My Authors
Read all threads
daha önce @cetodergisi için Tenten ve Asterix hakkında yazdığım ve ilk sayılarda yayınlanan yazılarıma bakarken aklıma geldi şimdi.

hangisi hakkında az bilinen bir çok detayın da yer aldığı uzun bir flood'a başlamamı isterdiniz?

20 dakikalık bi ankete göre yayınlarım;
FLOOD:

Gazetecilik Yapmayan Gazeteci; Tenten..

1928 senesinde ‘Le Petit Vingtieme’ sayfalarındaki bir bant yayınında Rusya seyahati başladı kahramanımızın, hem Rusya hem Tenten’in kendi iç dünyası hem çizerinin ruhuna yolculuğuydu bu aynı zamanda.
Tenten her ne kadar ilerleyen yıllarda tüm dünyayı kasıp kavuracak unutulmaz maceralara kavuşacaksa da bir sonraki hafta nereye varacağı planlanmamış gazete bantlarından müteşekkil bu ilk macerasıyla henüz ufak çaplı bir sarsıntıya ancak sebep olabilmişti.
İlk gençliği koyu bir şekilde dini eğitim verilen okullarda geçen Georges Remi (Hergé) daha okul sıralarındayken işgalci güçlere karşı koyan bir çocuk çizgi kahraman tasarlıyordu.
Adını ‘Totor’ koyduğu bu karakteri ilerde Tintin haline çevirmesi hem Avrupa çizgi roman tarihini hem kendi hayatını muhteşem bir şekilde değiştirecekti ama buna biraz daha zaman vardı.
Ufak tefek çizim işleri yaptığı gazetede kendisinden ‘dünyanın her yerinde kötülüklerle mücadele edecek genç bir çizgi roman karakteri’ tasarlaması istendiğinde hayallerini gerçekleştirmenin eşiğinde olduğunu anlamıştı.
Mesleği güya gazetecilik olan bu yeni yetme genç bazı maceralarında göstermelik bir iki fotoğraf makinesi kullansa da asıl hüviyetini maceracılık üzerine inşa etmiştir diyebiliriz.
Nitekim ilk macera ‘’Tenten Rusya’da’’ bu şekilde başladı ve daha sonra albüm haline getirildiğinde 100 sayfanın üzerinde bir eser çıktı ortaya.
Çizgi roman Siyah Beyaz ama Tenten biraz fazla mı ‘Beyaz’?

İlk macerada Rusya ve komünizme karşı küçümseyici bakışın ileride taraflı tarafsız bir çok tepki alması üzerine Hergé bu macerayı unutmak istediğini, bir gençlik hatası olarak kabul edilmesini ister hep.
Gerçi ardından yazıp çizdiği iki macerada da benzer yaftalardan kurtulamaz; ‘’Tenten Kongo’da’’ ve ‘’Tenten Amerika’da’’

Kongo macerasında Afrikalıları o derece aşağılar ki savunulacak yanı da kalmaz bu sefer işin.
Hayvanlarla ilgili de pek iç açıcı olmayan sahnelerin yaşandığı macera insanlık adına zayıf ama arşiv için bulunmaz kıymettedir.

Amerika macerasında ise neredeyse Rusya macerasının bir benzeri yaşanır, en ufak sanatsal ve edebi kaygı güdülmeden klişelere saplanıp kalınmıştır.
Öyle ki tüm ülke koskoca bir mafia ağıyla yönetilmektedir adeta sayfalar çevrildikçe.

