Bahar olarak kavramsallaştırılan, sonuçları itibariyle ise bir kış olan 2011 Arap Baharında Türk dış politikasında yön belirleyici aktörü Ahmet Davutoğlu idi. Davutoğlu, Ortadoğu'da ortaya çıkan bu toplumsal hareketleri kendi inanç sistemiyle paralel bir gelişme olarak algıladı+ ‘Stratejik Derinlik’ ile ortaya koyduğu Türk dış politika ‘vizyonunun’ Arap Baharı ile sosyal alanda gerçekleşecek zemini yakaladığını düşündü. Süreç ilerken, arzu edilen zeminle alakası olmayan birçok gelişme yaşanmaya başlamıştı.+

Küredeki çok kutupluluk eğilimi ve söylemi nedeniyle devletler için vatan olgusu durağan değil, dinamik bir değer haline gelmeye başladı. Siyasi sınırlar ile kimliksel sınırları arasında uyumsuzluk yaşayan bazı devletler, yaşadığımız sistemik eğilimi fırsat olarak görmektedir.+ İsrail'in Golan Tepelerini işgal etmesinin onaylanması, Azerbaycan-Ermenistan arasında sınır değişimi, Kırgızistan-Tacikistan sınır çatışmaları ve Ukrayna işgali kürede mevcut siyasi sınırlara karşı bir meydan okumadır.+

1940'lı yılların ortalarında nükleer silahlar sadece ABD’nin elindeyken bu ülke, diğer aktörlerin bu silahı üretmemesini engelleyememiştir. Çünkü Japonya'da yaşananlardan sonra bir engel oluşturmak için nükleer silahları kullanmak, sistemde tabu haline gelmiştir.+ Bugün de Çin, Rusya ve ABD vb. birbiriyle kendi "üniformalı askerleri" aracılığıyla çatışmak yerine vekil devlet ve/veya devlet dışı aktörler aracılığıyla çatışmaktadır. Çünkü öncü devletlerin II. Dünya Savaşında üniformalı askerler aracılığıyla savaşmaları bir yıkım yaratmıştı.+

Bugün Türk dış politikasının 2022'de ortaya koyduğu/koyacağı dış politikayı açıkayan yaklaşım olan “Sorunsuz Çember” kavramsallaştırmasını sizlere anlatmaya çalışacağım dostlar. Uzun bir bilgisel olacak

📍Çalışmayı RT ederek daha çok kişiye ulaştırırsanız sevinirim
Başlıyoruz... 1-Bolşevik devrimiyle alakalı Lenin'e atfedilen, "Hiçbir şeyin olmadığı on yıllar vardır ve on yılların olduğu haftalar vardır" sözü, 2021-2022 yılları arasında Türk dış politikasının dönüşümü açısından kayda alınması gereken bir niteliğe sahiptir.

U. sistemde etki kapasitesi açsından yarı-çevre olan Türkiye, merkez olan ABD ve onun öncü örgütü NATO’yla ilişkisindeki kırılma(lar) ABD'nin hegomonik yapısının sorgulandığı ve ABD-Çin-AB-Rusya vb. devletlerin aralarındaki rekabetin arttığı bir döneme gelmesi tesadüf değildir.+ Türkiye, uluslararası sistemde rekabetin arttığı 1930'lu yılların sonrasında Hatay'ı kendi topraklarına katmıştır. Soğuk Savaşın yumuşama evresi olan 1970'li yılların ortalarında ise Kıbrıs'a müdahalede bulunabilmiştir. Kısaca+

1)Bugün AKP Kongresinde Türkiye'nin ulus-devlet olduğu kabullenilecek. Açayım, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası Erdoğan, "Bugün öncü Türkiye kazanmıştır. Sadece Türkiye değil, Kabil, Beyrut, Şam, Halep, Üsküp, Ramallah, Eriha, Gazze ve Kudüs de kazanmıştır." demişti. 2)Bu söylem dönemin genel eğilimini yansıtmaktaydı ve söylem sadece Osmanlı'ya dönük bir hissiyatı yansıtmıyordu, egemenliği kendi sınırları içerisinde kabul eden ulus-devlet yapısına da bir meydan okumaydı.

Dış politika davranışları bazen somut veriler değil, algılar belirler. Örneğin Kıbrıs'ta %15 Türk nüfusuna alternatif, Rum/Yunanistan nüfusu olmasa Türkiye, adayla bu düzeyde ilgilenmeyebilirdi. Açayım.⤵️ Türkiye'nin Kıbrıs'la ilgili siyasa oluşturmasının temeli, sadece gerçeğe değil, tarihsel referanslarla oluşmuş bir algıya da dayanır. Bu yüzden Kıbrıs sorunu sadece fiziki ve hukuki değil, kimliğe dayanmaktadır.+

Günümüz Türk dış politikası ve Türk iç politikası arasında paralellik eksikliğinin nedeni⤵️ Günümüz dünyasında iç ve dış politika arasında geçişkenlik artmıştır. Bu yüzden devletler dış politikada benimsediği kendi amentüsüyle çelişen bir angajmanı, iç politikayla telafi etmeye çalışabilir.+

18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale'de Batı'nın yaşadığı güç paradoksu bilgiseli⤵️ Güç, “her şeye gücü yetme” anlamına gelen Latince bir kelimedir. Paradoks ise görünen sonuçların aslında çelişkili tarafları var olduğunu ifade eden her şeye gücü yeten bir varlığın kendini sınırlandıracağını ve onun bu sıfatını etkisiz kılacağını vurgular.+