Fatih TONGUÇ (Pride Veteran) Profile picture
Sep 21, 2020 47 tweets 7 min read Read on X
1-Bugün Moody'sin yayımladığı raporda "moratoryum" riskine dikkat çekilmiş.Ben de daha önce pek çok arkadaş gibi bu tehlikeye defaaten kez dikkat çekmiştim.Bu konuda Yüksek Lisansta yazdığım eski bir makaleden alıntıları paylaşacağım.Umarım beğenirsiniz.
2-Osmanlı İmparatorluğu 17. yüzyıl boyunca gerekli idari ve mali reformları yapamıyor ve 18. yüzyılda ise askeri başarısızlıklar ile diğer devletlerin ilgi ve etki alanına giriyordu. 1854 yılında Kırım Harbinde alının ilk borç ile kapitalist Batı'nın etkisine giren Osmanlı,
3-"Devlet içinde Devlet" olarak atlandırılan Duyun-u Umumiye (Genel Borçlar) idaresi ile borçlanma serüveninde farklı bir konuma yükseliyor ve toprakları üzerindeki egemenliğini örtülü bir şekilde kaybediyordu. neticesinde istikrarsız bir görünümü kavuşan Osmanlı Devleti bazı
4-olumlu katkıları olmakla beraber, Ülkesi üzerindeki tam kontrolü kaybediyor ve küresel finans sisteminde etkileri günümüzde de hissedilen bir esaretin altına giriyordu.İlk kez 1683 Viyana kuşatması sonrası " İmdaali Seferiye" adı ile anılan 327.500.000 Akçe miktarında yapılan
5-iç borçlanmanın yanı sıra, Kırım Harbi (1853-1856) esnasında 1854 yılında alınan ilk dış borç, bilahare Batılı Devletleri baskıları ile Sultan Abdül Mecit (1839-1861)'in çıkarttığı 1856 Islahat Fermanı ve 1867 tarihli toprak mülkiyeti yasası yabancılara büyük imtiyazlar
6-sunmakta ve devletin egemenliğine büyük hasar vermektedir.Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren İstanbul'a yerleşen ve Doğu Akdeniz adalarını betimleyen Levanten kökenli (aslen Venedik ve Cenovalı) tüccarların başlıcaları;Lorando Tubini,Baltazzi gibi köklü aileler ile Ermeni,
7-Rum ve Yahudi azınlıktan önde gelen ticaret erbela kimseler 1829-1929 yılları arasında kurdukları "Galata Borsası " ile dış kredi komisyonculuğu ve iltizam işleri ile ulaşım harları üzerinde söz sahibi olmuşlardır.19.yüzyılın ortalarına kadar parasal faaliyetler İngiltere ilk
8-banka kurma girişimine 1836'da başlamış ve bundan sonra muhtelif tarihlerde elçiler aracılığı ile bu girişimlerini yenilemiş ancak Osmanlı Hükümeti buna müsaade etmemiştir.1847 yılında ilk defa dış ödemeleri düzenleme işlevi üstlenen "Bank-ı Saadet" ya da İstanbul Banka Jacgues
9-Allkon ve Manoloki Baltazzi adlı iki Galata bankerine kurdurulmuştur.Söz konusu bankerlerin iltizam ihalelerine fesat karıştırdıkları tespit edilince bu banka Kırım Savaşı öncesi 1852 yılında taofiye edilmiştir.24.08.1954 tarihinde alınan 3.300.000 sterlinlik ilk dış borçlanma
10- ile,27.06.1955 tarihli 5.500.000 sterlinlik dış borçlanmalara paralele olarak,ilk merkezi Londra'da olan Kraliçe Viktorya'nın kuruluş fermanı ile "The Ottoman Bank" (Osmanlı Bankası) kurulmuştur.Kuruluşunda yaklaşık 10 gün sonra İstanbul'da (13 Haziran 1856 tarihinde)
11-kapılarını halka açan Osmanlı Bankası,1863 tarihine kadar işlevini sürdürmüş, bilahare bu bankanın yenilenmiş şekli olan "Bank-ı Şahane-i Osmani"(Osmanlı Şahane Bankası),1863 yılında faaliyet göstermeye başlayarak yurdun dört bir yanında şubeler açmıştır.Sadrazamın onayı ile
12-birlikte bir İngiliz-Fransız ortaklığı olan Bank-ı Şahane-i Osmani(Osmanlı Şahane Bankası) 1839 Tanzimat Fermanı ve 1856 Islahat Fermanları öngörülen mali iyileştirmeyi göstermeyince daha da önem kazanmış ve imtiyaz sözleşmesine;hukuken Osmanlı hukukuna tabi ve adının
13-"Osmanlı Bankası" olarak anılacağı, merkezi Dersaadet (İstanbul) olacağı, tahvil ve bana ihraç edebileceği, hürmete cari hesap şeklinde %6 ile faiz vereceği, banknot basma ve tekel imtiyazlarını 30 yıl süre ile elinde tutacağı yazılmıştır.
Toplam 135.000 adet hisse senedi olan
14-banka (80.000'i İngiliz, 50.000'i Fransız, 5.000'i Osmanlı) bir devlet bankası rolü üstlenmiş, 10 Mart 1924 tarihinde para basma imtiyazını Türkiye Cumhuriyeti'ne devrettiyse de, hazine işlemlerini sürdürmeye devam etmiştir.Para basma imtiyazı ve yetkisi 1215 sayılı kanunla
