Profile picture
İlkay @KemalistIlkay
, 175 tweets, 24 min read Read on Twitter
Nuh’un Gemisi.
Gözcüler olarak bilinen meleklerin ölümlü kadınlarla nasıl birleştiklerini, kadınların nefilim olarak bilinen dev soyunu doğurduğunu, bu fiziksel varlıkların insanlığa, yasak sanatları, bilimleri “Büyük Sel ile onların yok olmalarına yol açan günahları” öğretmişler.
Kötü davranışları olan ve Tanrı’nın göksel kurallarına isyan eden, bu nedenle cennetten sürgün edilen meleklere ‘Düşmüş Melekler’ denir. Din öğretilerinde günahkâr ve cennetten kovulmuş melekler olarak kabul eder. Fakat Enoch kitabında, iblis/lucifer/şeytandan bilgi geçmez.
Hanok birinci kitabında ilk insanları uzaktan izleyip, rapor vermekle görevli olan Gözcü baş melek Semyaza’nın önderliğinde dünyaya gönderilmiş ‘Gözcü Melek’lerin,zaaflarına yenik düşüp, insan ırkının kadınlarıyla birlikte olmaları sonucu Nefillerin (devlerin) türediği yazılıdır.
İ.Ö 2. yüzyılın ilk yarısı süresince oluşan Hanok (Hz İdris) kitabında ve 1947’de bulunan Lut Gölü parşömenleri, yeryüzüne günah sayılacak bilgileri getiren insan-melek figürünü içerir.
Tevrat’ta Tanrı’nın yanına alınan(365 yaşında canlı göğe yükselmiş)kişi olduğu belirtilerek,özel bir anlam yüklenmesine karşın,bu fikrin kaynağı olan Hanok ve kitabı gözden düşürüldü.Çünkü melek gibi dinsel varlıkların ete kemiğe bürünmesi fikri,teolojik düşünce için bir tehditti
Sumer sözcüğü ‘gözcünün ülkesi’ anlamına geliyor (bilindiği üzere Gılgamış Destanı’nda bu turfan anlatılmıştır). İbranicede ‘Nefilim’, eski Mısır’da ‘Neter’ olarak adlandırılan, ‘Gözleyenler’ bütün eski kültürlerde anılıyor.
İnsan-melekler ve onların çocukları dehşet uyandıran dev, kuş, yılan şekilleriyle anlatılıyor.
Yazar Andrew Collins bütün eski mitlerde yer alan, ‘insan kızlarla ilişkiye giren melekler’ söylemini ortodoks tavırla hasıraltı edildiğini, oysa bu söylencenin insanlık tarihi açısından çok önemli olduğunu belirtiyor.
Collins uzun, beyaz saçlı, engerek yüzlü olarark tarif edilen bu insan-meleklerin aslen Mısır’dan gelmiş olabileceğini ve Büyük Sfenks’i ve diğer devasa yapıtları kurmuş olabileceklerini söylüyor, yasaklanmış ırkın mirasının izleri, gizlenen ‘melekçi’ topluluklarda bulunuyor.
Yezidilerin en yüce varlığı, meleklerin başı Meleke Tawus’un ilk ismi, Gözleyenlerin liderlerinden biri olduğu bilinen Azazil’dir, diğer bir gizemli toplum Yaresanların da insana çok benzeyen melekleri var. Yaresanların yaratılış mitleri ise Gözcüleri içeriyor.
Hanok (Enok) hem Tevrat’ta hem de İncil’de anılmakta, yalnız çok kısa geçilmiş. Kuran’da Hz. İdris olarak anılıyor. Tufan öncesi bu peygamber Nuh’un büyükbabasıydı. Ölümü tatmadan 365 yaşında göğe yükseldi.
Bazı eski yazarlara göre bilim ve sanatları, yazı yazmayı ilk öğreten kişi Hermes, Thoth ve/veya Merkür ile birdi; yani hepsini İdris yada Hanok/Enok/Enoch ile ilişkilendiriyorlar. İlk yazı yazmayı o öğretmiş diye tahmin edilmekte.
Kitap, Tevrat gibi kutsal metinlerde anlaşılmayan ve kısa bir şekilde aktarılan birçok şeyi ayrıntılı bir şekilde betimlemiş. Adem ve Havva’nın torunları dünyaya daha yeni nüfuz ederken Düşmüş Melekler de yeryüzüne indiler.
Tanrı’nın emirlerine karşı geldi düşen melekler, insanlarla iç içe oldular. İnsanlara savaş, kozmetik, kıymetli taşlar ve günümüzde yaygın nice ilim ve sanatı öğrettiler; insanlarla düşüp kalktılar, melez çocukları dehşet saçan devler Nefilim’di.
Dünya çatırdadı,ekseni kaydı ve büyük bir tufan her şeyi alıp götürdü, buna Enok’un etkisi olduğu ve Tanrı’ya ilettiğinden ceza verildiği tahmin edilir ve Enok’ta da böyle yazar.Zamanla,devler doymamış ve insanları yemeye devam etmiş bu yüzden insanların zulmüne tanrı cevap vermş
Enok’un Kitabı tarih öncesi uzaylı ziyaretçiler (mesela, Anunakiler bile yeniden incelenmiştir bu sayede), batık kıtalar (Mu-Atlantis gibi) gibi birçok varsayıma ve teoriye yol açmıştır.
“Tanrı’nın Oğulları ve İnsanların Kızlarıyla”
Eski Ahit’in Tekvin Bölümü’nde: +
Toprağın yüzü üzerinde adamlar çoğalmaya başladı ve onların kızları doğduğu zaman Allah oğulları, adam kızlarının güzel olduklarını gördüler ve bütün seçtiklerinden kendilerine karılar aldılar.
Allah oğulları, insan kızlarına vardıkları ve bu kızlar onlara çocuk doğurdukları zaman, o günlerde, hem de ondan sonra yeryüzünde Nefilim vardı, bunlar eski zamandan zorbalar, şöhretli adamlardı.

