Kadere inanmak da, İslam dininin temel iman unsurları arasında gelmektedir.
Kuran bu konuda da farklı bir tanımlama yapıyor olabilir mi sizce ?
Bu klasik İslam inancındaki “kadercilik” görüşüne ters bir durum..
Diğer taraftan, Kuran’daki, bu “dinamik kadercilik” anlayışı, bir çok sıkıntılı felsefi +
Madem her şey,Yaratılış esnasında belli idi, neden yaşıyoruz ? Neden dua edelim, neden çaba gösterelim ? tarzında sorular cevap bulmuş oluyor.
Fakat, bu defa da Allah’ın geleceği biliyor konusu, tartışmaya açık bir konu oluyor.
İnsanın ilk yaratılışında,Tanrı “kendi” ruhundan bir parça üflüyor insanoğluna.
Bunu hayat diye yorumlayanlar var,fakat Allah yaşayan bir canlı olmadığı için, bunu hayatla ilişkilendirmek ne kadar doğru tartışılır.
Kuran kendi ifadesi ile bu ruh hakkında fazla bilgi vermiyor.
Fakat, Tanrı’dan bir parça içeren kimsenin, dışarıdan kaynaklı “kelimeye, kitaba, vahiye” ihtiyacı olabilir mi ?
Akıl, duyu organları, çevresel etkenler vb özgür irademizi yönlendiren parametreler diyelim.
Bu durumda perde denilen şey, ruh ve irade arasında bir örtü olmuş oluyor.
Belki de her an var olan iletişimin kopması anlamında bir sonuç da söz konusu olabilir.
Bütün bu tespitlerden sonra, Kutsal Ruh’un, “Günah Geçirmez - İnsan iradesinden etkilenmez” yüce bir Ruh olduğu sonucu çıkabilir.
Şimdi..
Hani, Kuran “üçlü inanca” karşı idi ? (Teslis)
Hristiyanlık inancında üç Tanrı algısı oluşturan, +
İsa'nın Tanrı'nın“oğlu” olmadığını onlarca ayette, sıklıkla dile getiren Kuran, hatta İsa'yı hemen hemen her defasında “Meryem Oğlu” diye vurgulayan Kuran (yani Tanrı’nın değil, Meryem’in oğlu) +
Kuran’ın bahsettiği Üçlü inancı(TESLİS) ;
ALLAH , HZ. İSA ve HZ. MERYEM'i kapsıyor.
Klasik Hristiyanlık öğretilerinden farklı bir tanımlama kullanmış Kuran ve Amman'lı Resülümüz..