Aslında kötü bir anlama sahip olmasına rağmen insanlar tarafından sanki çok iyi bir şeymiş gibi sunulan bazı sıfatlar var ve bunlar arasından en tehlikelisi fedakardır. Devletin için lisedeki sevgilin için onun için bunun için fedakarlık göstermeniz istenir. Bu gösterdiğiniz fedakarlık sonrasında ise övülürsünüz. Sanki fedakar biri olmak övünülmesi gereken bir şeymiş gibi. Bunu şöyle bir olay üzerinden anlatayım. Bir arkadaşımla konuşuyorum laf arasında bir şekilde kendisinin ölmesi karşılığında on kişinin kurtulması gibi bir olayda

Toplum üzerinde genel olarak etkisi olan kelimeler olsa da kendilerini “aydınlanmış” olarak görenler üzerinde daha çok tesiri olan sihirli sözcükleri vardır. Bu sözcükler söylendiği anda akan sular durur, o kelimelere karşı gelenler ise toplum tarafından bazı etiketlerle dışlanır Nedir bu sihirli kelimeler? "sevgi" , "kardeşlik" “millet”, “din” .Bu kelimeleri sıklıkla tekrar eden insanların amacı sizin bildiğiniz gibi iyimser değildir. Onların yegane amacı sizin duygularınızı hedef alarak bundan faydalanmaktır.

Mantıksal bir zihin fonksiyonu insanoğlunun var olabilmesi için şarttır. Aksi halde bugün geldiğimiz yerde olmazdık. Binlerce yıl önce birisi ateş yakmasını keşfetti herhalde insan kardeşlerine ateş yakmayı öğretti diye o ateşte yakmışlardır onu. Nihayetinde ateş onları ısıtmak için ve yemeklerin pişirilmesi için insanlara yardımcı olmuştur. O adam onlara bir hediye bırakmış ve karanlığı yeryüzünden kaldırmıştır. Yüzyıllar sonra ise birisi tekerliği icat etmiştir herhalde o da o tekerliğin çarkında parça parça edilmiştir.

Demokrasi kusursuz mudur? Platonun demokrasi görüşleri nelerdir? Hepimiz eşit miyiz? Eşit olabilir miyiz? Öncelikle şunu bir netleştirelim, insanlar eşit doğmazlar, ortak bir doğaya sahip değildirler. Herkesin zekası, davranışları, ihtiyaçları, arzuları, kompleksleri ve tepkileri farklıdır.

Ateizmdeki ahlak problemi? İlahi doktrin olmadan bir ahlak temellendirilebilir mi? Neden iyi olmalıyız? Eğer bir insan bu dünyada veya öldükten sonra hesap vereceği bir inanca sahip değilse neden ahlaki davranmak zorunda olsun? İnançsız bir insanın çalmamak, öldürmemek, tecavüz etmemek, kötülük yapmamak için önünde bir engel olabilir mi? Dine neden ihtiyacımız var?Bunlar çok uzun zamandan beri insanoğlunun üzerinde konuştuğu ve tartıştığı konu başlıkları.

Rivayetle-delillerin , uydurulanla-gerçeğin, akılla-taklitçiliğin, karanlıkla-aydınlığın, hak ile batıl olanın mücadelesi. Kuran dinin tek kaynağı mıdır? Hadisler dini kaynak olarak alınabilir mi? Yıllardır verilen bu fikri mücadelede zafer elbette aklını işletenlerin olacaktır. Peygamberler gönderildikleri toplumlarda her zaman gelenekleri sorgulamış ve Allah’a aykırı olan geleneklerle mücadele vermiştir. Her seferinde insanları akıl yürütmeye, delilleri incelemeye davet etmiştir.Oysa Kuran’a karşı çıkanlar ise atalarını takip ettiler,

Türkiye'de olan cemaatler,şeyhler,müritler bataklığına bir bakalım. Nakşibendi Türkiye'de faal olan en büyük tarikatlardan bir tanesidir.En fazla kolu bulunan ve müridi olan bu tarikat.Türk siyasetinde de oldukça etkilidir. Bir çok kolu vardır hepsinden teker teker bahsedemem ancak en ünlü olanına bir bakalım. İsmailağa hem sünni hem tasavvufi bir cemaattir. Bu ekole göre şeyh , veli gibi mana aleminde dolaşan adamlara sorgusuz bir iman vardır.

Dünya için büyük bir tehlike olan spirütüalzmin/mistiszm Türk-İslam versiyonu olan tasavvuf zehrinden bahsedeceğim. Aslında bu öğretinin İslam ile taban tabana zıt olmasına rağmen bu halka nasıl zerk edildiğini dilim döndüğünce anlatacağım. Mistisizmde amaç ideal edilen şeye ulaşmak, kendin aşarak onla bir olmaktır. Mistisizmin bu öğretisi çeşitli insanlar tarafından İslama tasavvuf adı altında uyarlanmıştır. İslam’da ideal edilen şey ise Allahtır.