Türkiye'de profesörler için yabancı dil şartının değişimi:
1973 - Profesörlük için 2 yabancı dil şartı
1981 - Tek yabancı dil şartı getirildi
1983 - Dil sınavında 100 üzerinden 70 alma şartı
2000 - Dil sınav barajı 65'e indirildi
2018 - Dil sınav barajı 55'e indirildi
Türkiye'de profesörler için yabancı dil şartındaki 47 yıllık değişim bu haldeyken tartışılması gereken nedir?
A- Türkiye'nin en iyi üniversitelerindeki "elitizm"
B- Üniversitelerde akademik atama ve yükselmelerin bilgi, başarı ve yetenek kriterlerine göre şekillenmemesi
Gözler'in (2019) gözlemlerine göre 1960'lı ve 1970'li yıllarda profesörler:
"Ben 1970'lerdeki profesörlerin bilime büyük katkılar yaptıklarını düşünen biri değilim. Ama bazı konularda haklarını teslim etmek gerekir":
Gözler'in (2019) dil sınavları hakkındaki tespitleri:
"Okuduğunu anlamak üzere kurulu çoktan seçmeli bir test sınavında elde edilen 70 puan yabancı dil bilgisi bakımından bir anlam ifade etmez" Bu puanı alan kişi o dilde duyduğunu anlayamaz; keza konuşamaz ve dahası yazamaz...
Tartışılması gereken elitizm mi, liyakat mi?
- Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu
- Verilen görevi başarı ile yapabilme yetisi
- Göreve kabul edilme ve yükselmelerin bilgi, başarı ve yetenek kıstaslarına göre şekillenmesi
Bir dil bir insan, iki dil iki insan, yökdil çok profesör?
Yukarıdaki YÖK verileri Türkiye'deki üniversitelerde kadın-erkek eşitliği konusunda genel olarak olumlu gelişmeler olsa da, birçok kadroda eşitsizliğin devam ettiği görülüyor.
Profesör'lerin büyük çoğunluğu erkek
Dekanların %21,3’ü
Rektörlerin sadece %9,1’i kadın.
Yükseköğretimde kadınlar:
Lisans/yüksek lisans öğrencilerinin %45'i
Doktora öğrencileri ve araştırma görevlilerinin %43'ü
Doktor öğretim üyelerinin %36’sı,
Doçentlerin %34’ü
Profesörlerin %28'i kadın (TÜBA 2020, Kadir Has 2018)
Bu elitizmden daha önemli bir tartışma değil mi?
Akademide elitizmden önce vasatlığı tartışabilir miyiz?
Bazı üniversitelerin yayın yapan araştırmacı oranı (%):
Koç % 84
Sabancı % 82
Gebze Teknik % 71
Boğaziçi % 67
Acıbadem % 66
Erciyes % 53
Galatasaray % 20
Batman % 16
Şırnak % 6.8
Aydın % 7.9
Hakkari % 4.2
Nişantaşı % 4.1
Türkiye Bilimler Akademisi'nin (TÜBA) 2020 raporuna göre akademik hayata yeni başlayan araştırmacıların ortalama akademik yayın kalitesi 2003 yılından sonra sürekli olarak gerileme kaydediyor.
Ülkesinin geleceği için endişelenlerin öncelikle bu durumu tartışması gerekmez mi?
- Türkiye'deki 68 üniversiteyi yöneten rektörlerin uluslararası yayın sayısı 0 (SIFIR).
- 71 rektörün de hayatları boyunca “ürettikleri” tüm eserlerin aldığı toplam uluslararası atıf sayısı 0 (SIFIR).
Prof. Engin Karadağ 2020 araştırmasında, Türkiye'deki 127 devlet ve 70 özel üniversiteyi yöneten rektörlerin iki gruba ayrılabileceğini iddia ediyor. Bu 2 grup sosyo-demografik özellikler, kariyer gelişimleri ve akademik yeterliliklerine göre şu şekilde kategorize ediliyor:
Akademik hayata yeni başlayan araştırmacıların ortalama akademik yayın kalitesi sürekli düşerken, üniversitelerdeki öğretimin ve öğretimin elemanlarının niteliği istenilen bir seviyede değilken bazı üniversiteleri neden akademik bilgisi ve yeteneği yetersiz bireyler yönetiyor?
İngilizce bir deyim: lead by example (bir konuda örnek olarak liderlik yapmak)
Hayatı boyunca ürettiği tüm eserler 0 atıf almış ve uluslararası bir yayın üretememiş biri üniversitelerde kaliteli akademik üretim için liderlik edebilir mi?
Genç akademisyenlere örnek olabilir mi?
Üniversitelerindeki öğretimin kalitesi ve akademisyenlerin niteliği düşen bir toplum sağlıklı bir toplumsal gelişme gösterebilir mi?
Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli ve özgün bilim insanlarından Cahir Arf bu durumda sağlıklı bir gelişme yaşanamayacağını düşünüyor. Ya siz?
