My Authors
Read all threads
18 NİSAN 1960, MECLİS…

Meclis büyük bir tartışmaya ev sahipliği yapıyordu.
DP’nin kurduğu Tahkikat Komisyonu’nun olağanüstü ve Anayasaya aykırı yetkileri vardı. O gün İsmet İnönü, kürsüye çıktı ve şunları söyledi:
“Şimdi ihtilal, iktidarı bir defa eline geçirmiş olanlar tarafından yapılıyor… Seçimle iktidara geliyor, devletin vasıtalarına el koyuyor, seçimle gitmek ihtimali ufukta görüldü mü, ben buradan gitmem telaşına düşüyor. Ne oldu, telaşınız ne?..
Eğer bir idare insan haklarını tanımaz, baskı rejimi kurarsa, o memlekette ayaklanma olur… Şimdi mevzu bahis olan mesele bu… Beni dinleyin, biz böyle ihtilal içinde bulunamayız. Böyle bir ihtilal dışımızda, bizimle münasebeti olmayanlar tarafından yapılacaktır…
Bu yolda devam ederseniz sizi ben de kurtaramam.”

Sonuç, bu konuşmadan dolayı İsmet İnönü’ye meclis oturumlarına katılma yasağı verilmesi oldu. DP Tahkikat Komisyonu’nda geri adım atmadı. Hukuk profesörlerinin, öğrencilerin, muhaliflerin eylem ve itirazları dikkate alınmadı.
1954’ten sonra giderek artan ekonomik sorunlar, temel ihtiyaç maddelerinin temin edilmesinde yaşanan sıkıntılar ve 4 Ağustos 1958 devalüasyonu sonucunda doların 2.80’den 9 liraya çıkması dönemin başlıca ekonomik problemleriydi.
İlk kez “serbest” seçimlerden başarılı çıkan DP cumhuriyetin kurulmasından bu yana rejime duyulan tepkinin bir sonucu olarak iktidara güçlü biçimde geldi.
Bu nedenle DP, iktidarının ilk döneminde liberal aydınlar ve üniversiteler gibi kentli çevrelerden de önemli destek görüyordu
DP iktidarıyla birlikte savaş sonrası ABD merkezli uluslararası ekonomik görev dağılımında tarımsal ve hammadde yoğun üretim görevini üstlendi.
Arkasına ABD desteğini alan DP, askeri ve mali destek karşılığında SSCB’nin dibinde ABD’nin ileri bir karakolu olacaktı.
Bu yaklaşımla Türkiye NATO’ya üye olmuş, Kore Savaşı’na katılmış ve bütün dış siyasetini ABD’nin çıkarları üzerine kurmuştu. İçerideyse anti-komünist tavrını yukarıya taşımış; 1951 yılında TKP’ye yaptığı bir operasyonla pek çok TKP’liyi tutuklatmış,
Nazım Hikmet’i vatandaşlıktan çıkartmıştı.
savaş sonrası dünya ekonomisinin eğilimleri Türkiye ekonomisinin krize girmesinin nedeni oldu. Dünya ticaretinde tarım ürünlerinin ucuzlaması, Türkiye gibi tarım ihracatına dayanan ekonomilere son darbeyi vurmuştu.
Sadece işçiler değil askeri ve sivil bürokrasinin alt ve orta kademeden unsurları da krizden payını almıştı.
Toplumun aydın kesimi olan üniversite öğrencileri, üniversite hocaları ve gazeteciler de DP döneminde çok ciddi baskılara maruz kalmış özellikle
iktidarın son dönemlerinde üniversitelerde, meydanlarda protestolarla DP karşıtlığını güçlendirmişlerdi.
DP iktidarının son dönemlerinde tarımın sübvanse edilmesine ayrılan büyük fonların, talep edildiği halde sanayiye aktarılmaması,
ticaret ve sanayi burjuvazisini de hükümet karşısında bir pozisyona itmişti.
DP anayasa ihlalleriyle suçlanmaktadır. İhtilalden bir ay önce İstanbul Üniversitesi'nde DP karşıtı bir eylem zorlukla bastırılır.
Eylemi bastırmakla görevli askerlerin tutumu ordunun da DP'ye cephe aldığını gösterir. DP hükûmetinin sansür politikaları basınla olan ilişkilerini de büyük oranda zedelemiştir.
1959'un Nisan ayında CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Batı Anadolu illerini kapsayan bir geziye çıktı.
29 Nisan'da İnönü Uşak'ı "Büyük Taarruz"un ilk durağı olarak seçmiş ancak oraya ulaştığında taşlı saldırıya uğrayıp, başından yaralanmıştır.
4 Mayıs'ta İstanbul'a gelmiş ve Yeşilköy Havalimanı'ndan şehir merkezine giderken Topkapı'da önce trafik müdürü tarafından durdurulmuş
ve sonra halkın saldırısına uğramıştır.
Birçok ilde CHP-DP arasında olaylar patlak verir. 1960 başlarında basında sansür artmıştı, gazeteler sansür nedeni ile beyaz sayfalarla çıkıyordu. Cezaevleri tutuklu gazetecilerle doluydu.Nisan 1960'ta TBMM'de gazete ve dergilerin
"yıkıcı, gayrimeşru ve kanun dışı" faaliyetlerini inceleyerek meclise bildirmek için Ahmet Hamdi Sancar başkanlığında kurulan Tahkikat Komisyonu meclis ile ilgili bütün neşriyatı yasaklar.
28 Nisan'da İstanbul'da, 29 Nisan'da Ankara'da çıkan öğrenci olayları şiddetle bastırıldı.
İstanbul'daki olaylarda yaklaşık 40 öğrenci yaralanmış ve İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz öldürülmüştü.
5 Mayıs 1960 tarihinde, Ankara, Kızılay'da Demokrat Parti karşıtı öğrencilerin yaptığı protesto eylemine 555k denir.
Adını 5. ayın 5. günü saat 5'te Kızılay'da gerçekleşmesinden alan eylem Cumhuriyet tarihinin ilk "sivil itaatsizlik" eylemi olarak da bilinir.

