SERKAN YILDIZ Profile picture
İstihbarat Bilimi - Disiplini - Pratiği ⋆ Taktik / Harekat Operasyonları ⋆ Uluslararası İlişkiler ⋆ Akademik ve Stratejik Analiz
Dec 28 11 tweets 6 min read
🟥Herkesin aklında o soru var;

⁉️"Bu kadar içen - satan uyuşturucu müptelası tutuklanırken? Ünlüler hedef alınırken? Neden bu pisliği ülkeye sokan - dağıtan ve tüm bunların başında olan baronlara / patronlara bir şey olmuyor?"

⚖️Haklısınız.

⚠️Ve bu analizde onu cevaplıyorum!Image Bu analiz; Türkiye'nin son yıllarda geçirdiği sosyo-ekonomik ve politik dönüşümün, suç dünyası üzerinden çekilmiş bir röntgenidir.

Sorunuz çok net: "Neden ünlüler ve torbacılar manşetlerdeyken, tonlarca malı getiren baronlar gölgede?"

Bu sorunun cevabı, basit bir ihmal veya polisiye yetersizlikte değil; küresel kokain rotalarındaki eksen kaymasında, "Varlık Barışı" gibi ekonomik tercihlerde ve devletin güvenlik bürokrasisi içindeki güç savaşlarında gizlidir.

Hikayemiz iki ayrı dünyada geçmektedir:

Birincisi, kameraların flaşlarının patladığı, ünlü simaların gözaltı araçlarına bindirildiği "Vitrin Dünyası".

İkincisi ise, Mersin Limanı'ndaki konteynerlerin sessizliğinde, lüks rezidansların kapalı kapıları ardında ve bürokrasinin karanlık koridorlarında işleyen "Gerçek Dünya".
Dec 28 9 tweets 4 min read
✳️Sayın Bircan Yıldırım'ın bu tweeti hakkında çok fazla mesaj aldım.

❎Oldukça ilginç bir durumla karşı karşıyayız

✅Benim işim; "Haber yapmak" değildir.

✅Açık kaynak verilerini "İstihbarat Bilimi - Disiplini ve Uygulamaları" ile analiz etmektir.

👇O halde bilgisel başlıyor KONTROLLÜ PANİK VE TRAFİK ANALİZİ

🔒Analiz: Operasyonun sızdırılma şekli ve Vidinli'nin sosyal medyadan cevap vermesine izin verilmesi bir zafiyet değil, kasıtlı bir "Dürtme Operasyonu"dur.

🔏Teknik Detay: İstihbaratta, hedefin kaçmasına bazen göz yumulur. Amaç, panik halindeki hedefin kimleri aradığını görmektir. "Sessiz Kalma Süresi" bozulduğunda, şahıs "Güvenli Hattı" değil, panikle en güvendiği "Hamisi"ni (Koruyucu) arar.

🔐Yöntem: Kolluk, şüphelinin telefonunu dinlemek yerine, şüphelinin aradığı "temiz" numaraların oluşturduğu haritayı çıkarır. Buna "İletişim Ağacı Analizi" denir. Vidinli'nin o panikle aradığı ilk bürokrat veya iş adamı, asıl hedeftir.

🔓Ders: Bazen avcı, avın kaçmasına izin verir; çünkü av, avcıyı inine götürecektir.

"Yakalama nihai amaç değil, haritalama aracıdır."
Dec 27 8 tweets 2 min read
Hande Fırat’ın o yazısı bir günah çıkarma değil, rakiplerine sıkılmış susturuculu bir kurşundur.

Medyayı düzeltmiyorlar; "kullanışlı olmayanları" çöpe atıp, daha sinsi bir "tekelleşme" operasyonunun startını veriyorlar.Image
Image
"Phaethon" masallarıyla uyutuluyoruz.

Oysa mesele mitoloji değil, güç savaşı.

Hande Fırat, yıllardır o uçağın başgediklisi değilmiş gibi, sistemi bugün keşfetmiş gibi davranıyor.

Dün "alkışlayın" dedikleri adamları bugün "bunlar cahil" diye aşağılamaları, kalite kaygısından değil.

Amaç; pastayı bölüşen sayısını azaltmak, masayı tek bir kliğe tahsis etmek.
Dec 27 9 tweets 5 min read
▫️İsrail-Somaliland Mutabakatı ve Afrika Boynuzu'ndaki Hibrit Savaş.

▫️Amaç nedir? Neden şimdi? Görünmeyenler? Bilinmeyenler?

▫️İstihbarat Bilimi ile derinlemesine inceleyelim...👇 Image Haber bültenlerinde gördüğünüz o gülümseyen siyasetçilerin, flaşların patladığı o süslü salonların hepsi birer illüzyondur.

