1-) 45 kilometrelik Kanal İstanbul'un 18,5 kilometresi Küçükçekmece Gölü ve Sazlıdere Barajından geçecek,
-7 yılda tamamlanacak kanalın maliyeti 75 milyar TL,
-1 milyar 155 milyon 668 bin metreküp hafriyat
-genişliği 275 metre ve derinliği yaklaşık 21 metre olacak..
2-) #Kanalİstanbul güzergahının Dursunköy ile Terkos arasında kalan 15 km'lik bölümü deniz seviyesinden 50-100m yükseklikte olup, 25 m derinlikler yetmeyecek, daha derin kazılacak ve ciddi heyelan vb. kütle hareketleri gibi riskler ile karşı karşıya kalınacak..
3-) Kanal İstanbul tatlı su gölleri, tatlı su barajları, tatlı su dereleri ve tatlı su kaynaklarının olduğu tatlı su havzalarının içinden geçirilmektedir.
4-) Tüm tatlı su havzalarının tuzlanacağı ve hidrojeolojik döngünün alt-üst olacağı, onlarca bin yıllık doğal dengenin bozulacağı ve 2050'li yıllarda Dünya'nın su sorunları yaşayacağı göz önünde bulundurularak bir kere daha düşünülmelidir.
5-) Doğu Marmara ve/veya Orta Marmara parçalarında beklenen 7.0-7.5 arası büyüklükteki depremin olması durumunda Küçük Çekmece kıyıları:
-Yanal yayılma
-Sıvılaşma
-Kıyı çökmesi
-Dolgu alanların çökmesi
-Tsünami
-Kanal boyunca kütle hareketleri
gibi ciddi risklere açık olacak..
6-) Jeolojik, ekolojik, biyolojik, hidrojeolojik, hidrolik, mühendislik, çevresel, depremsellik, ekonomik, sosyolojik, jeopolitik, askeri vb. karşılaşabilecek olası tüm sorunlar ve çözümlere ilişkin konular ayrıntılı olarak tartışılmalı, ortak akıl süzgecinden geçirilmelidir.
7-) Olası beklenen Doğu/Orta Marmara depremi insan kaynaklı riskler ile birleştiğinde, can kaybı yanında ülkesel ölçekte çok ağır ekonomik kayıplara yol açma olasılığı göz önünde tutulmalıdır. Yarın geç olmadan tüm bu tehlikeler düşünülmeli ve bilimsel kurul onayı alınmalıdır.
8-) Beklenen Marmara depreminin sonuçları Bozkurt-Ayancık sellerine de benzemez, Kanal İstanbul ile birlikte Marmara ve çevresindeki risk ve zarar görebilirlik etkenleri de göz önüne alındığında, bölgesel ölçekte afete dönüşebilecek bir özelliğe sahip olacaktır.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
"Doğru bilinen yanlışlar"dan bir gerçeğin altını çizmek istiyorum..
1-Son yüz yılda M>7.0 #deprem üretmiş faylar
2-Son yüz yılda 6.0 < M <7.0 deprem üretmiş faylar
gelecek en az yüz ve birkaç yüz yıl deprem üret(e)meyecek fayları oluşturmaktadır.
3-) 1 ve 2 numaralı faylar, Türkiye #Deprem Tehlike Haritası'nda gösterilen kırmızı-koyu kırmızı alanlara karşılık gelmektedir. Yani bu alanlar aslında gelecek en az yüz-birkaç yüz yıl boyunca güvenli bölgeleri oluşturmaktadır.
4-) Son birkaç yüz yıl ile birkaç bin yıl #deprem üretmemiş ve son deprem tarihinden tekrarlanma aralığı kadar süre geçirmiş faylar en tehlikeli fayları oluşturmaktadır.
5-) Bu faylar genellikle kıta-içi faylar ve ana fayların deprem üretmemiş sismik boşlukları temsil etmektedir.
1-)
-24 Ocak 2020 depremi (M6.8) etkileri neden 1 yıldır devam ediyor?
-Neden artçılar (5 binden fazla) oluyor?
-Neden komşu bölgelerde orta büyüklükte depremler (27 Aralık 2020, M5.3) oluyor? #depremelazığ
2-)
Seyahat ederken aracınıza büyük bir ivme ile taş çarpıyor
-Camın patlattığı an, ana şok (24 Ocak 2020 M6.8), patladığı yer, ana fay (Doğanyol parçası)
-Cam çatlamaya devam ediyor, işte onlar artçı şoklar
(Doğanyol-Sivrice-Pütürge segmentlerinde olan depremler) #depremelazığ
3-)
-Taş o kadar hızla çarpıyor ki, ana patlama dışında komşu bölgelerde de (Kavaktepe fayı) ayrı çatlamalar-kırılmalar oluyor. İşte bu da bağımsız (ayrı) depremler (27 Aralık 2020, M5.3) oluyor. #depremelazığ