İnterpol, FETÖ üzerinden yapılan 773 adet Kırmızı Bülten başvurusunu reddetmiş. Aralarında Zaman’ın sahibi Fettah Tamince yok, FETÖ’nün sağ ve sol kolaları Hüseyin Gülerce ve Latif Erdoğan yok. Kimse de ciddiye almıyor haliyle. Bugün de Can Dündar için yeniden başvurulmuş.
Bu başvuruların kaçı gerçekten FETÖ ile bağıntı bilmiyorum. Ancak falanca bankasına para yatırmış, filanca sümüklü mendiline ağlamış tamam onlar da ceza çeksin de Bank Asya’nın yöneticisi Taşkesenoğlu, SPK Başkanlığına atanmadı mı? Daha bir çok üst düzey FETÖ’cü biryere atandı.
Bank Asya’nın Planlama ve İşe Alım Uzmanı olan Doğan Başar’ı FETÖ kandırıyor ama FETÖ’cü bir şirkette çalışıyor diye Bank Asya’dan maaş almak zorunda kalan garibanın “kandırılma hakkı olmuyor” sorarlarsa FETÖ ile mücadele ediyoruz dersiniz!
Parası olan FETÖ’cüler salak, onları FETÖ kandırılmış, parası olmayan, iktidar destekliyor diye desteleyen, oğlunu kızını iktidar üyelerinin oğlu/kızı gidiyor diye okullarına veren fukara ise FETÖ’ye bilerek destek vermiş. Fukaranın kandırılma hakkı da yok.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
TBMM’de Ak Parti Grup Başkan Vekili Bülent Turan, “Doğan Holding Medya’yı alması için Demirören Grubuna, Ziraat Bankası üzerinden verilen kredi hakkında ‘faiziyle ödenecek’ diyor ama kredi dün verilmedi, Doğan Holding Medya da dün el değiştirmedi. “Faiz haram” mı diyeceksiniz?
Kesti, biçti, parçaladı diyenler için resmi TBMM Genel Kurul Tutanağı. Ziraat Bankası üzerinden Demirören Grubuna, Doğan Holding Medya’yı satın alması için bu paralar yeni verilmedi.
Videosunu bulamadım TBMM Genel Kurul Tutanağı’nı yayınlıyorum. @SaruhanOluc da “Demirören Grubuna verilmiş olan kredinin geri ödemesi yapıldı mı ya da ne kadarı yapıldı?” diye tekrar soruyor. @draliseker, soruyu yeniliyor.
Cevap: “tüm krediler mevzuat kapsamında teminat altında”
Türkiye’de bunun gibi kaç milyon başı boş sosyal medya kullanıcısı var!
Sanılanın aksine iki kez köpek saldırısına uğradım. Birincisi Maçka Parkındaydı kız arkadaşımla birlikteydim, diğeri de İnönü Standı’nın treatuarlarındaydı. Ama düşündüm ve ikisi de benim hatam olduğunu anladım. Birincisinde elimdeki baston şemsiyeyi yanlış kullanmıştım >>>
>>> bunu sopa zannettiler ve havlamaya başladılar tabii paniğe kapıldım daha çok salladım. Neyse yöre esnafı geldi hemen, diğerinde de Beleştepe’den iniyordum kar yağıyordu ve ben de panik yapıp koşmaya başladım. Komşuyuz dedim ve iki grupla da sonrasında mama ile barıştık.
Şov diyen olmuş, tut ki siyasi şov yapıyor. Biz de görsek bir kez o siyasi şovu, bir kez iktidar hiç oy alamayacağı yahut taban tabana farklı olduğu bir grubun yalnızlaşmasa en üstten itiraz etse, gayri Müslim denilerek her olaya siyasi şeytanlaştırma çabasına dur dese? Olmaz mı?
Bırak, Müslüman olmayan Türkiye vatandaşına sahip çıkmayı, her siyasi tartışmada argüman bulunamazsa soluk nefret suçu ile soslandırılmış Yahudi, Hristiyan hatta yer yer Alevi düşmanlığıyla sonuçlanıyor. Seçim meydanlarında sevmediğini, Rum, Ermeni, Yahudi olmakla itham ediyorlar
Sanki Rum, Ermeni, Yahudi, Süryani olmak bir suçmuşçasına, yedi göbek sülalesi ortaya dökülmeye çalışılıyor. Bunu yapan çok çok iyi biliyor ki “toplumda bunun karşılığı” var. Falanca “hırsız, dolandırıcı, haksız kazanç sağladı” derse değil Ermeni, Rum, Yahudi derse etkili olacak.
Şecaat arz ederken sirkatin söyletmek olsa olsa buna denir. Bu iddia bizzat Uğur Mumcu tarafından Silah Kaçakçılığı ve Terör kitabında MSP’li Halit Kahraman, Alman polisince uyuşturucu satarken yakalanınca ortaya çıkmıştır. İddianın sahibi de Halit Kahraman’dı.
Yine mağdur olacakları bir şey buldular.
Uğur Mumcu / “Silah Kaçakçılığı ve Terör”
Hiç aklına “yıllardır milleti aynı numara ile uyutuyoruz” demek gelmiyor. Hemen mağduriyet buluyorlar.
Dizi izler gibi yolsuzluk, kanunsuzluk izleyince memleketteki kanunsuzluk, yolsuzlukları da haliyle “dizi” zannediyorsunuz.
The Godfather’in açılış sahnesi; “Amerika'ya inandım, servetimi Amerika'da kazandım” diyen bir adamın polis yerine Mafya lideri Don Corleone'den yardım istemesiyle başlar. Adam, polise gittiğini onların da suçluları serbest bıraktığından şikayet eder. Her şey bu fısıltıyla başlar
Bir bakıma bu sahne “kutsal fısıltı” denilen Hz. Meryem’e Cebrail’in Hz. İsa’yı müjdeleme sahnesine gönderme gibidir. Zira, Hristiyanlık’ta da tüm hikaye bu “kutsal fısıltı” ile başlar.
The Godfather filminin afişinde çok önemli bir detay vardır. Bu bir kukla tezgahıdır (kukla ipi). Bir el, kukla tezgahını tutar bu “father” kısmına bağlıdır. Film, Mafya’nın da gücünü aldığı bir yapıya işaret eder.
Uğur Mumcu'nun eşi Gürdal Mumcu, Milletvekili olduğu dönemde Uğur Mumcu Suikastı için dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın "Bir tuğla çekersek duvar yıkılır" dediğini ama "o tuğlanın asla çekmediğini" söylemişti. cumhuriyet.com.tr/haber/duvar-uz…
Can Dündar’ın Uğur Mumcu Cinayeti üzerinde hazırladığı bir belgeselde Avukat Emin Değer tarafından detaylarıyla açıklanmıştır. t24.com.tr/yazarlar/ozge-…
1998
Güldal Mumcu: Ağar'a serzenişte bulundu:
"Uğur'un ölümünden sonra deliller karartıldı, soruşturma gereği gibi yürütülmedi..."
Ağar'ın yanıtı şu oldu:
"Karşımıza tuğla tuğla duvar örüldü..."
Güldal Mumcu:
"Tuğlanın birini çekin o zaman, duvar yıkılsın..."
Ağar:
"Yapamam"