“Adalet için çabalıyoruz” diyeceksiniz bunu da biliyorum.
Ama şunu da biliyorum ki, kimse adaletsizlik kendine vurana kadar adalet aramıyor!
Adaletsizlik baskındır!
Adaletsizlik güçlüyü, tanrı yapar!
Adaletsizlik, güçsüzü yok eder!
Bakın şunu net bir şekilde söyleyelim.
Dillendirelim.
Aklımızın, beynimizin bir köşesine değil, her köşesine kazıyalım.
Hukuk bunu gerektirir,
Demokrasi bunu gerektirir.
Bizde geçerli olan; “benim gibi düşünmüyorsan, suçlusun!”
Peki ya suçtan etkilenenler?
Onlar neden birlik olamıyor?
Geçmişte örnekleri mevcut. İsteyen tarihin kirli, tozlu raflarına bakabilir.
Neden tarihin rafları kirli ve tozlu biliyor musunuz?
Dünya tarihinde haksızlıklar, zulümler, birden halkın tamamına yapılmamıştır. Önce bir grup kurban seçilir.
Sonra iş işten geçer. Azınlık olan suçlular güçlü, çoğunluk olan suçtan etkilenenler güçsüz olur. Artık ses çıksa da tesirini yitirir.
Çocuklarınıza, haksızlık kime yapılırsa yapılsın karşı çıkmayı öğretin.
Çocuklarınıza öğretmeden önce siz de öğrenin.
Haksızlığa omuz vermeyin.
Haksızlığa destek olmayın.
Haksızlığa sahip çıkmayın.
Haksızlık karşısında susmayın…
Adalet olmazsa, adavet olur. Adavetin olduğu yerde de ne huzur kalır ne de yaşanılır bir ortam.
Temele taş bulmak gecikebilir.
Devlete baş bulmak gecikebilir.
Adalet gecikmez tez verilmeli.
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
Çünkü; hiçbir yönetim, hiçbir legal/illegal güç halkın karşısında varlığını sürdüremez.
Maalesef dünyada güçlülerin adaleti var. Ya da adalet güçlülerden yana…
Öğretin diyorum ama biz adaletli miyiz?
Adaletin ne olduğunu biliyor muyuz?
Adaletsizliğin Kime’si olur mu diye soruyor muyuz?
Gerçekten adalet istiyor olsaydım/olsaydık adaletsizlik ateşi nereye düşse bizi de yakardı.
Ama yakmadı…
@YusufNabi17 🙇🏼♀️👏🏻🙏🏻🤗❤️🇹🇷🐞📚🐸🌳📚
Herkes acısını ileterek çare ister oldu.
Peki tarihte bu noktaya gelinceye kadar,
Adaletsizliklere susup, yeni kanun tasarılarında, ya da kaldırılan kanunlarda;
Şimdiki duruma geleceğimizi bilmiyor muyduk?
Alınan kanunlar çerçevesi, 1938’den sonra her dönem siyasi parti tarafından neredeyse hep daraltıldı desem?
Misal, 1961 Anayasası vardır.
Türkiye Hukuk Devleti olarak işlemez demek için belki...
Şeriat kurallarına uygun ortam hazırlama istekleri de mümkün gibi görünüyor...
Onlar, kaldıkları yeri takip edip, hep yola devam ettiler.
Sonuç; biz yolda yokuz!
Kendi Kanun Tasarılarını kabul ettirmek için gecenin köründe (uyuyarak maaş kazanan) milletvekilleri oy kullanmak için uyanıktı.
Hakimlerimiz, Savcılarımız, Avukatlarımız bunca değişimin içinden nasıl çıkıyor onları tebrik etmek de lazım...
Aldığımız hasarlar çok ciddi boyutta.
1 asır da en az bunca hasar belki toparlanacak.
Hangi siyasetçiler oy kullanacakta kendi bonuslarından vazgeçecek ve oy kullanacak?
Belki %5!
Kaybederdik!
Misal;
Kalem tutan suçlu, çocuk donu indiren suçsuz bulundu.
Değerli dostlar o halde soruyorum, Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin sonunu getirmiş olmasalar,
Bunca adaletsizlik olur muydu?
Düşünelim ne vakitler yeni kanunlar getirilmiş;
Bir sürü Akp’li milletvekilini korumak için acil kabul görülen kanunlar var.
Amaç neydi? Adalet burada çocuk evliliklerinin önünü açarken kumalık için kapı aralanmadı mı?
Aralandı değil mi? Size bir örnekle anlatayım durumu.
