rabia naz tbmm araştırma komisyonu yakında raporunu sunacak. sizi bilmem ama benim beklentim yüksekti. komisyonun konuyu aydınlatmak amacıyla kurulmadığını bilmekle beraber, en azından intihar olmadığı ve örtbas edildiği net olarak ifade edilebilir diye düşünüyordum. öyle olmadı.
bildiğiniz gibi, emniyet ve savcılık tam 1 yıl boyunca bizi "uzun atlamalı intihar"a ikna etmeye çalışmıştı. diğer her olasılık yok sayılıyordu. büyük kamuoyu tepkisine rağmen ne yazık ki, hem içişleri bakanı hem de adalet bakanı bu intihar iddiasını savunmaktan çekinmemişti.
tbmm komisyonu kurulunca, ilk hissettiğim, bahsedildiği gibi bir intiharın mümkün olup olmadığı, komisyon talebiyle, bilimsel ve teknik analizle anlaşılabilir umuduydu. eğer bu kanıtlanırsa, rabia naz'ın ölümü komisyonda aydınlatılmasa bile, bu yolda iyi bir başlangıç olabilirdi.
komisyon faaliyeti başladığında, boş yere umutlanmadığımı düşündüm. eynesil'e gidip olay yerini gören tüm üyeler, o çatıdan öyle bir intiharın mümkün olmadığına kanaat getirmişti. hatta cemal enginyurt "bunun mümkün olmadığı bir simülasyınla ispatlanabilir" diye demeç vermişti.
zaten bu örtbas çabasının başarısız olmasının bence birinci nedeni, hiçbir inandırıcılığı olmayan bir intihar süsü verilmiş olmasaydı. ikincisi, baba şaban vatan hiç beklemedikleri olağanüstü bir mücadele verdi. üçüncüsü, sosyal medya sayesinde büyük bir toplumsal tepki oluştu.
twitler arası uzun süreli boşluklar oluşuyor. ön hazırlık yapmadan yazıyorum ama önemli bir konu olduğu için olabildiğince eksik boşluk bırakmadan anlatmaya ve yanlış anlaşılmaya mahal vermeden yazmaya çalışıyorum. bu da her twit üzerine düşünmemi gerektiriyor. kusura bakmayın.
emniyet ve savcılığa ait intihar senaryosunun yanlışlığını kanıtlamaya dair umudum daha ilk zamanlar boşa düştü. giresun başsavcısı abdurrahim alan komisyon karşısında sürpriz bir şekilde "iddiamız değişti" dedi ve yepyeni bir örtbas senaryosuyla komisyon huzuruna çıkmış oldu.
yeni senaryoya göre binanın yan tarafından fındıklığa düşmüş/atlamış/itilmişti. felç haline rağmen 15 metre sürüklenerek bina önüne gelmişti. aslında bu da ilk senaryo kadar imkansızdı. ayrıca bu yönde hiçbir delil yoktu. peki neden bu senaryo tercih edilmişti?
rabia naz'ı bir kez çatıya çıkarmışlardı, artık indiremezlerdi. çantası çatıda bulunmuştu. gündüz aramasında yoktu, karanlık çökünce belirmişti. sonradan getirilmişti. kimin getirdiğini bulmak cinayeti aydınlatabilirdi. bu yüzden yeni senaryo mecburen yine çatıya göre kurgulandı.
yeni senaryo bizler için sürpriz olmuştu ama baba şaban vatan'a göre tbmm komisyon başkanı cengiz aydoğdu bunu önceden biliyordu. kendisine bizzat sorup bu şekilde bir yanıt aldığını söylüyor. komisyon başkanı, savcılığın yeni senaryosunu önceden bilip bilmediğini açıklamalıdır.
bu twit serisini yazmaya başlarken sadece bazı sorular sormayı düşünüyordum. detaylı değerlendirme için komisyon raporunu bekliyordum. ister istemez planım dışına çıktığımı fark ediyorum. söyleyecek çok şey var ama bunları erteleyip sormak istediğim sorulara dönmek istiyorum.
rabia naz için tbmm araştırma komisyonu kurulmasındaki amacın bu şüpheli ölümün/örtbasın aydınlatılması olduğunu varsayarak devam edelim.
artık emniyetin ve savcılığın bile savunamadığı intihar senaryosunun dayanağı olan çatıdaki çantanın oraya kim tarafından getirildiği yeterince araştırıldı mı? bir sonuca ulaşıldı mı? ben cevabı biliyorum. bu konudaki belirsizlik komisyon raporunda açıkça ifade edilecek mi?
2019 nisan ayında hsk eynesil'e müfettişler göndermişti. o zaman kadar haber yapmayan ana akım medya haber yapmaya başlamıştı. aydınlatılacağına dair bir kez daha umutlandığımız zamanlardı. o hsk raporu niçin açıklanmadı? talebe rağmen, tbmm komisyonu üyelerine niçin verilmedi?
araştırma komisyonu kurulması için tbmm'ye dilekçe veren ve baba şaban vatan'a göre örtbasın ardındaki 1 numaralı isim olan nurettin canikli niçin komisyona çağrılmadı? hadi milletvekili diye çağırmaktan çekindiler. niçin kendi isteğiyle, aklanmak adına, bildiklerini anlatmadı?
dosyaya işlem yapmayan ama tayinle gitmeden 1gün önce şaban vatan'a "rabia'nın ölümü bulunduğu yerle alakalı değil" diyen ilk savcı halil çokkaş ve soruşturmayı askıya alıp babayı akıl hastanesine yatırma talebini işleme koyan mevcut savcı emine öveyik niçin komisyona çağrılmadı?
not: bildiğim kadarıyla, savcıların komisyona çağrılması, bazı komisyon üyelerince talep edilmesine rağmen, başkanı, başkanvekili, sözcüsü ve katibi ak partili üyelerden seçilen (mhp'li üye bile bu tahakküme itiraz etmişti) komisyon başkanlığınca uygun görülmemişti.
