Geçen gün bir Hollandalı tanıdıkla konuşuyorduk.

Kendisini ilerici, cumhuriyetçi (Hollanda krallıkla yönetiliyor malum), aydın kabul eden, burada sol partilere oy veren biri...

Haliyle, Erdoğan karşıtı...

TR'deki seçim sonuçlarına üzüldüğünü söyledikten sonra ekledi:

+ "Ama Kemal'in ("Kılıçdaroğlu"na dili dönmediği için "Kemal" diyor) "Suriyelileri göndereceğiz." açıklamasına buradaki arkadaşlarla çok şaşırdık.

Biz (kendisi gibi "aydın", arkadaş çevresini kast ediyor) Kemal'i desteklerken onun böyle bir söylemde bulunması hiç doğru olmadı."
+

1945’in ilk aylarında Kızıl Ordu askerlerinin ele geçirdikleri yerlerdeki yağma ve tecavüzleri yüzünden kendilerinden önde giden kötü şöhreti, Berlinlilerin korkudan titremesine neden oluyordu. Rusların kente girmeleriyle birlikte tecavüze uğrayacakları neredeyse kesin olan genç kızların, bekaretlerini bir tecavüz sonucunda kaybetmemek için, şehrin karanlık köşelerinde

Bizim milletin, okuduğunu ne kadar anladığını görmek için Ozan Bey’in aşağıdaki twitine gelen yorumlara bakmak yeter…
 
Kendisinin yazdığı şu:
 
“8500 TL’lik asgari ücret, çalışanları birkaç ay BUGÜNDEN DAHA İYİ yaşatır”.
 
+

https://twitter.com/ozngndgdu/status/1605871977188794369

Gelen argümanlara bakalım:
 
1) “Bu artış, Ocak’ta gelen zamlarla eriyecek.”
 
Yanlış.
 
TÜİK’e inanmasak bile, belki ENAG’a inanabiliriz.
 
Buna göre aylık enflasyon, Ocak 2022’de zirve yaparak %15 çıkmış.
 
O da, Aralık 2021’deki müthiş kur artışından sonraydı.
 
+

“Yeni Tarım Bakanı Walther Darré faiz oranının yüzde ikiye düşürülmesini talep ederken, Gottfried Feder gibi bazıları, "faiz esaretinin ortadan kaldırılması" zamanının geldiğine inanıyorlardı. Hitler ekonomik sorunlara kayıtsızdı.

Ama gördüğü, böyle bir zamanda radikal ekonomik deneylerin Alman ekonomisini bir kafa karışıklığına sokacağı ve bunalımı sona erdirmek ve işsizliği düşürmek için sanayi ve iş dünyası ile işbirliği yapma şansını yok edeceğiydi.

Sinema ne güzel şey...

https://twitter.com/MichaelWarbur17/status/1592616766127030272

1Nosferatu
2Modern Times
3Singing in the Rain
4A Bout de Souffle
5Les 400 Coups
6Leon
7Casablanca
8Titanic
9Roman Holiday
10Spotless Sunshine on Eternal Mind
11Fight Club
12Annie Hall
13Hotel Chevalier
14Lost in Translation
15Ivan’s Childhood

+

1/9 “Sıradan” bir insan nasıl katil olur?
 
2. Dünya Savaşı’nda Hitler, doğudaki Polonya ve Rusya gibi ülkelerin topraklarını ele geçirdikçe, Nazi ideolojisinin temelindeki “üstün ırk” anlayışı doğrultusunda, yerel halkların etnik temizliğine başladı. Savaşa savaşa ilerleyen Alman ordusunun yeni fethettiği yerlerde “düzeni sağlamak” görevi, Alman halkının çeşitli katmanlarından sağlanan ve sayıları on binleri bulan yedek güçlere düşüyordu.

Alman Halkı Toplama Kampları Gerçeğiyle Tanışıyor (!)
 
Nisan 1945’te, Almanya’nın teslim olmasına bir ay kala, Amerikan ordusu toplama kamplarını tek tek ele geçirdikçe korkunç manzaralar gün yüzüne çıkıyordu. Buchenwald Toplama Kampı’’nın alt kamplarından biri olan Ohrdruf’u ziyaret eden Müttefik Orduları Başkomutanı Dwight D. Eisenhower şöyle demişti:
 
“Bize Amerikan askerinin ne için savaştığını bilmediği söyleniyordu.
 
Şimdi, en azından, neye karşı savaştığını bilecektir.”