DP mitingi için Kızılay Meydanı'na gelen dönemin başbakanı Adnan Menderes, kendini protestocuların arasında bulur.
Adnan Menderes, 28-29 Nisan ve 5 Mayıs olaylarından sonra üniversite hocalarını gençleri kışkırtmakla suçlamış ve onlardan "Kara Cübbeliler" olarak söz etmeye başlamıştır.
26 MAYIS 1960 AKŞAMI, ESKİŞEHİR…
Menderes, Eskişehir Ticaret ve Sanayi Odası’nın konuğuydu. Bir görevli, kendisine telefon geldiğini bildirdi. Arayan Refik Koraltan’dı. Koraltan o gece İstanbul Üniversitesi hocalarının bir sessiz yürüyüş yaptığını haber verdi.
Menderes öfkeyle yerine döndü, kürsüye çıktı ve bir konuşma daha yaptı.
Hocalar için “kara cüppe giymiş kuklalar” dedi ve devam etti: “Bu memlekette milletin iradesine karşı gelmek isteyenlerin haddini mutlaka bildirmek lazımdır.”
Yemeğin ardından Menderes istirahate çekildi. Bir süre sonra uyandırıldı. Darbe olmuştu. Duyduklarına inanamadı. İlk şoku atlatınca durumu Eskişehir valisiyle görüştü, sonra Kütahya’ya hareket etti. Kütahya’da karşısında kendisini tutuklamak üzere Binbaşı Muhsin Batur’u bulacaktı
27 Mayıs 1960’da Milli Birlik Komitesi adı altında toplanmış bir grup subay, emirleri altındaki askeri birliklerle birlikte Ankara ve İstanbul’daki bazı önemli noktaları ele geçirdi ve Türk Silahlı Kuvvetleri adına yönetime el koyduklarını açıkladı.
Emir komuta zinciri içerisinde gerçekleşmemiş olan darbe düşük rütbeli subaylardan oluşan 37 kişilik bir grubun planlaması ile sabah erken saatlerde uygulandı.
Darbeye hazırlık olarak kritik noktalara kendine bağlı askerleri yerleştiren bu grup, hızlı bir şekilde üst komuta
kademesini etkisiz hale getirdi ve ardından Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Demokrat Parti (DP) lideri Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere devlet ve hükümet yetkililerini tutukladı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, İstiklal Savaşı kahramanlarından Ali Fuat Paşa ve Kore gazisi Tahsin Yazıcı da tutuklananlar arasındaydı.

