İngiltere’ de büyük bir holdingin önünde bir kambur köşeye kurulmuş bir büfede döner satmaktadır . Holding in sahibide her sabah ve akşam gelip geçer iken kambura -“günaydın kambur , iyi akşamlar kambur , nasılsın kambur , işler nasıl kambur ? “ diye seslenirmiş .+++
Seneler sonra bir sabah “ günaydın kambur “ der ,kambur ; döner bıçağını çekip İş adamını öldürür. Hiç bir avukat Kambur’un savunmasını yapmak istemez ve kabul etmez . Kambur’unda ağzını bıçak açmaz hapiste idam kararını bekler . +++
Fransa’da olayı duyan bir avukat İngiltere’ye gelerek Kamburun savunmasını üstlenir......mahkeme heyeti toplanır .herkes ayağa kalkar söz savunmadadır. Fransız avukat ( şimdi hayal edin avukatı ellerini masaya yavaş yavaş vurarak ve tek tek kelimeleri seçerek) yargıça döner +++
“saygı değer Yüksek İngiliz mahkemelerinin yargıçları size Yüksek Fransız saygı değer mahkemelerinin yüksek yargıçlarının sevgi ve saygılarını getirdim.Hakime döner “ yüksek İngiliz mahkemelerinin saygı değer hakimleri size yüksek Fransız mahkemelerinin sevgi ve saygılarını ++
getirdim.Savcıya döner “yüksek İngiliz mahkemelerinin saygı değer savcıları size yüksek Fransız Saygı değer mahkemelerinin savcılarının sevgi ve saygılarını getiriyorum “ jüriye döneeeeeer ve Hakim sert bir şekilde masaya vurarak “yeter be Adam !savunmana geç “der. hiddetlenir+++
Avukat da “ aman efendim ben size ne dedim ? hakaret etmedim , küfür etmedim , siz neden hiddetlendiniz ? beni susturup bağırarak , iki saniye daha dayanıp beklemediniz ,sevgi ve saygı getirdiğim halde rencide ettiniz beni”der “Bakın müvekkilim senelerdir taşıdığı kamburu++
iş adamı tarafından günün düzenli ve belirli saatlerinde hatırlatılarak ona daha da ağır bir yük haline getirilmiştir Günaydın kambur,nasılsın kambur,iyi günler kambur senelerdir buna katlanmıştır.Siz şurda iki dakika sevgi selama katlanamadınız“der ve Kamburu beraat ettirir .
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Türklerin yüzyıllardır sürdürdüğü Nardugan (Nartugan) ismiyle bilinen 'yeniden doğuş bayramı' 21 Aralık'ta kutlanıyor. Çünkü dönenceye (ekinoks) göre en kısa gündüz, en uzun gecenin yaşandığı 21 Aralık'tan sonra yeni yılın geldiğine inanırlardı. +++
Bu Türklerin motiflerine ve kilimlerine yansımıştır. Çam ağacı süslemelerinin nedeni buydu. İşte bu ağaç süslemelerinin adına 'Hayat Ağacı' deniyordu.
Kaynak Yeniçağ: Türkler'de Nardugan bayramı nedir, Türkler neden ağaç süslerlerdi, Hayat Ağacı neden yaparlardı,+++
Noel Baba Orta Asya'da Ayaz Ata ve Kar Kız'dı.
Türklerin yeniden doğuş bayramı olan ve NARDUGAN (Nartugan) denilen bayram 21 Aralık'ta başlıyor 21 Mart'da Nevruz olarak tamamlanıyor. Çünkü 21 Mart ekinoksta (dönence) gece ve gündüz eşitleniyor.+++
Değerli dostlar,
Bilim ve akıl diyerek yola çıkma amacım,ülkemizdeki sorunlara,neler yapılabileceğine,nelerin ülke çıkarları açısından gereksiz olarak yapılıp memleketin enerji ve birikimini gereksiz yere tüketildiğine açıkcası genel anlamda tüm sorunlarımıza ve bu sorunların ++
çözümüne bilim ve aklın ışığında ortak akıl çerçevesinde cevaplar bulmak,sorunların karanlıkta kalan kısımlarının aydınlatılmasını sağlamaktı.
