Toros Dağları'nda lojistik ve teknik olarak dünyanın en büyük mağara kurtarma operasyonlarından biri yapılıyor bugünlerde. -1276 m derinliğiyle, Türkiye’nin en derin 3. mağarası olan Morca'da büyük bir şansızlık eseri -1120 metrede çalışan bir araştırmacı mide kanaması geçirdi.+ Evinizde de başınıza gelebilecek olan bu durumla derin 1 mağarada karşılaşmak büyük şanssızlık. Araştırma ekibi, hastalanan mağaracıyı -1040 m'deki mağara kampına ulaştırdı. Mağaracılık Federasyonu Mağara Kurtarma Komisyonu, AFAD koordinesinde Avrupa Mağara Kurtarma Birliği +

Bu kitabı çok sevdim. Benim de zaman zaman bahsettiğim gibi hayvanlar hakkında düşünürken çoğunlukla onları insan gibi değerlendiriyoruz. Tembel hayvan gerçekten 'tembel" mi mesela? Yazar, Lucy Cooke bu konuyu ele almış. 13 hayvan üzerinden bu yanlış anlaşılmaları sorguluyor. + Bugün hayvanlar hakkındaki fikirlerimizin tarihsel olaylar/kişilerle nasıl şekillendiğini açıklıyor. Ele aldığı 13 hayvanla ilgili çok enteresan bilgiler de veriyor; bir sürü yerin altını çizdim. Ama esas hoşuma giden hayvanları anlamaya çalışma tarzımıza yaptığı eleştiri. +

Çin'deki Koronavirus salgını ve yarasalar yan yana gelince, bir sürü mesaj aldım. Son durumu takip edemiyorum ama fırsattan istifade yarasaların ne kadar süper hayvanlar olduğundan bahsetmek isterim. :) Koronavirus, kuduz, SARS vb.lerinden bahsedince hep yarasaların adı geçer. +

https://twitter.com/uosseker/status/1220304961810116608

Birçok virüsün rezervuarı yarasalar 'olabilir' diye haberler çıkar. Bu konuda kesin bilgi genellikle yok. Virüsün genetik kodu veya bir parçası bulunuyor ama bu var anlamına gelmiyor. İşin garip yanı bu virüsler yarasaları etkilemiyor. Yani kuduz virüsü taşısalar da kudurmuyorlar

Bu bir "SNPchip."
Türkçesi, Tek Nükleotit Polimorfizm çipi. 🧐
DNA'da farklılık gösteren bölgeleri incelemek için kullanıyoruz. Yakında açacağımız bir sergide sergilenmesi için seçtim. Neden bu "çekici" objeyi seçtiğimi anlatayım. Önce sergiden biraz bahsedeyim. Sergi, evcil çiftlik hayvanlarını nasıl değiştirdiğimiz üzerine. Bu konuyu; tarihi, etik, morfolojik ve genetik gibi farklı açılardan ele alıyoruz. Sadece son 100 yüzyıla bakıyoruz. Hayvanlara bakışımız, onlardan beklentilerimiz nasıl değişmiş.

Bundan 66 milyon yıl önce; ABD'de, Dakota civarlarında bir tepede oturmuş aşağı düzlükte gezinen dinozorları izliyoruz. Birkaç haftadan beri gökyüzünde minik bir güneş gibi parıldayan cisim bugün baya büyümüş. T-rex sürüsünün alfası da bu cismin farkında ve bir gözü hep onda. Sabah 10 civarı, cisim çok kuvvetli bir flaş gibi çakıyor. Ses yok; sadece çok kuvvetli, kısa süreli bir parlama. O kadar kuvvetli ki dinozorların birçoğu gözlerini netlemekte zorlanıyor. Huzursuzlanıp hırlamaya başlıyorlar. Alpha T-rex sürüyü ormana doğru yönlendiriyor.

"Bu böceğin kilosu 5000 Euro", "bu hayvan aç kalınca burnunuzu yer", "... Türkiye'de ilk defa görüldü" ve benzeri haberler birçok canlı türünü tehdit ediyor. Bu başlıkları bilmeden atıyorsanız, size bu konuda yardımcı olmak isterim. Bilerek atıyorsanız da belki fikriniz değişir! Öncelikle olarak bahsi geçen hayvan ve bitkilerin birçoğunun nesli tehdit altında ve bu sebepten hem ulusal hem de uluslararası yasalarla korunuyorlar. Bu canlıları incelemek için dahi yasal izin almamız gerekiyor.

İstanbul'da yaşayan herkes en az bir defa kuş göçünü izlemeli! Fotoğraftaki "küçük orman kartalı" gibi yüz binlerce yırtıcı kuş her sene İstanbul üzerinden geçiyor; büyüleyici bir deneyim. Cumartesi Sarıyer'de çektim. İlkbahar göçü, kabaca Mart gibi başlayıp ile Mayıs sonuna kadar sürüyor. Ama bu aralar güzel zamanı. Tabii ki göçün simgesi leylekler. Bu iki kanka, kışı (bir ihtimal) Kenya'da geçirmişler, Cumartesi İstanbul üzerinden Almanya'ya gidiyorlardı.