Hâlâ ne yaşadığımızın farkında değiliz.

Sadece yemek üzerinden örnek vereyim. Bir yıllık süreçte bölgenin ihtiyaç duyduğu "ÖĞÜN" sayısı yaklaşık 2 milyar.

Bu, 2 milyar ekmek, binlerce ton et, pirinç, sebze, meyve demek.

2 milyar plastik kap, 2 milyar kaşık, çatal, bardak… Farz edelim hiçbir şeyiniz yok ve günde 3 öğün pirinç vereceksiniz. Sadece bunun için 100 bin ton pirince ihtiyaç var. Fransa’nın yıllık pirinç üretimi 70 bin tonlarda. Varın hesap edin.

Bunlar sadece dışarıda kalanlara, herkese vermek isterseniz bunu 5 ile çarpmanız gerekiyor.

Bir fedakârlık hikâyesi dinleyecektim ama ortaya komedi çıktı. 🙂

Hüseyin ve Samet, deprem günü Antep’e gelip enkazdan 7 kişiyi çıkarıyorlar.

Ne zamandır buradasınız?

- 14 gün
İlk gün geldiyseniz 15 olması gerekiyor
- Abi 1 günü yanlışlıkla Niğde’de geçirdik
Nasıl yanlışlıkla? - 3 gün hiç uyumadan çalışınca biraz uyuyalım dedik. Minibüse geçtik, gözümü bi açtım Osmaniye’deyiz. Olum Hüseyin kalk diyorum, nereye geldik? Meğer arkadaşlar bizim de döneceğimizi sanıp minibüsle yola çıkmış. Oysa biz kalıp yardıma devam edecektik. Biz tartışmaya devam ederken

Şehir şehir, ilçe ilçe, köy köy yıkılmış.

Hâlâ hiç kimsenin gitmediği binlerce yer var. Elektrikler yok, sular kesik. Bir köyden bir köye gitmek bile mümkün değil. Akrabalardan haber yok, ölen dostlarımız var.

Dünden beri yazdıklarım normal depremlerde yaşadıklarımızdı ama Bu defa yaşadığımız öyle bir deprem ki hiçbir propagandaya gerek kalmadı. İnsanlar sadece bekliyor. Devlet açıklamasa da ben tanıdıklarıma söylüyorum. Lojistik olarak gelmeleri, yardım getirmeleri mümkün değil. Her depremde yan şehirlerden bir şeyler temin ediyorduk şimdi yan

Elazığ depreminin sabahında bölgeye ilk varan ekiptik. Merkez üssündeki köye gittik. Köylüler neredeyse bizi dövecekti çünkü kendilerine gelen her yardımın Malatya'ya gittiğine inanıyorlardı. Aynı partiden olmalarına rağmen onların vekillerine daha fazla yardım ettiğimizi düşünüyorlardı. Oysa depremin üzerinden 12 saat bile geçmemişti ve herkes Elazığ'daydı.

Bunu neden anlattım?

Bundan sonraki süreçte hep "ayrım" paylaşımları göreceğiz. Hem Türk-Kürt, hem göçmen-vatandaş hem şu-bu parti.

Gerçek olmasa da herkes "bizi dışladılar" diyecekler.

Ülkemizin bugüne kadar gördüğü en büyük afetle karşı karşıyayız.

Afetlere tanıklık etmiş biri olarak söylüyorum ki 10 şehirde yaşanan bu denli büyük bir hasara anında müdahale etmek neredeyse imkansız. Evleri hasar görmese de durumdan etkilenen yaklaşık 15 milyon insan geceyi dışarıda geçirecek ve doğal olarak çadır vs ihtiyacı olacak.

Dünyanın en büyük gücünü toplasanız 15 milyon insana bir günde bırakın çadırı, battaniye ulaştırması bile neredeyse imkansız.

Daha kötüsü uzun süre enkazlar devam edecek ve sevdiklerimizden haber alamayacağız.

Çok çok önemli bir konu. Lütfen ama lütfen dikkat edin.

Herkes elinden geldiğince yardım etmeye çalışıyor ama ciddi bir sorun var. İnsanlar daha anlamlı olur diye giyecek, battaniye ve yiyecek yardımında bulunuyor ama bunları ulaştırmak haftalar alabilir. Verilen eşyaların toparlanması, depolara taşınması orada ayrıştırılıp kayıt altına alınması çok ciddi zaman alıyor. Bir de yollar kapandıysa ulaşması neredeyse bir iki haftayı buluyor. Bu yüzden lütfen ama lütfen nakdi yardıma öncelik verin.

Yeri ve zamanı olmayan şeyler söyleyeceğim. Tedirginim ve şimdi söylemezsem anlamı kalmayacak.

Birçok afet bölgesindeki tecrübelerimden örneklerle dikkat çekmek istediğim meseler var. Çünkü tedbir alınmazsa, dikkat edilmezse çok kötü şeyler yaşanacağına inanıyorum. #deprem 1. Önümüzdeki süreç itibarıyla binlerce sahte hesap türeyecek. Kimi propaganda için kimi hesabı büyütüp sonra satmak için.

Yalan haberler, fotoğraflar, videolar olacak.

Lütfen RT ettiğiniz her hesaba açıp bakın. Gerçek mi, dikkat çekmeye mi çalışıyor anlamaya çalışın.

Dikkat! Tehlike büyüyor, şimdi de yardım derneği kurmuş.

Aslında bu konuyu kapatmıştım ama 50’den fazla mesaj gelince eteğimdeki taşları dökmek istedim. Çünkü sadece ifşanın yeterli olacağını düşünerek bildiğim önemli şeyleri anlatmamıştım. Madem dolandırıcılığa devam ediyor... ben de geçen defa anlatmak istemediğim her şeyi anlatacağım.

Aslında kimsenin hikâyesi kendinden ibaret değildir ya bunun hikâyesi de iki kuşak öncesinde, Almanya’da başlıyor.

Annesi, Almanya'da büyüyor. Dedesi o kadar kapalı ki kızının dışarı adım atmasına izin vermiyor.

Dikkat!!!

Ciddi vakit alacak bu konuya zaman ayırıp ayırmamayı çok düşündüm. Fakat daha fazla insanın kandırılmaması için yazmaya karar verdim. Çünkü bu şahıs, her geçen gün ağına birkaç samimi insanı daha düşürüyor.

Lütfen daha fazla insanın dolandırılmaması için paylaşın. Tinder Avcısı’nı çoğu kişi bilir. Genç kızları dolandırıp paralarıyla zengin bir hayat süren gencin inanılmaz hikâyesi… Hatta Netflix’te belgeseli yayınlandı.

Türkiye’de ise "Dindar Avcısı" diye biri var, belgeseli yapılmadı, henüz.