Bu ırkçı yakıştırmaları hayatı boyunca ne Hergé’nin ne de kahramanımız Tenten’in yakasını bırakmaz ama ilerleyen maceralardaki görsel ve yazınsal şölenle gönül almayı da bir şekilde başarır.
Hergé 1934 senesinde çok sevdiği ve sözünden çıkmadığı bir din adamının tavsiyesiyle tanıştığı Çinli Chang Chong-Jen ile sağlam bir arkadaşlık kurup bir süre sonra çizdiği Mavi Lotus adlı efsane albümündeki Tenten’in arkadaşı Çinli çocuğa da bu dostunun adını verir.
Bu dostluk Hergé’nin ırkçı yanlarını yontmasında büyük bir etkendir demek abartı olmaz her ne kadar bu macerada Çinlileri överken Japonları kötülese de..
Mavi Lotus, Hedef Ay, Kara Ada gibi albümler peş peşe geldikçe tüm sevenleri Totor karakterinin basit çizimlerinden bu muhteşem panellere sahip albümlere uzanan değişimi hayretle izliyordu.
Çizgi kalitesindeki evrimin sürekli pozitif ilerleyişi tabi ki sadece Hergé’nin değil, onun için kurulan stüdyodaki genç ve hayli yetenekli diğer çizerlerin de büyük katkısıyla mümkündü aslında.
Bunlar arasında özellikle öne çıkan Bob De Moor ve Jacques Martin 1965 yılında yaptıkları bir şaka sonucunda ‘’Flight 714 / Sidney’e 714 Sefer Sayılı Uçuş’’ macerasının çizilmesine sebep olmuşlardır.
o gün Hergé yokken ziyarete gelen bir gazeteci ısrarla yeni bir macera hazırlığı olup olmadığını sorduğunda birkaç güne kadar tekrar uğrayıp yeni maceranın ilk sayfasını görebileceğini söyleyerek gönderirler ve sonra oturup ilk sayfayı konuşma balonlarını doldurmadan çizerler.
sayfanın gazetede basılmasıyla macera çizilmek zorunda kalınır!
Hergé’nin buna görünürde bir tepkisi olmasa da özellikle karakter çizimlerinde kesinlikle yardımcılarına izin vermediği ve sadece arka planlar/taşıtların çizimi gibi konularda onları çalıştırdığı herkesin malumudur.
3 Efsane; Mavi Lotus, Kara Ada, Hedef Ay..

Benim gibi çizgi romanın sanat olduğunu savunanların kesinlikle hemfikir oldukları konulardan biri de bu üç maceranın yüksek sanat eserleri olduğudur.
‘Mavi Lotus’da Japonya’nın Çin'i işgali hem konu olarak hem çeşitli paneller ve sayfalardaki kutuların seyri ile muhteşem bir film görselliğiyle verilmiştir. Çinlilerin sempatik görünmesini sağlayan çizim sırlarını büyük bir maharetle sergiler Hergé.
ve aynı kervana itici Japon tasvirini de katmayı başarır. Bu kez de kaş yaparken göz çıkarmakla suçlanmaktan kurtulamaz tabi.

‘Kara Ada’ tekrar çizilen maceralardan biridir. stüdyonun yetenekli ismi Bob De Moor İngiltere’ye yollanıp çok sağlam eskizlerle dönmek üzere tembihlenir
Bob o kadar sıkı bir çalışmayla geri döner ki macera tekrar çizildiğinde otoyol tabelalarına kadar hiçbir detayda hata bulunamamıştır neredeyse. Bu maceranın özellikle adanın görüntülerine yer verilen sayfaları tam seyirliktir.
Ve ‘Hedef Ay’ efsanesi..
Öngörüsüyle bile başlı başına efsane kabul edilebilecek bu macerada aya yollanacak mekiğin çizildiği panel çizgi roman tarihine çoktan geçmiştir. Sonrasında ‘Aya Ayak Basıldı’ macerasıyla sevenlerini mest eden bu eser sayesinde iyice ünlenir Hergé’
Öyle ki, ilerleyen zamanda Nasa tarafından yapılan ay yolculuğunu kısa bir çizgi roman olarak çizmesi bile istenir.
Dünya İnsanı Tenten:

Her ne kadar ‘Totor’ adlı kahramandan evrilmiş olsa da yayınlandığı hemen hemen her ülkede ‘Tintin’ olarak tanınan karakterimiz bazı ülkelerde lehçe ve anlam nedeniyle değişik isimlerle de anılmıştır.
İlgi çekici benzerliklerden biri, maceraları sırasında kötülediği, yerden yere vurduğu ülkelerden ikisi olan Rusya ve Japonya’da ‘Tantan’ adıyla anılması, sadece ülkemizde ve Yunanistan’da ‘Tenten’ denilmesidir.
Arabaları Bile Olay..

