? Evet, Lenin teröristti ve Çar saltanatını mensuplarının hepsini toptan teröre uğratarak katletti. ATATÜRK de Osmanlı hanedanını toptan katledemez miydi? Ama etmedi.
Araplar'dan bizede "geçen her yeri fethedin" sözlerine benzer Lenin de "Yer yüzünde işçiler azat olana denli savaşın ve proletar diktatörlüğünü kurun!" dedi. Ama ATATÜRK ne Arap, ne de Lenin saçmalıklarına aldırış etti. Bu saldırgan zihniyetlere karşı "Yurtta barış, dünyada barış" (Açılımı: Benim ülkemi karıştırırsan bende sana rahat vermem!) söylemini ortaya koydu. Tarihte böylesine bir devlet adamıyla karşılaşmadım…
12- Özetle:
ATATÜRK öncesi yokluk vardı...
ATATÜRK'ün DEHA'sı SAYESİNDE ORTAYA ÇIKARTILAN KAZANIMLARLA KURULMUŞ OLAN “TÜRKİYE CUMHURİYETİ” DÜNYADA TEK BENZERİ DAHİ OLMAYAN MÜSTESNA BİR ESERDİR.
"Oğlum! Genelge ile inkılap olmaz!"⤵️
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
İran Rejiminin Sokağı Bastırmaktaki Paramiliter Sopası: Besic Milisleri
İran rejimi hızla cevap vermesi gereken toplumsal her nevi olayda ilk olarak Besic milislerini öne sürer ve Besic milislerinin komutanları hep en radikal Devrim Muhafızları Ordusu generallerinden seçilir.
🇮🇷 Beş aydır İran toplumunun önemli bir muhalif damarı kadın hareketinin öncülüğünde tarihi bir özgürlük mücadelesi veriyor. Eylemler zaman zaman sönümlenip alevlense de biçim değiştirerek hala devam ediyor. Sokaklardaki kanlı baskınların ön saflarında paramiliter Besic milis güçleri var. Kitlelerin “Besiciye Ölüm!”, “Rüşvet Yiyen Besic, Sonu Geliyor, İyi Ye!”, “Besici; Bizim IŞİD’imiz Sensin!” gibi sloganları toplumun muhalif kanadının Besic milislerine karşı bakışını ortaya koyuyor. Paramiliter Besic milisleri İran rejiminin en radikal unsurlarından oluşuyorlar ve sokak protestolarının bastırılması için kanlı yöntemler uyguluyorlar.
🇮🇷 Besic milisleri ilk olarak 1980 yılında “Besic Direniş Gücü” adı altında İran İslam Devrimi Kurucu Lideri İmam Humeyni’nin emriyle kuruldu ve 1981’de İran Meclisi’nin kararıyla resmileşerek Devrim Muhafızları Ordusu’nun bünyesine dâhil edildi. İslam Devrinin ilk yıllarında yeni müesses nizamın amacı İmam Humeyni’nin emirleri doğrultusunda Devrim Muhafızları Ordusu’nun altında “gönüllülerden” oluşan 20 milyon kişilik bir paramiliter güç oluşturmaktı çünkü Pehlevi döneminden kalan ordunun neredeyse tüm komutanları ya idam edilmiş ya da kaçmıştı, güçleri pasifize edilerek dağıtılmıştı ve molla rejimi eski ordudan arda kalan unsurlara güvenmiyordu. Yeni müesses nizamın temellerini güçlendirmek için kendisine ve doktrinlerine tam bağlı, ideolojik olarak Şii mezhebi ve Fars milliyetçiliğiyle yoğrulmuş, devrime mutlak sadakatle bağlı kurumsal ve organize olmuş askeri bir güce ihtiyacı vardı.
Hani hep milleti kandırmaya çalışırken kullandıkları yüzeysel bir şablonları var; "Japonlar yaparken siz nerdeydiniz...?"
Bu konu aslında bayağı ayrıntılı ama yüzeysel değineyim...
Japonlar 1900 yılında kendi otomobil ve minibüslerine biniyordu. O tarihte biz ülkeye ithal edilmiş otomobili şeytan işi diye denize atıyor, geriye gidersek, Kanuni döneminde medreselerde matamatik dersini yasaklıyorduk.
Japonlar yine Avrupalılar gibi 1800'lerde bu işlerin temellerini attılar. Biz ise yobazların "Takuyiddin meleklerin bacaklarıni dikizliyor" şikayeti üzerine top atışları ile rasathanemizi yıktık.
