Thread by @RembrandtOfFade

İslamiyete göre Kutsal Tapınak Mekke’de (Arabistan) Kabe’nin (küp) olduğu yerdir.

Ama 740'lı yıllara kadar hiç bir kaynakta ''Günümüz Mekke'si'' geçmez.

Hac noktasını geçin, köy bile değildir.

Bekke Kudüs’tedir, Mekke’de değil.

Âl-i İmrân Suresi ;
İnsanlar için kurulan ilk Tapınak, tüm halklara bir hidayet kaynağı olan Bekke’deki kutlu evdir.

“Ne mutlu senin evinde oturanlara, Seni sürekli överler! Sela. Ne mutlu gücünü senden alan insana! Aklı hep Siyon’u ziyaret etmekte. Baka Vadisi‘nden geçerken, Pınar başına çevirirler orayı, Güz yağmurları orayı berekete boğar. ++

++ Gittikçe güçlenir, Siyon’da Tanrı’nın huzuruna çıkarlar. Ya RAB, Her Şeye Egemen Tanrı, duamı dinle, Kulak ver, ey Yakup’un Tanrısı! Sela” [Zebur 84:4-8]

Baka’ ismi kutsal kitaplarda muhafaza edilmiştir, ve bu adı haccedenlerin güney batıdan Rephaim Vadisi çıkışına ulaşıldığında Kudüs’ün içine çıkan, Zion dağına doğru yönelten alanın adı olarak verilmiştir (Samuel 5:22-23)

Gerçekten de Baka ismi hala güney doğudan Kudüsün içine ulaşan aynı alanın adıdır ..

(Güney Batı Bölgesi)

Hacc 27 ;
“İnsanlara Haccı ilan et.Sana yaya olarak veya çeşitli taşıt araçlarıyla ''her derin vadilerden/Dağlardan'' gelsinler..

-Distant Highway Mountain-

Hacılar hakkında ifadeler olan yukarıdaki ayete bakıldığında hac yerinin yüksekte bir yer olduğu her derin vadilerden gelin ifadesinde açıkça ifade edilmektedir. Daha önce bahsedildiği gibi Kudüs deniz seviyesinden epey yukarıda bulunmaktadır (ortalama 823 metre)..

Dünyanın alçak bölgelerinden gelenler için doğru bir tanımlama yapılmaktadır.

Kaya Kubbe ;

Abdulmelik Bin Mervan tarafından M.S. 687’de inşa edilen, ve bir mimari şahaser olan Kubbe, bir cami gibi değil bir ‘tapınak/mabed’ gibi inşa edildiğinden hala tarihçiler için bir bilmece durumundadır.

Arapça’da Kubbet-üs Sahra, İngilizce’de Dome of the Rock diye anılan, Kaya üzerine inşa edilen ve Kaya Kubbe’nin ilginç olan özelliği onun hiçbir zaman cami olarak kullanılmak üzere inşa edilmediği ve hiçbir zamanda bu amaçla kullanılmadığı..

İslam dünyasında buna benzer hiçbir yapı bulunmamaktadır. Mekke’ye bakmamaktadır, ve pusulaya göre şekillenmiş sekizgen bir yapıdır.

Ana girişi güneydendir, (Mekke’ye bakan) diğer camiler gibi güney doğudan değil. Binayı yapanlar (Mekke’ye bakan) mihrab yapmamışlardır. Bugün bile Araplar Tapınak Tepe’de ibadet ederken bu binada ibadet etmemektedirler.

Maide 97 ;
Allah, Kabe’yi Kutsal Mabed kıldı, insanları yönlerdirmek için, kutsal aylar için, ve adaklar için, ve düzenleme için; Bilesiniz ki Allah göklerde ve yerde olanları biliyor. Allah her şeyi Bilir.

Bize söylenen ‘Kabe’ demek ‘küp şeklinde’ demek ve Mekke’deki bu yer bu şekle uygun olacak şekilde tasarlanıp inşa edilmiştir.

Bu kelimeye isnat edilen ‘küp’ manasının Kuran’da hiç bir temeli yoktur,bugün bile kullanılan Arap dilinde de hiç bir temeli yoktu.(küp manasına gelen kelime mukab kelimesidir, kabe yada kaab değil).

Maide 6 ;
''İnananlar! Salata katıldığınız zaman yıkayın; yüzünüzü, dirseklere kadar ellerinizi. Sıvazlayın: başınızı, ve topuklara (Kaabayn) kadar ayaklarınızı da ..''

Böylece, düz yüzeyden çıktığı müddetçe, şekli ne olursa olsun herhangi bir yapı ‘Kâbe’ diye adlandırılabilir.

Daha detaylı olarak sormak gerekirse: Mekke’deki tapınağın veya Kudüs’teki tapınağın Kaaba olması için çıkıntılı herhangi bir özelliği var mıdır ?

Kudüs’teki Kaya Kubbe ile ilgili, ismiyle ilintili bir özelliği buranın bulunduğu tepenin bir parçası olarak yeryüzünden çıkıntılı olan kayalık bir oluşumun üzerinde olması ki Kubbe buraya inşa edilmiştir, böylece burayı ‘Kaaba’ yapmaktadır.