15-kurulan (1931 yılında) ticaret bankası, 1352 yılında özel banka olmuş ve 21 Aralık 2001 tarihinden itibaren de Garanti Bankası bünyesine dahil olmuştur.
Bu kapsamda asıl konumuz olan Duyun-u Umumiye'nin ilk şekli olan ve bilahare değineceğimiz "Rusum-u Sitte İdaresi' (
16-(6 Vergi İdaresi), Osmanlı Bankası önderliği ile kurulmuş, Düyunu-u Umumiye'nin bizzat kendisi varlığını Osmanlı Bankasından almıştır.18.yüzyıla kadar " Gavurdan Borç Alınmaz " anlayışı ile yaşayan Osmanlı Devleti,
1840 tarihinde %8 faizli kaimeler (kağıt para) çıkarmış,
17-Kırım Savaşı esnasında süregelen yüksek enflasyonist baskı ve esas itibarı ile Galata Bankerleri ' ne ödenen
İç borçların fiilen %20'ye çıkmış olması nedeni ile daha önce de belirtildiği gibi İngiltere'den borçlanma yoluna gitmişti.Padişah Abdulmecit; 4 Ağustos 1854 yılında
18-imzaladığı bir fermanla hükümete azami 5 milyon İngiliz Lirası (5.5 milyon Osmanlı Lirası) borçlanma yetkisi vermiş buna teminat olarak da vali olarak görevlendirdiği Mehmet Ali Paşa yönetiminden gelen yıllık 60.000 kese altına tekabül eden Mısır Cizye giderlerini göstermiştir
19-Kırım Harbinden Düyun-u Umumiye idaresinin kuruluşuna kadar geçen süre içerisinde (1854 – 1881) 16 kez borçlanmaya gidilmiştir. Ancak; büroda bir hususa özellikle dikkat edilmelidir ki; o da Osmanlı Maliyesinin iflası anlamına gelen 06 Ekim 1875 Maratonyum İlanı'dır.
20-Hicri takvimle Ramazan ayına geldiği için "Ramazan Kararnamesi" de denilen bu kararname ile; öncesinde yapılan programsız, plansız borçlanmalar, gerekli mali disiplinin tenkil edilememesi,doğru bir vergi sistemi kuramaması, artan savaş ve askeri giderler ve 1875 Hersek isyanı
21- ile zor durumda olan Osmanlı "Beş sene müddetle faizlerin yarısını nakden, mütebakisini ise %5 faiz getiren tahvilatla ödemeye karar verdiğini" kamuya resmen ilan ediyordu.Faiz ve borç taksitleri(itfaların) yarısının silindiği ve yarısının ise 5 yıllığına yarıya indirildiği
22-(mali iflas) demek olan bu hususa başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Avrupa malı çevreleri karşı çıktılar."Türkler bizi dolandırdı, altınlarımızı safahat uğrunda harcadılar." diyerek yoğun bir kampanya başlatan bu devletler karşısında,
23-Osmanlı Hükümeti Nisan 1876'da Moratoryum ilan edilerek bütün borçların ödenmesini tamamen durduran Osmanlı Devleti mali iflasını resmen kabul etmiş oluyordu. Düyun-u Umumiye'nin kuruluşu olan Muharrem Kararnamesi'ne (20 Aralık 1881) tarihine kadar devam eden bu sürece
24- ( 6 Ekim 1875- 20 Aralık 1881) "İki Kararname Arası Devre" adı verilmektedir.Tuna ve Kafkasya Cepheleri'nde cereyan ve Rusların galibiyeti ile neticelenen 93 Harbi Osmanlı Devleti için büyük bir toprak kaybına yol açmış, aynı zamanda maliyeti de çok yük sek olmuştur.
25-Balkanlarda Rusların önemli toprak kazandığı ve Ortodoks dinine sahip ülkelerin koruyuculuğunu üstlendiği 03 Mart 1878 Ayestefanos(Yeşilköy) Antlaşması ile Osmanlı Devleti, Rusyaya 35,5 milyon Osmanlı lirası savaş tazminatı ödemeyi taahhüt ediyordu.Bu rakam 1774 Küçük Kaynarca
26- Antlaşması neticesinde 3 senede, 3 taksit olarak verilmesi taahhüt edilen (15.000 kese altın) ilk savaş tazminatından sonra verilecek en büyük tazminatlardan birisiydi. Başta İngiltere olmak üzere batılı devletler, Rusya'nın bu üstünlüğünden rahatsız olmuş ve nitekim 1
27-3 Temmuz 1878 tarihinde Berlin Konferansı toplanmıştı.Konferans neticesinde; Büyük Bulgaristan fikrinden vazgeçilmiş, Makedonya Osmanlı'ya geri verilmiş ve alacakların bir kısmı Bulgaristan, Karadağ, Yunanistan ve Sırbistan'a paylaştırılmıştır.
28-1879 yılına gelindiğinde Osmanlı Devleti ile alacaklılar arasında bir ortak komisyon teşkili önerisi kabul görmemiş, Osmanlı Bankası ve Galata Bonkörleriyle ile yapılan görüşmeler neticesinde müteakip 6 vergi gelirinin hükümet tekelinden çıkarılarak, 10 süreyle önceki
29-yıllardan 8.725.000 lira alacakları oldukları kabul edilen Galata Bankerlerine bırakılması uygun görülmüştür.