Yukarıda atıfta bulunduğumuz 19 Mayıs 2020 tarihli Higher Education makalesinin de yazarı olan Engin Karadağ'ın Cemil Yücel ile beraber yönettiği Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı'nın Twitter hesabı:
Akademide elitizmden önce tartışılması gereken bir konu:
Akademide vasatlık
Türkiye'de parayla tez yazan şirket sayısı en az 520. Bu şirketlerin çoğu kendileri için çalışanlar arasında "doçent" "yardımcı doçent" "profesör" olduğunu iddia ediyor.
Yukarıda paylaştığımız araştırmacı gazetecilik haberi 1 milyona yakın kişi tarafından görüntülendi.
Akademik dürüstlüğü teşvik etmesi ve desteklemesi gereken kurumlar neden bu akademik sahtekarlık hakkında caydırıcı önlemler almıyorlar?
Parayla tez yazım firmasında faaliyet gösteren şirketlerin
çalışanları arasında "öğretim üyesi" ve "akademisyen" olduğu iddiası küçümsenecek bir iddia değil. Bu iddiaları doğru olma ihtimalini güçlendiren bulgular var.
Parayla tez yazan bir şirketin sosyal medya paylaşımı:
"Tez yazmak puding yapmak gibidir... Biraz literatür, biraz veri analizi, biraz tartışma sonuç. Sonra koy tabağa at jürinin önüne.."
Parayla tez yazdırmak çok açık bir akademik yayın etiği ihlali ve akademik sahtekarlık türüdür. Türkiye'de parayla tez yazım piyasasında faaliyet gösteren en az 520 şirket var.
Bu akademik sahtekarlığa yönelik neden daha caydırıcı önlemler alınmıyor?
Parayla tez yazımı caydırıcı yasalarla azaltılabilir mi?
Avustralyada parayla tez yazan şirketlerin sahiplerine 2 yıla kadar hapis ve 100.000 dolara kadar para cezası öngören teklif Eylül 2020'de yasalaştı.
"ve ordaki her şey zaten bir yerden alıntıdır. ve benim tezimde de alıntı. ve en sonda da kaynaklar yazılmış paragrafta. Bütün dert tırnak içerisine almamışım bazı şeyleri. işte o mesele. yani bu şey değil"
"Sonuçta orda.. bizim zamanımızda ben bu tezleri yazarken bizim önümüzde yazılı bir şeyimiz yoktu.. Öyle yapılacak böyle yapılacak.. ve bu formatlarda sürekli değişir. Değişir bir de onun değişik kurallar var A kuralı var B kuralı var C kuralı var"
Sn. Bulu Gazeteci Veyis Ateşin "o gün sayılmayıp bugün intihal sayılabilecek şeyle var mı" sorusuna cevabı:
"Ya şöyle, o gün... yani şuanda yine ben onun şey olduğunu düşünmüyorum. Gerçekten hani.. kaynağı.. İşin özü aldığınız şeyin kaynağı yazmışmısınız.. yazmışız.." (4)
Akademide elitizmden önce tartışılması gereken bir "izm"
Nepotizm:
Alternatif tartışma filleri 👇👇
- Giderek artan intihal vakaları
- Akademik sahtecilik vakaları
- Yağmacı/sahte dergilerde yayın yapan akademisyenler
- Sayıları 520'yi bulan parayla yüksek lisans, doktora tezi ve "akademik" makale yazan şirket
Üzerinde düşünülmesi gereken bir tartışma konusu:
Nasıl daha iyi bir akademik dürüstlük kültürü oluşturabiliriz?
İntihal: "Yapmadığınız bir şey için başınızı belaya sokmak"
Resim: Viacheslav / Funny Definition Posters
Araştırmalarınızda başkalarının düşüncelerini, görüşlerini ve analizlerini kullanıyorsanız yapmanız gereken onlara "atıfta" bulunmaktır. Bu düşünceleri bilinçli olarak ya da farkında olmadan kendi görüşünüz gibi sunmak etik değildir.
İntihal nedir?
“İntihal başkalarının düşüncelerini, görüşlerini bilgi kaynağını bildirmeden ve atıfta bulunmadan bilinçli olarak ya da farkında olmadan alıp kullanmak ve kendi görüşünüz gibi sunmaktır. ueam.metu.edu.tr/intihal
Talip bey'in analizi bir genelleme içeriyor. İskoçya'da rektörler öğrenci ve üniversite çalışanları tarafından seçilir. 1582 yılında kurulmuş Edinburgh Üniversitesi bir sonraki rektörü için seçim sürecinde. Son aday gösterme tarihi 1 Şubat 2021.
"The Rector is elected for a period of three years, by staff and students, and presides at the University’s Governing body, the University Court. Nominations for this prestigious role are now open and will close at noon on 1st February 2021"
Diğer ülkelerde üniversite rektörleri nasıl seçiliyor?
Türkiye, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik devletleri Üniversite Yönetimlerinin Karşılaştırması: