Klişelere şüpheyle yaklaşarak araştırmak yerine kulaktan dolma ezberlerle konuşmak daha kolay geliyor pek çoğumuza. Ama bunun yanlış olmakla kalmayıp zaman zaman budalalığa vardığı da ortada. Mesela şu Mahabad meselesi. Kürt milliyetçiliği, Mahabad’a Sovyetlerin …
… ihanet ettiğini söyler, onlara kalırsa Kadı Muhammed bu yüzden asılmıştır. Bu baştan sona yanlıştır. Kadı Muhammed’in Mahabad manifestosunda bağımsızlık talebi olmadığı, İran sınırları içinde ortalama bir özerklikten fazlasını istemediği bir tarafa, Sovyetlerle ilgili …
… yanı şu: İran 1941’de, olası bir mihver müdahalesine karşı, Pehlevi hükümetinin onayıyla kuzeyden Sovyetler, güney ve doğudan da İngiltere tarafından işgal edilmişti. 1945 sonunda İran hükümetinin batıyla bir sorunu kalmamıştı, ama Sovyetlerin ülkeyi derhal terk etmesi için …
… ocak, nisan ve mayıs 1946’da BM’den üç ayrı karar çıktı. Sovyet kıtaları mayıs ortasında ülkeden ayrıldılar. (Milliyetçiliğe yaranmak mümkün değil gerçekten; anlaşmalı işgali bitirdi, kötü oldu; bitirmese muhakkak ki gene kötü olacaktı.) Batı destekli Pehlevi hükümeti de …
… Mahabad’ı aralık ortasında ezdi. Bağımsızlık değil ortalama bir özerklik talep eden Mahabad’ın ezilmesinin esas sorumlusu İran hükümeti ve arkasındaki ABD ve Britanya olduğu halde, bundan Sovyet düşmanlığı çıkarmak için ne olmak gerek, bilmiyorum.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Kongo’nun seçilmiş başbakanı Patrice Lumumba, 17 Ocak 1961 günü yoldaşlarıyla birlikte, başlarında Belçikalı subayların bulunduğu karşıdevrimci bir manga tarafından kurşuna dizildi. Lumumba’nın öldürülmesi emrini 18 Ağustos 1960’da ABD Başkanı D. Eisenhower onaylamıştı.
Genellikle kıtada sadece Küba’nın rolü bilinir; oysa Sovyetler Birliği de, üstelik enternasyonalizmin artık büyük ölçüde içi boş bir slogan haline geldiği 1970 ve 80’lerde bile, kıtaya (4 bini Mozambik üzerinden) 10 binin üzerinden askeri tercüman, subay ve asker göndermişti.
Fotoğrafta, 1970’lerin ortasında Angola’da bağımsızlık savaşında tank operatörü olarak çarpışan Sovyet askerleri görülüyor.
Araya Barzani’yi sokuşturmanın demagojik olduğunu düşünüyorum ama çok önemli değil. Demek ben, sizin dediğinizi anlamadım, açık ki siz de beni anlamadınız. Tekraren, benim dediğim, en kaba haliyle, başlıklar halinde şöyle: ...
