Şecaat arz ederken sirkatin söyletmek olsa olsa buna denir. Bu iddia bizzat Uğur Mumcu tarafından Silah Kaçakçılığı ve Terör kitabında MSP’li Halit Kahraman, Alman polisince uyuşturucu satarken yakalanınca ortaya çıkmıştır. İddianın sahibi de Halit Kahraman’dı.
Yine mağdur olacakları bir şey buldular.
Uğur Mumcu / “Silah Kaçakçılığı ve Terör”
Hiç aklına “yıllardır milleti aynı numara ile uyutuyoruz” demek gelmiyor. Hemen mağduriyet buluyorlar.
Dizi izler gibi yolsuzluk, kanunsuzluk izleyince memleketteki kanunsuzluk, yolsuzlukları da haliyle “dizi” zannediyorsunuz.
The Godfather’in açılış sahnesi; “Amerika'ya inandım, servetimi Amerika'da kazandım” diyen bir adamın polis yerine Mafya lideri Don Corleone'den yardım istemesiyle başlar. Adam, polise gittiğini onların da suçluları serbest bıraktığından şikayet eder. Her şey bu fısıltıyla başlar
Bir bakıma bu sahne “kutsal fısıltı” denilen Hz. Meryem’e Cebrail’in Hz. İsa’yı müjdeleme sahnesine gönderme gibidir. Zira, Hristiyanlık’ta da tüm hikaye bu “kutsal fısıltı” ile başlar.
The Godfather filminin afişinde çok önemli bir detay vardır. Bu bir kukla tezgahıdır (kukla ipi). Bir el, kukla tezgahını tutar bu “father” kısmına bağlıdır. Film, Mafya’nın da gücünü aldığı bir yapıya işaret eder.
Uğur Mumcu'nun eşi Gürdal Mumcu, Milletvekili olduğu dönemde Uğur Mumcu Suikastı için dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın "Bir tuğla çekersek duvar yıkılır" dediğini ama "o tuğlanın asla çekmediğini" söylemişti. cumhuriyet.com.tr/haber/duvar-uz…
Can Dündar’ın Uğur Mumcu Cinayeti üzerinde hazırladığı bir belgeselde Avukat Emin Değer tarafından detaylarıyla açıklanmıştır. t24.com.tr/yazarlar/ozge-…
1998
Güldal Mumcu: Ağar'a serzenişte bulundu:
"Uğur'un ölümünden sonra deliller karartıldı, soruşturma gereği gibi yürütülmedi..."
Ağar'ın yanıtı şu oldu:
"Karşımıza tuğla tuğla duvar örüldü..."
Güldal Mumcu:
"Tuğlanın birini çekin o zaman, duvar yıkılsın..."
Ağar:
"Yapamam"
"Üstü çıplak, deri eldivenli, herkesin ortasında üzerime işediler" demeseydi evet elbette ki benim için kadının beyanı esas olurdu. Ancak olayın baştan sona kurgu baştan sona gaz alma ve tertip olduğu buradan belliydi. Tiyatroda oyunculuklar abartılı ama sinemada minimalisttir!
Toplumu kutuplaştırıp, ayrıştırıcı yalanlarına insanlar inanmadılar diye yalanının yalan olduğu ortaya çıkınca "bunlar yalandı" diye yine mağdur nasıl bunlar oluyor. Sosyoloji, psikoloji, analitik bilimi konu hakkında izahat getirebilir mi?!
Kendi halinde giden çocukları itekledikleri mi "yalan" yoksa alenen "aşağıya bak" dedikleri mi yalan! Yakındır bu da "çadırları yakanlar, Rus uçağını düşürenler FETÖ'cüydü" gibi olur. Nasılsa o zaman niye savundunuz, niye yüreklendirdiniz diye kimse hesap sormuyor.
Bir dönem yüreklendirip sahip çıktıkları işler sarpa sarınca anında terörist ilan ettikler;
"Çadırları yakanlar" FETÖ'cü,
"Rus uçağını düşürenler" FETÖ'cü
yarın da Boğaziçi'ndeki polisler FETÖ'cü diyecekler. At fava bekle!
Bir İçişleri Bakanı'nın haddi değildir insanların cinsel yönelimleri hakkında şahsi kanaatte bulunmak. Bu Anayasal suçtur. Hukuk varsa önce bunun hesabı sorulur. Süleyman bey nefret söylemlerine devam etmek istiyorsa istifa eder şahsi olarak nefret söylemlerine devam eder!
İçişleri Bakanı "falanca takımın taraftarlarını sevmeyebilir" kişisel görüşüdür ama bunu dillendirme hakkına da sahip değildir. Ben Fenerbahçelilerden nefret ediyorum demek istiyorsa istifa eder. Kimsenin cinsel, dinsel, siyasi yönelimleri hakkında fikir beyan etme lüksü yoktur!
Eşcinsellerin huzurunu korumak da onlara "sapık" diyen İ.Bakanı'nın görevidir. Şahsi tweet atmayı çok arzuluyorsa istifa eder. Kimsenin cinsel yönelimlerine "devlet yetkilisi" sapık deyip nefret söylemine ortak olamaz. Sosyal medyadaki tek suç Bakana edilen şahsi küfürler değil.
Fotoğrafta alt açıdan çekilmese Kabe bile gözükmüyor, savunsaydın ya Ecyad Kalesi'nı yıktıklarında, Kabe'nin etrafını şantiyeye çevirdiklerinde, Hz. Hamza Şehitliğini dümdüz ettiklerinde savunsaydın ya, elin armut mu topluyordu İslamcı!