Gerçek kararlar, spot ışıklarının altında değil, sigara dumanının grileştirdiği loş odalarda, isimsiz dosyalara atılan imzalarla alınır.

26 Aralık deklarasyonuna "diplomatik bir başarı" diyenler, sahadaki oyunu okuyamayanlardır.

Bu iş, Dışişleri Bakanlıklarının kaleminden çıkmadı; bu işin mürekkebi Tel Aviv’deki o beton binada, yani servisin merkezinde karıldı.

Somaliland lideri Irro ile Mossad şefinin o "kayıt dışı" gece buluşması, bürokrasinin hantal çarklarını kırdı attı.

Normalde önce bir ofis açarsın, yıllar sonra elçi atarsın. Ama bir devlet, tüm bu protokolleri çiğneyip doğrudan son aşamaya geçiyorsa, orada diplomasi bitmiş, operasyon başlamış demektir.

Gülümseyen yüzlere aldanmayın; masanın altındaki namlu çoktan hedefe kilitlendi. İsrail, Afrika Boynuzu’na bir elçilik binası değil, askeri bir kale inşa etti.

Peki, namlunun ucunda kim var?
Dec 27 9 tweets 4 min read
📜Milli İstihbarat Akademisi, Aralık 1925 yazılan Hüseyin Rahmi Apak tarafından yazılan "Zamanımızda Casusluk ve Buna Karşı Mücadele" isimli eseri yayınladı.

Eseri dün inceledim.

🚩Kesinlikle çok önemli bir kaynak.

👇Hep birlikte analiz edelim... Teknoloji, bu zanaatın sadece vitrinidir; asıl operasyon insanın karanlık dehlizlerinde döner.

Milli İstihbarat Akademisi, Kurmay Yarbay Hüseyin Rahmi Apak imzalı, 100 yıllık "Zamanımızda Casusluk" eserini 2025’te neden yeniden bastı sanıyorsunuz?

Çünkü elinizdeki uydu ne kadar gelişmiş olursa olsun, sahadaki o "İnsan İstihbaratı" (HUMINT) nefes alıp vermedikçe körsünüzdür. Yüz yıl önce siperlerde fısıldananlar ile bugün fiber kablolardan geçenler arasında, "insan psikolojisi" dışında her şey değişti.

Peki, düşman aslında sessizken ne anlatır?Image
Dec 26 9 tweets 4 min read
İstihbarat dünyasında bir kural vardır: "Gürültü, sinyali bozar."

Süslü manşetleri, "flaş gelişme" naralarını bir kenara bırakın.

26 Aralık 2025'te icra edilen "Siber Kale" operasyonu, basit bir polis baskını değil, Türk güvenlik doktrininin "Reactive" (Tepkisel) yapıdan "Pre-emptive" (Ön alıcı) yapıya geçişinin teknik ilanıdır.

MİT, SGB, JGK ve MASAK'ın sahadaki bu entegrasyonu, literatürde "Fusion Center" mantığıdır.

İstanbul ve Karabük ekseninde nelerin döndüğünü, neden sıradan bir 'dolandırıcılık' dosyası olmadığını ve teknik arka planı 8 maddede analiz ediyoruz.

👇Not alın. Bunlar haber bültenlerinde yok. Savaş alanı değişti, ama kurallar daha vahşi.

Eskiden birinin verisini çalmak "hırsızlık" sayılırdı, basit bir para cezasıyla biterdi.

Ancak 19 Mart 2025 tarihli yeni Siber Güvenlik yasasıyla masadaki oyun tamamen değişti. Devlet artık masaya yumruğunu vurdu: "Bu bir hırsızlık değil, bu bir casusluktur."

Neden mi? Çünkü çalınan o TCKN'ler, adresler, GSM numaraları "Derin Ağ" (Deep Web) pazarlarında rastgele satılmıyor. Hepsi tasnif ediliyor (indexing), paketleniyor ve terör örgütlerinin önüne "hedef belirleme" (targeting) kitleri olarak konuluyor.

Bir istihbarat servisi, sahadaki elemanını yormadan önce hedefin "dijital ikizini" oluşturur. Panelden gelen veri, o ajana hangi kapıdan gireceğini söyler.

İşte bu operasyon, bu kirli ticareti "Adi Suç" rafından alıp, TCK 328 yani "Siyasi ve Askeri Casusluk" rafına, ait olduğu yere koymuştur.

