Sinan Meydan Profile picture
Historian,Author,(MA).İÜ Ed.Fak.Tarih;İÜ Sosyal Bilimler Ens.Tarih ve YÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstit;Cumhuriyet gz. https://t.co/lSzusLzSLZ
Nov 12, 2024 10 tweets 13 min read
CEVAP VERİYORUM👇

Sığ ve yanlış bir tarih okuması... Acemoğlu'nun bu yakın tarih okuması ve Atatürk'e bakışı, Atatürk ve laik Cumhuriyet karşıtı İkinci Cumhuriyetçilerin, kimi liberaller ile siyasal İslamcıların temelsiz ve çarpık tezlerinin tekrarı... Yani Acemoğlu yeni bir şey söylemiyor.

Acemoğlu'nun tekrarladığı bu eski tezlere yanıt verelim:

1. "Atatürk politik sistemi açmak yerine gücü elinde merkezileştirmeye çalıştı," diyen Acemoğlu, Türkiye'de Atatürk'ün, Cumhuriyeti kurduğu yıllardaki sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik ve siyasi yapıyı ve Atatürk'ün Türkiye'de bir DEVRİM yaptığı gerçeğini tamamen göz ardı ediyor.

1920'lerde 1930'ların Türkiye'sinde "politik sistemi açmak" nasıl mümkün olacaktı? Cumhuriyetin ilanını erken bulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TPCF) ile mi? TPC'yi kuranların hangisi hilafetin kaldırılmasını, hangi laikliği savunuyordu? Boğazımda padişahın ekmeği var diyen TPCF'li yok muydu? TPCF kurucuları önce saltanatın sonra hilafetin kaldırılmasına karşı çıkmadılar mı? Bir TPCF'li "Harf devrimi bizi bolşevik yapar" demedi mi?

10 yıllık savaştan çıkmış, Aydınlanma ve Sanayi devrimlerini yapmamış, yüzde 90'ı, 95'i okur-yazar bile olmayan, nüfusunun yüzde 60'ını oluşturan kadınların medeni ve siyasi neredeyse hiçbir hakkının olmadığı, kadının bırakın sahneye çıkmasını, erkek doktora muayene ettirilmediği, trenlerde, vapurlarda perde ile ayrılan özel bölümlerde seyahat edebildiği, bazı yasal düzenlemelere rağmen kız çocuklarının okula gönderilmediği,
ağalık, tarikat, cemaat düzeninin egemen olduğu, en yaygın eğitim-öğretim kurumunun bozulmuş, yozlaşmış medreseler olduğu, yüksek lise görünümündeki bir Darülfünun dışında bilim üreten tek bir kurumun olmadığı, nüfusunun yüzde 70'i hastalıkların pençesinde, yüzde 85'i köylerde yaşayıp ilkel yöntemlerle yapılan tarımla geçinen, biat kültürünün egemen olduğu, insanların soy adına bile sahip olmadığı, tebaanın henüz yurttaşa dönüşmediği, ulus bilincinin gelişmediği, saltanatın, hilafetin olduğu, demokratik kurumların olmadığı bir din tarım toplumunda ve Osmanlı'nın neredeyse her şeyi yabancılara bıraktığı, devletin neredeyse hiçbir şey üretemediği, borçlu ve bağımlı bir düzenden çıkış sürecinde Atatürk politik sistemi nasıl açacaktı? Çok partili demokratik sistem kurarak mı?

Böyle bir yapıda çok parti kurmak neyi çözecekti?

Yüzlerce yıllık saltanat, hilafet, mederse, tarikat, cemaat, ağalık gibi kurumların milyonlarca taraftarının olduğu, yüzde 90'ı okur-yazar olmayan, toplumun yarısından fazlasını oluşturan kadınların neredeyse hiçbir hakka sahip olmadığı bir din tarım toplumunda çok partili sistem kurmak Atatürk'ün hiçbir devrimini yapamaması demekti. Bu durumda ne saltanat ve hilafet kaldırılabilir, ne cumhuriyet ilan edilebilir, ne medreseler kapatılabilir, ne şeriat hukuku yerine laik hukuk benimsenebilir, ne kadınlara medeni ve siyasi haklar verilebilir, ne yeni harfler kabul edilebilir, ne kul bireye, tebaa yurttaşa dönüştürülebilir, ne ulus devlet kurulup kurumsallaştırılabilir, ne de akıl ve bilim temelli bir aydınlanma gerçelleştirilebilirdi. Atatürk, yüzyılın başında Türkiye'deki siyasal, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel değişimi bir devrimle gerçekleştirdi.

