(1)
Geyik Türkler için kutsal bir hayvandır. Bozkurt'un siyasi bir sembol olarak öne çıkması, geyiğin önemini bir nebze gölgelemiştir. Ama mitler, metinler dikkate alındığında geyiğin de kurt kadar önemli olduğu görülecektir. #MitFlood
(2)
Köken mitlerinde de geçen bu kutsal hayvanlardan kurdun mavi (gök), geyiğin boz (ya da ala) olarak tanımlanması ile Türk yaratılış mitinde "Mavi gök (kök tengri), kara toprak (yağız yer)" tanımlamaları bağlantılıdır. Biri göğü, diğeri yeri temsil eder.
(3)
-Hun Miti-
Hun avcıları av peşindeydiler. İlk kez bir avları kendilerini bu denli yoruyordu. Hareketsiz bekliyor, avcıların oklarını fırlatacakları an hissediyor ve kaçmaya başlıyordu. Avcılar bu geyikte bir tuhaflık olduğunu anlamışlardı ama peşini de bırakmadılar.
(4)
Hun avcılar geyiği takip ederek dünyanın sonu olarak niteledikleri Maeotis bataklığına vardılar. Geyiğin burada bataklığa saplanacağını, bu sayede de kolaylıkla avlayacaklarını düşündüler. Ama geyik bataklıkta ilerledi, Hun avcılar da onun bastığı yerlere basarak ilerlediler
(5)
Bu sayede bataklığın ucunda yeni bir yurt olduğunu keşfettiler. Bu yurt İskitlerin yurduydu. Avcılar geri döndüler. Tüm Hun milletine haber verdiler. Hunlar geyiğin çizdiği rotayla bataklığı geçip İskit yurduna ulaştılar. İskitleri mağlup ederek o toprakları yurt edindiler.
(6)
-Göktürk Miti-
Göktürklerde, soylu bir prens uzun süren avlara çıkar, sonunda yüklü ganimetle geri dönerdi. Böyle bir av yolculuğunda bir Ak geyiğin peşinden bir mağaraya girdi. Geyik mağaranın derinliklerinde gözden kayboldu. Bu sırada mağaradaki göl dikkatini çekti.
(7) Gölde bir su perisi vardı. Göz kamaştırıcı güzelliği, prensin aklını başından aldı. Birbirlerine âşık oldular, o mağarada birleştiler. Göktürk prensi sık sık mağaraya geliyor, âşık olduğu periyle buluşuyordu. Obasının yemeği azalınca bir sürek avına çıkılacağını duyurdu.
(8)
Tüm erkekler toplandılar, büyükçe bir sürüyü sıkıştırdılar. İçlerinde bir akgeyik vardı Prens "Onu öldürmeyin" demeye kalmadan avcılardan biri okunu akgeyiğin bağrına sapladı. Av bitti obaya dönüldü. Bir zaman sonra Prens mağaraya, perinin yanına gitti. Peri yerinde yoktu.
(9)
Her gün tekrar mağaraya baktı ama peri yoktu. O zaman anladı ki mağaraya kendisini sürükleyen, sürek avında da sabırsız avcı tarafından öldürülen ak geyik su perisiydi. Prens o avcıyı tanrıya kurban etti. Sonrasında da insan kurban edileceğinde hep onun soyundan seçildi...
(10)
Cengiz Han'ın kökenini anlatan "Moğolların Gizli Tarihi" kitabına göre: Cengiz Han'ın ataları Börte-Çino (Gök Yeleli Kurt) ve Koa Maral'dı (Boz geyik). Bu kutsal varlıklar denizleri aşarak gelmiş, Burkhan Haldun'da birleşmişlerdi.
(11) Kırgızlardaki Bugu mitinde geyik, Türeyiş ve Ergenekon mitlerindeki kurt rolünü almıştır. Bkz -->
Nogaylarda geyik avlamak yasaktı. Bu yasağın dayandığı mit ise: Bir savaşta Nogaylar sayıca az düşman fazlaydı. Nogaylar yeniliyordu. Bunu gören geyik sürüsü toplu olarak tozu dumana katarak koşturmaya başladılar.
