, 21 tweets, 3 min read Read on Twitter
Uğur ve Şengül’ü yazacağım.

Şengül’ü herkes tanır, Edebiyat’ın demirbaş Dev-Genç’lilerinden. Dış görünüşüne baktığınızda öğretmen sanırsınız; hani vardır ya, kimi daha yedi yaşında ilkokula başlarken, yirmisinde tamirci yahut müzisyen, veya ne bileyim, mühendis, pilot, şoför…
ne olacağını belli eder. Şengül de öyle ama, gene de şaşırtıcı, Edebiyat’taki öğrencileri dışarıda görseniz kaçına “belli ki lise öğretmeni!” dersiniz? Şengül’ü görseniz, dersiniz. Ufak tefek, gözlüklü, hafifçe kambur yürür, belki de bu yüzden.
Yalnız bu öğretmenlik mevzusu önemli; hani çok seversiniz öğretmeninizi ama gene de hafif bir çekingenlik hissedersiniz ona karşı… bizimkiler değilse bile diğer siyasetlerin tavrı öyle, ben olsam bir kaşık suda boğacaklar ya, Şengül olunca yelkenleri suya indiriveriyorlar hemen.
Uğur’u öncesinde pek tanımam, Edebiyat dediğin Ordu caddesi, şurası, Şengül hep orada; ama mühendislik Avcılar’da, uzak. Bu yüzden biraz başlarına buyruktur oradakiler. Her okulun kendine has bir karakteri olur zaten, ne kadar uzaksa okul oradakiler de o kadar farklı olurlar.
Yalnız Uğur, öncesinde anarşist miymiş neymiş, upuzunmuş saçları, bir de yakışıklı çocuk, müzik filan… X. çok uğraşmış onunla, hem çok severdi, neredeyse arkadaşı, yoldaşı gibi de değil, kardeşi, hatta oğlu gibi, üzerine titrerdi Uğur’un.
Bir de sekteriz, öyle uzun saç filan olacak şey mi; ama Avcılar’da ya Uğur, karışanı göçeni yok pek, üstelik X. tek kelime etmemiş saçlarıyla ilgili.
Günün birinde okula gelmiş ki Uğur, o uzun, dalgalı saçlarının yerinde yeller esiyor. Devrimciliğinin, Dev-Genç’liliğinin başı odur.

Başı dediysem, şunun şurasında birkaç aydır devrimciliği; bir sene yok, saçlarını kestirdiği günden 30 Nisan gecesine.
Ne fırtınalı günlerdi: bugün hatırladıkça canımı yakan darbe günleri, moralsizlik, yıkım, tahribat, aynı anda her yerde olmak gereken günler. Şiddetin alabildiğine yaygınlaştığı ve birkaç ay önce omuz omuza olduklarınızla karşı karşıya geldiğiniz günler.
Hayır, “o da yanlış bu da yanlış” demeyeceğim, böyle zamanlarda orta yolculuk anlamsızdır; darbenin kendisi bir gasp ve şiddet eylemiydi çünkü ve sonrasında olan her şey, bunun neticesiydi. Ama gene de, “keşke ben olmasaydım,” diyeceğiniz günler.
Gününü hatırlamıyorum, şubat-mart filan olmalı. Küçükarmutlu’da, ayrıntılarını anlatmayacağım bir olay oldu ve darbeciler, Uğur’u “gözaltına” aldılar. “Gözaltı” onların sözüdür; işin aslı kapmışlar Uğur’u, eve hapsetmişler…
İlkin anlamadık Uğur’un eksik olduğunu. Daha doğrusu, birlikte gittiği Dev-Genç’liler, “herhalde otobüse atlayıp evine gitmiştir,” diye düşünmüşler. Ertesi gün, gene yok. Okula da gelmemiş. Endişelenmiş bizimkiler, polis mi kaybetmek istiyor acaba?
Daha ertesi, bir arabayla getirmişler derginin önüne kadar, atıvermişler aşağı, Uğur dergiye girmiş.

Bu hikâyenin hemen bütün kahramanları ölüp gittiler, ama gene de söylemeyeceğim isimlerini.
Uğur girmiş içeri. Y. onu görmüş ya, demiş ki kendi kendine: “Arkadaş, dövmüşler ama bu kadar dövülmez ki insan!” Anlayacağınız, dövüldüğü için şikayet etmeye gelen bir darbeci sanmış yani Uğur’u: daha iki gün önce birlikte olduğu Uğur’u tanımamış!
Perişan etmişlerdi çocuğu, hiç abartmıyorum, ancak vahşi şiddet filmlerinde görülebilecek kadar tanınmaz hale getirmişlerdi; çenesi, burnu, dişleri, alnı kırıktı, kafatasında çatlak vardı, birkaç yerde, kolları da kırık mıydı hatırımda kalmamış, ama alçıya almışlardı sonra, …
… demek en azından biri, hiç değilse çatlak; düşünebiliyor musunuz gördüğü işkenceyi? İnanın abartmıyorum, abartmıyorum hiç! Aldım oradan, eve götürdük, nasıl inliyordu uykusunda, ve acıdan her uyandığında nasıl gülümsemeye çalışıyordu üzülmeyelim diye!
İşkenceden çıkan adamda bile görmedik böyle işkenceyi; hayır, abartmak için söylemiyorum, işkence vakayı adiyedendi çünkü, yalnız polis profesyoneldi, kolay kolay iz bırakmazdı, hem doktorları ne güne duruyor?
Ataeğitim’in orada, cadde üzerinde özel bir hastane vardı, o zamanlar seyrekti bunlar, sonra pıtırak gibi bittiler ya; devlet hastanesine götürmememiz şundan: sadece yaralarının tımarını değil, estetik ameliyat da yaptıracağız Uğur’a, yoksa düzelmesi mümkün değil.
Gene de, konuştuğumuzda hastaneyle, ne olduğunu anlatmadık polislik olmasın diye. Hayır, korku morku yok içimizde, öyle bir dolmuşuz ki feriştahı gelse umurumuzda değil, sadece şu: ihbarcı değiliz biz, meselemizi kendimiz çözeriz, polisin işi yok.
Yaptılar. İki gün galiba, belki daha çok, hastanede yattı Uğur, birinde ben nöbetçiydim, yanından hiç ayrılmadım, uykusundaki iniltileri kulaklarımda yankılandı uzun süre.
Uğur’un kolunda alçı, yüzü tellerle kaplı, çok uzun süre, yani uzun dediğim de: ölünceye kadar, belki bir ay, lapayla besledik çocuğu, yiyemiyordu ki. Sütle yumuşatılmış bisküvi; şaka yollu yakınıyordu artık, teller sökülünce neler yiyeceğini, yedireceğimizi anlatıyorduk.
30 Nisan akşamı birlikte bindik otobüse, birlikte atladık vapura, birlikte geçtik Kadıköy’e. Ben, pankarta nasıl yıldız çizileceğini anlattım yolda, o, telleri atınca neler yiyeceğini.

Ertesi gün, miting meydanında duydum.
Missing some Tweet in this thread?
You can try to force a refresh.

Like this thread? Get email updates or save it to PDF!

Subscribe to karagullecioglu
Profile picture

Get real-time email alerts when new unrolls are available from this author!

This content may be removed anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!