Bugün Batı'nın Türkiye'ye yaptığı ekonomik saldırıyı ve bu saldırıda Chp'nin rolünü inceleyelim. Size Chp ile ilgili yeni bir bilgi vermeyeceğim sadece hepimizin bildiklerini doğru bir sıralama ile alt alta yazacağım. Neden bir saldırı altındayız ve Chp hangi plana hizmet ediyor?
Chp aslında siyasi bir örgüt değil mekanizma. Yani belirgin bir ideoloji ya da fikir etrafında değil Batı tarafından dönemsel olarak belirlenen "misyon" etrafında yuvalanmış elit organizasyon topluluğu. Misyonun gereksinimlerine göre dönüşüyor ve siyasetini belirliyor.
O yüzden Chp'yi sağ, sol, faşist, komünist, liberal, Türkçü, Kürtçü, Ermenici, İrancı, Esadçı, Yunan düşmanı, Yunan dostu yani dönemin misyonu neyi gerektiriyorsa o düşünceyi savunurken görebiliyoruz. Her cıvataya göre ayarlanabilen bir İngiliz anahtarı gibi dizayn edilmiş.
Chp'ye birazdan geri döneceğim ama önce Chp'ye bu dönemde verilen misyonun ne olduğuna bir göz atalım. Chp'nin bu dönemde uyguladığı politika aslında hangi daha büyük planın bir parçası ve kendisine vaat edilen iktidar karşılığında neyin gerçekleşmesi için çalışıyor onu konuşalım
Türkiye ile Abd Güney'de bir çıkar çatışması yaşıyor. Abd artık kendi askeri gücü ile ülkeleri işgal edemeyecek kadar yorgun. Petrol kaynakları ve ticaret hatları üzerindeki ülkeleri işgal yoluyla düzene soktuğu günler geride kaldı. İşgal ettiği topraklarda artık tutunamıyor.
Benzeri bir durum da Avrupa ile Afrika arasında yaşanıyor. 2021 yılında yalnızca Fransa sömürdüğü 14 Afrika ülkesinden yılda 500 milyar dolar gelir elde ediyordu. Bu sene sömürülmekten bıkan 7 Afrika ülkesi Fransa'ya karşı isyan başlatmış durumda. Diğerleri de hazırlık içinde.
Abd ve Avrupa şimdilik bu halk isyanlarını kendi kurduğu, desteklediği terör örgütleri ve cunta darbeleri marifetiyle durdurmaya çalışıyor ancak bunun kalıcı bir çözüm olmadığını, dipten gelen bu harekete karşı daha büyük önlemler alması gerektiğini de biliyor.
İşin aslı sömürgecilik faaliyetleri sonunda Batı'nın kendi coğrafyasında semirmiş ve konfora alışmış halkları yabancı topraklarda savaşmak istemiyor. İşgal topraklarında verilen ağır kayıplar Batılı ülkelerin iç kamuoyunda ciddi tepkilere sebep oluyor.
İşte bu noktada Batı sömürge bölgelerinde yeni bir haritaya ihtiyaç duydu. Bu haritanın Orta Doğu ayağında Abd, tamamen kendi kontrolünde ve petrol bölgesinden Akdeniz'e uzanan güvenli bir hat inşa etmek istiyor. Bu gün bu güvenli hatta verilen isim Kürdistan.
Kürdistan aslında bir ülkenin değil Abd'nin kurmaya çalıştığı güvenli bir geçiş ve enerji nakil hattının ismi. Bu sebepten etnik yapıya göre değil Orta Doğu'dan Akdeniz'e uzanan bir hat şeklinde inşa ediliyordu. Bu planı bozan ise Türkiye Cumhuriyeti'nin mevcut hükümeti oldu.
Türkiye kendisini İslam coğrafyasından, ticaret yolarından ve enerji kaynaklarından fiziki olarak koparan bu hattın inşasını savaş sebebi saydı ve ülke tarihinin en büyük askeri operasyonlarını gerçekleştirerek bu inşaatı durdurdu. Şimdi Chp'ye geri dönelim.
Abd bu noktada mevcut hükümet ile hiçbir şekilde anlaşamayacağını, askeri yöntemlerle Türk devletini yola getiremeyeceğini fark etti ve tek çaresinin bu hükümeti devirmek olduğuna karar verdi. Açık şekilde Türkiye'deki muhalefeti destekleyeceklerini ilan ettiler.