İlk Önce Ordu Vardı
 
Alman devletlerinden biri olan Prusya’nın giderek güçlenerek, kabaca, Osmanoğulları’nın Anadolu Beylikleri’ni tek bayrak altında toplamasına benzetirsek, bütün Almanya üzerinde hakim olması dönemi 18. yüzyılla birlikte başlar. Aslında Prusya’nın büyüme yönünde hiçbir avantajı yoktu:
 
Nüfusu azdı, toprakları küçük ve çoraktı, doğal kaynaklardan yoksundu.
 
Sanayisi, kültürü yoktu; hem halk hem de asiller yoksulluk içindeydi.
 
Peki Prusya nasıl gelişti?

Kadınlar Savunmada
 
Nazi ideolojisinde kadının toplumsal konumu 3K sloganı ile belirlenmişti:
 
“Kinder-Küche-Kirche”
 
(Çocuklar-Mutfak-Kilise). Aslında bu, Nazilerin bulduğu bir slogan değildi; daha önceki dönemlerde de 3K’ya ek olarak “Kammer, Kleider” (Oda, Giysiler) gibi başka “K”lar, bir kadının görevlerinin erkekler tarafından belirlendiği, Avrupa’nın çeşitli burjuva toplumlarında kullanılmaktaydı.

Yahudilerin Kaderi Öldürülmek Miydi?
 
Yahudi Soykırımı ile ilgili olarak 1980’li yılların başında ortaya atılmış 2 temel görüş vardır:
 
Birinci görüşe göre Hitler daha 1. DS. biter bitmez Yahudilerin tamamını öldürmeyi kafasına koymuştur ve bütün eylemleri bu amaca yöneliktir. İkinci görüşe göre ise, Hitler’in asla yazılı bir soykırım emri vermemesinden de hareketle, Nazi bürokrasisi ve Alman toplumunun yapısı soykırımı kendi iç dinamiklerinden yaratmıştır.

Hitler-Alman Kapitalistleri-Ordu
 
Gökhan Bey’in sorusu detaylı bir analizi hak ediyor, bu vesileyle kendisine teşekkür ediyorum.
 
Nazizm’in gelişiminde ve özellikle Hitler’in iktidara gelmesinde Alman sermayesi ve endüstrisinin rolü, literatürde uzun tartışmalara yol açmıştır.

https://twitter.com/gokhanhatinoglu/status/1571202366510080000

Özellikle sol literatür, Hitler’i Alman kapitalistlerinin piyonu olarak yorumlamıştır.
 
Ancak bu görüş hatalıdır zira son araştırmalarda, Hitler’in iktidara gelmesinden önce, birkaç örnek dışında, Alman kapitalistlerinin Hitler’e mali desteğinin sınırlı olduğu belgelenmiştir.

Hitler SSCB’ye Neden Saldırdı?
 
Hitler’in neredeyse bütün Avrupa’yı ele geçirmişken, İngiltere’yi yenmeye odaklanmak yerine, Rusya’ya saldırıp korkunç bir cephe açması insanları şaşırtır.
 
Bu kararın arkasında yatan ana nedenleri şöyle sıralayabiliriz. 1- Hitler’i, tarihte benzerlerini gördüğümüz başka fatihlerle karşılaştırmak doğru değildir.
 
Diğer fatihler, mümkün olduğunca büyük toprak parçaları ele geçirmeyi planlamışlar, kimi bunu başarmış, kimi ise gücünü aşan girişimlerde bulunup yenilgiye uğramıştır.

Stalin’in, oğlu Vasili’nin öğretmeni Oleg Martyshin’e yazdığı mektup:
 
“Öğretmen Yoldaş Martyshin’e,
 
Vasili Stalin’in uygunsuz davranışlarıyla ilgili mektubunuzu aldım.
 
Aşırı iş yükünden ötürü çok geç yanıt verebiliyorum.
 
Lütfen beni affedin. Vasili şımartılmış, ortalama yetenekte, biraz yabani (bir çeşit İskit) bir oğlan, her zaman dürüst değil, zayıf gözetmenlere şantaj yapmaktan hoşlanıyor, çoğu zaman küstah, zayıf daha doğrusu dağınık bir iradesi var,

“Genç Arkadaş
 
Yurdunu, milletini dünyada her şeyin üstünde tut.

Bütün varlığını, bu toprakları şenlendirmek, bu topraklar üstünde yaşayan insanların yüzün güldürmek yolunda harca. Birbirini boğazlamadan yaşamak isteyen bütün insanlara dostluk göster; kendi çıkarları için dünyayı kana bulamak isteyenlere inanma.

Bunları insanlığın, yurdunun ve milletinin düşmanı say.