a. Tuz Tekeli Resim Gelirleri

b.Pul Resmi

c.Alkollü İçkiler(İspirto) Vergisi

d.Tütün Tekeli Gelirleri

e.İstanbul, Bursa,Edirne,Samsun İpek Kozası Öşür Gelirleri
30-f.İstanbul ve çevresi Balık Avı Vergisi

Galata Bankerlerine özel imtiyaz getiren Rüsum-u Sitte İdaresinin en başta İngiliz ve Fransız hükümetleri ve borç sahipleri hoş karşılamamışlardır.1880 yılı sonlarında 252 milyon Osmanlı altın lirası gibi uzun vadede bile ödemesi
31-zor olan bir meblağa ulaşınca, Osmanlı Hükümeti 03 Ekim 1880'de yayımladığı bir nota ile alacaklı kupon temsilcilerinden seçecekleri birer temsilciyi borçları müzakere etmek üzere İstanbul'a göndermelerini tebliğ etmiştir.01 Aralık 1881'de ilki yapılan ve 20 Aralık 1881
32-tarihinde sona eren toplantılar sonucu;İngiltere, Fransa, Avusturya, İtalya ve Alman temsilciler ile biri Osmanlı Bankası diğeri ise Osmanlı'dan seçilerek 7 kişinin oluşturacağı ve üyeleri beşer yıllık olarak seçilen Düyun-u Umumiye Osmanlı Meclis-i İdaresi
33-(Osmanlı Devleti Genel Borçlar İdare Meclisi) kuruluyor ve bugün İstanbul Erkek Lisesi (Alman Lisesi)olarak kullanılan binada hizmet vermeye başlıyordu.Bu şekilde Rüsum-u Sitte İdaresi kaldırılıyor ve özellikle tütün ile tuz gelirlerini denetlemek üzere "Reji İdaresi"
34- (la Societe de la Regie Cointereressee des Tabacs de L'Empire Ottoman) kuruluyor, bu anlamda ilk özelleşme faaliyeti hayata geçirilmiş oluyordu.Üyeleri birer devlet memuru statüsünde olan Düyun-u Umumiye'nin asıl görevi;bir yandan mali işlerini iyi yönetemeyen ve zor duruma
35-düşmüş Osmanlı Devlet'inin gelirlerini toplayıp , borçlarını düzenli bir şekilde alacaklarına ödemeyi güvence altına almak ; diğer yandan ise uluslararası bir mali gözetim ve hatta denetim organı olarak faaliyet göstermek idi.Yönetimine teslim edilen gelirler arasında daha
36-önce Rüsum-u Sitte İdaresi'ne bırakılan vergilerin yanı sıra, %8'lik gümrük vergisinin ileride yükseltilmesi durumunda elde edilecek gelirler ile Doğu Rumeli, Kıbrıs Ada, Bulgaristan emaretinin gelirleri bulunmaktaydı.
37-Düyun-u Umumiye meselesi aslında; Osmanlı Dış borçları genelinde ve Batılı devletlerin "Yumuşak Güç" olarak nitelendirdikleri ekonomik paradigmaları kullanarak "devlet içinde devlet" olma gayretleri doğrultusunda Osmanlı Devleti'ni yarı sömürge bir toplum haline getirme
38-çabalarını ete kemiğe bürünmüş halidir.
Sanayi devrimi neticesinde ortaya çıkan arz fazlasını pazarlamak ve tüketim toplumu haline getirdikleri bu pazarlar üzerinde otorite sağlama gayretinde olan baçta İngiltere olmak üzere Batılı devletler ;1844 yılında Altın Standart
