Thread by @takozfeminist

Zencefil beni blokladığı için ben ss’le paylaşıyorum, hem bloklayıp hem de ss’le cevap vermek biraz ayıp ama neyse, onu geçiyorum. Yani bu kadar kavram çorbası yapan biriyle tartışmak da çok zor çünkü milattan önce 5000 yılından falan alarak anlatman gerekiyor.

“Kız çocuklarının okullaşma oranı neden toplanıyor?” Çünkü dünya çapında kör göze parmak seviyede kız çocuklarının eğitime erişimi daha az. Peki bunun nedeni ne? Efendim çok basit. Bu çocuklar amla doğduğu için. Bu kadar. (Ay tabi ki bu kadar basit değil, anlatıcam.)

Patriarka, kadınların bedenleri, doğurganlıkları, cinsellikleri ve emeklerinin erkekler tarafından sömürülmesine dayanan sistemdir. Bu sömürü, yıllar içinde çeşitli form ve biçimlere bürünse de, üç temel ayak tarih boyunca değişmemiştir.

1- İnsan türünün devamlılığını sağlama yükümlülüğü ve doğurganlık. 2- Kadın bedeninin erkek hazzına hizmet eden bir et parçası olarak görülmesi. 3- Ücretsiz ev içi emek.

Kadınlar, kendi canları pahasına (kim kadınları erkeklerden daha çok öldürür biliyor musunuz? Bebekler. Doğum yatakları kadın mezarlığıdır) insan soyunun devamını sağlar. Bu yüzden kadınların üreme kapasitesi toplum -patriyarkal toplumda bu erkekler demek- tarafından ‘yönetilir.’

Kadın, kendi bedeninden sorumlu bir birey değil toplumun bir mülküdür. Kendi bedeni hakkında toplumun söz hakkı kendisinden fazladır. Bu sex-based (cinsiyete dayalı) sömürünün temelini oluşturur.

Binlerce yıl önce köle sahiplerine ücretsiz yeni köleler doğurmakla başlayan bu sömürü HALA hem kapitalizmin işçileri işsizlik tehdidiyle terbiye edebileceği kadar nüfus fazlası oluşturup hem de mülk sahibine miras bırakabileceği varisler doğurma yükümlülüğüyle devam ediyor.

Kadınlar tarihsel olarak bakım vericidir. Bu, annenin bebeğe bakım sunma yükümlülüğüyle başlar (çünkü insan bebekleri bakım sunulmazsa ölür. Bu, evrimimizde özel bir yer tutar, bir ara anlatayım) ve bebekler, erkekler ve yaşlılara sunulan ücretsiz bakımla devam eder.

Kadınlar dünyaya gözlerini potansiyel anne ve potansiyel bakıcı olarak açar. Bu, kişisel olarak doğurgan olup olmamamızdan ya da çocuk sahibi olmak isteyip istemememizden bağımsızdır.

Toplum bizi ‘amla doğmuş’ olarak işaretler ve bizi potansiyel anne ve bakıcı olarak yetiştirir. Kız çocukları kardeşlerine bakar, annesine yardım eder, eğitimine ve bağımsızlığına az önem vermeye zorlanır, ola ki çalışacaksa bakım görevini ihmal etmeyeceği işlere yönlendirilir

Patriyarkal toplumda doğmasak sadece bir fark olabilecek organ, yani am, siz onu kadın üreme sistemi olarak okuyun, kız çocuğunun ayağında bir prangadır. Çok az kız çocuğu potansiyelini gerçekleştirebilir ki onlara uygun görülen potansiyel gerçek potansiyellerinin çok altındadır

Bunu dile getirmek patriyarkanın kadına bakışını desteklemek demek değil. Bu bir gerçek. Bu, böyle. Problemin analizini yapmadan nasıl çözüm bulacağız?

Queer teorinin anti-feministliği burada yatıyor. Felsefi bir heyecan olarak kadın ve erkek kelimelerini -doğaları gereği dışlayıcı kavramlar olduğu iddiasıyla- yapı söküme uğratmak isteyebilirsiniz. Akademik olarak heyecan verici olabilir.

Ancak ertesi sabah hala dünyanın yarısı diğer yarısına bir karşılık görmeden kahvaltı hazırlıyorsa, teorinizin gerçek insanların hayatında gerçek bir karşılığı olmadığını kabul edip ‘aktivizm’inizi sorgulamanız yerinde olur.

“Bizim amacımız tüm çocuklar okusun değil mi?” Değil Zencefil. Sen ve cinsiyet körü arkadaşlarının derdi o olabilir ama benim derdim değil. Ben şahsen erkek çocukları pişirip yemeyi savunuyorum. -HASBİNALLAH- Erkek çocukları da okusun tabi de BUNUN FEMİNİZMLE İLGİSİ NE?

“Eğer ki başkası kadın şudur diye cüret etmese bunlar olmaz” koca bir LOOOOOOOOLLLLLLL. Allah aşkına söyleyin bunun “Bence Türk-Kürt ayrımı olmamalı herkes kardeş olmalı”dan ne farkı var?

Bunlar diyor ki “Kadın ve erkek kategorileri (tabi siz ona gey, lezbiyen falan da ekleyin) doğaları gereği dışlayıcı ve hiyerarşiktir. Bu kelimelerin sınırlarını belirsiz hale getirirsek patriyarka bu kategoriler üzerine baskı mekanizması inşa edemez.”

Patriyarka gerçek bir insan olsaydı buna yerlerde yuvarlanarak kaburgalarına ağrılar girene kadar gülerdi.

Bu şuna benziyor: Diyelim ki dünyaya yaklaşan bir meteor var. Eğer biz meteora “Dünyaya çarpması imkansız şey” dersek dünyayı teğet geçer. (Dr. Kathleen Stock. @Docstockk)

İnsan toplumsal bir canlı. Bize verili koşulların içine doğuyoruz. Bu koşulların hayatlarımızdaki etkisi devasa ama bizim onlar üzerindeki etkimiz çok az.

Kadınlarla erkekler arasında fark yokmuş gibi davranmak ya da sorun bu farkın varlığını dile getirmekmiş gibi davranmak SAF ANTİ-FEMİNİZMDİR.

Bunun için evet Zencefil kimin kadın olduğu kimin kız çocuğu olduğu, kimin patriyarka tarafından sömürüldüğü çok önemli.

Senin bunu görünmez kılmak istemenin nedeni de şu, kadınların maruz kaldığı cinsiyete dayalı baskıdan konuşmaya başladığımızda, 'kadın' kümesine giremeyeceğinin farkındasın. O kümeye girebilmek için kavramları eğip bükmek, önemsizleştirmek işine geliyor.

-Sonuna kadar direneceğiz- ama diyelim ki başarılı oldunuz ve kadın dediğimiz kümenin net tanımını -yetişkin dişi insan- yok ettiniz. Diyelim ki kadın kelimesini çaldınız. Hala 3.5 milyar insanı tanımlamak için bir kelimeye ihtiyacımız olacak. Ve sen o kümede olmayacaksın.

Şimdi önüme düştü, kadınların bedeninin kendilerine ait olmayan bir kamu malı olmasının bir diğer örneği. İlk sayfaya dikkat. Türkiye'de HER 10 KADINDAN 9'UNA doğumdan sonra 'husband's stitch' atılıyor.

https://twitter.com/millihill/status/1439181299772690436?s=20

Kadınlara doğum sırasında atılan kesiyi dikerken -çoğu zaman sormadan!- olması gerekenden biraz daha sıkı dikiş atıyorlar ki kocalarının aldığı zevk doğumdan sonra azalmasın.