Peki, bu dijital hayaletler nerede saklanıyordu dersiniz? Cevap sizi şaşırtacak...
Dec 26 8 tweets 3 min read
🔳Malatya'daki İbrahim Burtakuçin operasyonu, tesadüfi bir kimlik kontrolü (GBT) başarısı değildir. Bu, 19 Aralık'taki o "yüksek tehdit" uyarısının sahadaki yansımasıdır.

🔳Milli İstihbarat Teşkilatı 'nın (MİT) sınır ötesi sunuculardan süzdüğü "Meta-Veri" (kimin kimle konuştuğu) ile Emniyet'in sahadaki fiziki takibinin (İnsan İstihbaratı/HUMINT) kusursuz birleşimi...

🔳Sinyal istihbaratı, şifreli bir ağdan Türkiye IP'sine gelen veri paketinin şiştiğini gördüğü an, kum saati tersine döner.

🔳Hedef artık "Kırmızı Kategori"dedir. Çünkü teröristi eylem anında durdurmak başarısızlık, eylemden önceki "Lojistik Hazırlık" safhasında almak sanattır.Image Neden İstanbul veya Ankara değil de Malatya?

Sahayı bilmeyenler için bu bir soru işareti, bilenler içinse stratejik bir zorunluluktur. Buna "Hinterland Stratejisi" denir. Büyük şehirlerdeki Kent Güvenlik Yönetim Sistemi ve Yüz Tanıma yoğunluğu, hedefin "Isı İzi"ni artırır.

Örgüt, lojistiği genellikle ana otoyollardan çeker; demiryolu hatlarına veya ikincil köy yollarına kaydırır. Malatya burada stratejik bir "Boğum Noktası"dır. Burtakuçin, eylem yapacağı "Hedef Şehir"de değil, en az dikkat çekeceği "Güvenli Bölge"de uyutulmuştur. Bir hücre, her zaman öğrenci ve işçi sirkülasyonunun yüksek olduğu gri bölgelerde saklanır. Ta ki uyanma emri gelene kadar.
Dec 26 8 tweets 3 min read
🔴İstihbarat analizinde "duygu" en büyük kör noktadır.

🔴Veriyi okurken takım tutmazsın, desen (pattern) ararsın.

🔴Türk futbolunda son dönemde yaşananlar bir "spor skandalı" değil; klasik bir finansal sızma operasyonudur.

🔴Aşağıdaki flood, açık kaynak verilerinin (OSINT) ve savcılık iddianamelerinin "Signal Intelligence" (SIGINT) disipliniyle filtrelenmiş halidir.

🔴"Erden Timur" olayında hikaye anlatmıyorum. Sahadaki operasyonel gerçekliği masaya koyuyorum.

Analiz başlıyor👇 "Tesadüf, sadece amatörlerin inandığı bir yalandır."

Erden Timur dosyasına bakıyorum. Konu ne futbol, ne de basit bir şampiyonluk yarışı. Olayın merkezinde, New York'ta FBI ofisinde sorulan sorularla, İstanbul'daki hareketlilik arasındaki o görünmez "korelasyon" (bağıntı) var.

Büyük resimde, o parıltılı stadyum ışıkları sadece bir kamuflaj. Asıl tiyatro, perdenin arkasında dönen nakit akışında ve uluslararası para trafiğinde oynanıyor.

Dosyanın kapağını araladığımızda gördüğümüz şey, bir başarı hikayesi değil, karmaşık bir finansal labirentin giriş kapısıdır.Image
Dec 25 8 tweets 4 min read
26 Aralık 2025. Lübnan-Suriye sınırındaki o lanetli Hermel-Kuseyr hattı.

DMO Birim 840 Komutanı el-Cevheri'nin aracı, ıssızlığın ortasında alev topuna döndü. Çoğu kişi buna "şans" ya da "istihbarat sızıntısı" dedi. Yanılıyorlar. Bu, şans değil; "Israrlı Gözetleme" (Persistent Surveillance) dediğimiz sabır oyununun final sahnesidir.

Neden bir F-16 değil de Hermes 900 (Kochav) İHA'sı kullanıldı? Çünkü jetler hedef üzerinde sadece dakikalarca kalabilir, yakıtları ve pilotun dayanıklılığı sınırlıdır. Oysa Hermes 900, 30.000 fitte, tam 36 saat boyunca havada asılı kalır. Hedefi sadece vurmaz; onu "yaşam döngüsü" içinde izler, alışkanlıklarını ezberler.

Bir aracı 30 bin fitten izlerken, viraj alma hızındaki o milimetrik değişim veya gereksiz bir frenleme mesafesi, sürücünün stres seviyesini ele verir. Hermes'in gelişmiş radarı (SAR/GMTI), bulutlu havada bile bu metalik kalp atışlarını izole eder.

