1-Demek öyle Ahmet Davutoğlu? Nam-ı diğer Küçük Enişte..
O zaman hemen 1-2 Mayıs 2005'te Erdoğan'ın sizin "mimarlığınızda" gerçekleştirdiği ilk İsrail ziyaretinde, Türkiye'nin Beyrut Kasabı Ariel Şaron karşısında nasıl rüsva edidiğini anlatalım. O anların tanığıyım. Başlıyoruz++

https://twitter.com/fatiheryilmaz0/status/1841228100816028036

++Ecevit, sağlık sorunlarıyla geçen son Başbakanlık döneminde, İsrail için "Soykırımcı" ifadesini kullanınca iki ülkenin ilişkileri, tarihte görülmemiş derecede gerilip neredeyse kopma noktasına gelmişti. ++

1-BİR BEYRUT ANISI..
ERDOĞAN HİZBULLAH'A "TERÖRİST" DEYİNCE NASIL SOĞUK BİR HAVA ESTİ?
Beyrut'u görmüş, bütün mahallelerini gezmiş ve haberler yapmış bir gazeteciyim. 2005 yılında Beyrut'ta Star gazetesinin Başbakanlık Muhabiri olarak Tayyip Erdoğan'ı izledim. ++

https://twitter.com/MusSKilic/status/1840062703378858330

++Hizbullah bizim seküler ama dünyayı okumakta zayıf kalmış kesimin zannettiği gibi illegal, marjinal, içe kapalı ve toplumun diğer kesimlerine duvar çekmiş, terörist bir yapı değildir. Bildiğiniz yasal bir siyasi partidir. ++

Teğmenler meselesi...
1-Olaydan bir kaç gün sonra haberdar olması ilginç. Sahte Pravda basmayı ihmal ettiler demek ki..
2-Kelle alma konusu bu kez biraz sıkıntılı olabilir çünkü "bir kaç kendini bilmez" dedikleri okul birincileri ve söz konusu"eylem"her yıl yapılan geleneksel ++

https://twitter.com/trthabercanli/status/1832405432087769231

++ yemin töreni. Bu olay vesilesi ile anlamış olduk ki partisinde de radikal islamcı eğilimleri zararlı görmeye başlamış olanlar var. Yani teğmenlerin cezalandırılması konusunda ikiye bölünmek söz konusu.++

X'i bundan sonra sadece ayda bir kaç flood yazarak kullanacağımı bildirmiştim. Ağustos ayının ilk flood'ı👇
HANİYE'NİN KATLEDİLMESİ, ERDOĞAN'I ETRAFINDAKİ HANGİ PUSLU FOTOĞRAFLARI NETLEŞTİRDİ?
Bilindiği gibi Erdoğan'ın bir siyasi lider olarak en güçlü tarafı, ++ ++yirmi yılı aşkın bir süredir, büyük bir kitleyi neredeyse firesiz kendine bağlı tutabilmesi. Tabi ki bu güce, geniş bir bürokrasi, geniş bir "yakın çevre" ve geniş bir uluslararası ilişki çemberlerini de eklemeliyiz. Bu devasa yapının en büyük maharetlerinden biri de++

BİR FATİH ALTAYLI ANLATISI
Bugünlerde "cesur gazeteci" ve "keskin muhalif" maskını takmış olan Fatih Altaylı'nın Ankara'da gazeteci olduğum yıllarda tanık olduğum bazı olaylarını hatırladım. Önce şunu söyleyelim ki Altaylı Türk basınında gelmiş geçmiş en hızlı pozisyon alabilen++ ++en sorunsuz saf değiştiren, şartlara en başarılı uyum sağlayan ve en hasarsız şekilde iki ayağının üstüne düşebilen rakipsiz bir canlıdır. Hakkında bir doğa belgeseli yapılsa yeridir. Başlayalım. AKP'yi iktidara getiren şartların döşendiği yıllarda Altaylı Hürriyet gazetesi++

