Zülfü Livaneli 70’lerde başlayan sanat hayatına onlarca albüm, film, film müziği ve kitap sığdırdı. Özellikle besteleriyle milyonlara mâl oldu ve dünyaya açıldı. Yaşar Kemal’in deyişiyle söyleyecek olursak “Büyük ustaların geçtiği kapıdan geçti”.
Zülfü Livaneli’nin bu fotoğrafta görünenden daha fazla albümü ve plağı var. Ayrıca sayısız da korsan olarak basılmış kaseti bulunuyor. Elimdeki kasetlerin kartonetlerini ayrı bir zincirde paylaşacağım.
Zülfü Livaneli ilkokulu bitirince, babası söz verdiği bisikleti almak ister. Ama ciddi bir bisiklet kazası görünce vazgeçer ve bir saz hediye eder. Radyodan dinlediği usulle saz çalarken bir gün Mecitözü’nde bir aleviden dede perdesini öğrenir ve ona uygun bir saz aramaya başlar.
Sazı bulduğu yer Ankara Hamamönü’ndeki bir dükkândır. Dükkândaki Yusuf Erenler hem ona yeni sazını yapar hem de ilk ustası olarak öğretir. İlk albümlerini de onun yaptığı sazla kaydeder. Bu arada ilk adı olan Ömer’le ilgili ilk macerasını da yaşar.
İlk plağını 1973’te çıkarır. Ancak siyasi nedenlerden dolayı kendi adını kullanamadığı için Yaşar Kemal’in bulduğu Ozanoğlu adını kullanır. Buna rağmen albüm çıkar çıkmaz yasaklanır.
12 Mart döneminde 3 kere cezaevine girip çıkan Livaneli 4. kez tutuklanacağını öğrenince yurtdışına gitmeye karar verir. Arkadaşlarının ayarladığı sahte bir pasaportla İsveç’e gider. Müzik eğitmenliği yaptığı İsveç’te kendi müzik çalışmalarını da sürdürür.
İlk profesyonel film müziği Tunç Okan’ın Otobüs filminedir. Daha sonra Yılmaz Güney’e ait Sürü ve Yol'un da olduğu 40’a yakın film müziği yapar. Altın Palmiye ödülü alan Yol’un afişinde bu sefer de 12 Eylül’ün baskıcı havasından dolayı kendi adı yerine Sebastian Argol’u kullanır.
Bu arada kendini kaptırıp tek seferde 45 dakikada doldurduğu plağın kendisinden habersiz Türkiye’de eylemlerde okunmaya başladığını öğrenir. Ancak ülkesinde yüzü hiç bilinmediği için döndüğünde görenleri epey şaşırtır.
Bir süre sonra bazı şarkıları TRT denetiminden geçince televizyona da çıkar. Ancak denetim ekibine katılan ve Zülfi Livaneli’yle de birbirini tanıyan Timur Selçuk, Livaneli’nin tüm şarkılarını “Bu bestelerin değeri yoktur” diyerek yasaklar. “Bulut mu Olsam?” o dönemden bir kayıt.
Leylim Ley’in sözleri Sabahattin Ali’nin Ses adlı öyküsünde geçiyordu. Livaneli’nin bestesinde yer alamayan bir dörtlük daha var:
“Aldım sazı çıktım gurbet görmeye,
Dönüp yâre geldim yüzüm sürmeye,
Ne lüzum var şuna, buna sormaya,
Senden ayrı ne hal oldum, gör beni.”
Bu kayıtta da Livaneli Almanya’daki bir konserinde Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ı söylüyor. Livaneli bu türküyü 70’lerde kaldığı cezaevindeki bir cinayet hükümlüsünden duyduğu sözlerden derleyip düzenleyerek yapmıştı.
Kan Çiçekleri’nin Londra Senfoni Orkestrası yorumu çok ünlüdür. Kan çiçekleri aslında Abidin Dino’nun bir resim dizisinin adıydı.
Livaneli iki ölüm orucu direnişinde hükümetle devrimciler arasında arabuluculuk yapanlardan biriydi. İlkinde Erbakan diğerinde Ecevit’in başbakan olduğu bu iki direnişten ilki taleplerin kısmi kabulüyle sonlanırken, Ecevit dönemindekinin katliamla sonuçlanmasını şöyle anlatıyor:
Zülfü Livaneli’nin bir konseri, dünyada çok az kişinin ulaşabildiği bir kalabalıkla yapılır. 1997’de Ankara Hipodrom’unda verdiği konsere, dönemin Refah-Yol hükümetine duyulan tepkinin de etkisiyle birlikte 500 bini aşkın kişi katılır.
Livaneli’nin müzik hayatını bir zincire sığdırmak mümkün değil, zira büyük bir üretim söz konusu. Salt politik müzik yapmadığını, şarkılarıyla direkt mesaj vermektense uzun vadede dolaylı etkiye inandığını söyleyen Livaneli birkaç neslin unutamayacağı bir sanatçı olmayı başardı.
Bu zincirde kullandığım görüntüleri üç ayrı belgesel ve röportajdan aldım. Hepsini aşağıdaki bağlantılardan izleyebilirsiniz.