(Tekvin, 6/1-4).
Tanrı’nın Oğulları ve İnsanların Kızlarına” ilişkin bilgi veren diğer kaynaklardan Jubilees ve Tanhuma Buber ise;
Tanrı’nın oğullarının, insanlara doğruluğu ve adaleti öğretmek için gönderildikleri, üçyüz yıl boyunca Hanok’a, Cennetin ve dünyanın tüm sırlarını öğrettikleri; ancak daha sonra ölümlü kadınlarla şehvetli isteklerini gerçekleştirip birer günahkar oldukları,
soylarının yeryüzünden yok edilmesinden önce bakireler, evli kadınlar ve erkeklerle birlikte olarak kendilerini eğlendirdikleri belirtilmişler.
Hanok, Hz. Nuh’un büyük büyük atasıdır. İnsanlığın ilk öğretmenlerinden (yazıyı öğrettiği için) sayılan Hz. İdris’e atfedilmiş günümüze ulaşan iki metin bulunur; 18. yüzyılda Habeşistan’da bulunan Enoch I ve daha sonra bulunan eski Slav dilindeki Enoch II’dir.
M.S. 1. yüzyılda yazıldığı düşünülen “Hanok’un Gizemleri” adlı kitap, 1200 yıl boyunca Rusya’da bir manastırda saklı kalmış, Hanok’un göğe alındıktan sonra orada gördükleri ve yaşadıkları konusunda ayrıntılı bilgiler içermekte.
Hanok’un gizemli rüyası olarak veya benzeri şekillerde kadim metinlerde bulunan anlatıların tarihsel açıdan çok önemli. Bir gece gördüğü rüyasındaki gelişmeler ise, son derece sıra dışı ve çarpıcıdır.
Meleklerden ikisi Hanok’u da yanlarına alarak, onu adeta bir uzay mekiğiyle yıldızlar ve gezegenler arası kozmosta gezintiye çıkarırlar. Hanok, bindirildiği aracı tarif ederkense, sanki bir roket ya da göksel bir araçtan bahsetmektedir.
Orada insana benzeyen canlılar gördüğünü de anlatmaktadır. Ona gösterilen yerlerden biri, sanki bir genetik laboratuar ve bir tür üretim galerisi kompleksi gibi. Hanok bu gördüklerini şöyle anlatır:+
“İnsana benzeyen, ama konuşmayan; boyları çok uzun, ama hiç hareket etmeyen canlıların olduğunu gördüm!”

Kitabında, tanrıların yeryüzü kızlarıyla nasıl evlendiklerini, hatta daha doğmamış ruhlar ve onlar için hazırlanmış yerler için de bilgilendirildiğini anlatmaktadır.
Enok’un oğlu olan Matuşalah’ın oğlu (Enok’un torunu) Lamek bir kadınla evlenir ve bir bebek doğar, ancak hiçte bir insana benzememektedir. Lamekse bu durumda korku içinde kalır. Nuh’un büyük-büyük babası olduğu anlatılan Hanok’un Habeşistan’da bulunan kitabındaki öykü ise:
Geçen birkaç günden sonra oğlum Metuşelah oğlu Lamek için bir kadın aldı ve kız ondan gebe kalıp bir oğul doğurdu. Çocuğun vücudu kar kadar beyaz, gül kadar kırmızı idi, kafasındaki kıllar beyaz yün gibiydi, demdeması (uzun dalgalı saç) çok güzeldi;
gözlerine gelince, gözlerini açtığında tüm ev güneş gibi parladı ve babası Lamek ondan korktu ve kaçıp babası Metuşelah’ın yanına geldi; ve ona dedi; ‘Acaip bir oğlum oldu. O sıradan bir insan değil ama cennet meleklerinin çocuklarına benziyor, biçimi değişik, bizim gibi değil.+
bana öyle geliyor ki o bizden değil, meleklerden.
Aramca parşömenlerde ise şöyle yazar:

“İşte, o zaman düşündüm ki gebelik Gözleyenler’den Kutsal Varlıklar’dan ve Nefilim’den ve kalbim bu çocuk yüzünden sıkıntıya düştü.”
Lamek’in karısını ‘gözleyen kimseler’ anlamına gelen kutsal varlıklardan oluşan özel bir ırkla ilişkiye girmekle suçladığı açıktır!!!

Başına gelen beladan dehşete kapılan Lamek babası Metuşelah’ya danışır😂

(Ne yapmış bu melekler ne diyor Lamek,ilk aldatma melekle miymiş ne😉?)
Oğlunu düştüğü beladan kurtaramayan Metuşelah da dünyadan elini eteğini çekmiş, artık meleklerin arasında yaşayan kendi babası Hanok’u bulmak için bir yolculuğa başlar.

(Sanki sülalece hayattalar, ilginç değil mi😉?)
Çok uzak bir yerde onu bulup ve oğlu Lamek’in korkularını anlattıktan sonra Hanok durumu şöyle açıklığa kavuşturur:
“Ben bunu zaten rüyamda görmüştüm ve sana da bildirmiştim. Babam Yared’in zamanında, onlar (melekler) Tanrı’nın sözünü, (ki bu) cennetin yasası idi çiğnediler.
Ve işte, onlar günah işliyorlar ve emiri çiğniyorlar; kadınlarla birleştiler ve onlarla birlikte günah işliyorlar; ve onların arasından evlendiler, çocukları oldu ve ruhları olmayan ama yalnızca vücutları olan devleri dünyaya getirecekler. Orada büyük musibet olacak.
Ve dünya tüm çürüyüşten, tertemiz yıkanıp (tufan) arınacak! Şimdi oğlun Lamek’e git de ki doğmuş olan çocuk, gerçekten dürüsttür ve onu Nuh diye çağırsın çünkü o senden sonra kalacak; o ve oğulları dünyaya gelecek çürümeden kurtulacaklar.”
🚢 Bu durumda Nuh bir dev miydi?
🚢 Nefilim olmuyor mu açıklamalara göre Nuh!
🚢Peki bulunan dev iskeletlerden biri Nuh’a aitse, Araplar el değirdiği için iskeletine cehennemden çıkmazlar inşallah 😂
🚢Batsın Bu Dünya! Peygamber için bile hayallerim bitti!!!

