Profile picture
karagullecioglu @karagullecioglu
, 18 tweets, 3 min read Read on Twitter
Uluslararası İlişkiler Tarihi adlı bir kitap vardır, SB Bilimler Akademisi tarafından hazırlanmıştır. Çok önemli eserdir; ilk baskısını Stalin’in bizzat redakte ettiği bilinir. 1978’de MAY yayınlarında Atilla Tokatlı (Fransızcadan) çevirisiyle çıkmıştır.
Abdülhamit ve Balkanlar tartışmaları sürerken, bu kitaptaki 93 harbiyle ilgili yorumlardan yararlanarak katkıda bulunmaya çalışayım.

Abdülhamit için şöyle denir:

“Büyük soğukkanlılıkla girişeceği Ermeni katliamlarıyla ün salacak olan, geleceğin ‘Kızıl Sultan’ıdır bu hükümdar…
… Zalim ve kalleş bir adamdı Abdülhamit II; ama aynı zamanda da müthiş kurnazdı. Şu kadarını belirtmekle yetinelim: büyük devletler arasındaki rekabetten, hiç kimse bu hükümdar kadar ustalıkla yararlanamamıştır.”
Kitapta I. Meşrutiyet’in ilanı dahi, haklı olarak, bu kurnazlıkla açıklanır.

Bu sırada Sırbistan’da Osmanlı idaresine karşı Rusya’nın her açıdan desteklediği bir gerilla savaşı yürümektedir ve Osmanlılar askeri olarak üstün durumdadırlar; ne ki “büyük devletler” anlaşmışlardır:
Tam bu günlerde İstanbul’da düzenlenen konferansta Bosna, Hersek ve Bulgaristan’a özerklik tanınması, güney Bulgaristan’ın doğu ve batı diye ikiye bölünüp Rus nüfuzundan çıkarılması (bu Avusturya’nın talebidir) ve Rusya’nın bu toprakları işgalinden vazgeçmesi kararlaştırılmıştır.
Özerklik ve bağımsızlık arasında pek az fark vardır; bütün mesele, bu anlaşmayı Osmanlı hükümetine kabul ettirmekten ibarettir ve her şey yolunda görünmektedir. Osmanlı temsilcileri, 23 Aralık 1876 günü kapanış toplantısına çağrılır, yani aslında karar tebliğ edilecektir bunlara.
Heyet içeri girer ki, dışarıda top atışları başlar: içeridekiler yerlerinden fırlarlar şaşkınlık içinde; hariciye nazırı Saffet söz alır: top atışları, anayasanın kabulünü müjdelemektedir, öyleyse konferans anlamsızlaşmıştır, zira anayasa, gerekli reformları zaten getirmektedir.
Yani anayasa, hünkârın gözünde, Avrupalıları afallatmak için bir girişimden ibarettir. Bir süre başarılı da olur: konferans dağılır.

Ama geçici bir başarıdır bu.
1877 şubatında Rusya ve Britanya dışişleri bakanları arasında müzakereler yapılır; Osmanlı hükümetinden, İstanbul konferansında istenenlerden çok daha geri, hatta formaliteden öte gitmeyen reformlar yapmasını isteyen protokol imzalanır. Kızıl Sultan reddeder, ve 93 harbi başlar.
Ne ki Rusya, İngiliz tehdidi yüzünden uzlaşma aramaktadır: böylece Osmanlı hükümetinin İstanbul konferansında zaten kabul etmiş olduğu şartlardan çok daha geri taleplerde bulunur. İstanbul’da Bulgaristan’ın güneybatıda Rodoplar güneydoğuda Edirne’ye kadar yayılması öngörülmüştür.
Rusya’nın yeni teklifine göre ise sadece, Balkan sıradağlarının kuzeyindeki bölgenin özerkliği ve Batum limanı talep edilmektedir.

Arkasında İngiliz desteği var sanan sultan bunu da reddeder.

31 Ocak 1878’de Çatalca’ya kadar Rus işgal bölgesi olarak tanıyan ateşkes imzalanır.
3 Mart 1878 tarihli ateşkes anlaşması ise, malum, Yeşilköy’de (Ayastefanos) imzalanır.

Buna göre Bulgaristan, Ege’nin kuzeyine kadar yayılır. Osmanlılar Bulgaristan’da garnizon bulundurma ayrıcalığını kaybederler. Karadağ, Sırbistan ve Romanya bağımsız ve egemen devletler olur.
Güneybatı Besarabya Rusya’ya; Dobruca’nın kuzeyi Romanya’ya; Kars, Ardahan, Doğubeyazıt ve Batum Rusya’ya; Balkanlardaki bazı topraklar da Sırbistan’a bağlanır.

İmparatorluğun bir çırpıda bu kadar geniş ve stratejik toprak parçalarını kaybettiği, benim bildiğim ilk örnektir.
Demek ki, Osmanlı’nın sonuna iktisadi başlangıç aranıyorsa Baltalimanı’na, maddi başlangıç aranıyorsa Kızıl Sultan’a ve 93 harbine bakmak gerekir. Dahası, kaybedilen Balkanlar, gerçekte imparatorluğun çekirdeğidir.

Ne ki, Kızıl Sultan’ın “kalleş ve kurnaz” olduğuna şüphe yoktur:
Osmanlı hükümeti, İngiltere’ye Kıbrıs rüşveti ve kaybedilen topraklarda nüfuz alanı açmak karşılığında, kendi kayıplarını pek az dengelemekle birlikte, Rusya’yı zaferinin meyvelerinden yoksun bırakmayı başarır.
Ama derinden hor görülmekte, aşağılanmaktadır ve bundan şu kadarcık rahatsız değildir, hatta belki de bu vesileyle düşmanlarını kapıştırıyor olduğunu düşünerek büyük bir keyif almaktadır.

Mesela, Haziran 1878’de Rusya’nın kazanımlarını törpüleyen Berlin Konferansına katılır.
Ama Bismarck tarafından açıktan hakarete uğrar Osmanlı temsilcileri. Bismarck onlara, “Türkiye’nin kaderini katiyen umursamadığını” söyler — ve sultanın adamlarının gıkı çıkmaz.
Demek ki Kızıl Sultan, İstanbul’a hapsolmuş iktidarını korumak için büyük güçler arasında dansöz ustalığıyla kıvırırken, aslında bunlar arasındaki gerilimi tırmandırarak yaklaşan savaşı da kışkırtmaktadır.
Missing some Tweet in this thread?
You can try to force a refresh.

Like this thread? Get email updates or save it to PDF!

Subscribe to karagullecioglu
Profile picture

Get real-time email alerts when new unrolls are available from this author!

This content may be removed anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member and get exclusive features!

Premium member ($30.00/year)

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!