Eşitliğin ve adalet duygusunun topluma egemen kılınması, bunun devlet politikası haline getirilmesi ve yönetim erkinin kurumlar arasında paylaşılması, Türk yönetim geleneğinin temel özelliğidir.
Töreyi güncelleştiren ve onun uygulama koşullarını belirleyen buyruklar, halkın katıldığı toplantılarda kabul edilirdi.
Yetkileri töreyle belirlenen bir tür atanmış görevliler olan Kağanlar, ülkeyi, yani "töreye göre ata yadigârı kutsal vatan topraklarını", dışa karşı korumak; içerde ise+++
Kötü yöneterek halka sert davranan ve devletin geleceğini tehlikeye sokan kağanlara karşı, toyların (meclislerin) onu görevden alma yetkisi vardı.
Türk toplumlarında devlet yapısı ve yönetim biçimi; Batı’dan çok başka öncelikler, özellikler ve anlayışlar üzerine kurulmuştu.
Kut adını verdikleri yönetim düzeninin, kurucusu ve koruyucusu gördükleri devlete, büyük saygı gösteriyor ona il diyorlardı.
Devlet, Türkler için, “toplumda düzen ve güveni sağlayan; eşitliği, doğruluğu ve hukuku geçerli kılan; dışa karşı bağımsızlığı koruyan, etkili ve güçlü, vazgeçilmez bir örgüttü”. 1
Ancak kağanlar, devleti toplumsal yaşamın gereklerine ve töreye uygun olarak yönetmekle yükümlüydüler.
Eski Türklerde yönetim gücünü elinde bulunduranlar, toplumun saygı gösterdiği bu gücü kullanırken dikkatli davranırlar, adil olmaya büyük önem verirlerdi. Bunu yaparken, yetke (otorite) yitimi doğurabilecek bir güçsüzlük içine de düşmezlerdi.
Yönetim gücünü kullananların yani yöneticilerin yaşam biçimi, toplumun ortalama değer ölçülerinden çok ayrımlı olmazdı.
Örneğin,
Öyle ki, halkın giydiklerinden tek farkı, giysilerinin daha temiz olmasıydı”. 2
Bu toplantılar halka, hem yönetime katılma, hem de onu denetleme hakkı sağlardı. +++
Devlet politikasını belirleyen önemli kararlar, silah taşımaya ya da savaşma yeteneğine sahip herkesin katıldığı kurultaylarda alınırdı.
Kurultay toplantılarına, savaşlara katılma yeterliliğinde oldukları için KADINLAR da katılıyordu. 6
Bu meclis hükümdarın yetkilerini kısıtlıyor ve uygulamalarını denetliyordu. Hükümdardan sonra meclise karşı sorumlu en üst yetkili, TAVANNA denilen hakanın eşiydi.
yönetim organlarında yer alan ve bürokratik işleyişi düzenleyen devlet yetkilileri, görevlerini yaparken; toplum yararını, devleti ve halkın çıkarlarını korumayı herşeyin üzerinde tutar, bunun için de, uygulamalarda kurultay kararlarını esas alırdı.
Batı Göktürklerinde ŞADAPİT adı verilen bu üst yöneticilerin atamalarında, bilgi ve yeterliliğe (liyakata) özel önem verilirdi.
Devlet görevleri, babadan oğula geçen bir hak değildi.
Ancak yönetici ailelerinin çocukları, eğitim ve yetişme biçiminin yarattığı birikim +++
Çocuklarını devlete yönetici yetiştirmek, kimi aileler için, kuşaktan kuşağa geçen bir gelenek olmuştu.
Atamalarında kayırma ya da ayrıcalık söz konusu olamazdı. Buyruklar ve diğer tüm devlet görevlileri, atandıkları oruna (makama) göre başka ünvanlar da alırdı.
kağan soyundan gelen yöneticilere TEGİN denirdi.
Bu yüksek ünvanlardan başka ALPAGA, TUTUN gibi başka ünvanlar da vardı. (8)
Türk toplumunun temelinde, iyi işleyen bir kamu düzeni ve köklü bir hukuk geleneği bulunur. Dönemler arasında adları ve işleyiş biçimleri değişen, ancak sürekli yenilenerek gelişen meclisler, halkın tümünü (kara-budun) temsil eden ve yönetim sisteminin özünü +++
Türk tarihinin eski dönemlerinden beri varlığını sürdüren bu kurumlar, M.Ö. üçbinlerde oluşmuş, en gelişkin biçimine, toy adıyla Gök Türk meclislerine ulaşmıştır.(9)
Bu tür meclislere ve halktan gelen “temsilcilerine” (toygun), çağcılı olan hiçbir devlette rastlanmıyordu.