Konuya devam😉
Eski Ahit’in “Tekvin” kısmında; “Ve Hanok altmış beş yaşında Metuşelahın babası oldu ve Metuşelahın babası olduktan sonra, Hanok üçyüz yıl Allah ile yürüdü ve oğullar ve kızlar babası oldu ve Hanok’un bütün günleri üç yüz altmış beş yıl oldu ve
Hanok Allah ile yürüdü ve gözden kayboldu; çünkü onu Allah aldı” (Tekvin, 5/21-24)

Yeni Ahit’te Hanok’un adı:
“İmanla Hanok, ölüm görmemek üzre naklolundu ve bulunmazdı; çünkü Allah onu nakletmişti; çünkü naklinden evvel Allaha makbul olduğuna şehadet edildi.”(İbranilere,11/5).
“İman sayesinde Hanok ölümü tatmamak üzere yukarı alındı.Kimse onu bulamadı,çünkü Tanrı onu yukarı almıştı.Yukarı alınmadan önce Tanrı’yı hoşnut eden biri olduğuna tanıklık edildi.İman olmadan Tanrı’yı hoşnut etmek olanaksızdır.Tanrı’ya yaklaşan,O’nun var olduğuna ve kendisini
arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir.“Adem’den sonraki altıncı kuşaktan olan Hanok, bu adamlara ilişkin şu peygamberlikte bulundu:
“İşte Rab herkesi yargılamak üzere on binlerce kutsalıyla geliyor.
Tanrı yoluna aykırı, tanrısızca yapılan bütün işlerden ve tanrısız günahkârların kendisine karşı söylediği bütün ağır sözlerden ötürü Rab, bütün insanlara suçluluklarını gösterecektir.”
İdris kelimesine Arapça, “ders veren, eğiten, okutan, öğreten” anlamında.İbranice ve Arapçadaki anlam paralelliklerine ve kadim çağlardaki lakabın kullanımının önemine bakarak Enoch’un Hz. İdris olduğu söylenebilir.
Hz. İdris, Kuran-ı Kerim’de iki ayette zikredilir.

“Kitapta İdris’i de an. Şüphesiz o çok sadık bir nebiydi. Biz onu çok âli bir makama yükselttik.”
(Meryem: 56-57).
“İsmail’i, İdris’i ve Zülkifl’i de hatırla. Bunların hepsi sabredenlerdendi. Onları da rahmetimizin içine soktuk. Şüphesiz onlar salih kimselerdendi.”
(Enbiyâ: 85-86).
(Kelime anlamı olarak İdris Hanok için güzel bir ifadeye sahip olsa da, genelde Michael-Mikail gibi genelde dini isimleri de benzetme yapmaları ve dinden dine değişen dini terimlerde ne ilginç ki görevleri aynı mı ne😉?!. Konuya devam. +)
Hanok, gözcülerin yeri ve kimliği konusunda bilgi verir: İkiyüz Gözcü Eski Filistin’in bölgesinde yer alan Hermon Dağı’nın doruğu Ardis’e iner. İnsanlığa yeni bilgiler getiren bu grubun önderleri Şamyaza ve Azazel’dir. Kitabın birinci bölümünde;
“Bunlar Enok’un kutsanma sözleridir. Gözleri açılan ve göklerde kutsal bir vizyon gören Enok ve dedi ki: O görüntüyü bana melekler gösterdi.”
Hanok’un Kitabı’nda yeryüzündeki kötülüklerin kaynağı,doğrudan doğruya Düşmüş Melekler ile ilişkilendirilir.Kitabın yedinci bölümü,Düşmüş Melekler için, “İnsanoğulları çoğalınca,güzel ve alımlı kızları oldu.Melekler, göklerin çocukları onları görüp onlara karşı şehvet hissettiler
Birbirlerine dediler ki: “Gelin, insanların arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun.’Sonra liderleri Semyaza onlara dedi ki:’Bunu gerçekten yapmayı kabul etmeyeceğinizden ve büyük bir günahın cezasını tek başıma çekmek zorunda kalacağımdan korkuyorum.”
Onlar da ona dedi ki: “Yemin edelim. Ne olursa olsun bu plandan vazgeçmeyeceğimize dair karşılıklı (yemin edelim).” Sonra hep birlikte yemin ettiler ve planı uygulayacaklarına söz verip, toplam iki yüz kişi, Yeret’in zamanında Hermon Dağı’nın zirvesine indiler.
O dağa Hermon Dağı demişlerdi,çünkü bu iş için birbirlerine yemin etmiş, vazgeçmemek üzere lanet okumuşlardı. Liderlerinin isimleri; Semyaza, Araklba, Rameel, Kokablel, Tamlel, Ramlel, Danel, Ezeqeel, Baraqiyal, Asael, Armarel, Batarel, Ananel, Zaqiel, Samsapeel, Satarel, Turel,
Yomyael, Sariel. İki yüz meleğin liderleri bunlardı. Onlarla birlikte olan diğer tüm meleklerle birlikte kendilerine eşler aldılar. Her biri kendilerine bir eş seçti ve onlarla birleşmeye, kendilerini onlarla kirletmeye başlayıp, onlara büyüler öğrettiler!
Haliyle kadınlar hamile kaldı ve devler doğurdu. Sonunda insanlar onları besleyemeyecek hale gelene kadar, bu devler insanların ürettiği her şeyi tüketti. Ve devler yemek için insanlara döndü ve onları yediler.
Çok Kuşlara, yabani hayvanlara, sürüngenlere, balıklara karşı günah işlemeye ve sonra birbirlerinin vücutlarını yemeye, hatta kanını içmeye başladılar. Ve dünya bu vicdansızlardan şikâyetçi oldu.”
Azazyel insanlara kılıç, bıçak, kalkan ve zırh yapmayı, Semyaza ise büyü yapmayı öğretmiş; kötülükler artmış, çok sayıda zina işlenmiş ve insanoğlu yoldan çıkmıştır.

(Bir dünya düşünün lütfen,düşen melekler bile ona zarar vermiş;yinede gezegenimiz mavi kalacak kadar hayalperest)
Kesabel, meleklerin kutsal oğullarına şeytani kılavuzluk yapmış, yoldan çıkarmış, vücutlarını kadınlarla kirletmeye sevk etmiştir. Gadreel, insanlara tüm ölümcül darbelerini, savaş zırhlarını, kılıçlarını ve diğer öldürücü silahları göstermiştir.
Penemuel, meleklerin bilgeliklerinin tüm sırlarını, mürekkep ve kâğıtla yazmayı öğretmiştir. Kasdeya, insanlara kirli ruhların ve şeytani varlıkların tüm kötü etkilerini,düşük olması için rahimdeki embriyonun nasıl öldürüleceğini, yılan ısırıklarıyla ruha zarar vermeyi göstermiş
Kitabın Dokuzuncu bölümündeyse; Baş Meleklerden Mikail, Gabriel, Rafael, Suryal ve Uriel’in göklerden aşağı baktıkları, dünyada dökülen kanı ve işlenen sonsuz kötülükleri gördükleri,bunun üzerine;
Tanrı’ya, her şeyi anlatıkları bölümdür. Kan ve günahla dolu dünyada, ölülerin ruhlarının ağladığını ve çığlıklarının Cennetin kapılarına kadar ulaştığını, dünyadaki adaletsizliklerden dolayı feryatların dinmek bilmediğini Tanrıya söyleyen Baş Melekler,
Tanrı’nın buna neden engel olmadığını sorarlar ve ondan yol göstermesini dilerler; Tanrı, öncelikle Uriel’i Nuh peygambere gönderir ve der ki:

