"Ama deprem çok büyüktü" argümanı unutulmalı. Konu bu değil. Hazır değildik. Depremin 4. günündeki refleksleri depremin ilk iki gününde de görebilmemiz, ancak hazır olmakla mümkün olurdu. 6 Şubat gibi bir depremle insan hayatı bedeliyle tecrübe kazanmak, hazır olmamanın sonucu. Hazır olmak demek, başa bir musibet gelmeden sanki o musibet yaşanmış gibi kafaca ve organizasyonel olarak konuya hazırlanmış olmak demektir. Biz bir deprem ülkesiyiz. Tekrar deprem olacak. Insan hayatıyla zar atmayı bırakmak boynumuzun borcu. Bahane üretmeyi bırakmak zorundayız.

"Hukukun ekonomik analizi" disiplini, tam da bunun için var. Matrahtan (vergiden düşme diye bir şey yok) düşme uygulamasının bir rasyonel gerekçesi olduğunu bilirsek tepkilerimizi doğru ayarlarız. Mantığı, vazgeçilen verginin katlarca fazlasını bağışa yönlendirmeye özendirmektir. Somut örnekle açıklayayım: 200 bin TL kazancı olan kurum 40 bin TL bağışlasa, matrahtan 40 bin TL indirir. Kalan 160 bin TL üzerinden 32 bin TL (%20) kurumlar vergisi öder. 40 bin TL bağışa özendirebilmek için devletin vazgeçtiği vergi tutarı 8 bin TL olur. Bu bir enstrümandır.