"rabia naz olayı örtülmüştür. maalesef bu konuları gündeme getirdiğimizde ak partililer telefon ediyor." diye canlı yayında söyleyen eynesilli gazeteci cem küçük, bildiklerini anlatmak üzere komisyona niçin çağrılmadı? oysa ilk toplantıda oy birliğiyle bu yönde karar alınmıştı.
aynı şekilde ilk toplantıda tüm üyelerin onayıyla komisyona çağrılmama karar verilmişti. daha önce dile getirmediğim ya da bilinmeyen bir şey söyleyeceğim için değil ama örtbas kanıtlarının kayda geçmesi için bunu çok istemiştim. komisyon başkanlığı bu talebi niçin uygulamadı?
düşünün. komisyon toplantı yapıyor. başkan dahil 12 üyenin hepsi oybirliğiyle benim ve cem küçük'ün komisyona davet edilmesine karar veriyor. tutanaklara böyle geçiyor. toplantıdan sonra komisyon başkanı listeden bizi çıkarıyor. asıl karar nerede niçin kim tarafından veriliyor?
giresun emniyetine bağlı özel ekip amiri "her şeyi araştırdıklarını ancak sonuca ulaşamadıklarını" söylüyor. haliyle bu araştırmalardan belediye başkanı, emniyet müdürü ve dönemin bakanı muaf tutuluyor. eltiyle bacanakla uğraşıyorlar. bir sonuca ulaşamamak bu yüzden olabilir mi?
çok önemli bir isim daha var. giresun başsavcısı abdurrahim alan.. bu soruşturmanın bir şekilde örtbas edildiğine dair şüphe varsa onun da incelenmesi gerekmez miydi? yapılmadı. not düşüyorum. bu konu bir gün aydınlığa kavuşacaksa, odağında başsavcının yer alacağına inanıyorum.
emniyet ve savcılığın "gereken her şeyi yaptık" dediği delil araştırma ve tanık dinleme faaliyetleri olaydan 1 yıl sonra kamuoyu baskısıyla başlıyor. açıklandığı zaman göreceksiniz. birçok delil kayboldu ya da yok edildi. peki şimdi samimiyetle araştırılsa neler yapılabilir?
dönemin belediye başkanı, emniyet müdürü, savunma bakanı, olay yeri polisleri, savcılar ve başsavcı hts kaydı incelemesine tabi tutulmalıdır. komisyonda başsavcıya "bakan sizi aradı mı" diye soruyorlar, "yok" diyor, "o zaten direkt aramaz beni" diyor. kayıtlara bakmalıyız bence.
madem çok zaman geçti, deliller kayboldu, o halde örtbasın peşine düşmeliyiz değil mi? canikli giresun'a gittiği gün şaban vatan'ı polis + hastane + savcılık + mahkeme süreciyle 6 saate sığan hızla akıl hastanesine kapatma planını kimler yaptı? komisyon bu konuyu hiç kurcalamadı.
yeni senaryonun tek dayanağı olan, soruşturmada defalarca ifade değiştiren, tanıyanların "iradesiz" diye tanımladığı tanığa gazeteciler ulaşınca oluşan telaşı hatırlayın. mahkeme yapıldı ve kimsenin tanığa yaklaşmaması kararı verildi. komisyonun bu kararı sorgulaması gerekmez mi?
resmi adı "rabia naz ve şüpheli çocuk ölümlerini araştırma" olan komisyonun, nurettin canikli'nin kardeşi durmuş canikli'nin karıştığı, yine giresun'da ama bu kez alucra ilçesinde gerçekleşen, 3 yaşındaki muhammet'in ölümünü de araştırması gerekmez miydi? konu bile edilmedi.
bu şüpheli ölüm müge anlı için uygun bir konuydu değil mi? o da böyle düşündü ve aileyle irtibat kurup eynesil'e ekip gönderdi. sonra ne olduysa bir telefonla aniden geri çekildiler. bu çekilme kararın arkasındaki gücün müge anlı'ya sorulması gerekmez miydi?
başından beri aynı şeyi söylüyorum. kazaysa kaza, intiharsa intihar, cinayetse cinayet.. ortada aydınlatılmayan bir çocuk ölümü var. bunun nedeni polisin ve savcının beceriksizliği olabilir ama o zaman bunun ortaya açıkça konması gerekir. onlar da korunuyor. ne için? kim için?
fail kim? kmi koruyorlar? kim bu kadar önemli olabilir? inanın ben de hep bunu soruyorum. ama şunu anlıyorum. konuyu aydınlatmak; emniyetin, yargının, siyasetin bir çocuk ölümü örtbasına karıştığını gösterecekse bunu yapamıyorlar. sistemi koruyorlar. başka türlü açıklayamıyorum.