(benim notum; Tanrı hiçbir din kitabında Mert olup insanlara neden ulaşmamışsa, ulaşmamış anlaşılan hiç😂; günaha girmeden devam+)
“Git ona benim adımla de ki: Kendini sakla ve ona gelen sonu göster.Çünkü dünya yıkılacak.Tufanın suları tüm dünyaya gelmek üzere ve dünyanın üzerindeki her şeyi yok edecek.Nuh’a bu tufandan nasıl kurtulacağını öğretki dünyanın gelecekteki tüm nesilleri için tohumu korunabilsin.”
Tanrı daha sonra Rafael’i görevlendirir ve şöyle der: “Azazyel’in elini ayağını bağla ve onu karanlığa koy. Dudael’deki çölde bir yer aç ve onu oraya koy. Üzerine sivri ve sert kayalar koy. Tamamen karanlıkla örtülsün ve sonsuza kadar orada kalsın.
Yüzünü de kapat ki ışığı göremesin. Büyük yargı gününde Azazel ateşe atılacak. Azazyel’in öğrettikleri yüzünden tüm dünya kirlendi. O yüzden tüm günahı ona yükle.”
(Galiba Katip hep Nuh’un büyük büyük dedesi, Tanrı’nın yanında “yaz oğlum” dediğiymiş😂,ne hayırlı bir ak sakallı dede diyeceğim az kaldı🤭;
arada duramadan sululuk yapıyorum afedersiniz)
Gabriel’e: “Gayri meşruluğun, yozlaşmışlığın, ahlaksızlığın ürünü olan çocukların karşısına çık ve o Gözcülerin çocuklarını insanların arasından çıkar. Onları oradan çıkar ve birbirlerine düşür ki birbirlerini yok etsinler. Çünkü fazla günleri kalmadı ”der.
Mikail’e ise Semyaza’ya ve onunla birlikte olanlara, ‘pisliklerini bulaştırmak için kendilerini kadınlarla birleştirenlere’, suçlarını bildirme görevini verir.
Suçlarının cezası olarak Mikail, tüm oğulları birbirlerini katlettiğinde, sevdiklerinin yok olduğunu gördüklerinde, neticesi sonsuza kadar sürecek olan yargı gününde sonları gelene kadar, yetmiş nesil boyunca onları alçak yerlere zincirleyecektir.
O günler geldiğinde ise işkenceyle ateş çukuruna gönderilecek ve sonsuza dek hapsedileceklerdir.
Düşmüş Meleklerin yargılanması ile ilgili bilgiler, Mikail, Rafael ve Rakael’in birbirleriyle konuşmalarında da geçer. Yargı gününde Mikail, Rafael’e;
“Meleklerin yargılanmasının şiddetinden dolayı ruhun gücü beni sersemletiyor, titretiyor. Onları eriten bu şiddetli yargılamaya kim dayanabilir? Liderleri yüzünden onlara uygulanan bu yargılama karşısında kimin kalbi yumuşamaz, kimin içi titremez?”
Yargı devam ederken Rafael, Rakael’e: “Tanrı’nın gözü önünde olamayacaklar. Ruhların Tanrısı onlara kızdı, çünkü onlar Tanrı kendileriymiş gibi davranıyorlar. O yüzden gizli bir yargı ebediyen buldu onları.
Ne melekler ne de insanlar gidip onlara eşlik eder, onlar bu yargılamaya ebediyen, tek başlarına maruz kaldılar.”
Semyaza’nın tövbe ettiği ve Güneye, Cennet ile yeryüzü arasındaki bir bölgeye gittiği, ayakları yukarıda, başı aşağıda olmak üzere günümüzde Yunanlılar’ın Orion adını verdiği kuyruklu yıldızı oluşturmuş.
Azael’in ise Samhazai gibi tövbe etmediği, aksine kadınlara, erkekleri baştan çıkaran süsler ve çok renkli kaftanlar vermeye devam ettiği belirtilmekte; Azazel adı Tevrat’ta üç kez geçmektedir bu kısım mühim.
Yahudi geleneğinde Azazel adı hem ‘günah keçisi’ hem de ‘düşmüş melek’ veya ‘iblis’ olarak kullanılmış; bu durumda bizim şeytan buradan betimlenmiş ve ismi belki de değiştirilmiş çünkü; az sonra darkleyeceğim bilgi aktarımı üzerine dinler birbirinden alıntılar ve küçük farklarla!
Azazel, Kabala düşüncesine göre, Hanok Kitabı’nda belirtildiği gibi olan ve insan kızlarıyla evlenerek dünyada Nefilim çağını başlatan, ‘Düşmüş Melek’lerin başı, Satan’ın Âdem’e secde etmek emrinin verilmesinden önceki ismidir.
(Kim yahudilerden alıntı yaptı dinimize?;)
İbranicede El (Tanrı) tarafından Azeez (desteklenmiş) anlamına gelir. Midraş Yalkut’ta yazılı olan: “Noah tufanından önce puta taparlık yayıldı, Tanrı bu duruma çok öfkelendi. İki melek; Şamhazai ve Azazel Tanrı’ya; ey evrenin efendisi, dünyayı yarattığında,
Sana o çok önemsediğin insanın ne mal olduğunu söylemedik mi?

Tanrı: Çok iyi biliyorum ki, eğer dünyanın hükmünü size verseydim, kötü tutkulara kapılıp, insanlara karşı acımasız ve zalim olacaktınız.
Melekler: Eğer insanların arasına karışmamız için bize izin verirsen, bilgelikle ismini yücelteceğimizi göreceksin.