Atatürk, Türkiye'yi her bakımdan çağdaşlaştırıp kalkındıracak devrimi,devrime karşı olan saltanatçılarla, hilafetçilerle, ağalarla, şeyhlerle, şıhlarla, tarikatlarla, cemaatlerle, şeriat hukukunu savunan kitlelerle, emperyalist Batıya eklemlenmiş yerli yabancı ayrıcalıklı kesimlerle, Batıcı kompradorlarla yapabilir miydi? Asla!

Atatürk, bir gerçekçiydi.Toplumsal değişimin ancak bir kadronun gerçekleştireceği radikal bir devrimle mümkün olacağını gördü. Bunun için CHP'yi kurdu.

Yani, Acemoğlu'nun dediği gibi evet,Atatürk gücü merkezikeştirdi, ancak Atatürk,DEVRİMLER yapmak için gücü merkezileştirdi.O devrimlerle oluşan siyasal,hukuki, kültürel,toplumsal,ekonomik altyapı sayesinde Türkiye 1945'te çok partili hayata,1950'de demokrasiye geçti.Türk demokrasi gökten zembille inmedi. 2. "Atatürk gücü eline geçirmeden önce Osmanlı'da daha çoğulcu bir sistem vardı!" diyen Acemoğlu, bilindik liberal ezberi tekrarlıyor.

Atatürk'ten önce Osmanlı'nın bu daha çoğulcu sistemi neymiş? Gelin bir göz atalım:

👉Cumhuriyet öncesinde nüfusun yaklaşık yüzde 60'ının, yani kadınların, ne medeni hakları ne de siyasi hakları vardı. Düşünün, toplumun yaklaşık yüzde 60'ının medeni, siyasi hakkı yok. Ama Sayın Acemoğlu'na göre bu sistem daha çoğulcu! Kadınsız çoğulculuk?!

👉Osmanlı'da 1876'da açılan ilk mebusan meclisi 1878'de Padişah II. Abdülhamit tarafından kapatıldı. 3O yıl istibdat dönemi yaşandı. 1908'de II. Meşrutiyetin ilanı ile Osmanlı Meclisi yeniden açıldı. 1909'da Anayasa demokratikleştirildi. Padişahın yetkileri kısıtlandı. Cemiyet, dernek, parti kurmak serbest bırakıldı, basına sansür kaldırıldı. Gazeteler, dergiler çıktı. Cemiyetler, dernekler kuruldu. İttihat ve Terakki bazı reformlar yaptı. (Aile Hukuku Kararnamesi, milli ekonomi hamlesi, takvimin değiştirilmesi, medrese reformu vb.) Herhalde Acemoğlu, "Atatürk'ten önce daha çoğulcu sistem vardı!" derken 1908'de II. Meşrutiyette yaratılan bu hürriyet ortamından söz ediyor olmalı.30 yıldır devam eden hürriyet mücadelesi sonunda Meşrutiyetin ilanı,evet bir hürriyet getirdi.Ama bu geçici oldu.

Bu dönemde birçok parti de kuruldu. Çeşitli fikir akımları da tartışıldı. Peki Cumhuriyet öncesi gerçekten "çoğulcu bir sistem" kuruldu mu? Örneğin, gerçekten çoğulcu ve demokratik seçimler yapılabildi mi?

Dönemin en büyük siyasal gücü İttihat ve Terakkinin, kısa sürede muhalefeti susturduğunu, "Ordu ile siyaseti ayıralım" diyen Mustafa Kemal'i dışladığını Acemoğlu da biliyordur. 1912 seçimleri tarihimize SOPALI SEÇİMLER olarak geçmedi mi? 1913'de İttihat ve Terakki,bir DARBE (Babı Ali Baskını) ile iktidara el koymadı mı? 1913'ten 1918'e Osmanlı sistemi aslında tek bir partinin yönetiminde, denetiminde kalmadı mı? Bu dönemde saltanat ve hilafet -yetkileri sınırlanmış olsa da- devam etmedi mi? Sayın Acemoğlu, bu mudur "Daha coğulcu sistem?"

👉1918'de İttihat ve Terakki kendi kendini feshedince "daha çoğulcu" dediğiniz sistem ne oldu? İngiliz işbirlikçisi Padişah Vahdettin,iki kere,1918'de ve 1920'de Meclisi kapatmadı mı?