… (1) Halk safları, yani sol, örgütsel olarak, antiemperyalist ve antifaşist ilkelerin terazisine vurularak nitelenir. (2) Doğal ki bunun içinde ezen ve ezilen ulusun milliyetçileri de olur, zira ezen ulus milliyetçiliğinin solu da emperyalizm ve diktatörlüğe karşıdır. …
… (3) Ezilen ulus milliyetçiliğinin her rengi, sırf ezilen ulustan diye halk saflarında sayılamaz; çünkü birinci madde temeldir. (4) Sol, halk saflarını daraltmaya değil genişletmeye çalışır; bu yüzden ne onu ne bunu dışlar. Sol, halk güçleri arasında tercih yapamaz. …
Mesele bu “tipolojiyi” devrimcilerin yaratması değil, bu “tipolojinin” onların iradesi dışında mevcut olması. Kürt milliyetçiliğinin (kısmen objektif, ama büyük ölçüde subjektif) baskısı altındaki solun başlıca hatalarından biri de, Türk milliyetçiliğini tek bir faşist …
… ya da protofaşist torbaya doldurmak. Oysa (1) bu milliyetçiliğin pek çok farklı rengi var, sırf kullanılan kavramlar bile (“milliyetçilik”, “ulusalcılık”, “ulusolculuk”, “kemalizm”, “atatürkçülük”, vb.) bu farklı renklerden, yani esas itibariyle emperyalizm ve …
… diktatörlük karşısında farklı tavır alışlardan kaynaklanıyor. Ve (2), eğer bu renkler olmasaydı, solun zaten, düşmanlarıyla dostları arasındaki sınırları belirginleştirmek için muhtelif Türk milliyetçilikleri arasında emperyalizme ve diktatörlüğe karşı farklılıkları …
SHP’nin (ve CHP’nin) gerçek anlamda çürümesinin başlangıcı (ve zirvesi) olarak DYP ortaklığı, sadece neoliberal siyasete uyum sağlamak anlamına gelmez. Bu dönem, Türkiye tarihinde kayıp ve faili meçhullerle açık ara birincidir ve SHP, bunun siyasi ortağıdır.
Bu dönemde iki olay, çürümeyi tamamlama anlamında sembolik önem de taşır: Sivas katliamı ve SHP’li insan hakları bakanının Ankara’da katliam izlemesi. Çürümeyi tamamlayan ise Baykal’ın 19-22 Aralık katliamı arkasından direnişe destek sunmaması için gençlik kollarını dağıtmasıdır.
Bu gene de CHP teşkilatının tepeden tırnağa bok içinde yüzdüğü anlamına gelmiyor. Genel merkez ve büyük şehirler ile taşrada gençlik örgütlerini ayırmak gerek.
Biden yönetimi oryantasyonunu tamamladı; bütün eylemlerine Rusya karşıtlığının damga vuracağı anlaşılıyor. Suriye’de Rusya ile askeri kanalları fiilen bloke ederek saldırı düzenlemesi ve Kırım konusundaki çıkışı da kararlılığını gösteriyor. Öte yandan Rusya İran’la ilişkilerini…
… geliştiriyor; İran, geçen hafta Avrasya Ekonomik Birliği’ne girme görüşmelerine başladığını duyurdu; Hint Okyanusu’nda Rusya ile ortak deniz tatbikatı simgesel bir anlam taşımanın çok ötesindeydi; Suriye’deki Amerikan haydutluğunun ardından Rusya süratle İranlı yetkililerle …
… temas kurdu, vb.
Ankara ne yapacak?
Bence, elimizde iki temel metin var: Jeffrey’nin T24’e verdiği mülakat ve Yerhov’un Komsomolskaya Pravda’ya verdiği mülakat. İkincisinde iki başlık öne çıkıyordu: Türkiye ve Ukrayna ilişkileri, esas itibariyle de Ukrayna’ya satılan …
Bu çok önemli bir iddia. Ankara’dan Ukrayna’ya “Bayraktar” satışlarının, Rusya ile bir kriz tetikleyebileceğini düşünüyordum epeydir; Yerhov’un mülakatındaki iki temel başlıktan biri de buydu. Ankara en iyi ihtimalle satışlara “Donbas’ta kullanmama” şartı düşebilirdi. …
… Ancak tam tersi olmuş gibi görünüyor. İddiaya göre Ankara, pazar fiyatı toplam 50-60 milyon dolar olarak hesaplanan 6 “Bayraktar”ı, Ukrayna’ya, tanesi 3,4 milyon dolardan satmış. İndirim, Donbas’ta Ukrayna’nın bunları KULLANMASI şartıyla yapılmış. …
… Haber ilk olarak AviaPro’da yayınlandı. AviaPro, yönünü kestiremediğim manipülatif haberler yaptığı için aktarmadım. Ancak haber, AviaPro göndermesiyle başka pek çok yerde daha çıktı. Manipülatif olabileceğini unutmadan, dikkate almak gerek.