Bu tutuklamaların yanı sıra 235 general ve 3 bin 500 subay emekli edildi.
147 öğretim görevlisinin işine son verildi ve 520 hakim ve yargıç görevden alındı.

Bu 37 subayın oluşturduğu Milli Birlik Komitesi (MBK) ülke yönetimine geçti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ile anayasa feshedildi.
Adnan Menderes Eskişehir'den Konya'ya gitmek üzere Kütahya'ya geçtiğinde Keşif Tabur komutanı Agasi Şen ve Binbaşı Muhsin Batur tarafından gözaltına alınmış ve Ankara'ya getirilmiştir.
14 Ekim 1960'ta başlayan Yassıada davaları, 11 ay 1 gün sürdü. Yargılamalar hükmün açıklandığı 15 Eylül 1961 tarihinde son buldu. Sivil ve askerlerden oluşan Yassıada mahkemelerinde yargılanan siyasîler; vatana ihanet, kamu fonlarının kötüye kullanımı, Kırşehir'in ilçe yapılması,
meclis iç tüzüğünde yapılan değişiklik, Meclis oturumlarının yayına engel olunması, CHP'nin mallarına el konulması, Tahkikat komisyonu oluşturmak, hakim teminatı ve mahkeme bağımsızlığının ihlali gibi konularla toplam 19 dava açıldı,
davalar anayasayı ihlal davasıyla birleştirildi.
üksek Adalet Divanı 15 sanığı idam cezasına çarptırdı. Celâl Bayar, Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan oybirliğiyle, eski T.B.M.M. Başkanı Refik Koraltan,
eski Genelkurmay başkanı Rüştü Erdelhun, Agah Erozan, İbrahim Kirazoğlu, Ahmet Hamdi Sancar, Nusret Kirişçioğlu, Bahadır Dülger, Emin Kalafat, Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman oy çokluğuyla ölüm cezasına çarptırıldı. Sanıklardan Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan
16 Eylül 1961'de sabaha karşı, Adnan Menderes 17 Eylül 1961'de saat 13.30'da İmralı Adası'nda idam edildi.
Zorlu, Polatkan ve Menderes'in dışındakilerin cezaları infaz edilmeyip, hapis cezasına çevrildi. İdamları durdurmak için ABD başkanı John F. Kennedy'nin
Ankara büyükelçisi Raymond A. Hare aracılığı ile Dışişleri Bakanı Selim Sarper'e bir mesaj ilettiği iddia edilir.

Darbenin ilk bildirisini komitenin önde gelen ismi ve sözcüsü olan Albay Alparslan Türkeş okudu.
Genç subaylar tarafından darbenin başına getirilen Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Cemal Gürsel saat 16.00’da radyodan vatandaşlara seslendi.

Konuşmasında, demokrat parti iktidarının, çıkarttığı yasalar ve izlediği yöntemlerle “Türk milletini zincire vurmak”
istediğini vurgulayan Cemal Gürsel, bu gidişe son vermek için yönetime el koyduklarını açıkladı.
Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh.

Enjoying this thread?

Keep Current with Kapheros

Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!