Hasan Mert Kaya Profile picture
Editör | Yazar | Dinler Tarihi | Efemera | Kent Hafızası & İstanbul | Anadolu ve Ortadoğu | Seyyah

Nov 20, 2021, 26 tweets

Kapalıçarşı Notları:

1.Kapalıçarşı’da bir restorasyon süreci yaşanıyor. Ancak süreç, eski kalem işi desenlerin tamamen “kazınmasının” ardından yerine aynısının yep yenisinin yapılması olarak devam ediyor. Çarşının tüm yaşanmışlığının, zamanın tatlı izlerinin canına okunuyor:

Bu “ışık seli / ledimsi” aydınlatma tarihi beş asırı geride bırakan Kapalıçarşı’yı ne güzel “açmış” değil mi? Sıfır km yeni desenlerle “pırıl pırıl” olmuş çarşı! Maksatta bu zaten, restorasyon dediğin dokunduğu her yeri pırıl pırıl yapmalı, geçmişin tüm izleri silinmeli. Yakışır.

Şimdi sırayla çarşının bu sokaklarına geliniyor. Üç, beş gün sonra buralar da raspa ile iyice kazınacak, sonra aynısının yenisi yapılacak ve şahane restore başarı(!) ile tamamlanmış olacak… Ya zamanın buraya kattığı ruh? Hayatın izleri? Salla gitsin, kazı geç yepyenisini yap.

Ciddi çürümelere, dökülmelere müdahale et, güçlendirmeler yap eyvallah. Fakat bırak bazı sıva dökülmeleri kalsın, göz tamamlar eksiğini ve böyle de güzeldir aslında. Çünkü bir arka sokakta motifin tam olanı da var. Merak eden bakar görür. Her şeyi kazımak barbarlıktır.

Kapalıçarşı mı, yoksa son 5-10 yılda yapılan market üstü caminin düğün salonu mu?

Kapalıçarşı’nın kalbi, Cevahir Bedesteni’nde Bizans dönemi çift başlı kartal. Bedesten çarşının Bizans’tan kalan çekirdeği. Diğer kısımlar buraya eklemlenerek zamanla gelişti. Şimdi bu kartalı da pırıl pırıl bembeyaz yapma zamanı(!)

Kapalıçarşı doğru yere bakarsanız bir müze gibidir. Yaşayan bir müze. Ta Osmanlı döneminden kalan bir tabela, bir han kapısının ardında, kıyıda köşede sessizce izliyor olanları acaba sıra bana ne zaman gelecek diye… Hafızayı sıfırlayan “restorasyon”(!)

Biraz da halen duran güzelliklerine bakalım. Mesela Kürkçüler Çarşısı’ndaki bu enfes sütun:

Ve ahşap çatısının enfes güzelliği:

Yine Kürkçüler Çarşısı’nın “Merdivenli Kapı”sının basamakları:

Ve olanca güzelliği ile zamanın adeta donduğu Zincirli Han. Burada Şişko Mustafa’nın birbirinden güzel halılarına bakmak, üst kattan avluyu izlemek…

Mercan Kapısı çıkışında soldan ilk han Kızlarağası Han. Rahmetli annem ilkokul boyunca her yaz beni burada bilezik imalathanesine çırak verdi. Elimde 2/3 kilo altın potadan ayar evine, oradan imalathaneye döner dururdum:) Ama bilezik yapmayı iyi öğrendim. Trabzon, Maraş işi vs:)

Çırak ve kalfalar olarak öğle yemeklerini Pastırmacı Han ya da İmam Ali Han’da yerdik.Yemekten sonra mütemadiyen bangır bangır Bülent Ersoy çalan, patronun don-atlet gezinip öğleden akşama bi büyük rakı götürdüğü imalathanede bileziğe devam. Her daim bolca asit ve sigara kokusu:)

Hayatım boyunca şu minberden daha güzel, bana daha sevimli gelen başka bir minber bilmedim. Aslında ne kadar basit ama durduğu yer, rengi vs hep etkilemiştir beni. Çocukken cumalarda hep çıkıp içine girmeyi geçirirdim içimden:) Çarşının en güzel mescididir bence.