(13)
Ne olduğunu anlayamayan düşmanlar Nogaylara yardım geldiğini sanarak paniğe kapılıp dağıldılar. Bu fırsattan yararlanan Nogaylar savaşı kazandılar. Nogaylar bu olay sonrası geyikleri avlamayı bıraktılar. Geyikler çoğaldıkça çoğaldılar, savaşlarda yardıma devam ettiler.
(14) Son olarak dipnot düşmek gerekirse; özellikle 20 yıl öncesine kadar hemen her evi süsleyen duvar halılarında geyik motifinin ön plana çıkması da tesadüf değildir. Eski inançlar, kutsallar bugünle bir şekilde bütünleşirler... (Duvar halısı, Geyikli Baba, Hacı Bektaşi Veli)
(16) KAYNAKÇA:
J.P. ROUX: O. Asya'da K. Bitkiler ve Hayvanlar, Eski Türk Mit.
B.ÖGEL: Türk Mit. I-II.
E. ESİN: Türk Kozmonoljisine Giriş
İ. DOĞAN: Nogay Destanları
IRK BİTİG
MOĞOLLARIN GİZLİ TARİHİ
Ek okumalar:
Y. Kemal - Üç Anadolu Efsanesi
Aytmatov - Beyaz Gemi
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
-AU CO & LONG QUAN- (1) Henüz dünyada insan nesli yokken, tanrıçalar yüksek dağlarda yaşardı, yeryüzünde ise ejderhalar, devler, şeytani varlıklar yaşardı. Au Co da tepelerde yaşayan tanrıçalardan biriydi. Kardeşleriyle birlikte birgün yeryüzüne indiler ve gün boyu eğlendiler.
(2) Dönecekleri vaki Au Co topraktan bir parçayı ağzına atıp çiğneyip yuttu. Yükseklere döndüklerinde içinde derin bir özlem başladı. Yuttuğu toprağın tadı kokusu onu büyülemişti, tekrar oraya gitmek hatta orada yaşamak istiyordu. Bir turna kılığına büründü ve tek başına uçtu.
(3) Kardeşleriyle geldiği her yeri gezdi ve bu yerlerin güzelliği karşısında gözyaşlarını tutamadı. O gözyaşları nehirlere dönüştü, nehirler coşkuyla akıp denizleri ve okyanusları oluşturdu. Yeryüzündeki en güçlü ejderha olan Long Quan akarsuların kaynağı nedir diye merak etti.
-LAMALAR NEDEN YÜKSEKLERDE YAŞARLAR?- (1) İnkalar için lamalar en önemli geçim kaynağıydı. O yüzden onlara gözleri gibi bakarlardı. And dağlarının etekleri İnkaların da lamaların da yuruydu. Çobanlar her gün lamaları otlatmaya yükseklere çıkarır, kimi geceler de orada kalırlardı.
(2) Yine bir gün, büyükçe bir sürünün başında bulunan çoban, köyünden epey ayrı kalmıştı ki sürüsünü güdüp evinin yoluna düşmeye karar verdi. Ne var ki lamalar bu kez bir türlü köye inmek istemiyorlardı. Çoban bu itaatsizliklerini nankörlük olarak görüp onlara bağırmaya başladı.
(3) Nihayetinde çok garip bir şey oldu ve lamalardan biri dile geldi. "Tepeye en yakın yıldız bizimle konuştu, yarın yeryüzünde büyük tufan olacak, her şey sular altında kalacak, biz boğularak ölmek istemiyrouz" dedi. Çoban şaşkındı. "Ne yapmalıyım peki?" diye sordu.
