Emperyalizmin topuyla tüfeğiyle kapitalizmin nasıl 1 anda tüm dünyadaki sosyo-ekonomik düzeni kendi istediği gibi kardığını pamuk üzerinden anlatmış
Pamuk talebi bir anda yüzlerce katına çıkınca bu soruna nasıl kölelik, işgal ve işçi karşıtı yasalarla çözüm bulunduğunu anlatıyor
Özellikle nasıl insanların devletin çıkardığı yasalarla bir anda metaya dönüşebilen bir işgücü haline geldiğini, topraklarından zorla koparıldığını ve kendilerine proleterleşmenin nasıl dayatıldığını milyon örnekle anlatmış
Ama çok örnek var. Biraz atlayıp zıplayıp okuyor insan mecburen
Arşiv işini abartanlar da sık görülen bir durum. Ben de Sultanın Casusları ve Sultanın Korsanları'nda yapmıştım, sonuncusunda 1963 dipnot koydum. Yanlışmış, yani okumayı zorlaştırıyorum, ama işte acemilik
Bir daha İngilizler gibi yazacağım 2 örnek çat yeter. Ledger gibi oluyor. Ama alanda ilk çalışmaları yapmanın mı, yoksa aman ziyan olmasın o kadar okuduk zihniyetinin mi, yoksa yanlış not almanın mı bilmiyorum öyle örnekle olguyla dövüyoruz okuyucuyu dayanamayıp
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Alan Sokal'ı Sokal Hoax'tan tanırsınız. Postmodern jargonla yazdığı doğa kanunları toplumların üstünde uzlaştığı konvansiyonlardır tarzı saçma conclusionlı bir makaleyi en prestijli bir dergide yayınlatıp ufak çaplı bir skandal yaratmıştı
Kitap ilk önce Fransızca Entellektüel Düzenbazlık adıyla çıktı ve büyük sükse yaptı
Şunu diyorlar:
1. Radikal postmodernizm obscurantisttir yani anlaşılmamak ister
2. Yeni kültürel sol solun temsil ettiği bilimcilik, ilericilik ve rasyonalite gibi değerlere ihanet etmektedir
En ilkel toplumda bile biyolojik ve toplumsal cinsiyetin nasıl ayrıldığına güzel bir örnek
Nuerler'de kısır kadınları ailelerine geri yolluyorlar ve bunlar orada erkek gibi yaşıyor
1. Evlenebiliyor hem de birden çok kadınla
2. sürü sahibi olabiliyor
3. aileye gelen başlık parasından payını bile alıyor
4. karısı başka erkekle birlikte olursa tazminat talep edebiliyorlar
Yeni kitapta full böyle abuk subuk şeylerden bahsetmeyi düşünüyorum ;)
Bu kadınlar o kadar erkek muamelesi görüyor ki ölünce karılarını kardeşiyle ya da kardeşinin oğluyla evlendiriyorlar ve ilk doğan çocuğu bu kadının sayıyorlar
(G. Sudan'daki hayalet evlilik uygulaması, yaygın bir şey)
Yazının gücü: Bir gün Levi-Strauss'un yanına otururken yerlilerden biri gelip yazıyor taklidi yapmaya başlamış.
İlk önce anlamamış Levi's abimiz, sonra farketmiş ki yazı yazar gibi yaparsa kabilede prestiji artacak.
Bir toplumda katip sınıfının siyasi etkisini de alfabenin karmaşıklığı ya da eğitimin erişilebilirliği üzerinden anlayabiliriz.
Çin mesela, yönetici elite dahil olmak yıllar süren bir eğitimi karşılamak ve zor bir sınavı geçmekle mümkün
Bu anlamda elitist denen Cumhuriyet'in örgün eğitim çabalarının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Köylülerin çocukları en iyi okullara gidip sisteme entegre olabilmiş.
Ama işte okuma kaynamış arada. Daha hala kitap okumanın önemi abartılıyor diyenler var, sene olmuş 2020 ya
1962. Harbokulu öğrencilerinin darbe yapacağını anlayan İnönü, teftişe gelir. Amaç ben de sizdenim demek, darbeci okul komutanı Talat Aydemir'in karizmasını çizmeleriyle bir güzel çiğnemek.
Karşısında sadece adını duyduğu paşayı gören bir öğrencinin çat diye bayılıp yere düşmesi
Bugün İnönizm diyoruz, Atatürk'ten belki sıra ona gelmiyor ama İnönü'nün de esaslı bir karizması varmış.
Önünü kesip şehre girmesini engelleyen askerlere "beni vuracak mısınız" kenara çekilin deyip tek başına ilerlemesi falan
Enteresan adam İnönü. Çankaya Köşkü'nde viyolonsel dersi alır, kimya öğretmeni ile çalışır, milletvekilleriyle satranç oynar.
Bir de herkes eski alfabeyle yazarken (özellikle gazeteciler ama aynı zamanda politikacı ve akademisyenler de) inadına Latin alfabesiyle yazarmış