2. Dünya savaşından sonra Japonya, Amerika'dan şuan ki değerde, yüz milyarlarca dolar yardım aldı. Türkiye'ye ise çok cüzzi miktar dışında verilmedi. Adnan Menderes sanayileşme için ruslara yanaşınca asıldı. Önce izin verildi, desteklendi. Sonra bahane üretip DEVRİM arabasının üretimi engellendi. Maşallah o dönem medya kıyamet koparıp cazgırlık yaptı: "Ne arabası ya! Halkın parasını çöpe atmayın!" diye... Şuan ise Dünya'da en değerli konu: Yazılım! Ama biz araç üretmeye karar verdik. Yazılıma yönelseydik ve parayı oraya harcasaydık keşke...
Darbeler nedense hep siyasal islamın işine yaradı!
Ayrıca 2. Dünya savaşının İsrail'i kurmak için bir tiyatro olduğu, savaşa katılan ülkelere sonra yapılan yardımlarla güçlendirilip süper ekonomik güç yapıldığı ile ilgili ciddi çalışmalar var.
Neyse dağıtmayalım konumuzu...
Amerika bilakis Türkiye'ye engellemeler yaptı. Japonya'nın ise sanayi ülkesi olması için her şeyi yaptı.
Japonlar hiç bir dönemde "din bezirganları", din tüccarları", ile uğraşmadı.
Japonların hiç bir zaman "kadın kılı, kadın saçı, kadın tırnağı, kadın sesi, kadın... kadın... gibi bağnazlık sorunları olmadı.
Japonya'da kimse kimseye karışmaz. Dürüstlük, ahlak temel kriterdir. Japonya'da kimse size "genç kayınvalide'ye şehvet duymak haramdır, kırmızı don helaldir, yada akrabalarınızdan kimlerle sevişebilirsiniz gibi liste vermez, veremez. Japon kazığına oturturlar.
Japonya'da hiç bir zaman "mevcut sistemi yıkalım, şinto dinine göre ülke yönetelim" diyen bölücü ve hainler olmadı.
Japonya'da kimse ülkesinin devlet büyüklerine düşman olmaz. Saygı esastır. "Keşke Çin kazansaydı" diyen bir hain göremessiniz.
Japonya'da kadınlar için ayrı metro vagonu olabilir ama bu din temelli bir uygulama değildir. Tercih meselesidir. Bizde ise daha çok din temelli istenen konudur.
Özetlersek...
Bizim yöneticilerimiz, şeyhülislam denen birisinin her şeye karışmasına ve din baronu olmasına izin verdi. Aynı şeyhülislamın din dışı pek çok fetvası da oldu... Bu kişi tek başına koca bir milletin geleceği ile istediği gibi oynadı.
Malesef İslam dininin Arap/Emevi (uydurulan hurafe dolu) yorumunu benimsedik. Maturidi Türk yorumunu terkettik. Kendimiz bir düşünce üretemedik. Türk tarikatı yapamadık. Arapları kendimize din patronu yaptık. Gereksiz yere çok fazla saygı duyduk hatta sırtımızdan haince vurulduk. Bilimsel gelişmelere kuru kibir ile sırt çevirdik ve bu hallere düştük.
MEDRESE ÖĞRETİSİ İÇİN BİR JAPONYA MASALI
Uygarlaşma yolunda Tanzimattan beri 200 yıldır bocaladığımız modernleşme sürecine, İslam dünyası için verilecek en uygun örnek Japon modernleşmesidir. Batıya tepki koyan bizim medrese İslâmcıları Japon modernleşmesine imrenirler. Bizdeki İslamcıların Japon hayranlığı, Tatar Müslümanı olan Tokyo Camii imamı Abdürreşid İbrahim'in (1852-1944) yazdığı (1905) “Alem-i İslam” kitabındaki gerçek dışı bilgilere dayanır. Mehmet Akif dahil bizim medrese İslamcıları Japon modernizmini idealize ederek bizim Cumhuriyet devrimine alternatif görmüşlerdir.
Sabetayist ailenin damadı İngiliz ve Yunan muhibbi Kadir Mısıroğlu’nun ardından! / Ömür Çelikdönmez
1979-1980 öğretim döneminde ortaokul son sınıftaydım, Milli Türk Talebe Birliği’ne gidiyordum ve orada elime tutuşturulan “Lozan Zafer mi, Hezimet mi?” kitabını okumuştum.