Tanrı: Gidin ve insanlar arasında yaşayın, size izin veriyorum.
Çok geçmeden Şamhazai, Ester isimli genç ve güzel bir kız gördü ve onunla olmak istedi.
Kız: sSzin göklere çıkabilmenizi sağlayan o sihirli kelimeyi bana öğretmeden seninle olamam, dedi.
Melek kelimeyi kıza öğretti, kız kelimeyi söyleyerek göğe yükseldi.
Kız kendini ahlaksızlıktan uzak tuttuğu için göklere, Yedi Yıldız’ın arasına yükseldi ve oradan Tanrı’ya övgüler sundu.
Melekler daha da ileri gidip güzel insan kızlarıyla ilişkiler kurdular ve çocukları ‘Nefilim’ oldu.
Yahudi inancında, Satan (!) veya Azazel şu sözlerle anlatılıyor: “Kemalin mührü, hikmetle dolu, güzellikte tam olan sendin. Sen Eden’de Tanrı’nın bahçesinde idin; sarı yakut, kırmızı akik, beyaz akik, gök zümrüt, akik, yeşim, safir, kızıl yakut, zümrüt taşları ile
bütün değerli taşlarla ve altınla kaplanmıştın. Sen meshedilmiş gölge salan Kerubi idin ve seni ben diktim. Tanrı’nın mukaddes dağı üzerinde idin, ateşten taşlar üzerinde gezdin...
Sende kötülük olduğu bulununcaya kadar, yaratıldığın günden beri kâmildin...
Senin içini zorbalıkla doldurdular ve suç işledin ve seni Tanrı’nın dağından attım. Ve seni gölge salan Kerubi, ateşten taşlar arasından atıp yok ettim; seni yeryüzünde kül ettim ve ebede kadar yok olacaksın.”
Tufan, Tevrat’a; “ilahi varlıkların, insan kızlarının güzelliğini görünce beğendikleriyle evlenmesiyle başlayan bir sürecin sonucudur. Bu evlilikleri müteakiben her türlü ahlaksızlığı yapan insanoğlu Tanrı’nın gazabını üzerine çekmiştir.
Tevrat’a göre o vakte kadar yüzlerce yıl yaşayan insanların hayatları, yaptıklarından dolayı yüz yirmi yılla sınırlandırılmıştır. İbranice metinde Nefilim olarak geçen Nefiller, mitolojideki düşmüş melek inancıyla ilişkilendirilmiştir.
Nefilim kelimesi bazı kaynaklarda düşmüş meleklerin kendileri için bazen de bu semavi varlıkların insan kızlarıyla birlikteliğinden doğan çocuklar için de kullanılmıştır.
Tanrı insanların yaptıkları kötülük sebebiyle insanı yarattığına pişman olmuş ve yarattığı her şeyi yeryüzünden silip atacağını ahdetmiş;
“Rab baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte. İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı.”
“Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım. Çünkü onları yarattığıma pişman oldum.”
Ama Nuh Rab’in gözünde lütuf buldu. (Yaradılış 6: 5-8).
Peki mesele neydi? Küçük bir topluluk günahkar meleklerin gerçekten varolduklarına inanmışlardı. Birçok yorumcu ise; böyle hikayelerin içinde yaşadığımız fiziksel dünya ile nasıl bir ilişki içinde olduklarını tam olarak açıklayamamışlardı.
Yahudiler ve Hıristiyanlar bu tür çürüme ve günahları Tufan’dan önce ölümlü kadınlarla evlenen ilk günahkar meleklere kan bağı ile bağlı olanların yaptıkları işler olarak görmüşlerdi.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ‘Yared’in Oğulları’ olarak bilinen ismini Hanok’un babası Yared’den alan bir örgüt vard ve Yared’in yaşadığı çağda Gözcüler’in cennetten atılmış oldukları söylenir.
Manifestolarında, Yared’in Oğulları; Gözcüler’in torunlarına karşı amansız bir savaş andı içerler. Gözcüleri tarihte hep insanoğlunu ezmiş, kötü şöhretli Firavunlar, Krallar ve Diktatörler olarak görürler.
Jaredite Advocate Yared’in Oğulları’nın sesi, Hanok’un Kitabı’ndan bol bol alıntılar yapar ve Gözcüleri; dünyayı yöneten bir gök mafyasına benzetir.
Tarihçi S.H. Hooke, ‘Middle Eastren Mtyholog’ adlı kitabında: “Tekvin 6: 1-4’teki kısa ve kasten muğlak olan sözlerin arkasında, Tanrılara karşı ayaklanmış ve dünyaya atılmış yarı-kutsal varlıklardan oluşan bir ırkın çok ünlü bir miti yatmaktadır.
Burada Yahwist tarafından korunan bu mit aslında yok olmuş bir dev ırkı varlığına inancı açıklayan etilojik bir mitti.”
Günahkar melekler; tufan öncesi uzak bir çağda yaşamış, insanlığa yasaklanmış birçok şeyin ilk bilgisini miras olarak bırakan etten-kemikten bedenleri olan varlıklar olduklarına dair düşüncenin Yahudi toplumunun bazı kesimlerince geniş kabul gördüğünün çok açık kanıtları vardır.
MÖ yaklaşık olarak 170-120 yılları arasında Lut Gölü’nün batı kıyısındaki, engebeli sıcak bölgede son derece dindar bir hayat sürmüş olan bu kesimlerde dini topluluklar da dahildi.
Mesela, tarihte Essenliler olarak bilinen, merkezleri de Kumran’da olduğu düşünülen topluluk bunlardan biriydi. Hristiyanlığın gelişiyle birlikte Hanok Kitabı ve ona benzer eserler ilk kez elde edilebilir hale geldiler.
MS 1. yüzyıldan 3. yüzyıla kadar İlk Kilise liderlerinden çoğu o kitapları kullandılar, alıntılar yaptılar!!! Ve bazı Hıristiyan araştırmacılar, ölümlü kadınların meleklerin günahlarından sorumlu olduklarını savundular.
Kilise Pederi Tertullianus, Korintoslular 11-10’da, Paul’ün kadınların güzel saçlı peçesiz kadınlardan hoşlanan günahkar meleklerin (!)
👉 şehvetlerini kabartmayacak biçimde örtünmelerini istediğini savundu !!!...
(Rahibeler kapalı ama peçesiz; demek ki ta o zamanlardan beri göz yerine hep kadınları kapamışlar.)
Günahkar meleklerin fiziksel bedenlere sahip olduklarının birçok ünlü ilahiyatçı arasında kabul görmüş olmasına ne demeli? Gerçekten de Kilise Pederleri çağına kadar bu durum böyle sürdü, fakat 4. yüzyıldan itibaren böyle konular ciddi biçimde sorgulanmaya başlandı.
Bu insanlar içinse günahkar melekler etten-kemikten varlıklar değildi, böyle birşey olduklarını ima eden en küçük bir söz sapıklıkla eş tutulurdu! Hanok’un Kitabı’nın baskı altında tutulmasını,gözden düşmesi sonucunu getirdi.
🚢Bize melekler cinsiyetsiz dendi, oysa er deniliyor😂
Robert Eisenman sayesinde çevrilip yeniden oluşturulmuş apokaliptik bir parçada Amram’ın anlaşmasına ilişkin, Kanun koyucu Musa’nın babası Amram’a görünen iki Gözcünün görünüşü oldukça ürpertici bir biçimde tasvir edilmiştir, orada;
”Rüyamda ‘Ben Gözleyenler’i gördüm’ benim üzerimde çok büyük bir bahis yapan ve iki (adam) benim üzerimde kavga ediyorlardı, onlara sordum;
-Kimsiniz, ki benim üzerimde böyle yetkilisiniz. Onlar cevap verdiler: Biz ezelden beri tüm insanlık üzerinde yetkiliyiz ve yöneteniz.
Bana sordular;
-Sen hangimizin yönetmesini istersin (seni)?