1-Gazetecilerin gezilere katılması gündem olmuşken, 11 yıl başbakanlık muhabirliği yapmış bir gazeteci olarak kendi deneyimlerimi paylaşmak isterim. Benim izlediğim Başbakanlar arasında rahmetli Ecevit, yurtdışına pek çıkmazdı++ 2-Bir kez İspanya'ya, bir kez Hindistan'a, bir kez Norveç'e ve bir kez de uçağa binmeden önce "Hepinizin 30 Ağustos Bayramın şimdiden kutlarım" dediği (Ekim ayıydı) o talihsiz ABD ziyaretine gittiğini hatırlıyorum. Norveç ve İspanya'ya THY'nin tarifeli uçağı ile++

YAKIN TARİHİMİZDEN PORTRELER SERİSİ-1
BİR HİLMİ ÖZKÖK HİKAYESİ: HUKUK ADAMI HİLMİ BEY
19 Temmuz 2010 günü Balyoz davasının iddianamesi açıklandığında, savcıların sanıkları bir cunta girişiminden değil, bir emir komuta darbesi girişiminden suçladıkları ortaya çıktı.++ 2- Yani, TSK içinde AK Parti hükümetini devirneye yönelik bir darbe hazırlanmıştı ve iddianın temel yaklaşımına bakıldığında da bu girişim orgeneralden er'e kadar bütün emir komuta zinciri içinde organize edilmişti. Tabii bu durumda Balyoz'dan tutuklu subaylar haklı olarak++

BİR NAMIK TAN ANLATISI Ben Başbakanlık muhabiri olarak Erdoğan'ı izlerken,Namık Tan ile epeyi yurtdışı seyahatimiz oldu.Tan, AKP iktidarı Dışişleri'nde diplomat kıyımı yaparken, meslektaşlarının yanında durmayı değil,Erdoğan'a yanaşmayı tercih etmişti++ ++Kıyıma uğrayanlarla mukayese edildiğinde pek de yetenekli bir diplomat olduğu söylenemezdi. Erdoğan'ın en sevdiği şey "haddini bilen görevlidir". "Efendim şöyle yapalım" diyen "danışmanı" "Sen işine bak' diye azarlamışlığı vardır. Başbakan yurtdışına giderken uçakta Dışişleri++

Cezaevleri toplumun bağırsaklarıdır. Nasıl bir patlamaya hazır bombanın üstünde yaşadığınızı bilseniz, gece uyku uyuyamazsınız. Bakırköy Kadın Cezaevi'nden insan manzaraları: (İsimler değiştirilmiştir)
NAİLE: "Ablacım, benim herifi kafasının tam dört yerinden vurdum. ++ ++Nerelerden vurmam gerektiğini abim gösterdi. Herif ölmedi iyi mi. Şimdi bitkisel hayatta. Bitkisel hayata girmeden önce abim kendisinden 'şikayetçi değilim' diye imza aldı.İnsan kafadan dört kurşun yer de niye ölmez abla?Demek ki beyin yok..Kurşunlar boşluklardan geçti gitti"++

Feyza Altun'un sahne performansında gördüğüm, yetersiz ve yeteneksiz bir oyunculuktur. Farklı, aykırı, cesur ve özgür bir kişilik resmedilmek istenmiş ancak varoşun batağından çıkılamadığı için başarısız olunmuştur. Başarısızlığı garantileyen en temel etken,++ ++"farklı, aykırı, cesur ve özgür" bir ruha sahip olmanın taklit ve istek ile elde edilemeycek olması, bunun doğuştan gelmesi gerektiğidir. Bir Françoise Sagan olmak için (adını duyduğunu bile zannetmem), bir Françoise Sagan olarak doğmak gerekir. ++

1-Esin Davutoğlu Şenol'un nihayet behemehal yüzünü görebildik. Medyatikliği sindirememiş sonradan ünlüler, mahkeme salonlarına gelmezler biliyorsunuz. Kendilerini mahkemeden üstün görürler, hakimlere yüzlerini bir kez bile gösterip medyanın kendilerine sağladığı güvenli++ 2-sularda salladıkları iri lafları gözümüzün içine baka baka tekrar etmezler. Hep avukatları gelir++

