, 18 tweets, 6 min read Read on Twitter
Devlet adamı ya da tanınmış bir kişi olmaksızın, Cumhuriyet tarihimizde bir paraya resmi basılan ilk kişi, ilk kadındı.
Kalkık, biçimli bir burun, sivrice, küçük bir çene ve başında nefis bir Anadolu başlığı.. İsmi Sabiha idi..
Gümülcine‘de doğmuş, ailesiyle birlikte 1941’de
Türkiye’ye göç etmişti.

Sabiha Tansuğ

Çocukluğu Ege’nin şirin ilçelerinde geçti. İlkokul birinci sınıfta, 23 Nisan töreni için annesinin giydirdiği ‘eğribaş’ adlı gelin başlığı aklını başından aldı.
Göztepe Kız Sanat Enstitüsü‘nde okurken şapkalar yapıp satar, Kemeraltı’nda
satılan taş kuklalara Anadolu giysilerinden esinlenerek giysiler dikerdi.
1963’te çıktığı Avrupa gezisinde gördüğü kostüm müzelerinden çok etkilendi. “Tek bir Anadolu köyü kocaman müze olur” diye düşündü.
Tek Bir Anadolu Köyü Kocaman Müze Olur
1964’te İstanbul’daki Piyer Loti
tepesinde eski Türk kahvelerine benzer şekilde bir dekorasyon çalışmasıyla Piyer Loti Kahvesi’ni açtı
O dönemde kahve, başta sanatçılar, gazeteciler, yazarlar olmak üzere tüm İstanbul’un adeta akınına uğradı. Öyle ki, bir gün önceden randevu verilmeye başlandı.
1965’te gazeteci Haluk Tansuğ ile evlendi. Bodrum’a giderken bindikleri otobüs Milas’ta bozuldu. Tamiratı beklerken çevreyi dolaşmaya başladılar.
Birinci sınıfta giyip unutamadığı “eğribaş” gelin başını burada bulunca deliye döndü. Başlığı 35 TL’ye satın aldı.
O günden sonra değişik yörelerde gördüğü başlıkları alıp biriktirmeye başladı.
1968’de Galatasaray Yapı Kredi Bankası’nda “Anadolu Kadın Başlıkları” adlı ilk sergisini açtı.
O zamanki Darphane Müdürü Sait Tanaçan, “Bu başlıklardan biriyle fotoğrafınızı alıp madeni paralarımızdan
birine basmak istiyorum. İzin verir misiniz?” deyince sevinerek kabul etti.
‘Ankara gelin başlığı’yla fotoğrafı çekildi. Karşılığında hiçbir talebinin olmayacağına ilişkin bir kağıt imzaladı.
O yıllarda çıkan demir 50 kuruşların üzerinde artık onun yüzü vardı. Böylece halk
içerisinden madeni paraya resmi basılan ilk kişi oldu. Böyle bir şey dünyada ilkti!
Sergi, önce Japonya’ya sonra Paris’e götürüldü. Çok büyük ilgi ve beğeni topladı, hatta Japonya’da eşiyle birlikte İmparator nezdinde ağırlandı.
1974’te o güne dek topladığı başlıkların
sergileneceği bir müze açılması için devlete başvurdu.
Zamanın Kültür Bakanı talebine şöyle karşılık verdi: “Tut bir kamyon, götür onları Topkapı’ya teslim et.” Bu benzersiz koleksiyona devletin ilgisi bu kadardı işte..
Oysa sergi bir yıldır Avrupa’da kent kent geziyordu.
Dönemin siyasi hayatının tanınmış isimlerinden Fahrettin Kerim Gökay ile bir öğle yemeğinde buluştuklarında sözü yine müze arzusuna getirdi.
Gökay siyasi kulislerde dolaşan sözü kendisine naklettiğinde kahroldu. Yetkililer ‘Biz bir kadına mı kaldık’ demişlerdi.
İki kitap ve 200’den fazla makale yazdığı suskunluk döneminde bir daha müze konusunu açmadı ama Şevket Süreyya Aydemir’in söylediklerini de hiç unutmadı: “Bu topraklarda deve dikeni yetişiyor, adam yetişmiyor, seni anlamazlar Sabiha kız.”
1980 yılına dek Anadolu başlıklarını
toplamaya ve araştırmaya devam etti. Haziran 2007’de bu koleksiyonun en değerli 430 parçası hırsızlarca çalındı.
Sosyolojik ve antropolojik çalışmalara kaynaklık edecek bu eşsiz hazineyi gün ışığına çıkaramadan böyle talihsiz bir olayı yaşadığına çok üzüldü.
Çocuğu dünyaya getirmiş ama kimseye gösterememişti.
2010 yılında İstanbul Kültür Başkenti seçildiğinde, oturduğu daireyi boşaltıp aynı cadde üzerinde kiraya çıktı. Burayı restore ederek sanatçıların ve dostlarının da yardımı ile modern bir müze haline getirdi.
Mecidiyeköy Ortaklar Caddesi’ndeki bir apartman dairesinin 7. katındaki müze, randevu alınarak geziliyor. Müze, Sabiha Tansuğ Sanat ve Kültür Evi adı altında, haftanın her günü saat 10.00 ve 20.00 saatleri arasında hizmet verirken, özelinde İstanbul’un genelinde tüm ülkenin
inanılması güç mücadele öykülerinden birini bağrında saklamaya devam ediyor.
Gencecik yaşında bir demir paraya yüzünün basılması belki de tesadüf değildi Sabiha Tansuğ’un.
Kültürümüzü koruyup yaşatmaya çalışan, karşılığında oluşturduğu eşsiz hazineyi gelecek kuşaklara
aktarmaktan başka bir şey beklemeyen bir kişinin, daha da talihsiz olanı bir kadının, bu ülkede başına ne geldiyse onun başına daha fazlası gelmemiştir mutlaka..

“ En üzüldüğüm şey koleksiyonumun müzeye
dönüştürülmemesi, bu birikimden kimsenin
haberdar olmayışı, bu kültürü
dünyaya
tanıtamamak, sosyolojik ve antropolojik
çalışmalara kaynaklık edecek bu hazinenin
gün ışığına çıkamayışı…
Bundan büyük üzüntü mü olur? ”
Missing some Tweet in this thread?
You can try to force a refresh.

Like this thread? Get email updates or save it to PDF!

Subscribe to Kapheros
Profile picture

Get real-time email alerts when new unrolls are available from this author!

This content may be removed anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!