-AMAROK- (1) Kurtlar Türkler de dahil olmak üzere birçok mitolojide kendilerine yer bulmuşlardır. Kimi zaman totem hayvanı olarak kimi zaman da kötülüklerin simgesi olarak değişir mitlerde oynadıkları roller. İnuitlerdeki dev kurt Amarok bir korku ögesidir. #MitFlood
(2) Grönland'da anlatılan söylencelere göre Amarok tanrısal bir varlıktır. Her ne kadar kötülükle ilişkilendirilse de o kötülüğe sebep bir eylemin olması gerekir. Zamansız avlanma, bencillik, böbürlenme, Amarok'a meydan okuma gibi. Bu eylemler neticesinde Amarok'un gazabı gelir.
(3) Amarok ile alakalı anlatılan iki kısa söylenceyi paylaşalım.
"Annesini babasını kaybettikten sonra kimsesiz kalan, kabilesi tarafından da dışlanan, yeteri kadar beslenemedği için de gelişemeyen bir çocuk vardı. Çocuk tek çare olarak gücün sahibine sığınmaya karar verdi.
-RAGNAR LODBROK- (1) Vikings dizisiyle geniş kitleler tarafından tanınan Ragnar Lodbrok gerçek ile mitin iç içe geçtiği efsanevi bir karakterdir. Hakkında yazılan sagalar, Bu ilgi çekici karakteri işleyelim. #MitFlood
(2) Danimarka asıllı olan Ragnar İsveç'te doğmuş ve büyümüştü. Odin'in soyundan geldiğine inanılmaktaydı. Bunun en önemli sebebi de hayatı boyunca korkusuzca hareket etmesi ve birçok kahramanlığa imza atmasıydı.
(3) Ragnar, önce Britanya'ya akınlar düzenledi. Sonrasında Flandria ve Normandiya'ya (Normandiya ismi de buraya yerleşen vikinglerden, Norse Man'dan gelmektedir) , nehirleri kullanarak da Fransa'nın iç kesimlerine ilerlemeyi başardı. Tüm ömrünce tanrılarına sadık kaldı.
New York Ceza Mahkemesi'nin bahçesine, elinde Perseus'un kesik başı bulunan Medusa Heykeli dikildi. 80'den fazla kadına cinsel istismarda bulunan yönetmen ve yapımcı Harvey Weinstein'ı işlediği suçlardan ötürü 23 yıl hapis cezasına çarptıran bu mahkemeydi.
2006 yılında startı verilen #metoo hareketi özellikle genç kadınların iş dünyasında ezilmesine, istismar edilmeye çalışılmasına duyulan tepkinin bir teazhürüydü. Weinstein olayının açığa çıkmasıyla birlikte tepki ciddi anlamda kitleselleşmişti.
Bu bağlamda kendisi de bir tecavüz mağduru olan Medusa'nın heykelinin bu mahkeme önüne dikilmesi anlamlı oldu. Ne var ki kimi kadın örgütleri heykelin amaca tam anlamıyla hizmet etmediği görüşünü savunuyorlar. Özellikle de kesik başın Poseidon'a ait olmaması konusunu...
-DÜŞENLER (Fallen Angels)- (1) Adem'den türeyen insanoğlu onuncu nesle gelmişti. Tanrıya sadakatleri sonsuz olan meleklerin bu özellikleri, insanların yaşamlarına şahitlik ettikçe zedelenmeye başladı. Onların birbirlerine eş olmalarına özenmeye başladılar. #MitFlood
(2) Kimi melekler cenneti terk ettiler ve Adem'den türeyen kızları eş edinmeye başladılar. Bu birliktelikten doğan çocuklar ise ne melek ne de insanlardı onlara "Düşenler" adı verildi. Çünkü babaları melek olmasına karşın kendileri bu sıfata erişemiyorlardı.
(3) İnsan olarak görülmeleri de mümkün değildi. Çünkü bir insana göre çok büyük ve de güçlüydüler. Kimileri onlara Dev adını verdiler. Melekler, kadınlardan doğan çocuklarının da kendileri gibi ölümsüz olmalarını istediler ve Tanrı'ya başvurdular. Tanrı bu isteği reddetti.