Bir Yudum İnsan:
Habertürk Başrol:
Sunay Akın - İşte O Çocuk:
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Politik müzik tarihinde İstanbul’un ayrı bir yeri var. Doğrudan bu şehirden ya da şehirle özdeşleşmiş bir olaydan bahseden birçok şarkı bestelendi. Ben de bu şarkılardan bir derleme yaptım.
İlki, sözleri Vedat Türkali’ye ait bir Grup Baran bestesi: Bekle Bizi İstanbul.
Yenigün Müzik Topluluğu’nun daha çok “Yıldızları Bastı Yaralarına” diye bilinen şarkısının asıl adı İstanbul’dur. Şarkının sözlerinde de İstanbul’dan, politik mücadelenin öznesiymiş gibi bahsedilir.
Bazı türkülerde de İstanbul'dan, hayal kırıklığına uğratan bir yer olarak bahsediliyor. Ruhi Su'nun söylediği Bu Nasıl İstanbul böyle bir türkü ancak sonu ümitvar sözlerle bitiyor.
Zülfü Livaneli'nin "İnce Memed Türküsü" albümü, daha önce Livaneli'nin kendisi tarafından bile paylaşılmamış bir albümdü.
Bir takipçi arkadaş, geçtiğimiz aylarda yüklediğim albümün daha kaliteli bir kaydını gönderdiği için eskisini silip tekrar yükledim. youtube.com/playlist?list=…
Bu albümde birkaç şarkıdan ayrıca bahsetmek istiyorum. Daha çok "Sus Söyleme" şarkısıyla özdeşleşen melodi, Livaneli tarafından önce Bertolt Brecht'in Sürgün adlı şiiri için kullanılmış ve albümde öyle yer almış:
"Selam Olsun" şarkısıyla bildiğimiz melodinin ilk kullanılışı ise bu albümde "Seher Vakti" adlı şarkıyla olmuş. Sözler ise Pir Sultan Abdal'a ait.
Arkadaşlar bir süredir internet üzerinde bulunmayan albümleri kasetten dijitale aktarıyorum. Bunların sayısı da bayağı arttı. Unutulmaması için YouTube linklerini bu zincirde paylaşacağım. İyi dinlemeler.
İrfan, Adalılar'ın ilk albümüydü. Bu kaset, şarkıları önce yasaklandığı için sonradan mahkeme kararı ile çıkabildi.
https://t.co/WnQLb9STTlyoutube.com/playlist?list=…
Bu kaset Sivas Katliamı anısına çıkan karma bir kaset. Kızılırmak ve Emekçi'nin söyledikleri hariç şarkıların tamamı Kürtçe.
https://t.co/7xXwFPlECpyoutube.com/playlist?list=…
Grup Yorum şu ana kadar 2'si karma olmak üzere 24 albüm çıkardı. İki farklı baskısı olan 3 kaset de dahil olmak üzere tamamının kartonetlerini bu zincirde paylaşacağım.
Sıyrılıp Gelen (1987) hakkında daha önce bir zincir yapmıştım. O zincirde 2 farklı baskısının da kartonetine ulaşabilirsiniz.
Haziranda Ölmek Zor - Berivan 1988'de ve tek türkü albümleri olan Türkülerle 1989'da çıktı. Grup Yorum sonraki yıllarda bir türkü albümü daha çıkarmayı planladıysa da politik gündem başka bir şeyi zorunlu kıldığı için bu albüm çıkmadı.
Tweette bahsedilen "Güneş Topla Benim İçin" albümünün kartoneti ve #MikisTheodorakis'in notu... Bu büyük müzik ve eylem adamının kim olduğunu, dostu Zülfü Livaneli anlatmış. Tüm insanlığın başı sağolsun.
Bu kassetten başka Theodorakis'in ülkemizde bıraktığı iki izin daha kaseti var. Birisi kendi turnesinde verdiği konserin kaydıyken diğeri de yine Zülfü Livaneli ile verdiği 1997'deki konserin kaydı.
Yeni Türkü 1979’da ilk albümü Buğdayın Türküsü’nü çıkardı. Çıktıktan kısa bir süre sonra yasaklanıp toplatıldığı için bulunup dinlenmesi zorlaşsa da, aradan 42 yıl geçmesine rağmen unutulmadı. Pablo Neruda'nın dizeleriyle: Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde.
Yeni Türkü 1978’de Ankara’da Selim Atakan, Zerrin Atakan ve Derya Köroğlu’nun bir araya gelmesiyle kuruldu. Bir araya geldiklerinde henüz bir adları yoktu. Politik mücadelede halkın yanında saf tutarak devrimci bir müzik yapma amacındaydılar.
Grubun adını, geleneksel halk şiirinin güncel üslupla yeniden yazıldığı akımına “Yeni Türkü” diyen ve bu isimle bir de gazete çıkaran şair Yaşar Miraç verdi. O sıralar, aynı zamanda arkadaşları olan Yaşar Miraç’ın bu şiirlerini besteleyen grup üyeleri de bu ismi benimsedi.