Gökyüzünde hiç uyumayan bir "göz" varsa, hareket etmek ölmek demektir.

Hedef, o araca bindiği an aslında çoktan ölmüştü, sadece haberi yoktu. Peki, bu hayaletler onu nasıl buldu? El-Cevheri "güvenli" bir telefon kullandığını sanıyordu. Muhtemelen şifreli uygulamalara güveniyordu. Ancak Birim 8200 gibi yapılar için telefonun "kapalı" olması hiçbir anlam ifade etmez. Bu, sahadaki en yaygın yanılgıdır.

Bataryası çıkarılamayan modern akıllı telefonlar, ekranı karardığında bile tamamen uyumaz. "Taban Bant" işlemcisine hala enerji gider. IMSI Yakalayıcı cihazlar veya havadan dinleme yapan podlar, telefon şebekeye bağlanmasa dahi, bu işlemcinin yaydığı o mikro "ping" sinyallerini havada kapar.

Bu sinyal isminizi bağırmaz; cihazın kimliğini, yani IMEI numarasını fısıldar. Bu kimlik, geçmiş verilerle eşleştirildiğinde, karanlıkta yanan bir işaret fişeği gibi parlarsınız.

Gerçek bir "dijital sessizlik" (Radio Silence) istiyorsanız, cihazı ya bir Faraday kafesine koyacaksınız ya da bataryayı fiziksel olarak sökeceksiniz. El-Cevheri bunu yapmadı. Konum verisi, bir koordinat hassasiyetinde (Grid Reference) İHA'nın beynine işlendi. Ama sinyal sadece "nerede" olduğunu söyler, "kim" olduğunu değil. İşte orada devreye insan unsuru girdi...
Dec 25 9 tweets 4 min read
🔴Yılbaşı öncesi 124 adrese aynı anda, saniyesi saniyesine senkronize girilmesi (Time-on-Target), haber bültenlerinde geçildiği gibi sıradan bir asayiş uygulaması değildir.

ℹ️Bu, sinyal istihbaratının fiziksel takiple birleştiği hibrit bir süpürme doktrinidir.

👇Analiz edelim Image Neden 124 kapı aynı anda kırılmak zorunda?

Çünkü bir tim "gir" komutunu erken uygularsa, diğer 123 hedefteki şüphelilerin şifreli sohbet gruplarına o "tek harflik" uyarı düşer.

O an, dijital delilleri yok etmek için "silme" (Wipe) protokolü başlar.

Operasyon ekipleri kapıya dayandığında binanın elektriğini asla kesmezler. Neden? Elektrik giderse modem kapanır, bilgisayarın geçici hafızasındaki (RAM) o uçucu veriler kaybolur.

Peki, bu devasa çarkı döndüren asıl tetikleyici neydi?
Dec 24 8 tweets 3 min read
Dışişleri Bakanı Fidan konuşuyor, ortam gergin.

Tam "İsrail, Gazze ve SDG" bağlantısına, yani rejimin en hassas sinir ucuna dokunduğu an... "Çıt." Ses gidiyor, anons giriyor.

Buna sahada "Kara Kutu" anomalisi deriz. Bir sistem durduk yere çökmez, özellikle de bir Dışişleri Bakanı en kritik cümlesini kurarken. İstihbarat analizinde niyet okunamazsa, girdiye ve çıktıya bakılır. Girdi: Rahatsız edici bir gerçek. Çıktı: Sistemin kapatılması.

Bir teknik arıza, sistemi kaosa sürükler; selektif olarak "kapanış moduna" almaz.

Zamanlama, bizim dünyamızda tesadüfü reddeden en acımasız değişkendir. Fidan’ın cümlesi bitmeden fişin çekilmesi teknik bir hata değil, operasyonel bir refleksti.

Peki, o fişi kim, neden çekti?

Analiz başlıyor!Image Resmi açıklama: "Tercüme sesi gelmediği için toplantı bitti sanıldı." Güldüm. Acı bir gülüş. Çünkü modern konferans sistemleri (Bosch veya Televic gibi), ISO standartlarına göre katmanlı çalışır.

Teknik olarak tercüme sinyali kopsa bile, konuşmacının ham sesi (Floor Audio) salondaki ana hoparlörlerden gelmeye devam eder. Yani moderatör, kulağındaki çeviri gitse dahi, Hakan Fidan’ın konuştuğunu gözüyle görüyor, sesini salonda duyuyordu.

Bir operatörün, konuşmacı hala aktifken ve dudakları kıpırdarken "toplantı bitti" sanması için kör ve sağır olması gerekir. Buradaki durum bir sinyal kaybı değil, bilinçli bir "Sistem Önceliği" komutudur.