Gök Türk toyları, kağanın başkanlığında toplanıyor; o olmadığında, hanedan mensubu olmayan toy üyeleri+++
Bu kişiler ayrıca, başbakan konumundaydılar.
TOYLAR, Gök Türk toplumunda o denli önemli yere sahiptiler ki, birçok kez kağanın seçilmesi ya da düşürülmesine karar vermişlerdi.10
Yasama yetkisine sahip temsili kurumların varlığı ve bu kurumların, yetkisini herhangi bir sınırlamaya bağlı kalmaksızın kullanması; devletin en üstünde yer alan Kağan’ın, yönetim gücünü yeterince kullanamayan etkisiz bir temsilci durumuna düşmesine yol açmazdı.+
Halktan büyük saygı görürler ve yasaların (törenin) kendilerine verdiği yetkiyi, tüm budun bireylerinin içten desteğiyle özgürce kullanırlardı.
yani töreye göre “ata yadigârı kutsal vatan topraklarını”, dışa karşı korumak; içerde, budun’un “gönenç ve güvenliğini” sağlamak zorundaydılar.
Dört bucaktaki milletleri barışa zorunlu kıldım ve düşmanlıktan vazgeçirdim”.(11)
Türkler’de bir kağan ya da bey öldüğünde, oğlu “devlet ya da boy yönetiminde yeterli değilse” onun yerine geçemezdi. Kurultay, ya da toy toplanır, yeni bir önder seçerdi.
8.yüzyıl başında, “buduna karşı görevlerini yerine getirmediği için” tahttan indirilmişti.
Toylar, Kağan’ı meşrulaştırdığı gibi, gerekçe göstermek koşuluyla, görevden alabiliyordu.(13)
halk bizzat devreye girer ve yönetimi değiştirmek için eyleme geçerdi.+++
“il mi yaman, bey mi yaman” özdeyişi, egemenliğin hakanda olmayıp, ilde yani halkta olduğunu gösteren bir tümcedir.(14)
“halka kötü davrandığı ve toy buna ses çıkarmadığı için”, Bayırku boyu tarafından 716 yılında öldürülmüştü.(15)
Selçuklularda devlet yönetimi, değişik yetki ve sorumluluğu olan, alanlarında uzmanlaşmış liyakat sahibi görevlilerin katıldığı divanlar aracılığıyla yürütülürdü. Değişik işler için değişik divanlar vardı. Bunlar, devlet gücünü temsil etmelerine karşın,+
Yüce Divan’da; devlet siyaseti, adalet, diplomasi, +++
Alınan kararların yürütülmesi ve hükümdar katılmadığında divanın yönetimi vezirin, yani sahib-i azamın (Osmanlılar’da vezir-i azam) göreviydi.
Vezir, genel yönetimle ilgili devlet kararlarını yürütmekle kalmaz, +++
Selçuklu vezirleri, bunu yapabilmek için gerekli olan güç ve yetkiye yeterince sahiptiler.(16)
1 “Türk Tarihinin Ana Hatları” Kaynak Yay., 2.Bas. 1996, sf.347
2 “Türk Tarihinin Ana Hatları” Kaynak Yay. 2.Bas. 1996, sf.347
3 “Moğolların İçtimai Teşkilatı” B.Y.Viladimirtsov, sf.103-104; ak. Doğan Avcıoğlu “Türklerin Tarihi” Tekin Yay., 1.Cilt, 1995 İst., sf.248
5 “Türk Tarihinin Ana Hatları” Kaynak Yay., 2.Bas. 1996, sf.348
6 a.g.e. sf.348
7 “Türkler’n Kültür Kökenleri” Ergun Candar, Sınırötesi Yay., 2002, sf.190
8 a.g.e. sf.348
10 “Göktürler’de İdari ve Sosyal Yapı” Prof.Dr. Ahmet Taşoğıl Bil. ve Ütop.Der., Şubat-2003, Sayı 104,
sf.23
Doğu Cephesi” 27–30, ak. Prof. Dr. Ahmet Taşoğıl Bil. ve Ütop.Der., Şubat-2003, sayı 104, sf.22
12 “Tarih II–Kemalist Eğitimin Tarih Dersleri” Kaynak Yay., 3.Bas. 2001, sf.303
sf.22
14 “Türkçülüğün Esasları” Z.Gökalp, Kum Saati Yay., 2001, sf.169