Her macerasında mutlaka birkaç otomobil, kamyon, otobüs vs görünen Tenten bunların neredeyse hepsini adeta bir özel ajan edasıyla ve büyük bir maharetle kullanır.
İlk maceralardaki eski modeller yıllar sonra tekrar çizilen bazı maceralarında o zamanın daha çok tutulan modelleriyle değiştirilse de her biri göz alıcı şekilde çizilmiştir. Başlı başına bir inceleme konusu olan bu arabalarla ilgili internet sayfalarına bile rastlayabilirsiniz.
Tenten Ve Şurekası..

Her ne kadar yanından bir an olsun ayrılmayan sevimli bir köpeği (Fındık/Boncuk) olsa da ilerleyen maceralarında eşlik etmek ve tüm zorluklara karşı koyarken yanında durmak üzere belki de çizgi roman tarihinin en asabi kişisi kurgulanmıştı; Kaptan Haddock
Fransız bir kaptanın torunu olan karakter başlarda kötü huylara sahip olsa da zamanla çocuklara kötü örnek olmamasına dikkat edildi.
Profesör Turnusol ise ağır işiten kulakları ve birbirinden tuhaf icatlarıyla kendi hayran kitlesini oluşturmakta pek zorlanmamıştır diyebiliriz
Dupond ve Dupont kardeşler her ne kadar gizli polislik ve emniyet teşkilatının tüm karizmasını çizecek kadar aptal olsalar da her macerada dört gözle beklenen karakterler olmayı başarmıştır. İngiltere’de basılan maceralarda ‘Thompson ve Thomson’ adını alır bu ikili.
ülkemizde ilk yayınlandığında da hala anlaşılamamış bir nedenle ‘Kapon ve Sapon’ diye isimlendirilmişler.
Bunlar ve bazı maceralarda tekrar tekrar ortaya çıkan bir çok yan karakteriyle sergilenen müthiş galeri bile başlı başına incelenip analiz edilmeyi fazlasıyla hak etmektedir
Dünyada Ve Bizde ‘Çakma Tenten’

40’lı yıllardan itibaren bir çok yayıncı tarafından ülkemizde tekrar tekrar ve aşırı kalitesiz bir şekilde basılan albümler her ne kadar can sıkıcı olsa da 90’larda nihayet orijinal yayın sırasına ve kalitesine uygun serilere de kavuştuk.
Yayınlanma macerası esnasında bir tanesi İstanbul’da geçen (Marmara Canavarı) bir çok sahte macerası da araya sıkıştırılmıştır. Çeşitli maceralarından karelerin kopyalanıp ilginç bir hayal gücüyle harmanlanarak ortaya konan bu maceraları bugün bile koleksiyonerlerin hedefindedir
Bu sadece bize has bir durum değildir, bir çok ülkede onlarca korsan macerası çizilmiş, vinyetleri yapılmış, alternatif albüm kapakları üretilmiştir.
Günümüzde internet denilen deniz sayesinde bunların bir çoğuna ulaşmamızı sağlayan enteresan fan sitelerini bulabilirsiniz.

SON
gerçi tam da buradan, Tenten efsanesine büyük bir katkı sağlamış olan yardımcı karakter Bob De Moor hakkında konuyu tamamlayıcı bir kısa flood girilebilir ama yoruldum. belki daha sonra..
Tenten’in Üvey Babası; Bob De Moor

asıl adı 'Robert Frans Marie De Moor' fakat çizgiroman dünyası onu 'Bob De Moor' olarak tanıdı. 1925 doğumlu sanatçı, dünyanın en tanınmış çizgi karakterlerinden birinde gölge adam olarak uzun yıllar stüdyoda hizmet verdi.
Evet sevimli dostumuz Tenten'in yardımcı çizer ekibinden Bob De Moor, adından bahsedilmeyi fazlasıyla hak ettiği yeteneğini, mütevaziliğiyle hep geri planda bulundurmuş büyük bir değerdi.
O, Tenten'in kudretli çizeri Hergé'nin yakın dostu ve mesai arkadaşıydı.
Yaklaşık 35 yıl boyunca Hergé'nin gölgesinde sadık bir şekilde görevini sürdürdü ve Tenten'e büyük bir katkı yaptı.
Belki senaryo ve sayfa planında usta Hergé'nin ayarında değildi ama arka planlar, taşıtlar, sokak ve bina çizimlerinde çok daha iyi olduğu kabul görmüştür hep.
Özellikle de yeniden çizilmesi icap eden maceralarda sergilediği performans yabana atılır türden değildir.
Hergé eski hikayelerin yeniden çizilip güncellenmesi hususunda Belçika ekolünün en büyüklerinden biri olan Edgar Pierre Jacobs'a teklif götürmüşse de bu iş Bob’a kalmıştır.
Kara Ada macerasına bakacak olursak iyi de olmuş demeliyiz sanırım. Bu maceradaki araç çizimlerinin güzelliğine dalıp gitmekten çoğu zaman maceranın akışını kaçırdığımı, hele hele adadaki kayalıkların çizimlerine bir film karesine bakar gibi hayranlıkla baktığımı itiraf etmeliyim
Moor her ne kadar Tenten’in asıl çizeri değilse de ruhuna nüfuz etmeyi başarmıştı işte. Yine de bu ona Tenten'in gelecek maceralarında söz sahibi olma hakkını vermemiştir ne yazık ki.
Herge’nin ölümünden sonra Tenten’in devam etmesini istemediğini belirtmesi çok büyük bir engeldi
Büyük usta bir kere; "Tintin c'est moi/Tenten benim" demişse, artık kimse konuyu daha fazla üsteleyemezdi.