👉Tanzimat, hatta öncesinde başlayan Osmanlı modernleşmesi sonunda "Hasta Adam" Osmanlı iyileşti mi? Devlet dağılıp parçalanmaktan kurtulabildi mi? Yoksa,parçalanma süreci hızlandı mı? Yapılan bazı reformlar ülkenin çağdaşlaşmasına yetti mi? Daha çoğulcu sistem dediğiniz sistemde insanlar kul olmaktan kurtulup birey, tebaa yurttaş olabildi mi? Halkın ulus bilinci yeterli miydi?Bu, "daha çoğulcu" dediğiniz dönemde insanların soyadı bile yoktu Sayın Acemoğlu?

👉Çok uluslu Osmanlı'nın dinsel temelli çok hukukluluğunu, azınlıklara ve yabancılara tanınan kapitülasyon ayrıcalıklarını "daha çoğulculuk" diye ambalajlamaya kalkıyorsanız, çok hukukluluğun ve kapitülasyon hukukunun yargı bağımsızşızlığını ve Osmanlı'nın egemenliğini nasıl engellediğini, devleti nasıl bir Batı sömürgesi yaptığını bilmiyor olamalısınız!

👉Atatürk, Cumhuriyeti kurarken Meşrutiyet birikiminden yararlandı ve Meşrutiyeti aşarak Cumhuriyeti kurdu.

Üzerine padişah gölgesi düşmeyen, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu" bir Meclis, açmadan,bunun için saltanatı, hilafeti kaldırmadan, toplumun yarıdan fazlasını oluşturan kadınlara medeni ve siyasi haklar vermeden, aklı ve bilimi dışlayan eski kurumları kapatmadan, değişen zamana uymayan dinsel hukuk yerine laik hukuku benimsemeden, ağalığa, tarikat, cemaat kültürüne karşı çıkmadan, halkın çoğunu okur-yazar yapmadan, ülkenin kendi ayakları üstünde durması için gerekli siyasi, hukuki, ekonomik, kültürel altyapıyı oluşturmadan, bilim üretecek kurumları kurmadan, kulu bireye, tebayı yurttaşa dönüştürmeden, siyasal katılım kültürü yaratmadan, bunun için toplumsal aydınlanmada belli bir aşamaya gelmeden "çoğulcu sistem" nasıl kurulacaktı?

Atatürk,TÜRK DEVRİMİ ile çoğulcu, demokratik sistemin siyasal, toplumsal altyapısını kurdu.
Aug 2, 2023 21 tweets 5 min read
“Yurtta barış dünyada barış için çalışıyoruz.”(Atatürk,20 Nisan 1931)

 (ATABE,C.25,s.119)

1.Dünya Savaşı sonunda işgale karşı özgürlük,bağımsızlık,BARIŞ için savaşan,2.Dünya Savaşı öncesinde yurtta ve dünyada BARIŞ diyen Atatürk'ü tanımayan @DisneyPlus 'a Atatürk'ü tanıtalım Image “Harp zaruri ve hayati olmalı. Hakiki kanaatim şudur: Ben milleti harbe götürünce vicdanımda azap duymamalıyım. ‘Öldüreceğiz' diyenlere karşı ‘ölmeyeceğiz' diye harbe girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça, harp bir cinayettir.”

(Atatürk, 16 Mart 1923) Image
Jul 24, 2023 12 tweets 3 min read
LOZAN;
📌10 yıl süren savaşı bitirip kalıcı barışı (şimdilik 💯 yıl) sağladı
📌Kapitülasyonları kaldırıp Osmanlı'nın yüzlerce yıllık tüm BAĞIMLILIKLARINA son verdi
📌Türkiye'nin bölünmesini engelledi,üniter bütünlüğü sağladı
📌Bağımsız ve çağdaş Türkiye'yi dünyaya kabul ettirdi.
Image
Image
📌Lozan'da,Ayasofya'nın da içinde olduğu İstanbul'u kurtardık.
📌Lozan'da Türkiye'nin Ermenistan, Kürdistan, Boğazlar Bölgesi diye bölünmesini engelledik
📌Lozan'da Batı'nın dinsel hukuk ve çok hukuklu sistem dayatmasını reddettik,herkese eşit, laik hukuku kabul ettirdik.
Jun 30, 2023 31 tweets 3 min read
Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak isteyenler kimin kahramanıdır?