Alman Dünya Görüşünün Yan Etkileri

“Birey halindeyken bu kadar saygıdeğer olan Almanların, beraber olduklarında böyle korkunçlaştıklarını düşündükçe, sık sık derin bir keder duymuşumdur.”
 
Johann Wolfgang von Goethe “Alman dünya görüşü” şeklinde tanımlanabilecek bir bakış açısı varsa, bunun temeli iki kavrama dayanır:
 
Çalışkanlık ve disiplin.
 
Bunlar Alman toplumunun katmanlarına yayılmış olup bireylerin gündelik hayatlarını şekillendirirler.

2. Dünya Savaşı kitapları bilgiselimizde, “dünya tarihi”, “savaş tarihi”, “Alman tarihi” ve “Nazi dönemi ve kurumları” gruplarını bitirdik.
 
Şu ana kadar değinilen 41 kitap aşağıdaki fotoğraflarda görülebilir.
 
Bugün “2. Dünya Savaşı - Genel” başlıklı grubumuzla devam ediyoruz. 42-Ian Kershaw “De Afdaling in de Hel” ((Hol.) Cehenneme İniş) adlı eserinde, 1914-1949 yılları arasındaki Avrupa’yı anlatırken, 1. DS’den sonra yükselen totaliter reijmleri, 2. DS’ye giden yolu ve elbette 2. DS’yi çeşitli açılardan ele alıyor.

2. Dünya Savaşı kitapları bilgiselimizde, “dünya tarihi”, “savaş tarihi” ve “Alman tarihi” gruplarına göz attıktan sonra bugün, “Nazi dönemi ve kurumları” hakkındaki kitaplara eğiliyoruz. 26-27-28-William Shirer’dan “Nazi İmparatorluğu Doğuşu-Yükselişi-Çöküşü” üçlemesiyle başlayalım. Savaş öncesi dönemde ve savaşın ilk yılında Almanya’da yaşamış bir Amerikalı gazeteci olan Shirer’ın kitabı yalnızca gözlemlerine değil, belgelere de dayanıyor.

2. Dünya Savaşı Kitapları
 
Bugün epey uzun sürecek bir bilgisele başlıyoruz.
 
Bu bilgiselde, kütüphanemdeki 2. Dünya Savaşı kitaplarından söz edeceğim.
 
Bunu yaparken üç ana hedefi göz önünde bulundurmak istedim: - 2. DS ile ilgilenenlere Türkçe ve yabancı dillerde yazılmış bazı kaynaklardan bahsetmek;
 
- bunu yaparken biyografi, muharebeler, soykırım, vb. alt-gruplar bazında ilerleyerek okuyucunun seçim yaparken aynı alt-gruptaki yapıtları kıyaslamasına yardımcı olmak;

“Derler ki; “Tanrı her zaman kalabalık ordudan yanadır”.”
Voltaire
 
Papanın, Katolik ve Protestan din adamlarının Hitler’in politikaları karşısındaki tutumuna ilişkin, 3 hafta sürecek twit dizisine yarın başlıyoruz. Alman Kiliseleri oyun oynuyor: Bir, iki, üç, tıp!
 
Almanya’da Nazizm’in yükseldiği 1930’lu yıllarda ve 2. Dünya Savaşı boyunca yaşananlara Kilise’nin tepkisi, daha doğrusu tepkisizliği, özellikle savaş sonrasında pek çok kişinin zihnini kurcalayan bir konuydu.

Stalin’in bunalımı (?)
 
1941 Haziran’ında Nazi Almanyası’nın SSCB’ye saldırısı, ilk günlerde müthiş bir hızla ilerliyordu.
 
Bir gece Kremlin’den çıkıp kır evi Kuntsevo’ya doğru hareket ettiklerinde, Stalin ilk kez çökmüş bir halde göründü.
 
Şöyle diyordu: “Her şey kaybedildi. Artık bırakıyorum. Lenin ülkemizi kurdu ama biz onu mahvettik.”
 
Çevresindekiler çok şaşırmış, Stalin’in ne yapmak istediğini anlamamışlardı.
 
Bunun, Stalin’e olan sadakatlerini ölçmeye yönelik bir plan olduğunu düşündüler.

Üstün bir ırk yaratmak için Alman yöntemi

1.DS’nın başladığı 1914 yılına gelindiğinde Alman doktorlar pek çok salgın hastalığın nedenini tespit etmiş ve bu hastalıkların engellenmesine yönelik olarak hijyenin önemine dikkat çekmişlerdi.

Alman Hijyen Müzesi, kuruluş 1912 Bir organizmanın güçlü ve sağlıklı olması için, kendisine zarar verebilecek mikroplardan arındırılması gerekiyordu.