Bu doğrultu ve düşünceyle açtığımız sadece bilgi aktarımı ve tartışma platformu olan BİLİM ve AKIL odamızda elle tutulur gerçek+++
verilerle fikir yürütmek,olguları her yönüyle farklı bakış açılarından değerlendirip sonuçlara ulaşmak,çıkarımlarda bulunmak gibi beyin cimlastiği yapmayı hedeflemekteyiz.Zaman zaman beklemediğimiz tepkiler,radikal düşüncelerle de karşılaşmamız gayet doğal ve olasıdır.+++
Mihail ÇAKIR (1861-1938)
Gökoğuz Türkleri’nin soy bilinci için ömrünü adamış bir Türk milliyetçisi;eğitimci,yazar,kültür adamı,şair,tarihçi…
Şimdi sıkı durun!..
O bir Hristiyan ve üstelik papaz.
34 kitabın ve“Gagauzların Tarihi ve Etnografik Özellikleri” adlı kitabın yazarı.+++
Gökoğuzların Türkçeyi kaybettiğinde Türklüğünü kaybedeceğinin bilincindeydi. Bunun için köy köy gezerek çocuklara, gençlere Türkçeyi öğretti. Bu çalışmaları 40 yıl aralıksız sürdü. Her köye yetişemeyeceğini anlayınca 1931’de Bükreş Büyükelçimiz Hamdullah Suphi Tanrıöver’den+++
yardım istedi. Mihail Çakır’ın bu yardım isteği Atatürk tarafından karşılıksız bırakılmadı. Bölgeye Türkçe öğretimi için hemen 30 öğretmen gönderildi, 300 Gökoğuz genci üniversite öğretimi için Türkiye’ye getirildi ve bir de Çakır'a "Türklüğe Üstün Hizmet Nişanı" gönderildi.
++
Önecelikle iki kavramı birbirinden ayırmak gerekiyor.
İSLAM;
Bir dindir,inanış biçimidir,yaşam felsefedir.
TÜRKLÜK-TÜKÇÜLÜK;
Türk genetik bir ırktır.Bunun aksine Türkçülük ırkçılık değildir.+++
Türkçü olmak kafatasçı olmayı gerektirmez hatta bunun karşısındadır.Türkçü olmanın gereği kişilerin kendini Türk ırkının gelenek,görenek,tecrübe,ideoloji,anlayış gibi kavramlararına yakın hissetmesi,bu kavramları benimsemesidir.Bu kabullenişi ırkçılığa dayandırmak,+++
Türkçü anlayışı sabote etmektir.
Günümüz şartlarında ne yazık ki zaman zaman Türkçü olduğu iddaasıyla bu yanılgıyla davranan,dışlayıcı,ötekileştirici usluplarıyla Türkçülüğü itici bir kisveye hapseden kişiler Türkçülüğe en çok zarar veren,yıpratanların kendileri oldukduklarının++
BEYİN ÖLÜMÜ;
Klinik ve radyolojik olarak farklı beş ayrı branşın ayrı ayrı değerlendirme yaparak ve tamamının beyin ölümü gerçekleşmiştir notu ile konulur. Bu kurulda en büyük sorumluluk beyin cerrahi uzmanınındır.Fakat her branşın oyu eşittir.+++
Beyin ölümü beyin fonksiyonlarının tam olarak durduğu demektir. Geri dönüş şansının sıfır olduğu anlamına gelir.Beyin anjiosu yapıldığında hiçbir beyin dokusunda zerre kadar kan akımının olmaması gerekir.+++
Yapılan beden muayenesinde patolojik bulgular dahil hiçbir yanıt alınamaması demektir.
Yani beyin hiçbir impuls üretmez,solunum ve kalp merkezide buna dahildir
Bu durumda beden yapay solunumla canlı kalır, kalbin kendi otomatizması olduğundan beyinden bağımsız atmaya devam eder++
Sorumluluk almaktan korkan Türk Milleti, proje partilerin eteğinden tutmuş,çare arıyor.Aslında biliyor çare olmadıklarını…Biliyor derdini dert etmediklerini…Bildiğini açık etmek işine gelmiyor. Çünkü açık ederse, iş başa düşüyor. İş başa düşmesin diye sorumluluktan kaçıyor.
++
Bir yol haritası çizelim:
PARTİLERİNİZE ŞU SORULARI SORUN:
-İktidara gelirseniz,Türkiye’nin bölünmesinin alt yapısı olan ikiz yasaları kaldıracak mısınız?
-Ege’de işgal edilen adalarımızı geri alacak mısınız?
-Satılan,peşkeş çekilen stratejik kurumlarımızı geri alacak mısınız?+
-Sularımızı, tarım alanlarımızı Türk Milletine iade edecek, tarım alanlarının yabancıya satışını yasaklayacak mısınız?-T.C. Devletini kuran Atatürk ve silah arkadaşlarının kalkınma programlarını güncelleyerek üretim ekonomisine geçecek misiniz?
+++