1/6 1925 tarihli Şark Islahat Planı, devletin gizli Kürt anayasasıdır ve bugün de geçerlidir...
Planın Kürtçe ile ilgili 14.maddesi: “Aslen Türk olup Kürtlüğe yenilmeye başlayan” Malatya, Elaziz, Diyarbekir, Bitlis, Van, Muş, Urfa, Ergani, Hozat, Erciş, Adilcevaz, Ahlat, Palu,
2/6 Çarsancak, Çemişkezek, Ovacık, Hısnımansur, Besni, Hekimhan, Birecik, Çermik vilayet ve kaza merkezlerinde, hükümet ve belediye dairelerinde ve diğer kurum ve kuruluşlarda, okullarda, çarşı ve pazarlarda, Türkçeden başka dil kullananlar..... cezalandırılacaktır" der.
3/6 17. maddeye göre Fırat'ın batısındaki vilayetlerde dağınık şekilde yerleşmiş olan Kürtlerin Kürtçe konuşmaları derhal yasaklanmalı ve kız okullarına önem verilerek kadınların Türkçe konuşmaları sağlanmalıdır.
4/6 Şark Islahat Planı'na esas alınan seyahati yapan Çankırı Mebusu Abdülhalik Renda raporunda ise şöyle diyordu: "Fırat’ın batısındaki Malatya vilayeti ahalisinin yarıdan fazlası Kürt olduğu gibi, Maraş vilayetinde ve Pazarcık kazasında 22.000 kadar kayıtlı Kürt vardır.
5/6 Ayrıca Antep, Cebelibereket (Osmaniye ve çevresi), Sivas,Yozgat, Kırşehir, Çorum, Aksaray, Konya ve Ankara vilayetlerinde henüz Kürtlüklerini muhafaza eden ehemmiyetli nüfus kütleleri vardır (.) Fırat’ın şarkındaki Kürtler gibi Fırat’ın garbındaki Malatya Kürtleri de
6/6 iktisaden ve lisanen tamamen hâkim mevkidedirler. Fırat’ın garbındaki vilayetlerimizdeki Kürtlerin erkekleri Türkçe öğrenmeğe mecbur kalmışlarsa da kadınlar hala Kürtçe konuşmakta, cümlesi taassupla gördüklerini muhafaza etmekte, gururla Kürt olduklarını söylemektedirler."
EK: 1/3 Şark Islahat Planı'nın 5.maddesine göre Van ile Midyat arasındaki hattın batısında Ermenilerden kalan araziye Türk göçmenler yerleştirilecekti. Bunun için sıkıyönetim bölgesindeki illerde bulunan Ermeni malları satılmayacak ve hatta Kürtlere icara bile verilmeyecekti.
2/3 6.maddeye göre Yugoslavya’dan gelmekte olan Türk ve Arnavutlar ile İran ve Kafkasya’dan gelecek Türkler, öncelikle Elaziz-Ergani-Diyarbekir; Elaziz-Palu-Kiğı;Palu-Muş arasındaki Murat Vadisi; Bingöl Dağı'nın doğu ve güneyi ile Hınıs; Murat Vadisi, Muş Ovası, Van Gölü havzası;
3/3 Diyarbakır-Garzan-Bitlis hatlarında iskân edilecekti. Ayrıca Rize, Trabzon illeri ile Erzurum ilinin kuzeydoğu kazalarında yoğunlaşan halktan isteyenler, Hınıs Çayı ile Murat Vadisi’ne ve Van Gölü’nün kuzeyine yerleştirileceklerdi.Yerleşim masrafları devletçe karşılanacaktı.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Ahmet Yaşar Ocak'ın Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler (Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999) kitabının sonundaki "Bölüm XII: Türklerin Mezhepleri ve Bu Zamandaki Sapkın Cemaatleri"inden ateistlerle ilgili kısmı sizlerle paylaşmak istedim.
2/25 Bölümün yazarı 1667-1678 arasında İngiliz Yakındoğu Şirketi İzmir şubesi müdürü olarak görev yapan Sir Paul Rycaut (İng. okunuşu Rayko; Fr. Ricaut, okunuşu Riko). Aktaracağım bölüm Rycaut'nun The Present State of the Ottoman Empire (Londra, 1668) adlı eserinde yer alıyor.
3/25 Hayatının önemli bir bölümünü "Türkler" ve Osmanlı Devleti konularına ayıran ve bu konuda ülkesinde otorite kabul edilen Rycaut’nun Osmanlı ateistleriyle ilgili gözlemleri şöyle: "Niyetimiz burada Türkler arasındaki muhtelif mezhepleri anlatmak olmakla birlikte,
18 MART 1915 ÇANAKKALE DENİZ SAVAŞI'NIN KAHRAMANI NUSRAT (NUSRET) MAYIN GEMİSİNİN HAMASETTEN ARINDIRILMIŞ GERÇEK HİKAYESİ (Yetkin İşçen'den nakil.)