Gözlerimi kaldırıp onlara baktım, onlardan birinin çok korkunç bir görünümü vardı, bir yılan gibiydi, (tekrar baktım ona) görünüşünde, engerek yılanı gibi yüzü...”
Eski metin, bu Gözleyeni Karanlıklar Prensi/Kötülüklerin Kralı Belıal ile arkadaşını ise Işığın Prensi/Doğruluk Kralı Melkizedek olarak da bilmen Mikael ile özdeşleştiriyor. Hanok yatağında yatarken ona görünen insana benzeyen iki Gözleyenin görünümünden söz eden anlatı,
Musa’nın babası Amram’a görünme öyküsüyle oldukça benzerlikler taşıyor:
“Ve orada bana dünyada hiç görmediğim kadar uzun iki adam göründüler. Ve yüzleri güneş gibi parlıyordu, gözleri yanan lambalara benziyordu, dudaklarından ateş çıkıyordu.
Giysileri tüylerin görünümündeydi, elleri kardan beyaz. Benim başımın üstünde durdular ve bana ismimle seslendiler...”
Hanok Kitabı ve Lut Gölü Parşömenlerindeki tasvirlere dayanarak ressam Bilie Walker John tarafından çizilen bir gözcü resmi. Acaba bu Gözcüler farklı bir şey de olabilir miydi, melek veya insan dışında... Vaktiyle “Frinch”dizisindeki gözcüler aklıma geliyor, şapkalı🤣
Farmasonluk sayısız sırlarla dolu bir örgüt; Hanok ilk modern Farmasonluk ya da bilindiği gibi spekülatif Masonluk ile birçok deneyimlerde bulunmuştu.
Bir efsaneye görede;Tufan’nın olacağını önceden bilen Hanok oğlu Metuşelah’m yardımıyla hepsi birbirinin üzerinde olan dokuz adet gizli kubbe-mezar yapıp; en altındakine İbrani Tanrısı’nın konuşulamayan,Söylenemez Ismi’nin yazılı olduğu üçgen şeklinde altın bir tablet yerleştirdi
Hanok’unmeleklerden öğrendiği yazılı olan ikinci tableti oğluna saklaması için verdi. Kubbe mezarlar öylece mühürlendi ve tam üzerine Hanok, bir tanesi “asla yanmaz” mermerden, diğeri “suda batmaz” Laterus’tan yani tuğladan iki tane yıkılmaz sütun dikti.
Mermer sütunun üzerine biraz uzakta, yer altındaki kubbe mezarların birisinde paha biçilmez bir hazinenin bulunduğunu söyleyen bir yazı yerleştirip, tuğla sütunun üzerine de “Masonluk’un arşivi” diye adlandırılan insanoğlunun “yedi bilimi” yazılıydı.
Hanok daha sonra, dini gelenekteki Kudüs Tapmak Dağı’na karşılık gelen Morya Dağı’na çekildi, oradan da cennete götürüldü. Zamanla, Kral Süleyman, efsanevi sarayını yaptırırken gizli kubbe-mezarları buldu ve kutsal sırları öğrendi.
Bu iki antik direğin anısı localarına onların resimlerini asan Farmasonlar tarafından korundu!
Tufan öncesi direkleri ya da Hanok’un direkleri diye bilinen bu direkler, Süleyman’ın Tapınağı’nın girişinde, sağda ve solda durduğu söylenen “Yakin”, “Boaz” isimli iki dev direğin resimleriyle yer değiştiler.”
Hanok’un yaptığı dokuz gizli kubbe-mezarın neyi temsil ettiği tam olarak hala bilinmiyor. Lut Gölü toplumları arasında kabul edilen, Kabala’nın gizli öğretileri arasında olan mistik üyeliğin dokuz aşamasını işaret ediyor olabilirler.
Bir tarafdan, belki de gizli kubbe mezarların efsaneleri Kutsal Toprak’ta bir yerlerde insanın geleceği için son derece önemli kutsal nesneleri gizlemek için yapılmış gerçek yeraltı odalarını işaret ediyordu; haliyle teoriler artabiliyor.
Tevrat’ın Tekvin Kitabı’nın 5. bölümünde, Adem’den Nuh’a kadar on tufan öncesi patrikin soyağacı sıralaması veriliyor. Her biri için yalnızca isimleri, ilk çocukları doğduğu zaman kaç yaşında oldukları ve hangi yaşta öldükleri yazılıyken bunun tek ve çarpıcı istisnası Hanok!
Hanok’un “tanrılarla yürüdüğü” iki kez söylenir, ikinci kez geçtiğinde daha da karmaşık bir anlatıma ulaşır: ‘-O ölmedi, çünkü Tanrı aldı onu.’ Tekvin’in yazarının bu sözlerle Hanok’un ölmediği, Tanrı meleklerinin yardımıyla cennete ‘götürüldüğünü’ ifade ettikleri çok açık.
Hanok (kabul olmuş) Yahudi-Hıristiyan literatüründe çok özel bir yere konulmuştur. Ibrani mistikleri de onun cennete götürülmesini Melek Metatron’a dönüşmesi olarak yorumlar. CennettHanok, bir İbrani söylencesine göre hemen düşmanlar kazanmış.
Melek Metatron’a dönüştüğü zaman “Hanok’a verilen yüksek unvana” itiraz eden Azza isimli bir melek Paradise’den (cennet) kovuldu😉.
Hanok’un Gizemi adlı kitabında Robert Lomas Hanok’tan kalan kitabı inceledi; Lomas’a göre 10.000 sene önce üstün bir uygarlık vardı. Kitapta adı geçen düşmüş melekler o insanlardandı. Bu insanlar bir kuyrukluyıldızın dünyaya çarpacağı bilgisine sahipti!
Bunu insanlarla paylaşıp ve insanlığın devamını sağlamak için Nuh’u uyardılar! Lomas’ın yaptığı araştırma; M.Ö. 7640 tarihinde dünyaya bir kuyruklu yıldızın çarptığı yönündeydi. Teoriye göre Kuyruklu yıldız çekim etkisiyle parçalanarak 7 ayrı bölgeye düşmüştür.
Hepsi de okyanuslara denk geldiği için dünyada çok büyük tsunamiler oluşmuş; tsunamiler de Nuh tufanını oluşturmuştur.
Çok eski zamanlardan “Gözcü”ler denen varlıkların dünya üzerinde dolaştığı ve yaptıklarıyla dünyadaki hayatı derinden etkilediğine ilişkin birçok toplumun kültüründen gelen bilgiler var.
Eski dil uzmanları, Antik Çağ kültürlerine net biçimde damgasını vurmuş bu gizemli varlıkların, neredeyse bütün eski uygarlıklarda “Gözcüler” olarak adlandırıldıklarını belirtiyor.
Tüm Antik Çağ metinlerinde, kendi tarihlerini derleyen toplumlardan kalmış belgeler, geriye doğru giden kronolojilerinin sıfır noktasına, tam olarak çözümlenemeyen bir tür ‘başlangıç dönemi’ yerleştiriyorlar.
Bu her birinin tarihlerinde, “yönetimin tanrılardan insanlara geçmekte olduğu” bir ara dönemi belgeliyor. Belirsiz bir başlangıç döneminden beri bizzat tanrılar tarafından yönetildiğini söyledikleri ülkelerinin,
“Gözcüler” tarafından yönetildiğini ve sonuçta krallığın insanlığa devredildiğini anlatıyorlar. Eski Mısır’da adı ise, “Neter”ler. Osiris’in oğlu Horus tarafından yönetilen ülke, belli bir dönem sonrasında, bir “Kral Yaratma” töreninden sonra insanlara bırakılıyor.
Normal insanlara göre çok daha uzun yaşayan, ülkeyi binlerce yıl yöneten, esrarengiz varlıklar olan Neterler geri plana çekiliyorlar; sonra da, izleri siliniyor. Bu ilk “insan kral”, bugün arkeolojinin değişmez bir gerçek biçiminde kabul ettiği, Firavun Menes.
Sümer Kral listelerini içeren ve Mezopotamya’da bulunan kil tabletlerde yine Mısır’da olduğu gibi, listenin en üst sırasında, her biri neredeyse 10.000 yıl, 15.000 yıl yaşayan krallar var!!!