Kablolar kendi kendine kopmaz efendiler, birisi o fişi çeker. Peki, teknik olarak bu nasıl yapıldı?
Dec 24 9 tweets 4 min read
❌Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağının düşmesi ve sabotaj?

❌Romantik casusluk hikayelerini unutun. Bu iş fizikle, kimyayla ve biyolojiyle yapılır.

❌İşte 9H-DFS vakası üzerinden havacılık sabotajlarında kullanılan "Tradecraft" (Saha Zanaatı) yöntemleri.Image Kusursuz Cinayet Yoktur, Kusursuz Rapor Vardır:

Bu işe yeni başlayanların yaptığı en büyük hata, hedefin "yok etmek" olduğunu sanmalarıdır. Yanlış.

Profesyonel bir servisin amacı uçağı düşürmek değil, o düşüşü "kaza" süsüyle paketlemektir. Eğer sabah haberlerinde "Sabotaj" manşetini görüyorsanız, o operasyon başarısız olmuştur. Başarılı operasyonun raporunda "Metal Yorgunluğu" , "Elektrik Arızası" veya "Pilotaj Hatası" yazar.

C4 veya Semtex gibi gürültülü oyuncaklar amatörler içindir; iz bırakırlar. Ankara semalarında süzülen o özel jette pilotun son sözleri "elektrik arızası" ise, orada birileri uçağın sinir uçlarına (aviyonik sistemlerine) dokunmuş demektir.

Peki, milyon dolarlık tarayıcılardan, X-Ray cihazlarından ve eğitimli köpeklerden görünmez bir hayalet gibi nasıl geçersiniz?

Cevap, teknolojide değil, tarihin tozlu sayfalarında gizli.
Dec 23 8 tweets 4 min read
💥Libya Gen.Kur.Bşk. Muhammed Ali Al-Haddad'ın uçağının düşme ki bence değil ama biz yinede olayını masaya koyalım.

ℹ️Dassault Falcon 50... Havacılık jargonunda bu kuşa "uçan tank" derler. Üç motorlu (Honeywell TFE 731) bir canavarın, 20.000 feet irtifada "tam güç kaybı" yaşaması, istatistik biliminin yüzüne tükürmektir.

🔴Tek motor dursa tırmanır, iki motor dursa süzülür. Ama bu kuş düşmedi, gökyüzünden silindi. Radar izi (SSR) Haymana üzerinde bıçak gibi kesiliyor. Görgü tanıklarının bahsettiği o "parlama", bir motor arızası değil; "Structural Disintegration" (Gövde Bütünlüğünün Bozulması) imzasıdır.

Kaza kırım ekipleri "hava muhalefeti" raporlarıyla vakit kaybededursun, fizik kuralları yalan söylemez.

⚠️Bir gövde havada dağılıyorsa, ya içeriden bir basınç (patlama) yemiştir ya da limitlerinin ötesinde bir manevraya zorlanmıştır.

Bu bir kaza değil, kinetik bir müdahaledir. Peki tetiği kim çekti?Image
Image
Image
Image
Şeytan ayrıntıda değil, prosedür hatasında gizlidir.

⚠️Libya Genelkurmay Başkanı gibi "Yüksek Değerli Hedef" statüsündeki bir adamı, Malta tescilli sivil bir charter uçağına (9H-DFJ) bindirirseniz, namlunun ucuna sürmüş olursunuz.

ℹ️Sivil havacılıkta "Arındırılmış Bölge" denilen kavram esnektir, sızmaya müsaittir. Uçak pistte beklerken yemek şirketi girer, yakıtçı girer, temizlikçi girer. Askeri bir nakliye uçağının yanına yaklaşamayan saha elemanı, sivil bir jetin iniş takımı yuvasına 15 saniyede erişir.

Yabancı servisler her zaman lojistik zincirinin en çürük halkasına oynar.

❗️Devlet uçağı "sert hedef"tir, kiralık jet ise "yumuşak hedef".

🔴Ders bir: Egemenlik, bayrağı taşıyan uçakla başlar. Stratejik ortaklarınızı, kontrol edemediğiniz "kiralık plakalarla" taşırsanız, bedelini onlar canıyla, siz itibarınızla ödersiniz.
Dec 23 8 tweets 3 min read
İstihbarat dünyasında "Cut-out" (Aracı/Maşa) kavramı vardır.

ℹ️İstihbarat servisi, hedefi doğrudan vurmak yerine, operasyonel maliyeti üstlenen ve inkar edilebilirliği sağlayan sivilleri kullanır.

İnceleyeceğimiz vaka bir gazetecilik örneği değil, "bürokratik istihbaratın" sivil alana projeksiyonudur.