Siyasetin kısırdöngüsü çoğu zaman bütün verimliliğimizi alıp götürüyor. Artık sizlere ara sıra kısa öyküler yazacağım. Birinci öykümüz:
METROPOLİT VE KEDİ
1-Piskopos Kastor Dimitriadis, Viyana Metropoitliği'nden İstanbul'a atanınca, yeni görevininin heyecanıyla göğsü kabardı. ++Viyana'ya her ne kadar alışmış olsa da bu kadim şehre layık görülmek gururunu okşamıştı. İstanbul'da izzet, ikram ve saygı ile karşılandı. Büyük kilisede yapılan hoş geldin ayinin ardından metropolitlik binasına geçildi ve devir teslim törenine orada devam edildi.++

-"KK kazanacak aday değildir" diyenler haklı çıktı.
-KK'yı dayatmaktan vazgeçemiyorsunuz, bari 1. turda bütün adayları serbest bırakın ön seçim gibi olsun" diyenler haklı çıktı.
-1. turda Meclis'e odaklanın, çok adayla seçimi 2. tura bırakın, RTE'nin karşısında kalacak adaya++ ++hepimiz oy vermek zorunda kalırız, itirazlar sona erer. İnce, Oğan gibi "üçüncü yol" adaylar da çıkamaz" diyenler haklı çıktı.
-"HDP size şişirdiğiniz kadar oy getirmez, şehitler diyarı Anadolu'yu kaybediyorsunuz" diyenler haklı çıktı.
-"RTE tayfası milli beka temasını++

Güzel kafa. Anayasa böyle demiyor ama diyelim ki CB ve Meclis defalarca topu birbirine atabiliyor ve CB durmadan Meclis'in kararlarını veto ediyor. Yola "mis" gibi devam edemezsin işte...Devletin bu düzeyindeki bir siyasi krizin ne demek olduğunu bilseydin "mis" filan diyemezdin+

https://twitter.com/ardasong/status/1662093443617759233

++"Parlamenter sisteme geçeceğiz" diye gelip de Meclis iradesini durmadan çiğneyen bir konuma gelmekteki "ilkesel" sorundan bahsetmeyeceğim, çünkü kimsede ilke milke kalmadığını biliyorum.Soruyu tekrarlayacağım sadece: "Sen CB ile Meclis arasında böyle sürekli bir çatışmanın++

Beklenen oldu ve Ümit Özdağ, ikinci turda Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceklerini açıkladı. KK için buruk bir sevinçtir bu. Şayet Oğan destek açıklasaydı KK seçmenine büyük moral olurdu. Zafer Partisi'nin desteği ile yetinecekler artık. "Bu destek kazandırır mı?" sorusuna gelince++ ++Özdağ, partisinin %2.2'sini firesiz bile taşısa KK'nın kazanması çok zor. Aslında 1. turun tablosunda çok da değişen bir şey olmayacak. Oğan- Özdağ oylarının %1-2'si RTE'ye, diğer %1-2'si de KK'ya eşit gitmiş olacak. Sandığa gitmeyen ve "yine gitmem" diyen, 8 milyon olduğu++

1-Özdağ-Oğan ikilisinin hafta başında 2. tura ilişkin tavırlarını açıklama noktasına geldikleri anlaşıliyor. Çoğumuz gibi biz de bu tavrın iki tarafa da açik destek ilan etmeyip tercihi kendi seçmenlerine bırakmak şeklinde olacağını tahmin ediyoruz.++ 2-Tabii bu tavrı, tarafları yoklayıp "kim bakanlık verirse" gibi ayıp kelimeleri ağıza hiç almadan ilkesel olarak en baştan ortaya koymak en güzeli olurdu ama olamadı. Dolayısıyla bizler, yaşananlardan sonra şimdi gelinen "tarafsız" duruşun, çok da seçmenin iradesine++

