Thread by @muratonderman

Yasaların değiştirilmesiyle toplumun yapısının da değişeceği inancına yani bir tür legalizme ve eğitim kalitesinin arttırılmasıyla sosyal davranış biçimlerinin değişeceğine olan inanca dair ifadelere sık denk geliyorum. İkisinde de ilişki bence gerçeklikte zayıf.İkinciye bakalım.

Bilgi, sosyal davranışı etkileyen faktörlerden sadece birisi. Sürücü kursları eğitimle sosyal davranış arasında güçlü bir bağ olduğu inancıyla açılmıştı. Bunun sürücülerin yaya geçitlerinde yayalara yol vermesine zerre kadar etkisi olmadı.Profesyonel meslekler için de durum aynı.

Sosyal meselelerin çözümünü öncelikle başka sosyal meselelerde aramalı. Şu dillere destan "herkes böyle yapıyor, ben ne yapayım" inancına veya kurumsal habitusa ya da kurum kültürlerine bakarak başlayabiliriz. Tr'de hane disiplinliyken kamusal alan serbestlik alanı.Bu fark neden?

Eğitim Tr'deki baskın araçsalcı zihniyetle bir tür formaliteye dönüşmüşken, eğitim kalitesine odaklanmak davranışla bilgi arasındaki ilişkiyi abartmaktan başka bir şey değil.
Tr de toplumun gücü çok küçümseniyor ama o toplum herkesin gözü önünde en az 18 milyon kaçak yapı dikti.

Hülasa, bilgiyle sosyal davranış arasındaki ilişkiyi abartmak belki de daha çok bir literate kişi veya aydın yanılgısı.

Ayda 8-10 nöbet tutup her nöbette de üç normal mesai süresi boyunca çalışan bir doktor uykusuzlukla odaklanma arasındaki ilişkiyi zaten biliyordur ama bu bilginin davranışa etkisi ne kadar? Ne olabilirdi ki?

Toplumsal yetersizliklerimizi liyakatsizliğe indirgemek de bir literate kişi yanılgısı. Kaldı ki çoğunlukla kritik düzeyde liyakatsiz olduğumuzu sanmıyorum. Zaten bir sürücünün yaya geçidinde yayaya yol vermesi gerektiğini kavrayabilmesi için sürücü kursuna gitmesi de gerekmiyor.

Bunu zaten hemen herkes biliyor. Sorun bilgi katmanında değil daha çok normatif katmanda.

Tr'de kurumlar kendini bireysel öznelik dolayımıyla üretmiyorlar veya üretemiyorlar. Sürücünün bilgisi sürücünün davranışına yansımıyor.
Bana soracak olursanız, o geçitlerdeki boyalara harcanan para ve emeğe ve bunca eğitime yazık. Gerçek hayat denen yozluk tsunami gibi eziyor

Eksik liyakat kadar aşırı nitelikli olmanın da bir sorun olduğu açık. Tr'de bir sorun varsa o da aşırı niteliklilik veya daha doğrusu bu da aşırı niteliklilerin sorunu.

Harvard liyakatiyle Tr'de davranmaya kalkışırsanız palyaçoya dönersiniz.
Yaya geçitlerinde yayalara yol veren ahlaklı birinin halini gözümüzde canlandırmamız bile aşırı niteliklinin içine düşeceği korkunç durumu anlamamıza yeter. Allah muhafaza!

Bence hukuk fakültelerinde eğitim üç yıla indirilmeli mesela. Hatta sonra tüm fakültelerde. Bu eğitim bile çok ve aşırı nitelikli.

Yoz ve liyakatli ikilisi en kötü kombinasyon ve Tr'de olup biten de daha çok bu.

Yaya geçidi terbiyesini bile oluşturamamış bir ülke henüz kendi sefil durumunun farkında değil ki bir de diğerlerine medeniyet dersi veriyor.

Yaya geçitlerindeki sefil durumu sadece herkesin bildiği bir örnek diye yazıyorum. Ne de olsa itirazı zor.

"Aşırı" gereğinden çok veya fazla demek. Çok demek değil yani, aşırı ile "çok" sinonim değiller.
"Onu aşırı seviyorum" demek "onu çok seviyorum" değil, "onu fazla seviyorum" demek.