Chp genel başkanı Kılıçdaroğlu bu çağrıya " Abd'nin Türkiye'deki demokrasi hareketlerini desteklemesini isteriz" şeklinde cevap verdi. O dönemden beri Chp, Abd ile her ay görüşmeler yapıyor ve muhalif seçmeni Abd'nin Suriye politikasına alıştırmaya çalışıyor.
Zaten halihazırda bu planı destekleyen Hdp ile ittifak ve işbirliği güçlendirilirken parti içinde Abd'nin planına karşı koyabilecek milliyetçi - Atatürkçü çizgideki muhalifler ayak oyunları ile büyük bir hızla tasfiye edildi ya da susturuldu.
10 sene önce Ak Parti'yi "Çözüm süreci" üzerinden ihanetle suçlayan Chp, Kürdistan'ı tanımak, Hdp'ye bakanlık vermek, Güneydoğu'ya özerklik gibi ülkede güvenlik sorunu oluşturacağı kesin olan söylemleri dillendirmeye başladı. Abd tarafından fonlanan bir medya oluşturuldu.
Amerikan menşeili reklam ve tanıtım ajansları Chp'ye yeni bir imaj çizerken aslında nihai hedef olan Abd'nin Kürdistan politikasına "demokrasi ve özgürlük" kılıfı uyduruldu. Sosyal Medyadaki binlerce troll organize şekilde muhalif kitleyi bu fikre alıştırdı.
Bu noktada Abd'nin Suriye politikasına geri dönelim ve çok önemli başka bir konuya da değinelim. Türkiye'nin ürettiği ve dünyadaki askeri doktrinlerin değişmesine sebep olan Sihalar. Askeri doktrinin değişmesi ne demektir? Bunu kısaca anlatayım.
Dünyadaki her ordu aksiyon anında nasıl davranacağına dair kendine has bir sistem geliştirmiştir. Saldırı ya da savunmada alınacak pozisyonlar ve unsurların katkıları bu doktrinle belirlenir ancak dünyadaki hiçbir ordu bugüne kadar 7-24 bir hava saldırısına hazırlık yapamamıştır.
Türkiye'nin geliştirdiği Siha sistemi bir bölgedeki bütün düşman unsurlarını sürekli olarak kontrol altında tutabiliyor, herhangi bir hedefin dakikalar içinde vurulabilmesine imkan sağlıyor. İşte bu, dünyadaki gerilla savaşı anlayışını yani terör örgütlerini bitiriyor.
Abd'nin Kürdistan kurma planının sebeplerinden birisi de bu. Uluslararası antlaşmalar yüzünden bölgedeki terör örgütlerine hava gücü veremiyor. Bu durumda da bölgeye yaptığı kara gücü yığınağının anlamı kalmıyor. 2 bin tır dolusu ağır silah açık hedef olarak öylece duruyor.
İşte Chp'nin zaman zaman yaptığı " katil sihalar" ve Selçuk Bayraktar'a yönelik çirkin itibar saldırılarının da sebebi bu. Sihalar var olduğu ve bölgede kullanıldığı sürece askeri yöntemlerle Türkiye'nin isteği dışında bir aksiyon alınması mümkün değil. K.Afrika'da da durum bu.
Bu yüzden geriye tek bir seçenek kalıyor, ekonomik saldırı. Batı Türkiye'ye elindeki son silahıyla yani elinde bulundurduğu emperyalist sistemin son aygıtı olan dolarla vuruyor. Chp'nin bu saldırıdaki görevi ise halkın direncini kırmak, ekonomik saldırının etkilerini arttırmak.
Türkiye'nin Akdeniz'de, Kuzey Afrika'da ve Orta Doğu'daki savaşına bir iç cephe oluşturmak. Kazanırlarsa Batı güdümünde bir iktidarın da sahibi olacaklar. Abd ve Avrupa ise kendilerine yönelik başkaldırı hareketini bastırmış ve yeni yüzyılda da egemenliğini korumuş olacak.
Türkiye kazanırsa büyük bir hızda büyüyüp bölgeye hakim olacak, Batı'nın kurduğu müstemleke sistemi çökecek ve bölge, dolayısıyla dünyadaki ekonomik dağılım yeniden ve bu kez adil bir biçimde şekillenecek. İçimizdeki mekanizma da kullanılmaz hale gelecek. İşte Chp aslında bu...
Share this Scrolly Tale with your friends.
A Scrolly Tale is a new way to read Twitter threads with a more visually immersive experience.
Discover more beautiful Scrolly Tales like this.