Hergé'nin ölümünden kısa bir süre sonra, Bob de Moor en azından ‘Alph-Art'ı bitirmeyi önerir.
fakat Hergé'nin karısı ve doğal mirasçısı olan Fanny Rodwell'in başta tereddüt etse de daha sonra bunu kabul etmediği anlatılır. Bu konuda en büyük engellerin, çevresindeki Benoît Peeters gibi Tenten uzmanı eleştirmenlerin etkisiyle olduğu da belirtilir.
İşin aslı Hergé kendisinden sonra Bob’un bu işi mükemmel şekilde sürdürebileceğine emindi, ona gereken bilgi birikimini kazandırmaktan kaçınmamıştı fakat yüz binlerce Tenten hayranını eli böğründe bırakıp ölürken bile bizdeki tabirle ‘el vermemiştir’
Bob de Moor, 26 Ağustos 1992'de öldü. Bir büyük fırsat da onunla birlikte toprağa gömülüp gitti.

Ardından söylenebilecek çok güzel sözleri dolu dolu hak edeceği işler bıraktı sayfalar dolusu..

SON
FLOOD:

Pilote’un paltosundan çıkan Asteriks!

Fransa çizgiroman konusundaki namını özellikle 50’li yıllarda ortaya çıkan kahramanlara daha çok borçlu diye düşünürüm hep. Bunda Rene Goscinny gibi bir yazar/senariste sahip olmalarının etkisi yadsınamaz.
Goscinny 1959 senesinde dönemin önemli dergilerinden biri olan Pilote’da ilk kez görünen bir kahramanın da yazarlığını yapıp, usta çizer Uderzo ile yıllar sürecek bir mesai arkadaşlığına imza atarken bu işi yüzünün akıyla başaracağından muhtemelen emindi.
Evet, dostumuz Asteriks önce Avrupa'da ve ardından tüm dünyada ünlü bir seriye dönüşmeden önce bir derginin kıyısından köşesinden de olsa okuyuculara göz kırpmıştı işte.
Goscinny tıpkı Red Kit gibi karikatürize bir ortamda geçen, iyilerin kazanmaya, kötülerinse kaybetmeye adeta mahkum olduğu ama bunu yaparken eğlencenin sınırlarını zorladığı bir hikaye yazarken gün gelip dünyada kült haline dönüşeceklerini ummamıştı muhtemelen
kahraman kavramının estetiğiyle oynayarak ortaya çıkardığı ufak tefek Asteriks, iki insan cüssesindeki Hopdediks, yanlarından ayırmadıkları köpekleri İdefiks artık hayatımızın bir parçası olmak üzere arzı endam eylemişlerdi.
Avrupa, Afrika ve Asya’yı inleten kudretli Roma İmparatorluğu’nun henüz elde edemediği Galya ve onun son derece cesur halkının direnişi ve destanını Asteriks adlı sıska bir karakter üzerinden anlatan çizgiromanımız bu haliyle bile bir çok insani dersi okurlarına vermekteydi.
Avrupalı tipajına uygun olsa da Yunan geleneğine uygun bir kahraman cüssesine sahip olmayan Asteriks her ne kadar işsiz güçsüz ortalıkta gezinse de zehir gibi bir kafaya sahiptir. Adeta köyün gizli lideridir ve bir çok macerada mütevazi tavırlarına rağmen zaferin sembolü olur.
Çocuksu fiziğine rağmen cesareti ve liderlik özellikleriyle hem yetişkinlerin hem çocukların kahramanı olmasını sağlamak ucuz bir hamle gibi görünse de ciddi bir denge ve beceri ister.
Goscinny ve Uderzo bu tür nüanslar sayesinde zirveye kurulmakta gecikmezler zaten.
Köyün bilge büyücüsü Büyüfiks (ki bazı maceralarda adı değişikliğe uğramıştır) mucidi olduğu kudret iksiri ile hem Asteriks hem de köyün diğer sakinlerini adeta birer süper kahramana dönüştürerek Romalıların gaddarca akınlarında hem köylerini hem namlarını korumalarını sağlar.
Bu inanılmaz iksirden faydalanması yasak olan yegane Galyalı ise iri yarı dostumuz Hopdediks/Oburiks (Obeliks)’dir. Çocukken iksir kazanına düşüp şimdiki mevcut insanüstü gücüne kavuşan bu taş yontucusu obur insan ne olur ne olmaz diye iksir kazanından hep uzak tutulur.
Asteriks’in bu dünyadaki en yakın arkadaşı olan Hopdediks hemen hemen her macerada acı kuvveti sayesinde olayların gidişatını belirlemekte öncelikli etkenlerden biri olmayı başarır.
Akıllı, sevimli, en az sahipleri kadar cesur ve gerçek bir Galyalı olan bir diğer kahraman da İdefiks adlı köpekleridir. En az Red Kit maceralarındaki RinTinTin kadar meşhur olan bu sevimli köpek de köyün müdafaası esnasında üstüne düşeni hakkıyla yerine getirmekten geri kalmaz.
Yayınlanlanma süreci

