Büyükannesinin sözleri yankılandı kulaklarında:
''Oğlum namaz hiç bu vakte bırakılır mı?'' yaşı yetmişe dayanmış, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı
Kendisi ise,nefsini bir türlü
yenemiyordu
Ne oluyorsa,hep... namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu Bunu düşünerek kalktı yerinden gözü saate kaydı
Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı. Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, "Yine geciktirdim namazı." dedi
Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendisini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazı eda
etti. Tesbihatını yaparken büyükannesini düşünmeden edemedi. "Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana." dedi. Çok seviyordu onu ...
Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki
hicabından renkten renge girerdi.
O gün akşama kadar derse girmişti Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde. Duasını yaparken,başını ellerinin arasına alıp secdeye
durdu. Namazdan sonra bir süre bu şekil tefekkür etmeyi severdi. Gözleri kapanır gibi oldu
"Ne kadar da yorulmuşum" dedi Daldı gitti öylece
Kıyamet kopmuştu
Mahşeri bir kalabalık vardı
Her yön insanlarla doluydu
Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor;
Kimi sağa sola koşturuyor,kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor,soğuk soğuk terler döküyordu
Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı
adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı
Ama mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini düşünmemişti
Hesap ve sorgu devam ediyordu
Bu arada onun ismini de okudular Hayretle bir sağa,bir sola baktı "Benim ismimi mi okudunuz?" dedi
dudakları titreyerek.....
Kalabalık birden yarılmış, bir yol olmuştu önünde. İki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanından uzaklaştılar.
Başı önündeydi
Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden...." Şükürler olsun " dedi,kendi kendine ve devam etti; " Gözlerimi dünyaya açtım,Hep hizmet eden insanları gördüm.Babam sohbetlerden sohbetlere koşuyor,malını islam yolunda harcıyordu. Annem eve gelen
misafirleri ağırlıyor,yemek sofralarının biri kalkıp,bir yenisi kuruluyordu
Ben ise, hep bu yolda oldum. İnsanlara hizmete çalıştım
Onlara Allah'ı anlattım
Namazımı kıldım. Orucumu tuttum.Farz olan ne varsa yerine getirdim.Haramlardan kaçındım." Kirpiklerinden aşağı gözyaşları
dökülürken, "Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum." Diyordu. Ama bir yandan da "O'nun için ne yapsam az, Cennet'i kazanmama yetmez"
Diye düşünüyordu.Tek sığınağı Allah'ın rahmetiydi
Hesap sürdükçe sürdü
Boncuk boncuk terliyordu. Sırılsıklam olmuş, zangır zangır
titriyordu. Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu
Sonunda hüküm verilecekti
Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanında ki kalabalığa döndüler
Önce ismi okundu
Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış,
okunacak hükme kulak kesilmişti.
Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi cehennemlikler listesindeydi
Dizlerinin üstüne yığıldı
Hayretten dona kalmıştı. " Olamaaaazzzz " diye bağırdı
Sağa sola koşturdu. "Ben nasıl Cehennemlik olurum?
Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum
Onlarla beraber koşturdum
Hep rabbimi anlattım." Diyordu
Gözleri sağanak olmuş
titrek vücudunu ıslatıyordu
Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehennem'e
doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu. Medet yok muydu? Bir yardım eden çıkmayacak mıydı?
Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü.."Hizmetlerim... Oruçlarım....
Okuduğum Kur'anlar...... Namazım....
Hiçbiri beni kurtarmayacak mı?" diyordu.
Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu sürüklemeye devam ettiler. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi. Son çırpınışlarıydı
Resülullah, "Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler,
günde beş vakit namazda insanı günahlardan öyle temizler." Buyuruyordu. "Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?" diye düşünüyordu
" Namazlarım...
Namazlarım...
Namazlarım." diye diye hıçkırdı Vazifeli melekler hiç durmadılar Yürümeye devam ettiler;
Cehennem çukurunun
başına geldiler. Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu
Son bir defa dönüp geriye baktı. Artık gözleri de kurumuştu
Ümitleri sönmüştü
Başını öne eğdi. İki büklüm oldu
Kollarını sıkan parmaklar çözüldü Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi
Vücudunu birden bire havada buldu.
Alevlere doğru düşüyordu
Tam bir iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu
Başını kaldırdı. Yukarıya baktı
Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı. kendisini yukarıya çekti. Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı.
"Siz de kimsiniz ?" dedi
İhtiyar gülümsedi: " Ben senin namazlarınım."
"Neden bu kadar geç kaldınız ?Son anda yetiştiniz. Neredeyse düşüyordum."dedi....
İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; Başını salladı;
" Sen beni hep son anda yetiştirirdin, ...hatırladın mı?
Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kanter içinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu.Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest almaya gidiyordu
Değerli Arkadaşlarım
Hayırlı Sabahlar
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
* İnsanın Doğal Korunma Kalkanı
Demir ve Bakırdır
İçinde Demir Olmayan Yapay Et
Bu Yüzden Dayatılıyor
Korunamasın
* Yeni PCR Testinin Adı Her Şeyi Açıklıyor
* Güneşi Karartacaklarki
D Vitamini Olmasın
1.Bölüm
* GDO lu Ürünler Gibi Çocukları Değiştirmek,Üreyemez Hale Getirmek İstiyorlar
*Hiç Din Adamı,Müslüman Olan Olaylara Neden Ses Çıkarmıyor
* İnsanları Şeytana Secde Ettirmek İstiyorlar
İkrime'nin İbni Abbas'tan rivayet ettiğine göre;
Hz İbrahim'in (as) Evinde Bir ibadet odası varmış. Bir gün bu odaya girince bir yabancı ile karşılaşır.
Sen kimsin seni evime kim aldı diye sorar?
Yabancı;
Evin sahibi aldı der.
Hz. İbrahim sahibi benim diyince; Yabancı;
Senden de benden de daha önce bu evin mülkiyetini elinde tutan içeri aldı der...
Bunun üzerine;
Hz. İbrahim o'nun ölüm meleği olduğunu anlar ve şöyle bir istekte bulunur.
Bana MÜMİN kulların ruhlarını alırken büründüğün siman ile
görünürmüsün diye rica eder
Ölüm Meleği:
" Peki o zaman arkanı dön" der
Hz. İbrahim'de arkasını döner
bir müddet sonra yüzünü dönünce; Çok Güzel yüzlü bir genç ile karşılaşır
Hz. İbrahim Hadise'yi naklederken; bu delikanlı'nın yüz güzelliğini, elbisesinin alımlılığını ve