Bunlar, “Tufan’dan önce” uzun süre ülkeyi yönetmişler, sonra insanlara devretmişler!!!
İlluminati, 1776’da Adam Weishaupt tarafından Almanya’da kurulmuş gizli bir örgütün adıdır. Gerçekte, örgütün varlığı ise 18. yüzyıldan çok eskiye dayanır. Kendi kaynaklarına göre İlluminati, bir zamanların kayıp kıtası Atlantis’te yaşamış olan Düşmüş Melekler’in devamıdır.
Düşmüş Melekler insanlarla çiftleşmiş ve üstün bir ırk olan “Aryanlar” ortaya çıkınca da onlara Kadim Bilgi’yi öğretmişlerdir, İlluminati bu sebeple , kendisini “organize din”in baskısı ve zulmü karşısında yüzyıllardan aktarılmış geleneğin vârisi olarak görür.
Görev addettikleri temel amaçları, bir dünya düzeni kurmak ve düşüncelerini dünyadaki tek din olarak yerleştirip, bunu kendileri yönetmektir. Bu sebeple,
Yüzyıllar boyunca İlluminati üyeleri kendi aralarında evlenmiş ve böylece asil soylarını koruyup kuşaktan kuşağa gizemli bilgilerini aktarmışlardır ki kendilerine aynı zamanda “Aile” de derler. İlluminati’nin fikirleri, kadim gizemli öğretilere dayanır.
Onlara göre, gerçek diye bir şeyin olmadığı gerçeğini göstererek insanoğlunu “özgürleştiren” Şeytan’dır. Hatta “ahlak” denen şey uydurmaydı ve sıkıcı kitleler tarafından icat edilmişti.
Onlara göre, “irade” var ve bu yüzden insanın başarısı, ahlak olarak görülen her türlü vesvesenin üstesinden gelmekle mümkün, yani “yöntem değil, sonuç önemli.”
Tarihi, “özgürlüğün” bir gelişimi olarak yeniden yorumlayan ilk kişi Alman bir profesör ve İlluminati üyesi Georg Hegel oldu.
Hegel, Kabala’ya dayanarak, tarihin Tanrı’nın kendisini anlaması süreci fikrinin gelişimi olduğunu öne sürüp; “özgürlük” fikrinin yerleşmesi hedefine doğru sürekli ilerledikçe Batı uygarlığı batıl inançlardan arınıyor ve insanın kendisi Tanrı oluyordu.
İlluminati, Düşmüş Melekler’den geldiklerini, onların da Kabala olarak adlandırılan ‘Kadim Bilgi’ye sahip olduklarını ileri sürer. İlluminati’ye göre, insanlara astroloji, büyü ve simya gibi gizli sanatları ilk öğretenler bu dünya dışı varlıklar.
Tarihin bu dönemi kayıp kıta Atlantis’le aynı dönemde; ayrıca Düşmüş Melekler’le insanların çiftleşmesinden türeyen bu ırkın adı da “Aryanlar”dır.
İddiaya göre, onların yozlaşması, dünyanın o kadar yozlaşmasına neden olmuştur ki; Tanrı onları Büyük Tufan yoluyla yok etmeye karar vermiştir!
‘Kabala’ tefsirine göre, Yahudi kralların tümü Yusuf’tan ve fahişe kılığına girip onun aklını çelen Kenanlı bir kadın olan gelini Tamar’dan gelmektedir. Oğulları Perez ise, Davut’un soyundandı.
Kabalacı geleneğin büyük bölümünün yüklendiği Süleyman, Davut’un Hititli bir kadın olan Batşeba’dan doğma oğluydu. Kabala tefsirinde, ‘Mesih Davut soyu olduğu kadar, bu nedenlerle aynı zamanda Düşmüş Melekler’in soyundan da gelmektedir.
Daha ayrıntılı araştırmak isterseniz; kaynaklar,