❗️Konu: Rasim Ozan Kütahyalı ve Operasyonel Medya Mühendisliği.

Analiz başlıyor👇Image Analiz edilen şahıs (ROK), klasik bir gazeteci gibi değil, "Operasyonel İletişim Aparatı"dı gibi davranış özellikleri göstermektedir.

Sadettin Saran vakasında görülen temel taktiği "Zaman Boşluğu Manipülasyonu" üzerine kuruludur.

Bir olay (örneğin ev araması) ile resmi raporun (Adli Tıp sonucu) sisteme girmesi arasında geçen "gri süre", dezenformasyonun en ölümcül olduğu aralıktır.

ROK, Saran'ın test sonuçları henüz laboratuvarda barkodlanma aşamasındayken, sonucun "pozitif" olacağı algısını yayarak "Önleyici Vuruş" yapmıştır.

Amaç; Resmi belge geldiğinde kamuoyu hükmünü çoktan vermiş olacaktır...
Dec 22 13 tweets 4 min read
🔴İstihbarat dünyasında tesadüf yoktur, sadece iyi planlanmış "Temaslar" vardır.

🔞Ela Rumeysa Cebeci vakası, basit bir aşk skandalı değil; ders kitaplarında okutulacak bir "Sekspiyanoj" (Bal Tuzağı / Bal Küpü) vakasıdır.

👇Gelin, perdenin arkasına bakalım.Image Öncelikle kavramları karıştırmamak lazım;

Bir Sekspiyanoj Operatörüne "Honeypot" (Bal Küpü) denmez. O, Honey Trap (Bal Tuzağı)'tir; yani hedefe duygusal kanca atan operatördür. Honeypot ise mekandır; dinleme cihazlarıyla dolu o otel odasıdır.

CIA doktrini der ki: "Hedef, sekse değil, anlaşılmaya açtır." Cinsellik sadece kapıyı açan maymuncuktur. Eğer tuzağı kuran kişiyle (Trap), tuzağın kurulduğu mekanı (Pot) ayırt edemezseniz, oyunu kimin kurduğunu asla göremezsiniz.Image
Dec 17 4 tweets 2 min read
🔴Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin son günlerde çıkmış olan "BioNTech Aşısı" ile ilgili iddiasını; açık kaynak istihbaratı (OSINT), mali tablolar ve gümrük verileriyle çapraz sorguya aldım.

⚠️Ortaya çıkan tablo bir başarı değil, bir "uyumluluk operasyonu"dur.

🔎İşte analiz Resmi iddia; "BioNTech aşıları Mart 2021 başında planlandı ve tedarik başladı." Yani bunun çok daha öncesinde anlaşılması, hazırlanması, etüt edilmesi ve çalışılıp karara bağlanmış olması gerekir.

Oysa;

ℹ️Adli Veri: BioNTech SE 2021 Faaliyet Raporu (20-F Formu). Gerçek: Türkiye operasyonunu yürütecek yasal muhatap "BioNTech Turkey Tıbbi Ürünler A.Ş." Mart 2021'de kuruldu. (Kaynak_01)

🔴Bir ülkede ithalat yapabilmek için "tüzel kişilik" ve "ithalat ruhsatı" şarttır. Mart 2021 öncesinde ülkeye giren her flakon, Türk Ticaret Kanunu ve Gümrük Mevzuatı açısından "sahipsiz"dir. İthalatçı firma kurulmadan malın ülkeye girmesi, ticari bir sevkiyat değil; gümrük mevzuatının gri alanları kullanılarak yapılan, hukuki sorumluluğu belirsiz bir "numune" veya "hibe" girişidir. Kitlesel aşılama takviminin 2021 başında "yokluk" çekmesinin sebebi üretim değil, bu kurumsal hazırlıksızlıktır.

Kaynak_01: investors.biontech.de/static-files/5…
Dec 11 9 tweets 5 min read
İstihbarat dünyasında eski bir deyiş vardır: "Eğer masada kimin av olduğunu göremiyorsan, av sensin demektir."

Mehmet Akif Ersoy, Sky ECC, 4.500 kişilik "Hayalet Liste" dosyasını açıyoruz.

Algoritmaların kör noktalarından sıyrılıp, gerçeğin o rahatsız edici frekansı başlıyor! Mehmet Akif Ersoy'un gözaltına alınması ve TMSF yönetimindeki Habertürk'teki deprem, sıradan bir adli vaka değil. Bu, "Sky ECC" enkazının altından çıkan ilk kıvılcım. Bir sabah uyanıyorsunuz ve yıllardır kullandığınız, size "kırılamaz" denilen o özel telefonun aslında Avrupa polisinin (Europol) canlı yayın aracı olduğunu öğreniyorsunuz.

