1879’da Bodrum’da doğduğunu; daha çocukken “limon almaya bakkala gidiyorum” diyerek evden çıktığını; oralara bir daha hiç geri dönmediğini daha sonraları öğrendim. Demek onu tanıdığım sırada sadece
Adam bana baktı; bir süre sustu. Sonra kılıcını kınından? çekercesine, neyini kılıfından çekti. İşte o zaman anladım onun Neyzen Tevfik olduğunu. İnanılmaz güzellikte bir müzik yayıldı
Neyzen Tevfik’in nasıl geçindiği, nasıl yaşadığı, nerede barındığı konusunda hiçbir zaman kesin bir bilgim olmadı.
“Radyodan ona bir maaş bağlanabilirdi. Bal gibi geçinebilirdi.
Dipsomanların durumu ise, alkoliklerinkinden beterdir. “Dipso” içmek isteği/ “mania” da delilik anlamına geldiğine göre, dipsornaniyi delice içmek
Neyzen Tevfik’in benim açımdan en şaşırtıcı yanı, böylesine hüzünlü bir müzik yaratabilen insanın, aynı zamanda siyasal ve toplumsal olayları yakından izleyen bir taşlama
Bir öğle vakti, Yavrunun Çayhanesine girer girmez, kızların ikisi peşimden oraya
Neyzen’i yıllarca bir hayli sık gördüm. Evime de çağırdım; ama çok ender gelirdi. Bir defasında Fakülte’den Cihangir’deki evime dönünce, neyinin sesini duydum: Balkonda bir minderin üstünde bağdaş kurmuş
Sonunda 1953’te öldüğü haberini aldım.
Mina Urgan – Bir Dinozorun Anıları
Dördüncü bölüm