Pilote dergisindeki yayınını 1961 senesine kadar sürdüren Asteriks, o yıl ilk albümüne kavuşur. Her ne kadar beklentilerin altında bir tiraj elde etse de aradan geçecek 20 sene sonunda bir tek albümünün satışı bile tahminlere göre 2 milyonu geçmiştir.
tüm Avrupa ülkelerinde yayınlanan ve milyonlarca hayrana sahip bir yayın haline gelen Asteriks, 77 senesinde değerli senaristi Goscinny’nin ölümüne rağmen onun yokluğunu aratmayıp hem yazıp hem çizme işini üstlenen Uderzo sayesinde unutulmayacak kahramanlar arasına girmiştir.
Biz mi? aldık, biraz kırptık, Aster oldu..

İlk albümün çıkmasından 4 sene sonra ülkemizde de fark edilip yayınlanmaya başlaması kaçınılmaz olmuş ve günümüze kadar sürecek bu serüvenin ilk adımını Yurdagül yayınları atmıştır.
Bob Kid ve Küçük Şeyh adlı dergilerde ilk maceraları yayınlanırken bir isim değişikliğine uğramış ve telif sıkıntısından kurtulmak için o yıllarda en popüler olan yöntemle orijinallerden kopyalanmış karelerin amatörce çizildiği maceralarla konuk olmuştur Türk okurunun huzuruna.
Aster adıyla yayınlanan bu maceralar günümüz çizgiroman koleksiyonerleri için bulunmaz nimet olsa da o dönem için bir kara sayfaydı diyebiliriz. Derginin adı Aster olsa da kahramanımıza ‘Serteriks’ gibi abuk bir ismi layık görmüştür bu yayınevi.
Çok çok acaip..
ardından Şilliler yayınevinin eline geçip Bücür adlı dergide de yayınlanan Galyalı dostumuz nihayet Tercüman gazetesinin ilavelerinden birinde yayınlanıp çok tutulmasının ardından yine aynı gazeteye ait Kervan yayınlarının derli toplu albümlerini çıkarmasıyla aslına dönmüştür.
Albümlerin çevirisinde Halit Kıvanç ve Tevfik Ünsi büyük emek sahibidir. O kadar özel bir işe imza atarlar ki artık bize mahsus deyimler ve kelimelerle süslü, orijinalinden çok farklı bir Asteriks macera dili oluşmuş ve işin ilginci hoşa da gitmiştir.
Sonraki baskıları ve çevirileri dahi etkilemesi kaçınılmaz olan bu durum için her iki ustayı minnetle yad edenlerin sayısı azımsanamaz sanıyorum.
80’lerin ortalarında Bulvar yayınlarında da arz-ı endam ettikten sonra 94 yılından itibaren Remzi kitabevinin çatısı altına girmiştir.
Yayınlanmasının ardından çizgi filmlerinin yapılması da gündeme gelmiş, bir süre sonra İdefix Stüdyosu bile kurulmuştur.
Çizgiromanı kadar animasyonlarıyla da tirajını yükselten kahramanımızın 2000 senesinde gerçek aktörlerin oynatıldığı sinema filmi de müthiş bir ilgi görmüştür.
Albümlerdeki Ünlüler Geçidi