Pedofili karaktere sahip şahıs peki bir çocukla duracak mi? Diğerleri ne olacak?
Kumalık için baya algı operasyonları yapılıyor ve yapılacak!
Çoğu içine kapanırken, kimi intihar etti kimi de gidip ailesine iletti.
Ensar olayında,
Aile Bakanı ne demişti;
Bir kereden bir şey olmaz!
Sonuç; Ensara destek artarken itibarını koruyarak güzel mevkilere...
Bir başka olaydan da örnek vermek istiyorum;
Ve adalet istemek için toplandıkları söyleşi de, dayak yiyerek;
Ceza aldılar.
Suçlu olan şahsiyette daha yüksek mertebeye atanarak adaletine havale...
İnsanlar haklarını korumak istiyor, ya da adaletin sağlandığını görüp, yarın için devletine güven duymak da istiyor.
Sonra kim “adalet istiyorum” derse, soruşturmaya dahil oluyor...
Başlık konusundan uzaklaşarak tek bir yorum yazarak sizi güldüreyim... +
Muhalefet olan aile üyeleri bir şey de çok başarılı oldular.
Evet diyenler ve hayır diyenleri bir çatıda toplar gibi yönetir ya da destek için elde tutar fikri göründüler.
Gerçek buydu işte, siyaset)
Kocalar ufacık öfke patlamalarında karılarını öldürdü, sadistçe...
Kız çocukları tecavüz edilerek öldürüldü.
Hatta birini 20 gün tecavüz edip, organlarının iltihaplanacak kadar zarar görmesine değin.
Kadınlar hedef olunmuş halde.
Sahi kadının özgürlükleri alınmış gibi bu Hukuk Devleti’nde nasıl korumasız duruyor?
Biraz geçmişe dönelim;
Kılınan karalardaki kanunlar şu an kabül mü görmüyor?
Halk kimsesiz ve adaletsiz kalıyor!
Demek ki eksiklik burada!
Çünkü o dönemlerde bugünlerde yaşanan sıkıntıların zerresi yoktu!
Kanunlarda kadınlar kıymetliyse, insanlık bakidir.
Suçlu onlardır!
Adalet’i istemeyen kimse, o suçludur.
Ama yönetim tersini yapıyor ve istiyor.
Susayım burada🤫
Derken girdik şiddet olaylarının ortasına! Önüne gelen döver, kendini insandan çıkarıp sadist varlıklara ulaşan kimselere ne desek, anlamaz değil mi?
Adalet olsaydı?!
Haklı ya da haksız ayrımı yerine, dönemsel gündemlere göre oyun izlemek de ayrı ceza bizlere.
Kaz Dağlarında maden olmasın diyenler suçlu bulundu!
Koskocaman Hasan Keyfi ne hale getirdiler...
Adaletli bir şekilde yönetilseydik, zengin kaldırdık!
Öğrendiğim;
Gelecek nesli yetiştirecek anneleri hedef alarak,
Onlara zarar vererek ya da dolaylı şekillerde...
Bunun için Barış Altay’ın muhteşem bir videosu vardı bulayım hemen.
Fakat; 2020’de patlama yaşadık!
Katil, sapık, suç arttıkça da masumların adaletini görmek için yandık tutuştuk.
Sonra bu suçluları şu tarz sebepler ile haklılık görüldü;
Yurt dışına kaçamaz dendi kimi için, kimi için de koca indirimi karısını katlinden...
Vs gibi, adaletsiz yargılamaları maalesef kanunlar çerçevesinde yapıldı.
Adaleti sağlamak için emek veren, fedakarlık eden hukukçularımıza saygılar ve başarılar sunuyorum.
Amacım, hukuksuzluğun eksikliğiyle yaşadığımız sorunları iletmektir.
Ama kadın silah tutmaz, olur ya silah tutarsa tecavüzcüsüne de suçlu olur.
Bu konuda paylaştığım bir habere yaptığınız yorumlar çok değerliydi.
Hemen zincire ekliyorum.
Peki hakim algıdaki adalet?
Onlar da kurbağa misali, mini etekliler, türbansızlar, hayır oyu verenler, çalışanlar vs... onlara bir şeyler yapmak caizmiş ya; tecavüze uğrayanlar suçlu görülüyor.
Darbe dönemlerinde kanunların ihlali, yenileri...vs.
68 döneminde misal TRT için bile kanunlar yenilenmişti, ya günümüz😂!
Tarihi bilmek gerekli.
Fakat hukuk okuyan kimseler de yazarsa, cehaletimle eksik kalmasın bu başlık.
Çok önemsiyorum bu konumuzu.