Şeyh Sait,13 Şubat'ta Piran'da ayaklandı.İsyancılar burada bir jandarma teğmenini esir alıp bir eri şehit ettiler.Telgraf hatlarını kestiler.Piran'dan  Eğil bucağına geçtiler.Bucak müdürüyle 10 jandarmayı esir aldılar. Daha sonra Genç hapishanesini ve jandarma dairesini bastılar, oradaki jandarmaları da esir aldılar. İsyancılar, 16 Şubat'ta
Genç'in merkezi Darahini'ye 
saldırdılar. Burada üç gün üç gece kaldılar. Şehri yağmaladılar.
Jun 28, 2023 6 tweets 2 min read
“Bir memleketteki azınlık eğer menfaatini çoğunluğun cehaletinde ararsa umumi felaket muhakkaktır.” (Atatürk, 1923) Image Atatürk'ün, –neredeyse hiç bilinmeyen ancak bugüne de ışık tutan- 1923 yılında söylediği cehalet hakkındaki bu sözlerin tamamına, bugün Cumhuriyet'teki "Atatürk'ün Eğitim Devrimi" başlıklı yazımda belgesiyle yer verdim.

cumhuriyet.com.tr/yazarlar/sinan…
Image
Jun 15, 2023 14 tweets 3 min read
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu anayasası 1924 Anayasası'nda "Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle" bağlı olanlara" "Türk" denilmişti.

Atatürk de 1930'da milleti "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" diye tanımlamıştı. ImageImage Lozan Konferansından sonra TBMM'de milliyetin nasıl belirleneceği tartışıldı.
Samih Rıfat Bey, milliyet için şimdiye kadar "kan tahlili yapılmadığını", milliyet bağının kandan ibaret olmadığını söyleyerek kültüre ve 
dine vurgu yaptı.
Jun 12, 2023 6 tweets 2 min read
11 Haziran 1937'de tüm mal varlığını millete bağışlayan Atatürk, kendisine hükümet adına teşekkür eden İsmet İnönü'ye çektiği telgrafı şöyle bitiriyordu:

"Ben icap ettiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere,Türk milletine canımı vereceğim."

(Kemal Atatürk, 12 Haziran 1937) ImageImageImageImage "Hatırlarsınız; Türk köylüsü, Türk’ün efendisi olduğunu söylediğim za¬man ben, o efendinin arzu ve iradesi altında yıllardan beri çalışmış bir hizmetliyim. Şimdi beni çok heyecana getiren olay, Türk köylüsüne naçizane de olsa, ufak bir görev yapmış olduğumdur.+
May 26, 2023 42 tweets 5 min read
Erdoğan'ın AKP'si, sistemli biçimde Atatürksüz yeni bir tarih yazmaya çalıştı.II. Abdülhamit’in öne çıkarıldığı bu yeni tarih yazımında Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’ndaki önderliği ve başkomutanlığı önemsizleştirilmek,Vahdettin ve İskilipli Atıf gibi işbirlikçiler aklanmak istendi. Atatürk’ün yaptığı devrimlere açıktan saldırıldı.Okullardaki “İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” dersleri olabildiğince işlevsizleştirildi.Yandaş kadrolarca üniversitelerde,okullarda,TV ekranlarında, gazete köşelerinde, çeşitli dergilerde Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığı pompalandı.
May 24, 2023 4 tweets 1 min read
Siyasal İslamcı iktidar Hizbullah gibi paydaşlarıyla mecliste çoğunluğuk. Seçim sonrası,-kaldığı kadarıyla-laik hukuka,kadın haklarına,sanata,kültüre, özgürlüklere,çağdaş yaşama, kısaca Laik Cumhuriyete karşı bir anlayışın ülkeyi teslim almaması için 28 Mayıs seçimleri önemli... Başkanlık Sistemi ile Türkiye Cumhuriyeti fiilen meclis yönetiminden saray yönetimine geçirildi. Böylece fiilen cumhuriyetten bir tür meşrutiyete (güçlü saray+zayıf meclis) geçildi.Ülkenin kaderini bir kişiye teslim etmek beka meselesidir. Cumhuriyeti geri almak için oy verelim.
May 17, 2023 30 tweets 5 min read
"Devlet Operasyonu" Uydurması