Kaya ile ilgili ilginç olan buranın İbrahim’in rüyasında verdiği sözü yerine getirmek ve oğlunu kurban etmek istediği yer olmasıdır.
Teknik olarak bu kaya Allah’ın ‘İbrahim’in Makamı’ (İbrahim’in yeri) diye işaret ettiği yerdir ki bize bu yerin Mabed civarında olduğu söylenmişti.

Âl-i İmrân Suresi (97. Ayet) ;
“Halk için kurulan ilk Tapınak, tüm halklara bir hidayet kaynağı olan Bekke’deki kutlu olandır. Orada apaçık işaretler var: İbrahim’in (İbrahim’in Makamı) duruş yeridir.

Kur'an Resulünün Amman/Kudüs/Lut Bölgesinde yaşadığını ve 614 Sasani-Bizans (Rum 2-5) Kudüs'ten atılıyor > Jericho

Kubbetüs Sahra , Mescid-i Aksa'yı işaret ediyor.

Kıble Konusunda ki durumda şu ;

-Mescid’e (kiliseye / sinagoga ) ''çevrilen'' ibadet yerleri Petra’ya bakıyordu, çünkü öncesinde bölgedeki Nebatilerin ibadet yerleri idi.

-Arapların eline geçince veya öncesinde mescide çevrilince kıbleleri olduğu gibi kaldı.

En Kritik örneklerden biri 'Şam Ulu Cami(Kilise)'dir.

706 yılında yeniden inşa ediliyor.(Halife 1.Velid)
-Ne Mekke’ye bakıyor
-Ne de Petra'ya ..

Yani Araplar ilk asırda kıbleyi ya Doğuya ya da Kudüs’e çevirmiş.

Kilise duvarlarında resimler, ağaçlar, nehirler, kuşlar
vs. var.
Araplar bunları sorun yapmıyorlar o dönemde (dikkat edin, ilk Halifeler dönemini konuşuyoruz).
Hatta, başka ne Süryaniler ile ortak kullanılan giriş kapısının üzerinde şöyle bir yazı yazıyor :

Halifeler bunu da sökme gereği duymamışlar.
Ne zamana kadar ? Yıl 706, dönemin halifesi 1. Velid kiliseyi yıkıp yenisini inşa etmeye karar verinceye kadar.

Bu Hristiyan yazıt, bir çok dekorasyon, resim, üçgen giriş kapı çatısı (Hristiyanlığın sembolüdür).

Bunlar yeni inşaatta tekrar kullanılmak üzere , özenle sökülüp , özenle tekrar kullanıma (ibadete) sunuluyorlar.

Kilise, artık tamamen Araplar için kullanıma açılıyor ama tek din, tek millet, tek devlet sloganı atılmıyor.

Arap olmayan Hristiyanlar, bu arada Arap Başkent’i olmuş Şam’ın bir bölgesine yerleştiriliyorlar, ve kendi dillerinde kilise ibadetlerine devam ediyorlar.Bütün devlet yönetimlerine muhalifler olduğu gibi, büyümekte olan Arap devletinde de muhalif grup(lar) oluşuyor.

Suriye merkezli bu Emevi iktidarı da, güç kavgaları sonrası yerini bir başka Arap liderine kaptırıyor. Ve zamanla Suriye’deki Emevi mirasını yok ediyorlar.

Tamamen mi?
-HAYIR

Unuttukları veya yok edemedikleri eserler kalıyor geriye , günümüze kadar ulaşabilen , unutulmuş kalıntılar ve o eserlerle , İslamiyetin ilk döneminin Hristiyanlık olduğunu ,delilleri ile göstermeye devam edeceğiz.

İslamiyet’in ilk yüzyılında , İslam denen bir din de yoktu , Kıble de yoktu, Cuma da yoktu.Hristiyan dinine ve İncil’e uyumlu yaşıyorlardı, sıradaki deliller hakkında şimdilik
bir iki resim paylaşıyorum, güzel sanat eserleri ..

Ek olarak bunu eklemek istiyorum

Muaviye dönemine ait, Yunanca yazılmış olan bu taş yazıtta şöyle yazıyor.

-İnanların lideri, Allah’ın hizmetkarı Muaviye’nin adıyla”
diye başlıyor ve önüne bir Haç işareti eklenmiş

Muaviye’nin adına yazılan bir yazı ve Haç işareti.

İlginç 🤔

Yine Emevi döneminde, basılmış olan madeni paralarda, Hristiyanlığın haç işaretini görmekteyiz.

Muhammed isminin yazdığı da iddia ediliyordu.Uzun yıllar sonra haç resimleri kaldırılıyor (muhtemelen, İsa’nın çarmıha gerilmediği inancı kabul görmeye başlandığında değiştiriliyor)

Madeni paranın basımında, Bizans parasını referans almış olan Araplar, paranın bir tarafında değişikliğe gitmişler (kendi iktidarlarını vurgulamışlar).
Peki paranın (Haçlı liderin çizilmiş olan tarafı) neden değiştirilmemiş ?
Cevabı çok Basit : İlk “Halifeler/” de Hristiyan idi.