39-sistemini, kur riski olmayan sabit kur sistemini ve malların serbest dolaşım prensiplerini benimsiyor ve Adam Smith'in 1776 yılında yazmış olduğu "Ulusları Zenginliği" kitabında öne sürdüğü klasik liberal iktisadın parametrelerini gerçekleştirme fırsatı buluyorlardı.
40-100 yıllık mali esaret olarak nitelendirilen (1854-1954) dönemde yapılan dış borçlanmaların dönem bazında olumlu katkıları olduğu ve ekonomik büyüme yarattığı dönemde gözlemlenmiştir.Bu şekilde elde edilen kaynaklar doğru bir yönetim tarzı sergilendiğinde üretken-verimli ve
41-ihracat arttırıcı yatırımlar için kullanıldığı şekilde ekonomiye olumlu katkılar yapması da mümkündür.Ancak borç ödeme kapasitesini aşan büyük borç stoklarının ve borcun borçla ödenmesi demek olan;dış borçların
(istikrazların) kalkınma ve ekonomik gereksinimlerden ziyade
42-dış ödeme tıkanıklarını gidermek, bütçe açıklarını ve savaş giderlerini karşılamak maksadıyla kullanılması Osmanlı Devleti'nin çöküş sürecinde önemli rol oynadığı gözlenmiştir.
Kağıt üzerinde toprakları üzerinde egemen gözükmekle birlikte fiiliyatta siyasi ve mali
43-bağımsızlığını Duyun-u Umumiye İdaresi'ne teslim etmiş Osmanlı Devleti üzerinde adeta "kaleyi içten fethetmiş" bir Batı toplumu vardır ki; Afrika,Asya ve Hindistan gibi yeni pazarlar kapma gayreti içerisindeki sömürgecilik yarışı ve çıkar mücadelesi bütün dünyayı savaşa
44- sürükleyecektir. 17 Şubat 1923 tarihinde İzmir İktisat Kongresi'nin açılış konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı'nın Batı'ya ekonomik ve siyasi bağımlılık ilişkisi ile alakalı olarak "Bir devlet ki tebaasına koyduğu vergiyi ecnebilere koyamaz; bir devlet ki
45-gümrükleri için resim muamelesi vesaire tanzimi hakkından men edilir, bir devlet ki ecnebiler üzerinde hakk-ı kazasını tatbikten mahrumdur, o devlete müstakim denemez…Osmanlı ülkesi ecnebilerin müstemlekesinden başka bir şey değildi."sözüyle durumu açıkça ortaya koymuştur.
46-Olumlu bir takım katkıları olsa da; Türkiye'nin Lozan Antlaşması ile kurtulduğu bu ekonomik esaretin ve bilahare para basma yetkisini Osmanlı Bankası'ndan alarak bünyesinde toplayan merkez bankası ile hukuk anlamda kazanılan maliyedeki bağımsızlığın bedeli Türk toplumuna
47-yüksek olmuştur.IMF gibi kuruluşlarla bugün gölgesini devam ettirebilen Düyun-u Umumiye felsefesi yeni Türkiye Cumhuriyeti ile tarihin geniş dehlizinde kaybolmuştur.

Sabırla okuyanlara teşekkür eder, saygılar sunarım..

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Fatih TONGUÇ (Pride Veteran)

Fatih TONGUÇ (Pride Veteran) Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @prideveteran1

Feb 14, 2021
1-Morgan Stanley güzel ve çok detaylı bir Türk Ekonomisi, Makro ve Hisse Senedi Stratejisi raporu yayınlamış. Burada bazı öne çıkan hususları paylaşacağım.