Hollywood filmlerinde her şey bir anda olur; siyah minibüsler gelir, kapılar kırılır. Gerçek hayatta ise istihbarat, avını önce uyuşturur. 2021'den beri sessizce bekleyen, "Operasyon Bulut" adıyla kodlanan bu süreç, neden şimdi patladı?

Çünkü 4.500 kişilik o "Kırmızı Liste"de sadece baronlar yok. Masanın diğer tarafında oturanlar; lojistik sağlayanlar, finansı yönetenler ve "bize bir şey olmaz" diyen o dokunulmazlar var. Ersoy vakası, buzdağının sadece su yüzüne vuran çakıl taşı. Asıl kaya aşağıda. Ve o kaya, Ankara'nın diplomatik pazarlık masasının tam ortasına düşmek üzere.

Sizce bu düğmeye neden tam da AB ile "Savunma Paktı" ve vize pazarlıkları kızışmışken basıldı? Tesadüf, amatörlerin inandığı bir mittir. Profesyoneller ise zamanlamaya bakar.
Nov 30 11 tweets 3 min read
▫️KIZILELMA'nın atış testini izleyip gözleri dolan kalabalığa bakıyorum da, sosyolojik bir vaka görüyorum.

▫️"Milli Gurur" narkozunu bir kenara bırakın.

▫️Bugün izlediğiniz şey, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir zaferi değil; vergi levhası olan, kar amacı güden bir "Limited Şirketi"nin ürün lansmanıdır.

👇Devleti, bir ailenin ticari başarısına "dublör" yapan bu illüzyonu dağıtma vakti. Analojiyi en basite, sizin anlayacağınız seviyeye indireyim: Arçelik, mutfağa girmeden kendi kendine menemen yapabilen bir akıllı fırın üretse, buna "Devletimizin büyük zaferi" mi diyeceksiniz?

Yoksa Koç Holding'in mühendislik başarısı mı?

KIZILELMA'nın o fırından tek farkı, yemek değil SİHA/İHA pişirmesidir. Mülkiyet şahsa, kar kasaya, alkış ise neden devlete?
Nov 25 8 tweets 3 min read
Medyada son 24 saattir izlediğiniz "gitti-gitmedi" tartışmalarına ve yaratılan kakofoniye itibar etmeyin.

Sahada gördüğünüz şey bir iletişim kazası değil; istihbarat literatüründe "Zaman Kaydırma" olarak bilinen, bir karartma operasyonudur.

Ankara’da kimsenin kafası karışık değil.

Hüseyin Yayman o yalanlamayı yaparken, ilgili hava sahası sivil uçuşlara (NOTAM) çoktan kapatılmıştı.

Siz ekranlarda siyasilerin polemiğini izlerken, asıl "Gölge Heyet" çoktan adaya intikal etmiş ve masadaki yerini almıştı. (Bu tarihte gideceklerini günler öncesinden yine bir bilgiselde yazmıştım.)

Bu açıklama kamuoyunun gazını almak için değil, sahadaki operasyonel izi soğutmak için yapıldı.

Bilgisel başlıyor👇 Kimsenin sormaya cesaret edemediği, asıl "teknik" soruyu soralım:

Meclis Komisyonu adı altında pazarlanan bir ziyaretin tutanaklarını neden TBMM stenografları değil de, istihbarat teşkilatının özel personeli kayıt altına alıyor?

Cevap basit ama ürkütücü: Tamam, devlet sırrı. Buna itirazımız yok.

Ama masadaki konu devlet sırrının dışında hatta siyasi bir "merhaba"nın çok ötesinde. Kayıtlar Meclis arşivine değil, doğrudan "Kozmik Oda"ya girecek.

Çünkü konuşulanlar anayasal sınırlara sığmayacak, ifşa olduğunda iç kriz çıkaracak kadar "Devlet Sırrı" ile akalası olmayan siyasi reçete niteliğinde.

İmralı’daki bu görüşmenin kodları, Ankara’nın dehlizlerinde saklı "10 Mart Suriye Mutabakatı"nın detaylarında gizli.
Nov 12 7 tweets 6 min read
11 Kasım 2025'te, C-130E uçağımızın başına gelen şey bir "kaza" değil, bir "sonuç"tur.

Kamuoyu "Nasıl düştü?" sorusuna kilitlenmişken biz şu üç soruyu sormalıyız:

1⃣ Neden o uçak?

2⃣ Neden o koridorda?

3⃣ Ve neden hiçbir sinyal göndermeden yok oldu?

