, 28 tweets, 11 min read
My Authors
Read all threads
Türk bayrağı çekilip, Yavuz ve Midilli adı verilen iki Alman zırhlısı, Karadeniz’deki Rus limanlarını bombardıman etti. Rusya da buna karşılık olarak 30 Ekim 1914 tarihinde Türkiye’ye taarruz etti. Rus-Kafkas ordusu, Karadeniz’den Ağrı Dağındaki hudut üzerinden yedi kol halindeki
saldırısıyla Pasinler’e kadar ilerledi. Rus ordusunun taarruzu, Köprüköy’de durduruldu. Üçüncü ordu, 3-9 Kasım 1914 günlerinde meydana gelen Köprüköy Meydan Muharebesinde Rus ordusunu yendi.
Üçüncü Ordu Komutanı, mevsim şartlarını dikkate alıp, ayrıca askerin kaput başta olmak
üzere, giyim ve iaşesinin yetersizliğini, top ve süvari atlarının azlığını hesaba katarak, sıcağı sıcağına düşmanı takip etmedi. Köprüköy Meydan Muharebesinin raporlarını alan, yarbaylıktan paşalığa terfi ettirilen Harbiye Nazırı (Milli Savunma Bakanı) Enver Paşa,
Alman kurmay ve generalleriyle Erzurum’a geldi. Enver Paşa, Erzurum ve Köprüköy’de birer taburu teftiş etmişti; ancak ordu birliklerinin tamamı hakkında yeterli bilgiye sahip değildi. Üstelik, ordu kumandanı Hasan İzzet Paşanın, bu mevsimde harekat yapılamayacağı,
taarruzun bahara bırakılması tavsiyesine karşılık, onu vazifesinden azletti ve taarruza karar verdi. Üçüncü Ordu Komutanlığı vazifesini de üzerine alan Enver Paşa, 18 Aralık 1914 tarihinde, kıtalara, taarruz emrini verdi.
Taarruza iştirak eden birliklerin büyük bir kısmı,
özellikle Arabistan’dan geri çekilen ve Güneydoğu Anadolu’dan sevk edilenler, sıcak iklime alışık olup, teçhizatları yönünden kış şartlarına hazırlıksızdı.
Üçüncü Ordunun üç kolordusu (9, 10, 11. Kolordular), 24 Aralık 1914 günü -39 derece soğukta
Büyük Sarıkamış Çevirme ve Kuşatma Harekatına başladı
Kış, 3-4 Ocak 1915 gecesi daha da şiddetlendi. Fırtına ile yağan kar, yolları tıkayıp, çadırları yıktı
Osmanlı askerlerinin bir çoğu Ruslar ile yapılan çarpışmalarda değil de ağır soğuk hava koşulları yüzünden şehit olmuştu
Sarıkamış´ta dondurucu soğuk altında askerlerimizin durumunu Kurmay Subay Şerif Bey "Sarıkamış" adlı kitabında şöyle anlatıyor: "Yol kenarında karların içinde çömelmiş bir asker, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyordu.
Kaldırıp yola sevk etmek istedim. Beni hiç görmedi. Zavallı çıldırmıştı. Bu suretle şu lanetli buzullar içinde biz belki on bin kişiden fazla insanı bir günde karların altına bıraktık ve geçtik".
Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkan Vekili Dük Aleksandroviç Pietroviç Sarıkamış´ta gördüklerine anılarında şöyle yer vermiş: "İlk sırada diz çökmüş 9 kahraman. Mavzerleriyle nişan almışlar, tetiğe asılmak üzereler ama asılamamışlar... İkinci sırada cephane taşıyanlar var,
sandıkları bir avuçlamışlar ki, kainattan hırslarını almak istiyor gibiler. Öylesine kaskatı kesilmişler... Ve sağ başta Binbaşı Nihat. Dimdik ayakta, başı açık, saçları beyaza boyanmış, gözleri karşıda... Allahuekber dağlarındaki son Türk müfrezesini teslim alamadım.
Bizden çok evvel, Allah´larına teslim olmuşlardı."