1- Bu kısır döngüden kurtulmam yıllarımı aldı. Nihayet “İngiliz İslamcılığı”nın müdafisi Kadir Mısıroğlu her canlı gibi öldü. “Hurufiler”, ölümünün Ramazan ayına denk gelmesinin kutsiyetinden dem vuruyor!. Allah bilir. Kadir Mısıroğlu Kimdir? Nerede doğdu, nerede okudu zaten… https://t.co/GI7xwPlJZptwitter.com/i/web/status/1…
2- En mümeyyiz vasfı Cumhuriyet düşmanlığı. Ektiği tohumlar başak verdiğinden maalesef günümüzde Yunan İşgalini, Milli Mücadele’ye tercih edenlerin sayısı hiç de az değil. En kötüsü düşünme melekelerini dumura uğratan enformatik dezenformasyonun İngiliz kaynaklı olduğunu… https://t.co/SgtFPZ0Iritwitter.com/i/web/status/1…
Bu nüfus kağıdının üstündeki ay yıldıza dikkat edin. Hilal sola bakıyor. Ulu önderin kurduğu genç Cumhuriyetin amblemi sola bakan hilaldir, yani yeni doğan aydır. Yeni doğan ay sola bakar. Kenan Evren bunu sağa çevirdi..
Parada, pulda resmi evraklarda hilal sağa döndü, hiç kimse bunu önemsemedi. Halbuki sağa bakan hilal BATAN aydır. Atamız sola bakan hilali bilinçli olarak seçmiştir. Herşeyde olduğu gibi...
PKK 1979'da kurulur. Bir kaç ay sonra Süleyman Demirel MIT raporuna rağmen "Türkiye Eyaletlere Bölünmeli ve Başkanlık Gelmeli!" der. Kenan Evren "Benim Amacım Eyalet ve Başkanlık Sistemi, Her Bölgenin Kendi Bayrağı Olmalı!" der.
Oğuz’un Çepni Boyu (Çepni, Çebni veya Çetmi olarak da bilinen Oğuz Türkleri) hakkında varılan genel bilgiler;
- Çepni, 24 Oğuz Boyundan 21. olanının adıdır.
- Çepni isminin yer aldığı ilk yazılı metin, Büyük Türk bilginlerinden biri olan Kaşgarlı Mahmud’un 1070 yılında kaleme… https://t.co/tsGiQq7I0Ftwitter.com/i/web/status/1…
– Çepniler Osmanlının zayıfladığı dönemlerde Trabzon’un Doğusuna ve Rize’ye doğru uzanmışlar oradaki Laz Beyleriyle mücadeleye girişmişler, uzun mücadeleler sonucu Sürmene’ye, Of’a, İyidere’ye, İkizdere’ye, Kalkandere’ye, Rize’ye ve hatta Artvin ve Batum’a varana kadar yer-yurt… https://t.co/MlDgAZozgHtwitter.com/i/web/status/1…
– Pontus hayallerine darbe vuran Topal Osman Ağa öncülüğünde Çepniler Kürt Koçgiri Ayaklanmasını bastırmışlardır.
– Milli Mücadele dönemine Çepni Kahramanı Emiroğullarından Rizeli İpsiz Recep Emice ve silahlı yiğitleri damga vurmuşlardır.
– Çepni Beyi Topal Osman Ağa ve Çepni… https://t.co/4ORoIAaZfvtwitter.com/i/web/status/1…
Bir devirde iki ayrı işadamı..
Vehbi Koç / Nuri Killigil
Birisi fabrika temeli kazısında çıkan tarihi eserleri satıyor. Diğeri ise müzeye teslim ediyor..
İlki kendisi hakkında en fazla övgüler yazılan ünlü işadamı Vehbi Koç..
1- Diğer işadamı ise öldükten sonra araştırmacı yazarların hücumuna uğrayan saboraj kurbanı Nuri Killigil. Bu iki işadamının ortak bir özelliği var. Her ikisinin de sahibi olduğu gayrımülkte yapılan kazı sırasında değerli tarihi eserler ortaya çıktı..
2- Vehbi Koç'un sahibi olduğu Arçelik Fabrikası müdürünün tarihi esere davranışı Arkeoloji bilimiyle uğraşan bilim adamları tarafından "esefle" karşılandı. Nuri Killigil'in tarihi esere davranışı örnek olarak gösterilerek Arkeoloji bilimiyle uğraşan bilim adamları tarafından… https://t.co/n01A0BTGYgtwitter.com/i/web/status/1…