Anlaşıldı abla, durum KK için o kadar kötüye gidiyor ki 14 Mayıs'tan sonra sesinizin adeta"Benden bu kadar" dercesine hiç çıkmamasından hoşlanmayan bazı "büyükler", mütevazı konağınızı ziyaret etti ve"KK'ya yeni bir destek çağrısı yapmalısın" dediler. Siz de "devletin asi kızı"++

https://twitter.com/meral_aksener/status/1659863205748019200

++olarak her ne kadar "Ben demiştim, kazanamayacak aday demiştim. Dünyanın küfürünü işittim, Alın işte!" filan dediniz ama netice olarak yine o "büyüklerimizi" kıramadınız ve "Bakın bu son ha" diyerek kameraların karşısına çıktınız. Vücut diliniz "Benim çağrımla sürecin geri++

Ümit Özdağ'ın yeterince siyasi tecrübesi vardır, yakın tarihte yaşananları @DrSinanOgan da hatırlar. Edip Başer Paşa olayını anlatayım unutanlara. Bilhassa Ümit Bey kendisini yakinen tanır. Tarih Eylül 2006, AKP hükümeti bir yandan PKK'yı destekleyen parti ve sivil toplum++

https://twitter.com/Ayyildiz_Sadece/status/1659120211121823746

++örgütlerine kırmıza karanfil dağıtıyor, bir yandan iyice azmış olan terör eylemlerinden rahatsız olan askerleri ve milliyetçi tabanı dizginlemeye çalışıyor. O zaman da tıpkı şimdi"Sinan Oğan bir bakanlık kapsa sığınmacı işi çözülmez mi"diyenler gibi "Askerler ve milliyetçiler++

1-İlginç bir sosyolojiden, sosyo psikolojiden bahsetmek istiyorum ki bunlardan yakın çevremde çok var. 21 yıllık AKP iktidarında bukalemun gibi yaşamış, rengini hiç belli etmemiş, yerli -yabancı büyük şirketlerde yüksek maaşlı işlerde çalışan, parasını kazanmış,++ 2-çocuğunu en pahalı özel okullara gönderen, yılda bir kaç kez yurtdışı tatili yapabilen, bankada altını dövizi var, evleri, arabaları var,zengin AKP'li müşterisi veya amiri ile arası gayet iyi, rengini belli etmemek için sosyal medya bile kullanmıyor (veya sahte isim kullanıyor+

Tuncay Özkan'ı 35 yıldır tanımanın dayanılmaz talihsizliği...
Sene 1988, üç beş çulsuz öğrenci "Üniversiteli" diye bir dergi çıkarmışız, Ankara'nın İzmir caddesinde tuttuğumuz fareli odanın ortasına "Arkadaşlar, harikasınız!" diye parlak bir tip atladı.++ ++ODTÜ'nün bıyığını bıçak kesmeyen devrimcileri, "Kim lan bu dallama?" dediler. Birisi cevap verdi: "Cumhuriyet'in eğitim muhabiri bu. Gececiydi, eğitim muhabiri oldu, seviniyor gariban.."
Sene 1998, Ankara'nın ayazında Mesut Yılmaz'ın Bakanlar Kurulu toplantısını bekliyoruz++

Ooo! 15 Temmuz çarşısı karışmış! Yandaş gazeteci diyor ki "Aslında RTE'ye suikast yapacak ikinci bir tim vardı; bunun ortaya çıkarılması yargı ve istihbarat içindeki birileri tarafından engelleniyor. Yandaş, aslında ilk kez gazeteci Ece Sevim Tanyeli tarafından ortaya çıkarılan++

https://twitter.com/abdurahmnsimsek/status/1654871776407453700

++(Ece Sevim bu yüzden 6 ay tutuklu kalmıştı) bu bilginin üzerine gitmek istediklerinde AHaber ve Sabah'ın da susturulmak istendiğini söylüyor. Abdurrahman Şimşek'in söylediği bu "susturulma" girişimi sonuç vermiş ve Sabah-A Haber olarak bir kaç yıl yine uykuya yatmışlardı++