Asteriks’in bir çok macerasında bazen konuk bazen de albüm boyunca maceranın içinde olan dönemin ünlü isimlerine rastlamak neredeyse olağandı.
‘Oburiks Zor Durumda’ adlı macerada Roma’dan kaçan lejyonerlerin lideri Spartacus tiplemesi, o dönem çekilmiş Spartacus filminde de oynamış olan Kirk Douglas’dan esinlenilmişti haliyle. Kahin macerasındaki kötü karakter ise ünlü oyuncu James Coburn’dan esinlenmişti aynı şekilde.
Fransa’nın eski başkanlarından Jacques Chirac gençlik haliyle konuk olur mesela ‘Oburiks ve Şirketi’ macerasında.

yine aynı albümde Laurel ve Hardy adlı komedyenler de Romalı iki asker olarak görünürler kareler arasında.
Asteriks Belçika’da macerasında Tenten’den Dupont ve Dupond, Asteriks Britanya’da macerasında da ünlü Beatles grubu vardır.
Churchill’den Mussolini’ye, Sean Connery’e ünlüler geçidine dönüşen albümler boyunca değişmeyen tek şey maceralardaki heyecan ve mizah dozajı olmuştur

SON
FLOOD

Red Kit nam bir yiğit varmış?

1940’lı yılların sonunda, yani Avrupa’ya o büyük travmayı yaşatan savaşın akabinde çizgi roman sektöründe yaşanan hızlı gelişmeler bir çok yeni çizgi kahramanı da piyasaya çıkarmıştı.
Frankofon olarak adlandırdığımız Fransız-Belçika ekolünün bugün en değerli ürünleri arasında yer alan Red Kit / Lucky Luke işte tam o yıllarda bir çocuk dergisinin sayfaları arasında kendisine yer bulmaya başlamıştı.
Morris adlı usta çizerin kalemiyle ilerleyen yıllarda Goscinny adlı senaristin hikayeleri birleştiğinde ise bu sevimli kovboyun dergi aralarından sıyrılıp kendi bağımsız çizgi roman yayınına kavuşması artık kaçınılmaz olmuştu.
Biz Red Kit’i çok sevdik..

Maceraları ülkemize 50’li yılların ortalarında gelen kahramanımızın Lucky Luke olan adı, okuyucu tarafından kolay telaffuz edilsin ve yadırganmasın diye yayıncı Ferdi Sayışman tarafından Red Kit’e dönüştürülmüştür.
Kısa zamanda benimsenen ve kendisine çocuk, genç, yaşlı ayırt etmeksizin büyük bir hayran kitlesi oluşturan Red Kit artık bir çok yayınevi tarafından tekrar tekrar maceraları basılan bir hazinedir.
Her biri başlı başına kült haline gelen bu maceralarıyla akılda kalmayı başarır.
Red Kit, bu maceraları sırasında 1800’lerin Amerika’sında tarihe geçmiş olaylar ve kişilere yer vermesiyle de unutulmaz bir karakter olmuştur artık.
Maceraları esnasında Amerika başkanı, Calamity Jane, Billy The Kid, Dalton Kardeşler gibi gerçek şahsiyetler de sık sık görülür.
Red Kit ilerleyen zaman içerisinde çeşitli değişikliklere uğrasa da asıl konseptinin dışına çıkmadan ve başarıyla yayınını sürdürmüştür.
Başka çizerler devreye girdikçe yadırgayan okuyucular mutlaka olmuştur gerçi benim gibi ama idare edilmiştir hep.
Red Kit başka bir ata biner mi?