Hazırsanız, başlıyoruz👇 Perde Bir: "Kaza" Anlatısı – Mükemmel Kamuflaj

Resmi açıklamalar (MSB, Cumhurbaşkanlığı) ve bölgesel dayanışma diplomasisi (Ankara-Tiflis-Bakü hattı), bir kriz anında yapılması gereken standart prosedürlerdir. Üç müttefik ülkenin (Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan) savunma ve içişleri bakanları arasındaki yoğun telefon trafiği (Bakanlar Güler, Chikovani, Hasanov, Yerlikaya, Geladze), dışarıya "birlik" mesajı verir. Bu, olası bir dış aktörün (ki bu vakada en az üç potansiyel şüpheli var) dezenformasyon yoluyla müttefikler arasına nifak sokmasını engellemeye yönelik proaktif bir "karşı-psikolojik harp" (PsyOps) hamlesidir. Başarılı bir hamledir.

Ancak bu birliğin hemen ardından gelen RTÜK yayın yasağı, madalyonun diğer yüzünü gösterir. Devlet, "toplumsal barış" derken aslında "anlatı kontrolünü" kasteder. Yasak, devletin ya ne olduğunu bilmediği ve zaman kazanmaya çalıştığı ya da ne olduğunu çok iyi bildiği ve kamuoyunun bunu asla öğrenmesini istemediği anlarda devreye girer. Bu vakada, ikincisi daha muhtemeldir.

Sosyal medyada dönen tartışmalar ise tam da "onların" istediği tuzağa düşmüştür. Amatör analistler, sızan videolara (ki bunların sızması asla tesadüf değildir, kontrollü bir sızdırmadır) bakarak olayın tekniğine odaklandılar:
"Merkez Kanat Kutusu (CWB) mu kırıldı?", "2002'deki Tanker 130 kazası gibi mi?",
"Yoksa 2017'deki Yanky 72 gibi pervane mi koptu?".

Bu tartışma, operasyonu tasarlayan aktör için bir lütuftur. Çünkü "kaza" teorisi, olayın üzerini örtecek en mükemmel kamuflajdır.

Neden mi? Çünkü 68-01609 kuyruk numaralı uçak gerçekten de 56 yaşındaydı. Gerçekten de C-130E/B serilerinin Merkez Kanat Kutusunda (CWB) kronik bir metal yorgunluğu sorunu vardı (ABD NTSB raporları, Tanker 130 ve Pearblossom kazaları bunu doğrular).

İşte "Kusursuz Fırtına" burada başlar. Bir operasyonu "inkar edilebilir" kılmanın en iyi yolu, onu gerçekleşmesi zaten muhtemel bir olaya benzetmektir. Düşmanın, uçağımızın 56 yaşında ve CWB zaafı olduğunu bilmemesi mümkün mü? Hayır. Bu bilgi "Top Secret" değil, basit bir teknik istihbarat verisidir.

Düşman şunu biliyordu: Bu uçağı öyle bir şekilde vurmalıyız ki, enkaz incelendiğinde bulunacak olan şey bir füze parçası değil, metal yorgunluğu çatlakları olsun. Soruşturma komisyonu, "öngörülemeyen metal yorgunluğuna bağlı katastrofik yapısal arıza" raporunu yazdığında, dosya kapanacak ve operasyon başarıya ulaşacaktı.

OSINT analistlerinin videolarda gördüğü şey doğruydu: Uçak, bir CWB arızasının göstereceği şekilde (kokpit/kuyruk ayrılması, merkez gövdenin spiral çizerek düşmesi) parçalandı. Ancak sordukları soru yanlıştı. Soru, "CWB mi kırdı?" değil, "CWB'yi kıran neydi?" olmalıydı.
Nov 11 9 tweets 3 min read
Savcının CHP'yi kapatmasına yönelik hamlesini "siyasi" sanıyorsunuz.

Değil.

Bu, hukuki bir metin değil, bu bir psikolojik harp ilanıdır.

Masayı devirmektir.

Fikren kaybedilmiş bir mücadeledir.

Hep birlikte inceleyelim... Bilgisel başlıyor 👇 İmamoğlu'na kurulan "Frankenstein Dosyası" elde patladı. "Casusluk" suçlaması kamuoyunda komediye (Bumerang Etkisi) dönüştü. Maymuncuk (YSK) ve levye (Yolsuzluk) kırıldı. Çekiç (Casusluk) duvara saplandı.

Ellerinde ne kaldı? Binanın temelini patlatmak.

Bu dava, o patlatma eylemidir.

Bu, bir "B Planı" değil, bu bir "Yanmış Toprak" taktiğidir. Strateji bitti, kaba kuvvet başladı.