Dönemin Osmanlı Donanması, Almanlarla yapılan Askeri Yardım Anlaşması gereğince tüm varlığıyla Alman denizcilere bırakılmıştı. +
Bu nedenle, tüm gemilere birer Alman deniz subayı atanmış, Türk denizcileri de onların emrine verilmişti. Nusrat isimli 1911 yapımı mayın gemisine de Yarbay Reeder atanmış, Türk gemi komutanı Tophaneli Hakkı Efendi de onun emrine verilmişti. +
Gemide görev alan mayın uzmanı, çarkçı, ve teknik personel de yine Alman'dı. Türk personel bu kişilerin emrinde görev yapıyorlardı. Aynı dönemde, yine askeri yardım anlaşması gereği, İstanbul ve Çanakkale Boğazları Komutanlığı'na da Alman Amirali von Usedom ve Amiral Merten +
AMERİKAN BÜYÜKELÇİSİ HENRY MORGENTHAU'NUN 18 MART 1915 BOĞAZ SAVAŞI İLE İLGİLİ RAPORU
(En ilginç bölümü sonu. AH)
"18 Mart günü, Birleşik Donanma en büyük saldırısını gerçekleştirdi. Bu saldırının Müttefikler için feci bir şekilde sonuçlandığını tüm dünya biliyor. +
Sonuç, Bouvet, Ocean ve Irresistable’ın batması; onlar gibi dört geminin daha yara alması oldu. 18 Mart savaşına 16 gemi katılmıştı, yedisi geçici veya kısmen hizmet dışı kaldı. Kuşku yok ki, Almanlar ve Türkler bu zaferlerine çok sevindiler. +
Polis güçleri her yerde geziyor ve ev sahiplerine kendilerine söylenen sayıda bayrak asmaları konusunda uyarı yapıyordu. Türk halkı hemen her çeşit konuda o kadar hevessizdi ki, böyle emirler olmasa kimsenin evini bayrakla süsleyeceği yoktu. Aslında ne Almanlar ne de +
VARAN 1
Mimar Turhan Altıner, 14 Ağustos 2005 tarihli Milliyet gazetesindeki köşesinde şöyle yazmıştı: "1969 yılında İller Bankası İmar Planlama Dairesi'nde genç bir mimar olarak çalışmaya başlamıştım. +
2/25
"O zamanlar nüfusu 2 bini geçen herhangi bir yerleşme belediye örgütü kurabiliyor ve nüfus başına İller Bankası'ndan para alabiliyordu. Yalnız her yeni belediyenin imar planının olması şarttı. Halbuki imar planları o kadar ilkel seviyede yapılıyordu ki...+
3/25
"Yerleşimin mevcut dokusu hiçbir zaman dikkate alınmıyordu çünkü bunun için oldukça ciddi bir uğraşa, sağlıklı haritalara, anketlere, arazi çalışmalarına gerek vardı. Üstelik ne mevcut imar yasası ne de planlar halkın gerçek içsel ihtiyaçlarına cevap verebiliyordu.+
Komünist Manifesto ilk olarak 21 Şubat 1848'de Londra'da Almanca Manifest der Kommunistischen Partei adıyla 23 sayfalık koyu yeşil bir broşür olarak basıldı. 39 sayfalık İngilizce çevirisini Helen MacFarlane 1850'de yaptı.
2/21 Manifesto şöyle başlıyordu:
"Avrupa’da bir heyula kol geziyor –komünizm heyulası. Yaşlı Avrupa’nın bütün devletleri, Papası ve Çarı, Metternich’i ve Guizot’su, Fransız Radikalleri ve Alman hafiyeleri bu heyulaya karşı kutsal bir sürgün avında el ele vermişlerdir. +
3/21 "İktidardaki hasımları tarafından komünistlikle suçlanmamış tek bir muhalefet partisi gösterebilir misiniz? Bu komünizm karalamasını gerici hasımlarına olduğu kadar kendinden daha ileri muhaliflere de gerisin geri fırlatmamış tek bir muhalefet partisi gösterebilir misiniz?+
1/22 OSMANLI'DA MÜSLÜMAN TEBAANIN ASKERLİKLE İMTİHANI
Sabah paylaştığım "Osmanlı döneminde gayrimüslimler askerlik yapmazdı" yalanının (bkz. ) ayna yansıması olarak "Osmanlı döneminde bütün Müslümanların istisnasız askerlik yaptığı" yalanına gelirsek:
2/22 Batılılaşma hamleleri kapsamında, 3 Kasım 1839’da ilan edilen Gülhane Hattı-ı Hümayunu ile yapılan düzenlemelerden devletin temel beklentisi giderek artan asker ihtiyacını karşılamaksa, ikincil beklentisi, imparatorluğu oluşturan farklı etnik köken, dil ve dine sahip tebaayı
3/22 vatandaş olarak eğitip onlara ortak bir kimlik kazandırmaktı. Nitekim fermandaki “Vatanın muhafazası için halkın askerlik yapmasının bir hizmet borcu olduğu” vurgusu bu amaca işaret ediyordu. Fakat fermanda sözü edilen düzenlemelerin ilk adımı ancak 4 yıl sonra atılabildi.