My Authors
Read all threads
Sanıyoruz başından beri korktuğumuz "gevşeme" ve "sıkılma" yavaş yavaş küresel ölçekte kendini hissettiriyor. Ülkeler normale dönme planlarına başladılar. İyi ama... Ne değişti?

1. Virüse karşı aşımız var mı? Yok.
2. İlacımız var mı? Yok.
3. Virüs kendiliğinden durdu mu? Hayır.
O zaman her şeyi geri açtığımızda, zaten her şey birkaç ay önce açıkken olandan farklı ne olacak? Hiçbir şey.

Ülkeler, en başında da olduğu gibi, ekonomik zorluğu sağlık etiğiyle dengelemeye çalışıyorlar. Tabii sosyal izolasyonun psikososyal etkileri de bir risk unsuru.
Ne var ki virüs, bizim psikolojimizi, ekonomimizi, sosyolojimizi umursamıyor. Aslında hiçbir şeyi "umursamıyor", çünkü virüsler cansızdır ve sinir sistemleri yoktur. Dolayısıyla "umursama" davranışı sergileyecek bir zihne ve bilince sahip değillerdir.
Ama virüse dışarıdan bakan biz insanlar, viroloji ve epidemiyoloji sayesinde virüsü ve salgını tanımaya çalışıyoruz ve gidişatı "insanmış gibi" (antropomorfik) bir dille anlatıyoruz.

Ve anladığımız şu: Virüsün tek "derdi" üremek, kendi kopyalarını daha çok üretmek, yayılmak.
Bunu yapabilmesi için de konak hücrelere ihtiyaç duyuyor.

Hücreye giriyor, kendi RNA'sını enjekte ediyor, konak hücrenin (bu durumda insanın) proteinlerini kullanarak kendi RNA'sını okutuyor, kendi proteinlerini üretiyor, bu sayede kendinden milyonlarca kopya yaratıyor.
Bunun için ne kadar çok konak hücre bulursa o kadar iyi. Bir insanda o hücrelerden trilyonlarca var.

Ama trilyonlarca hücreden daha iyisi nedir, biliyor musunuz?

Katrilyon kere katrilyonlarca konak hücre!

Ve insan popülasyonu virüse işte tam da bunu veriyor!
Bir insan diğerine ne kadar yakınsa veya ortak yüzeylere ne sıklıkla dokunursa, öksürük ve hapşırık yoluyla virüsün yeni konaklara bulaşması da o kadar kolay oluyor.

Ve döngü böyle devam ediyor.

Ya aşı/ilaç üretilene, ya popülasyonun en az %40-70 civarı enfekte olana dek...
İşte bu nedenle ya baskılara uygulayıp aşı ve ilacı bekleyeceğiz.

Ya kontrollü bir şekilde insanları hasta edip sürü bağışıklığı (popülasyonun %40-90 civarının hastalığı geçirmesini umacağız. Aşılar da özünde toplumu bu şekilde koruyor.
Ama aşı ve ilaç halen yokken sürü bağışıklığı gütme konusunda birkaç sıkıntı var:

İlki, bu virüs en iyi ihtimalle bile gripten 10 kat kadar ölümcül. Bir ihtimal 50 kata kadar ölümcül. Her yıl gripten yüz binlerce insan ölüyor, bundan milyonlarcası ölecek demektir.
İkincisi, koronavirüs bağışıklığı çok muğlak. Birkaç ay içinde yitirilebildiğine dair bulgular var. En iyi ihtimalle bile sadece 1-3 yıl bağışıklık kazanılıyor.

Hatta bağışıklık ilk enfeksiyon sonrası hemen oluşmayabiliyor ve oluşana kadar tekrar enfekte olma ihtimaliniz var.
Dolayısıyla lamı cimi yok, aşı ve ilaç şart. Yoksa düzenli olarak milyonlarca insan bu hastalık nedeniyle ölecek.

E o zaman neden sosyal mesafelendirme ve karantina uyguluyoruz ki? Nasılsa olacak...

Çünkü hastane kapasitesi kısıtlı.
Eğer ilk dalgayı öyle veya böyle atlattık, şimdi her şeyi açıverelim dersek, birden yüz binlerce kişi hasta olup hastanelere yığılacak.

"Her şeyi geri açsak bile dikkatli oluruz, maske takarız, valla bak söz." desek bile böyle olacak. Çünkü insanları biliyoruz...
Hastane kapasitesi aşılınca, sadece virüs değil, aynı zamanda sağlık personelinin yetişememesi dolayısıyla da çok sayıda ek ölümler yaşanacak. COVID-19 harici hastaların ihtiyaçları da yeterince karşılanamayacak. Başından beri korkulan bu.
"Bir açarız, bakarız ne oluyor, sonra kötü olursa hemen hop geri kapatırız." denebilir.

Evet, yapabilirsiniz.

Ama ne olacağı zaten çok bariz değil mi?

Aşı yok. İlaç yok. Virüs değişmedi.

Her şey ilk baştaki ile aynı.

Tek değişen şu: İnsanlar "sıkıldı" (ve para lazım).
Kontrollü bir şekilde parça parça aç-kapat uygulaması muhtemelen denenecek. Sonuçları hep birlikte göreceğiz.

Belki de bu virüsü normal bir ölüm kaynağı olarak kabulleneceğiz, insanlık bunu daha önceden çok kere yaptı (diyabet, kalp, nadir hastalıklar, vs.)
Ancak eğer bilimin ne söylediğini merak ediyorsanız, söyleyelim: Harvard Üniversitesi'nden araştırmacıların Science dergisindeki makalesine göre sosyal mesafelendirme önlemleri en az 2022'ye kadar, belki 2025'e kadar devam etmeli.
Model, bizim de daha önceden ihtimal olarak anlattığımız "sezonluk virüs" haline dönmesi ihtimali üzerine duruyor.

Ve tek seferlik karantina ve önlemlerin yeterli olmayacağını gösteriyor.

İlaçlar ve aşı geldikten *sonra* kademeli olarak geri açılmalar başlayabilir.
Makalede, o zamana kadar aralıklı aç-kapa yapmanın sürü bağışıklığına giden yolda kullanılabileceği söyleniyor. Bu nedenle de ülkelerin bunu deneyeceğini düşünüyoruz.

Ama bu işin "bir kere yaptık, oldu bitti" olmadığını hatırlamak gerekiyor.
Aşırı sosyal mesafelendirme de tehlikeli. O durumda da hiçbir bağışıklık kazanmama ihtimali doğuyor. Bir miktar virüs yayılımı kötü bir şey değil; ama eksponansiyel trendlere dikkat etmek gerekiyor.

Sonuç olarak, bu virüsün kuzeni SARS gibi kısa sürede unutulmasını beklemeyin.
Bu mücadele bir kısa koşu değil, bir maraton.

Ve en erken yorulanlar, salgından en çok etkilenecekler.
Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh.

Enjoying this thread?

Keep Current with Evrim Ağacı

Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!