Enflasyon tahminlerin üzerinde ve daha da yükselirken, Merkez Bankası'nın bir kez daha faiz yükseleceğini düşünüyoruz.#bist
2-Ancak harekete geçmeden önce daha fazla veri beklemesi muhtemeldir. Strateji tarafında, #bist Türk hisse senetlerinde taktiksel olarak pozitif kalırken, #usdtry’nin 6,80'e ineceğini görüyor ve USD eğrisinin uzun ucunu tercih ediyoruz.
3-Ekonomi: MB şahin duruşunu sürdürecektir. Enflasyonun Merkez Bankası'nın tahminlerinin üzerinde olması ve ekonomik büyümenin hala güçlü olmasıyla birlikte, Merkez Bankası'nın 18 Şubat'ta yapılacak PPK toplantısında ana politika faizini değiştirmeyeceğini ve ileriye dönük
Read 18 tweets
Feb 13, 2021
1-KRİPTO PARALAR LALE BALONU MU?: 2008'de anonim bir kriptografın icat ettiği #bitcoin Perşembe günü 48.277 $’a yükseldi. Cuma günkü düşüşe rağmen, 12 aylık kazancını %358'e çıkardı.Dünya çapında enerji yoğun bir bilgisayar ağı aracılığıyla “çıkarılmış” 18.6 milyon Bİtcoin’un
2-toplam piyasa büyüklüğü ~877 milyar$’a ulaştı. Analistler ve yatırımcılar; Bitcoin’in son zamanlardaki çılgın yükselişinin ana itici gücünün, Merkez Bankalarınca çıkarılan ve giderek miktarı artan Covid-19 mali teşviklerinin, en nihayetinde enflasyonu ateşleyeceği
3-korkusu olduğunu söylüyorlar. Ancak BTC destekçilerinin ana umudu ve beklentisi; BNY Mellon gibi büyük finans kurumlarından ve Tesla gibi kurumsal şirketlerden gelen doğrudan/örtük onay dizisinin, artık değişken kripto para birimini, ana akıma sürüklemeye yardımcı olacağıdır.
Read 10 tweets
Feb 13, 2021
1-Regülatörler;ABD’deki büyük bankaların,borsaların %55 çöküşü SENARYOSUNA direnebileceklerini kanıtlamaları gerektiğini belirterek,bankaların hissedarlarına ne kadar temettü ödeyebileceklerine karar veren yıllık stres testleri parametrelerini açıklamışlar.google.com.tr/amp/s/amp.ft.c…
2-Hisse senedi fiyatlarında büyük bir düşüş için çarpıcı SENARYO, ABD ve küresel hisse senetlerinin bu hafta rekor seviyelere ulaşması ve balon korkusunu körüklemesi ile ortaya çıkmış..😁

Fed, JPMorgan Chase liderliğindeki en büyük 19 banka için geçerli olan yıllık tatbikatının
3-şartlarını belirlemiş. Ekonomik çıktıda, Eylül ayında Covid-19 salgını yoluyla bankaların direncini değerlendirmek için özel bir testte kullanılan, ancak işsizlikte daha düşük bir zirve olan son senaryoya göre daha keskin bir düşüş içeriyor. Senaryolar TAHMİN DEĞİLDİR.
Read 7 tweets
Jan 17, 2021
1-Bilhassa coin piyasasında yeni olduğumu belirterek, kısa zamanda gözlemlediğim ama yaygın olarak yapılan bir hataya dair okuduğum eski bir makaleden bir kaç satır paylaşmak isterim.

Kaldı ki bu piyasa psikolojisi borsalar, emtia ve döviz kurları için de geçerli şüphesiz.

+++ Image
2- Konumuz Duygusallık temelli yatırım kararları;

Çoğu durumda, duygularının yatırım kararlarını belirlemesine izin veren bireysel yatırımcılar, uzun vadeli kötü sonuçlardan muzdarip olurlar. Genel bakış açısına göre, ortalama bir yatırımcının yaşayabileceği

++ Image
3-2 tür duygusal tepki vardır.

Duygusal olarak yönlendirilen ilk karar, Kaybetme Korkusundan (FOMO) geliyor. Bu yatırımcılar, para kazanma fırsatını kaçırmaktan korktukları için iyi durumda görünen hise senedi, coin vb. yatırım araçlarının peşine düşerler.

+++
Read 10 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us!

:(