O günlerin Türkiye'si Sarıkamış'ta neler yaşandığından haberdar olamadı Gazetelere örneğine bugüne kadar bile rastlanmamış olan bir sansür uygulanmış ve Sarıkamış harekatı ile ilgili tek bir satır haber yahut resim çıkmamıştı.
Gündüz başlayan yürüyüşte çarıkları yumuşayan askerlerin çarıkları gece donmaya, bir mengene gibi ayaklarını sıkmaya başlar. Adım atmak neredeyse imkansızdır. Askerler olduğu yerde zıplar, atlar, kendini karların içine vurur ve ayaktan başlayan donma yavaş yavaş
bütün vücuda yayılır. Düşeni kaldırmamak için emir vardır. Zaten kimsede de kimseyi kaldıracak güç kalmamıştır.
.
Sarıkamış'ta böylesine bir facia yaşanmasına rağmen, İstanbul'a gönderilen telgrafta gerçekler gizlenir ve
"Kahraman askerlerimizde ilerleme isteği o kadar çoktur ki, ellerinden gelse soluklarıyla karları eritip yol açacaklardır. Karı daha az olan kesimlerde kahramanlarımız başarılar elde ediyorlar. Dün, süngü saldırısıyla düşmandan iki mevzi ele geçirilmiştir"
şeklinde yalan ifadelere yer verilir.
10 Ocak 1915'te Erzurum'dan otomobillerle Refahiye Suşehri üzerinden İstanbul'a ulaşan Enver Paşa, 'Cici karısı' Naciye Sultan'a sarılmış ardından da Cercle d'Orient Klubü'nde verilen ziyafete katılmıştı.
İstanbul gazetelerinde Genel Karargah’ın zafer bildirisi yayınlanmıştı. “Ordumuz Sarıkamış'a dek ilerleyerek kesin başarı kazanmıştır.” O günlerde kendisine, 3. Ordu mıntıkasında zayi olmuş asker sayısının aslında 60 bin civarında olduğunu hesapladığını söyleyen
Harbiye Nezareti'nin Ordu İkmal Dairesi Müdür vekili Miralay Behiç (Erkin ) Bey'e "Amaaan" der, "Bunlar nasıl olsa bir gün ölecek değiller miydi?"
"Eski 40 derece soğuk"ta tetiğe asılamayıp donarak ölen "Mehmetçik"lerin cesetleri, daha doğrusu "İskelet"leri 4-5 ay sonra,
yani karlar eridikten, bahar geldikten sonra bulunabilmiş
Ertesi ilkbaharda, karlar eriyince, felaketin boyutu daha bir belli oldu, ortaya çıktı. Türk askerlerinin cansız bedenleri, bütün kış boyu kurdu kuşu beslemişti...
Yöre köylüsü, ağaçların üstünde at, katır ya da insan iskeletleri görüp dehşete düşüyordu; "O iskeletler nasıl çıktı oraya?" diye. Oysa, ağacın üstüne çıkan "iskeletler" değildi... Ağacı tümüyle örten karların üzerinde yol almaya ve dağı geçmeye uğraşan 3. Ordu erleri,
bastıkları ağaç dalları üzerinde donup kalmışlardı. Cesetlerini önce vahşi hayvanlar parçalamış, sonra da kuşlar, kargalar didiklemişti. Etlerinden sıyrılan iskeletler de karların erimesiyle ağaçların tepesinde kalmışlardı.
Sarıkamışlı bir ihtiyar şöyle anlatıyordu gözlemini:
"Buradan o dağlara baktığımızda, üzerine kar düşmüş çalılıklar görürdük. O çalılıkların, kurda kuşa yem olmuş askerlerimizin kemikleri olduğunu ancak yanlarına gidince anladık."
Sarıkamış harekatına dair bir eser yayınlamış olan Şerif Bey hatıratında şöyle yazıyor:
"Hafız Hakkı Bey bu araziyi, bu iklimi zerre kadar bilmiyordu. Elinde sınırımız dışında kalan Kafkasya’nın, pek noksan, pek yanlış pek aldatıcı ve
bir Rus paftasından çıkartılmış 1/400.000 mikyasında bir haritadan başka haritası da yoktu. Ve bu harita şoseleri gösteriyordu, Hakkı Bey mürettep bir Rus Tugayını kafasında bir kaç saat içinde eziyor henüz dün gördüğü birliklere gece yürüyüşleri yaptırıyor, cür'et ve cesaretle
(sanki bir manevra yürüyüşü yaparak dağları aşarak) Kars'a ilerliyordu. Asıl bahtsızlık da şuydu ki: Ne kimse ona, ne de o kendi kendine;
"Ya bu hesaplar yanlış çıkarsa?"
Diye sormuyordu, Maiyetindeki tecrübeli kimselerle ise hiç istişare etmiyordu.

+++👉👉
Enver Paşa, 10 Ocak 1915’te 3’üncü Ordu komutanlığını Tuğgeneral Hafız Hakkı Paşa’ya devrederek İstanbul’a dönmüştür.

Ve biz halen üşüyoruz.....
Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh.

Enjoying this thread?

Keep Current with Kapheros

Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!