Çarşının gizli saklı mescitlerinden biri de Cevahir Bedesteni içindeki bu minyatür, minik mescit. Minyatür gibi adeta ama çarşının olanca koşturmasından kendinizi bir anda soyutlayabileceğiniz bir “kaçış odası / fefirru ilallah” bir güzide mekân burası:)

Ve çarşının olmazsa olmazı Camili Han. Çadırcılar Cd tarafından gelip, Yorgancılar Kapısı’ndan girmeden hemen solda.

Camili Han içindeki mescit 1505 tarihli. Hanın çatısından şahane bir Tarihi Yarımada manzarası görünür ama çıkabilene😉

Kapalıçarşı’nın en ikonik ve masalsı dükkanı benim için açık ara Çukursaray tarafındaki bu dükkandır. Gider uzun uzun seyreder, zamanda yolculuğa çıkarım buradan:)

Ve Sandal Bedesteni… Öyle yerler, öyle mekânlar vardır ki, oralar bir toplumun ortak hafızasıdır. Buralar her parayı verenin düdüğü çatlamayacağı yerler olmalıdır. Ne yazık ki Kapalıçarşı hızla Mısır Çarşısı’na dönüşüyor. Mantar gibi çoğalan kuruyemişçiler, çakma çantacılar vs…

Bir kaç tüyo: Döviz / şerit altın alacaksanız iddia ediyorum tüm İstanbul’da fiyatları Çavuş’tan daha uygun yer bulamazsınız. İçeride : “Al say, say ver” yazar:) Bilenler Çavuş’a gider.

Sihirli yol:) İki kişi yan yana geçemez. Buradan girip sola dönerseniz Çarşının en güzel avlusu olan Lûtfullah Sokağa çıkarsınız. Sağa dönerseniz yenilenen Sarraf Han’ın şahane avlusunda güzel bir kahve içebilirsiniz.

Ne yenir? Mercan Kapısı çıkışına varmadan köşedeki dönerci, Yorgancılar Kapısı’ndan girmeden sağdaki köfteci, Camili Han içindeki esnaf lokantasında sulu yemek (tas kebap 10 numara), Rejon’da Kilis Tava / Kuzu şiş (et-tuz).

Çadırcılar Kapısı Fesçiler Kapısı üzerinde Hattat Sami Efendi’nin “El kâsibu habiballah / Çalışıp kazanan Allah’ın sevdiğidir” yazılı su gibi hattı.

Ve çarşının en anıtsal kitabeli kapısı olan, Sultan II.Abdülhamit tuğralı Nuruosmaniye Kapısı. “Zinet efza makam-ı muallâ hilâfet-i İslamiyye … diye başlar gider kitâbe. Üstünde de muhteşem bir Arma-i Osmani.

Çarşı korunmalı. Her dileyen dilediği sokağa, dükkana kafasına göre dükkan AÇAMAMALI. Buranın bir ruhu var korunması gereken. Steak Houselar, çakma çantacılar, onlarca kuruyemişçi buraya AİT DEĞİL. Bir üst akıl kuyumcu terazi hassasiyeti ile çarşının tarihi dokusunu korumalı.

Çarşıyı gezin, dolaşın ve burada zaman geçirip gözlem yapın. Han avlularında çay için. Esnaf lokantalarında yemek yiyin. Ve mutlaka Sahaflar Çarşısı’ndan geçip Hüseyin Avni dedeye bir selam verin. Mümkünse 10, 20₺’ye bir kitabını alın. Alın ki hep orada olsun:)

V’esselam

Share this Scrolly Tale with your friends.

A Scrolly Tale is a new way to read Twitter threads with a more visually immersive experience.
Discover more beautiful Scrolly Tales like this.

Keep scrolling