Adaleti sarsacak kanunları getirmenin tehlikesi...
Bu Özal’ın büyük bir suçudur.
Ama kanunlar onandığı için suç değil caizdir.
Yalaka ve yandaş olmak her türlü suçunu siler.
18 yıl önceydi.
★
Hediye…
Beş yaşındaydı.
Gayet sağlıklı bir çocuktu.
Hayat doluydu.
Evinin önünde oynuyordu.
Otomobil çarptı.
★
Çarpan kişi kaçtı.
★
“Hayati tehlikesi yok” raporu verildi.
Çarpan kişi yakalandı ama…
Bu rapor üzerine, serbest bırakıldı.
★
Oysa…
Hediye, kafasına aldığı darbe nedeniyle hem zihinsel, hem bedensel engelli olmuş, yatağa bağımlı hale gelmişti.
★
Kızının hakkını aramak için, kızını bu hale getiren kişiye hesabını sormak için mahkemeye başvurdu, dava açtı.
★
★
“Kaza sonrasında engelli kaldığını kabul etmiyorum, kızın bu halinin kazayla alakası yok”dedi.
★
Adli Tıp Kurumu inceledi.
“Hediye'nin bu hale gelmesinin kazayla alakalı olduğunu söyleyemeyiz, çünkü elimizde röntgen filmleri yok, bunları görmeden karar veremeyiz” dedi.
★
Hediye'nin babası söz konusu röntgen filmlerini Adli Tıp'a göndermek için mahkemeden talep etti.
O da ne?
Filmler buhar olmuştu, yoktu!
★
İki yıl sonra!
Evet, dosyada zaten varolan ve aniden kaybolduğu söylenen röntgen filmleri, babanın sabırlı ve inatçı takibi sonrası iki yıl sonra bulundu.
Adli Tıp'a gönderildi.
★
“Hediye'nin bu hale gelmesinin kazayla alakalı olduğunu söyleyemeyiz, çünkü elimizde MR çekimleri yok, röntgen filmleri yeterli değil, MR'ı görmeden karar veremeyiz” dedi!
★
★
İki defa mahkeme değişti.
16 defa hakim değişti.
Dört defa savcı değişti.
Üç defa Adli Tıp raporu değişti.
74 defa duruşma ertelendi.
★
Vay sen misin…
“Hakime bağırdı” suçuyla tutuklandı.
Yargılandı.
Dokuz ay hapis cezası verildi.
İçeri atıldı.
Beş ay cezaevinde yattı!
★
sürdürdü.
★
2015…
Hediye öldü!
★
Evet, biz de ilk duyduğumuzda şu an sizin hissettiklerinizi hissetmiştik.
★
★
Babası Hediye'ye yılbaşı hediyesi olarak kırmızı bir palto almıştı.
Kızı konuşamıyor, derdini anlatamıyordu ama, mahkemeden mahkemeye giderlerken üşüdüğünü, titrediğini hissediyordu.
İnşaat yevmiyelerinden biriktirmiş, kızına o paltoyu almıştı.
hıçkıra hıçkıra, haykıra haykıra ağladı, ağladı, ağladı.
★
Hediye gitmişti ama…
Baba peşini bırakmadı.
★
“Adli Tıp Kurumu karar verebilmek için MR çekimlerini görmek istiyor, neden MR çektirmediniz?” diye sordular.
Bunun üzerine Adli Tıp Kurumu'nun tekrar rapor hazırlaması istendi.
Adli Tıp Kurumu ne dedi biliyor musunuz…
★
Altı defa yargıtay başkanı değişti.
Dört defa anayasa mahkemesi başkanı değişti.
★
18 defa adli yıl açılışı yapıldı.
★
2019'a geldik.
Kazadan 18 yıl sonra…
Hediye öldükten dört yıl sonra…
Dava nihayet sonuçlandı.
★
Hediye suçlu bulundu!
★
18 yıldır devam eden mahkeme masraflarının, Hediye'nin babası tarafından ödenmesine hükmedildi.
★
Hal böyleyken…
★
“Yargı Reformu” yapılacağı açıklandı.
★
Hakim savcı avukat olarak değil, bir müvekkil olarak yazıyorum…
Gazeteci olarak değil, bir baba olarak yazıyorum…
★
★
Papa'nın müslüman olma ihtimali, Akp'nin bu memlekete adalet getirme ihtimalinden fazladır!
@yilmazsozcu
Bir cehennemin olmamasından ne kadar çok korkuyorum anlatamam!
Bunca zulüm cezasız kalmasın umarım!