🔍Peygamber Enok’un Kitabı HERMES YAYINLARI

🔍Hanok’un Gizemi Robert Lomas
🔍Hanok’un Gizemleri Baruh’un Kıyameti
CBN YAYINLARI

🔍İdris Peygamber’in İki Kitabı Richard Laurance, Richard Charles, Rutherford H. Platt

🔍Meleklerin Küllerinden Günahkar Bir Irkın Mirası
Andrew Collins
Ad kavminin yaşadığı yer olarak bilinen Ubar şehri. Halen arkeolojik kazı çalışmaları yapılmaktadır; peki Ad Kavmi için bilinenler neler? Kısaca+
Araplar Sami ırkından gelen büyük bir millettir; başlangıcı, eski zamanlara doğru uzayıp gider. Sami milletler, Hz.Nuh'un büyük oğlu Sam'a mensup olup, ilerlemiş milletlerin ayrıldığı büyük kollardan biridir.
Sami dillerden bugün hala mevcut olan yalnız arap dilidir; Sami milletlerin asıl beşiği, Babilistan olmayıp Arap yarımadasıdır.
Ad-ı Ula, kuzeyden, güneye çeşitli kavimlerin göçlerinden de önce, Arap Yarımadası'nda yerleşik bulunan ve medeniyet açısından da en gelişmişi olan bir kavimdir; diğeri ise Semud'dur.
Ad Kavmi, Arab-ı Aribe'den sayılır ki, bunlar halis araptır; yani yarımadanın en eski halklarındandır. Arab-ı Aribe, Sam'ın 2 oğlu Lavez ve İremden türemiştir. Adı Ula, İrem'in 5 oğlundan biri olan Avs bin Ezm'den gelmektedir. Avs bin Ezm oğulları, Adı Ula diye yad olunur.
Yemen ile Umman arasındaki Ahkaf, Hadramevt ve Şuhar taraflarını yurt edindiler ve Hadramevt'te, bugün dağlarda oturanların konuştuğu Ukayli dilinin, Ad dilinden kalma olduğu zannediliyor.
Hz Hud da burada nübüvvet vazifesi almış ve hatta, İbnü Rüşd Vadisi'nde Nebiyullah Hud adında bir köy vardır ki, Beni Nebiyullah Hud Kabilesi'nin bir meskenidir.
Ahkaf(Dehna): Necid, Yemen, Hadramevt sıradağlarıyla çevrili bir kum deryasıdır. İçine girmeye kimse cesaret edemez; haritalarda ise, boş ve meçhul arazi olarak gösterilmektedir. Hadramevt'in kuzeyine isabet eden yerlere ise, Ahkaf denir.
Dehna, mamuriyetten uzak bir yer olup, üzerinde kuş uçmaz. Ağaç değil, ot bile bitmez! Afrika'nın büyük sahrasından bile beter bir yer.
Kumların derinliği, ortalama 120 metreden fazla olduğu gibi, kum tepeleri, 300 metreye kadar yükselerek dalgalar gibi, bir taraftan diğer tarafa çalkalanır gider. Bu kum deryası içinde, bazı korkunç girdaplara tesadüf olunur ki, bunlara ise, Bahru-s Safi adı verilir.
Bu girdaplar, etrafında yükselen beyaz kumlu sahralarla bilinirler ve bu yer zamanımızda Rubh Al Khaliolarak biliniyor.
Yemen ve Hadramevt taraflarında, Ad Kavmi'nin, Müsned tabir edilen hususi bir yazıları vardı. Makrizi'nin beyanına göre, bu yazı sağdan sola, birbirinden ayrı harflerle yazılırdı; bunun ise Sami yazılara benzerliği olmayıp, nerden çıktığı, nerden alındığı meçhuldür.
Bir rivayete göre;” Araplar'da en evvel melik olan Ad'dır. Ahkaf'ta bir hükümet kurdu. Vefatında, Şedid, Şeddad, İrem adlı oğulları sırasıyla hükümdar oldular. Şeddad, ilahlık davasına kalkışarak, hatta cenneti taklit ederek, İrem bağı adında müzeyyen bir yer yaptırmıştı.”
Rabb'inin, Ad (Kavmi'ne) ve yüksek sütunlar sahibi İrem'e, ne yaptığını görmedin mi? Ki, şehirler içinde, onun bir benzeri yaratılmış değildi.

(FECR(89)/6-8)
Şedid'le Şeddad'ın Beni Himyer'den oldukları, tarih araştırmaları ile ortaya çıkıyor. Ad, sonradan ikiye ayrılmış, birine Hulcan, diğerine Hulcan'ın kardeşi Lukman hükümdar olmuştur. Bunlara, Tanrı tarafından Hud gönderilmiş. Hulcan'ın kabilesi isyan etmiş ve helak olmuş.
Lukman'ın kabilesi itaat ettiğinden, çok vakitler devam etmiş, bu nesil, Kahtaniler'in galip gelişine kadar devam etmiştir. Nihayet Yarub (Kahtan'ın oğlu), oraları istila edince, Ad'ın geri kalan kısmı, Hadramevt'e sığınmış.
Hadramevt adındaki hükümdarın muharebeleri esnasında, komşu kavimlerle karışıp gitmiştir.İçlerinden yalnız Beni Bekr b. Muaviye b. Bekr b. Ad devam ederek, ‘Ad-ı Saniye'yi (ikinci Ad) teşkil etmiştir.
Ad mimarlıkta çok ileri gitmişti; hala bugün bile Ad Kavmi'nin kalıntıları olmak üzere Yemen ve Hadramevt taraflarında bir takım eserler, şehir, köşk, su bend i gibi büyük bina harabeleri gösterilmektedir.
Siz, her tepeye bir anıt-alamet inşa edip oyalanıp eğleniyor musunuz? Büyük ve sağlam yapılar yaparak, kalıcı (ebedi) olacağınızı mı umuyorsunuz? Tutup yakaladığınız zaman da, zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?

(ŞUARA(26)/128-130)
Kaynak:

🔍Mahmud Esad, İslam Tarihi, Marifet Yy. İst. 1983.
Ubar’dan arkeolojik obje kalıntıları👇
Görüldüğü üzere sanat eserlerine saygıları hayli bilinir islamcıların, bulunmadığı için de maalesef bu tarz eski arkeolojik kalıntılarınsa islam topraklarında bulunan sanat eserleri ender olduğu için de hayli pahalıdır😉
Tarihin en eski yazılı destanı Gılgamış Destanı,

Kaynak;

Kaynak
🔍Muazzez İlmiye Çığ –
Gılgameş Tarihte İlk Kral Kahraman,
Türk Söylence Sözlüğü,
Gılgamış’ın Bilinmeyen Satırları

ile daha sonra devam edeceğim.
Missing some Tweet in this thread?
You can try to force a refresh.

Like this thread? Get email updates or save it to PDF!

Subscribe to İlkay
Profile picture

Get real-time email alerts when new unrolls are available from this author!

This content may be removed anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member and get exclusive features!

Premium member ($30.00/year)

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!