Saray Hükümeti,M.Kemal’e Karadeniz'deki Rum çetelerine karşı savaşan Türkleri durdurup asayişi sağlama görevi verdi. M.Kemal'e geniş yetkiler veren kararnameyi,Genelkurmay 2. Başkanı,eski cephe arkadaşı Kazım İnanç Paşa'ya bizzat M.Kemal yazdırdı. ImageImage Günlerden pazartesi, tarih 21 Nisan 1919... İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, Osmanlı Saray hükümetine, Karadeniz’deki Rum çeteleri ve onlara karşı direnen milli kuvvetlerle,Doğudaki şuralarla ve Anadolu'daki dağıtılmamış ordularla ilgili bir nota verdi.
May 17, 2023 11 tweets 4 min read
Atatürk Samsun'a,düşmana direnmek için değil,orduları dağıtmak,silahları toplamak, şuralara son vermek,Karadeniz'de Pontus çetelerine karşı direnen Türkleri susturmak için gönderildi. Tam tersini yapınca geri çağrıldı, görevden alındı,idama mahkum edildi.

sozcu.com.tr/2020/yazarlar/… ImageImage VAHDETTİN'İN MİLLİ MÜCADELE DÜŞMANLIĞI

Apr 29, 2023 6 tweets 4 min read
CHP döneminde 1942'de açılan THK Etimesgut Uçak Fabrikası, 1947'de açılan Gazi Uçak Motoru Fabrikası 1950'lerin başında açıktı. 1951'de bir Bakanlar Kurulu kararıyla bu fabrikalarda üretilen uçaklar ihraç edilebilecekti. İşte belgesi. Image 1940'larda CHP döneminde Ankara'da kurulan THK
Etimesgut Uçak Fabrikası’nda tamamen Türk mühendislerince tasarlanıp üretilen THK-5A (TC-THK-AY) adlı Türk uçağı 1951’de Danimarka’ya
satıldı.

sozcu.com.tr/2022/yazarlar/… ImageImageImage
Apr 27, 2023 6 tweets 2 min read
ATATÜRK diyor ki:

“Memnuniyetle tekrar görüyorum ki laik Cumhuriyet esasında beraberiz. Zaten BENİM SİYASİ HAYATTA BİR TARAFLI OLARAK DAİMA ARADIĞIM VE ARAYACAĞIM TEMEL budur.”
(Atatürk, 10.08.1930)

Atatürk'ün siyasi hayatta aradığı temel LAİKLİK, sizin için ne kadar önemli? Image Atatürk, "Bugün ilmin, fennin, tüm kapsamıyla uygarlığın saçtığı ışık önünde filan ya da falan şeyhin yol göstermesiyle maddi ve manevi mutluluk arayacak kadar ilkel insanların Türkiye uygar topluluğunda varlığını kesinlikle kabul etmiyorum" diyor. (Atatürk, 30 Ağustos 1925)
Apr 25, 2023 4 tweets 1 min read
Atatürk'ün kurduğu Laik Cumhuriyete, Türk ulus devletine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na, meydan okuyor. Bunu bile yerli milli diye yutturma peşindeler. Bu tek değil ki, bunun gibi daha çok var milletten oy isteyen. Yazık bu güzel ülkeye... Zır cahil tip! Milleti temsil etmeye kalkıyor.

Etnisite nedir, ulus nedir, ulusal kimlik nedir zerre kadar fikri yok ahkam kesiyor. Anayasa madde 66'ya göre Türk Milletine mensup olmak bir etnisiteye mensup olmak değil "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olmak"tır.
Feb 16, 2023 62 tweets 9 min read
“Hatay'a şahsi davam olarak bakıyorum.Sözünü ettiğim bir durumda tutacağım yolu çoktan kararlaştırmış bulunuyorum:  Cumhurbaşkanlığı'ndan ve milletvekilliğinden istifa edeceğim, serbest bir Türk vatandaşı olarak bu işte çalışan arkadaşlarla birlikte Hatay topraklarına geçeceğim.+ "Bildiğin gibi bunun emin yolları var. Oradaki mücahitlerle ve anavatandan bize katılacak kuvvetlerle sorunu yerinde ve içten halledeceğim. İsterse Türkiye Hükümeti, beni ve arkadaşlarımı asi ilan eder, hakkımda soruşturma da açar.+
Jan 28, 2023 4 tweets 3 min read
Kuyruklu yalan!