Evet, sanırım şimdiye dek akla gelmemiş bir soru oldu bu. Zira kahramanımız Red Kit sevimli atı Düldül’den hiç ayrılmaz maceralarında, hatta yolculuk esnasında atının sırtında uyuyup tıraş olduğu, yemek yediği bile defalarca görülmüştür.
Dolayısıyla ihtimal bile vermeyiz buna ama öyle bir macera var ki dostlarımız kısa süreliğine de olsa ayrılıyor ve kovboyumuz bu sırada başka bir ata binmek zorunda kalıyor. Maceranın adı ‘’Düldül Kayıp’’
Daltonların Red Kit’ten intikam almak için Düldül’ü kaçırmasının ardından kahramanımız birkaç atı denemeye tabi tutup aralarından en iddiasız olanı seçerek dostunu kurtarmak için maceraya atılır.
Hafif, iddiasız bir sayı olsa da diğer maceralar arasında özel bir yeri vardır.
(bu arada adı değiştirilen bir diğer karakter de Düldül olmuştur. Orijinal yayınlarda nüfusa Joly Jumper olarak kayıtlıdır kendisi)
Gel kuçu kuçu!

Bir köpek ne kadar şapşal olur diye düşünülüp varılan sonuç; RinTinTin..

Düldül’ün baş belası, Red Kit’in en zor zamanlarında bilmeden de olsa en büyük yardımcısı, oburlukta Avarel’in rakibi, uyuşuk ve vurdum duymaz bir kurt köpeğidir.
RinTinTin de ülkemizde orijinal ismi değiştirilen çizgi karakterlerden biridir. Asıl ismi Ran Tan Plan olan bu sevimli köpek yine yayıncıların esrarengiz kararı ile o dönemin sevilen film yıldızlarından biri olan RinTinTin adlı hemcinsiyle adaş olmaya uygun görülmüştür.
bu arada sevimli dostumuzun Red Kit maceralarında görülmesi biraz geç zamana denk gelse de okuyucu tarafından o kadar sevilir ve tutulur ki 87 yılından sonra kendi bağımsız albümleri bile yayınlanır.
Daltonlar!

Her kovboy hikayesinin kanunsuz adamları da olmak zorundaydı tabi, bu düşünceyle hem sevimli, hem tehlikeli, hem okurda kalıcı bir etki bırakacak karakterlere sahip 4 kardeş kurgulanıp gerçek hayatta yaşamış haydut kardeşlerden oluşan çetenin adı verilmişti; Daltonlar
Kısa boylu, hırslı, zeki Joe ve uzun boylu, aptal, obur Avarel ile okuyucuların aklında daha çok kalan çetenin, adı sanı hep unutulup figüran muamelesi yapılan diğer iki üyesi ise boy sırasına göre Jack ve William’dı.
Anneleri hariç yer yüzündeki hiçbir canlıdan korkmayan bu haydutlar, Red Kit’in hemen her macerasında ortaya çıkıp tüm hünerlerini sergilemelerine rağmen kovboyumuz tarafından tutuklanıp taş kırma cezasını çekmek üzere hapse yollanmaktan kurtulamazlardı..
Ben yalnız bir kovboyum, evimden çok uzakta..

Gölgesinden hızlı silah çeken, bir aile kurmaya hiç fırsatı olmayan, sadık atı ile diyardan diyara dolaşıp kanun ve düzen sağlamaya çalışan, kötü örnek olmamak için sigarayı bırakıp ağzında saman çöpüyle gezen, iyilerin dostu..
..Daltonların düşmanı Red Kit, her ne kadar Amerika’daki ‘vahşi batı’yı anlatsa da aslında olaya Avrupa’dan bakışı temsil etmiştir, edecektir.
Goscinny ve Morris gibi iki efsane isim artık hayatta olmasa da yerlerine gelenlerin iyi işlere imza atmasını ummak düşüyor bize.
ve güneşe doğru ağır ağır ilerleyen atının üzerinde bir türkü söylüyor kovboyumuz;

‘’ben yalnız bir kovboyum, evimden çok, çok uzakta..’’

SON
Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh.

Enjoying this thread?

Keep Current with Mustafa Timûri

Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!