Thread by @yukselcayiroglu

1. Boşanma rakamlarının sürekli yükselmesi, aile içi şiddet ve geçimsizliğin her geçen gün artması, ailenin gün geçtikçe çözülmeye, kan kaybetmeye devam etmesi, başta uzmanlar olmak üzere herkesi ciddi düşündürüyor, endişelendiriyor ve çözüm arayışlarına sevk ediyor.

2. Aile içi yaşanan sorunların sebepleriyle ilgili; zararlı alışkanlıklardan akraba müdahalelerine, iletişim problemlerinden cinsiyet rollerinin bozulmasına kadar pek çok unsur üzerinde durulsa da kanaatimce bu konudaki kök sebepleri şu dört noktada toplamak mümkündür:

3. Bunlardan birincisi ahlâkî ve dinî değerlerde yaşanan aşınmadır. Saygı ve hürmetin, sabır ve sadakatin, fedakarlık ve vefanın, hoşgörü ve affın yerini tahammülsüzlüğün, kanaatsizliğin, bencilliğin, duyarsızlığın ve kabalığın aldığı bir yuvada huzur ve sükun da kaybolacaktır.

4. Bu açıdan sağlıklı ve mutlu bir yuva özlemi duyan eşler, kendi çıkarlarını, hazlarını ve beklentilerini merkeze almaktan vazgeçerek, aile içi münasebetlerini mutlaka ahlaki temellere oturtmalı, temel dinî ve insanî değerlerden taviz vermeme noktasında kararlı olmalıdırlar.

5. Eşler, nefislerinin azgın taleplerine ve sınırsız tutkularına şuursuzca teslim oldukları sürece sadece evlilikten alabilecekleri haz ve menfaatlere odaklanacak; fakat bunun yanında karşı tarafa ne verebileceğini bir türlü akıl edemeyecek; bu da zamanla ilişkileri yıpratacaktır

6. Ailevî huzursuzlukların ikinci temel faktörü, toplumsal kurumların en küçük birimi diyebileceğimiz ailenin nasıl idare edileceğinin yeterince bilinmemesi, evliliğin kendisine mahsus fıtrat ve tabiatının anlaşılamamasıdır.

7. Karşılıklı ilişki ve iletişim ağlarından oluşan, önemli bir kısım hak ve vazifelerin mevzubahis olduğu aile hayatının sağlıklı ve problemsiz bir şekilde idare edilebilmesi hiç de sanıldığı kadar kolay değildir. Ciddi bir bilgi, birikim ve siyasete ihtiyaç vardır.

8. Bu sebeple evlenecek eşlerin evliliğe hazırlanmaları, bu konuda yeterince bilgilenmeleri, evliliğin kendilerine yükleyeceği vazife ve sorumluluklar konusunda bilgilenmeleri, problem çözme yeteceği kazanmaları, ev idare edebilecek donanım ve kabiliyetleri edinmeleri gerekir

9. Eşler arasında yaşanan pek çok huzursuzluk ve geçimsizliğin temeline inildiğinde, burada yatan sebeplerden bir diğerinin de kadın ve erkek fıtratlarının yeterince bilinmemesi ve anlaşılmaması olduğu görülecektir.

10. Allah, kadın ve erkeği iki farklı cins halinde yaratmış ve onların her birisine farklı özellik ve kabiliyetler bahşetmiştir. John Gray’in “Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten” isimli kitabında tafsilatlı olarak izah ettiği gibi kadın ve erkek adeta iki farklı gezegen gibidir

11. Dolayısıyla onların evlilikten ve birbirlerinden beklentileri tamamen farklıdır. Gerek fiziki gerekse duygusal açıdan bambaşka ihtiyaçlara sahiptirler. İşte bütün bunlar bilinmediği takdirde eşler iyi niyetli olsalar bile karşı tarafı memnun ve tatmin edemeyeceklerdir.

12. Kadın ve erkek fıtratı dikkate alınmadığı sürece, herkes kendisi açısından yapması gerekeni yapsa, eşi için büyük fedakarlıklara katlansa bile yine de karşı tarafı mutlu edemeyecek ve bir kısım arızaların ortaya çıkmasına engel olamayacaktır.

13. Ailevi problemlere sebep olan dördüncü sebep ise içinde yaşanılan zamanın ruhuna vâkıf olamama ve konjonktürün gereklerine uygun davranamamadır.

14. Unutulmamalıdır ki herkes içinde yaşadığı zamanın çocuğudur. Onun içinde yaşadığı kültür dokusu; zihninin, ümitlerinin, beklentilerinin, düşüncelerinin şekillenmesini sağlamaktadır. Bunlar dikkate alınmadan eşle kurulacak her türlü münasebet fiyaskoyla neticelenecektir.

15. Modernite yepyeni bir birey inşa etmiştir. Kapitalist ahlak, özgürlük düşüncesi, sekülerizm, kentleşme, moda, feminizm gibi modern ideoloji ve felsefelerin aile ve eşle ilgili kabul ve beklentiler üzerinde oldukça derin etkileri olmuştur.

16. Günümüzün modern bireyinin, evlilikten ve eşten beklentileri, ailedeki ve sosyal hayattaki konum ve durumu geçmiş nesillere göre bambaşka bir hal almıştır. Kadın çalışma hayatına girmiş, cinsiyet rolleri birbirine karışmış, ailenin yapı ve fonksiyonu değişmiştir.

17. Fakat ne gariptir ki bazıları bütün bu değişimler sanki hiç yaşanmamış gibi ısrarla aile içi rol ve vazifelerde geleneksel kodları devam ettirmeye, anne-babasını, nine ve dedesini kendine rol model edinmeye çalışıyorlar. Bu da kavga ve çatışmaları beraberinde getiriyor.

18. Elbette ailevi problemlerin sebepleri bunlardan ibaret değildir. Belki de her problemli aile sayısında problem sebebi vardır. Fakat burada ifade etmeye çalıştığımız hususlar pek çok problemi de tetikleyen ana unsurlardır.

19. Hiç şüphesiz aileyi ayakta tutan ve eşler arası kaynaşmayı sağlayan ana iksir sevgidir. Fakat sevgi, annenin şefkati gibi fıtrî ve daimi değildir. Tıpkı bir ateş gibi sürekli beslenmesi gerekir. Burada ifade edilen hususlar da sevginin devamı adına oldukça hayatidir. #aile