Bir:

"Kuran okumak yasaktı!" dediği dönemde CHP hükümeti, Elmalılı Hamdi Yazır'a Kuran tefsir ettirdi,bu tefsir 1935'te 9 cilt olarak bastırıldı.

Tek parti döneminde devlet Kuran tefsir ettirdi, bastırdı,halka sundu.

nadirkitap.com/hak-dini-kur-a… İki:

"Kuran okumak yasaktı!" dediği Tek Parti Dönemde, dönemin Diyanet İşleri Başkanlığı, 1938'de Diyanet İşleri Baskanı Rıfat Börekçi imzasıyla her evde bir Kuran ve bir din kitabı bulundurulmasını istemişti.
Oct 23, 2022 6 tweets 1 min read
Bizim "lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok eden" Atatürk'ün yazı ve dil devrimleri değil, yüzyıllarca Arapça ve Farsçanın baskısı altında Türkçe'nin yok olmasına seyirci kalanlardır. Osmanlı'da kaderine terk edilen Türkçe halk ağzında yaşayabilmiştir. Cumhuriyet,önce Türkçeye uymayan Arap elifbasını kaldırdı, Türkçeye uyan Latin kökenli abcyi aldı.Sonra yüzyıllarca Türkçeyi baskılayan Arapça Farsçanın egemenliğine son verdi.Sonra da TDK'yi ve ADTCF'yi kurdu.Tarama,derleme türetme çalışmalarıyla Türkçeyi Cumhuriyet canlandırdı.
Oct 22, 2022 8 tweets 2 min read
Koca bir palavra!
Halkın % 90'dan fazlası okuma yazma bilmezken,40 bin köyün 37 bininde okul yokken hangi alfabeden,hangi dilden,hangi düşünceden bahsediyorsunuz?Dilimize asıl zarar verenler 600 yıl boyunca Türkçeyi Arapça,Farsçanın baskısı altında unutulmaya terk edenlerdir. Cumhuriyet'in meclisinde oturup Cumhuriyet'e saldırıyorsunuz.
Söyledikleriniz yalan.Osmanlı'da yüzyıllarca unutulmaya terk edilen,tekkede, kahvede,halk ağızlarında yaşayabilen Türkçeyi Cumhuriyet kurtardı.Cumhuriyetin yazı,dil,kültür devrimi sayesinde düşünce iklimimiz gelişti.
Oct 22, 2022 4 tweets 2 min read
Odada bir şey yokmuş!🙂
11 bin civarındaki taşınmaz,arsaları,çiftlikleri,petrolleri odaya sığmazdı!Servetini de odada değil yabancı bankalarda FAİZDE tuyordu.En zengin padişahlardan birini,bir lokma bir hırka ile ömrünü tamamlamış bir derviş gibi göstermeye utanmıyorsun değil mi? Osmanlı borç batağında çırpınırken, II.Abdülhamit, Banker Zarifi eliyle borsada hava oyunlarında çoğaltıp yurt dışında yabancı bankalarda faize yatırdığı büyük bir servete sahipti.11 bin civarındaki taşınmazı da cabası.Sorsan,odada yatağı yokmuş! Yersen!

sozcu.com.tr/2017/yazarlar/…
Mar 27, 2022 7 tweets 3 min read
Diyanet Başkanı, özel günlerde camilerde Atatürk'ün adını anmamayı,hutbelerde halifenin isminin anılmasını yasaklayan 1924 tarihli kararla meşrulaştırmaya çalışmış.Ayıptır! 3 Mart 1924'te halifelik kaldırılınca 5 Mart'ta hutbelerde "halifenin isminin zikredilmesi" yasaklandı. 3 Mart 1924'te halifelik kaldırılınca 5 Mart'ta Atatürk imzalı bir Bakanlar Kurulu kararıyla hutbelerde "halifenin isminin zikredilmesi" yasaklandı. Bu karar, 6 Mart'ta "Halife ve hilafet mevcut olmadığından hutbelerde millet ve cumhuriyete dua edilecek" diye tebliğ edildi.
Mar 27, 2022 6 tweets 2 min read
Yalan!
"Halife ve hilafet mevcut olmadığından hutbelerde millet ve cumhuriyetin selamet ve saadetine dua edilmesi"isteniyor.Yani halifenin adının anılmaması isteniyor.Diyanet Başkanının çarpıttığı gibi 6 Mart 1924 tarihli kararda özel günlerde camilerde Atatürk anılmasın denmiyor Belge künyesi de burada: