Ekonomik Kurtuluş Savaşı Nedir?

Devlet siyasal, ekonomik ve sosyal organizasyonların hukuk çerçevesinde bir arada bulunma ve eşgüdüm halinde işlemesidir.

#EkonomikKurtuluşSavaşı
Devlet teorisinin en önemli tanımlarından biri güçlüler arasındaki ilişkiyi belirleyip güçlülerin güçsüzlere zulmetmesini engellemektir, kavram olarak hukuk en temel noktada budur.
Türkiye Cumhuriyeti mağlup olduğumuz bir Cihan Harbi'nin bize bakiyesidir.

İkinci Endülüs Sendromuna dönüşebilecek 1. Dünya Savaşı,Kurtuluş Mücadelesi ile kısmi olarak engellenmiş ve Anadolu yurt olarak bizlere kalmıştır.
2.Endülüs Semdromu yani Anadolu'yu kaybetme riski Kurtuluş Savaşı ile bertaraf edilse de 1.Dünya Savaşı'nın sonuçları ülkenin siyasi, iktisadi ve içtimaı (toplumsal) alanlarının oluşmasında,buralardaki hukuksal ilintide kendisini sonuna kadar hissettirmiş ve belirleyici olmuştur.
Şu gerçeği unutmak yapılacak her değerlendirmeyi eksik bırakacaktır: Türkiye Cumhuriyeti mağlup olduğumuz 1. Dünya Savaşı'nın sonucunda kurulmuştur. Millet, Kurtuluş Savaşı ile Anadolu’yu kaybetmekten kurtulsa da yeni Cumhuriyet,Cihan Harbi galiplerinin hukuku ile şekillenmiştir.
Cumhuriyet tarihini incelediğimizde hem 1. Dünya Savaşı'nın galiplerine bağımlı olma halini hem de bu bağımlı olma haliyle mücadeleyi görebileceğiniz paradoksal bir döngü ile karşı karşıya kalırız.
Bir yandan silah sanayi kurmak isterken diğer yandan ordunun tamamen batılı egemen devletlere bağımlı olması, iktisadi bağımsızlık için adımlar atılırken batıdan gelecek kredilere rağbet edilmesi,++
++ tam bağımsızlık söylemlerinin rağmen istihbarat kurumumuzun dahi yabancı ülkelerin istihbarat servisinin bürosu gibi çalıştığı dönemler bu paradoks hali için verebileceğimiz bazı örneklerdir.
Türkiye Cumhuriyeti için Recep Tayyip Erdoğan dönemi işte bu paradoksal hal ile her tarafı kuşatılmış paradigmanın önce teorik olarak reddedilmesi sonra da fiili olarak tamamen değiştirilmesi dönemlerini içerir.
Recep Tayyip Erdoğan'ın 7 Şubat 2012 MİT Krizi'ne kadar olan dönemi batılı egemenlerin oluşturduğu paradigmanın eleştirildiği ve nihayetinde reddedildiği dönemdir.
7 Şubat MİT Krizi ile başlayan ve bugüne kadar süren ve bundan sonra da devam edeceği anlaşılan süreç ise paradigmanın tamamen değiştirilmesi dönemidir.
Türkiye Cumhuriyeti her döneminde istihbarat olarak bağımsız olmak istemiş bu noktada sonucu doğru ya da yanlış olacak birçok deneme yapmıştır.
Ancak süreçlerin tamamının sonunda, bu girişimde bulunanlar bunu deneyenler batılı egemenler ya da egemenlerin işbirlikçileri tarafından cezalandırılmıştır.
Recep Tayyip Erdoğan istihbarat noktasında Türkiye'nin bağımsız olması için bir yola girmiş çeşitli başarılar elde etmiştir. Batılı egemenler işbirlikçilerini kullanarak bu başarılara karşı 7 Şubat MİT Operasyonu planıysa Tayyip Erdoğan'ın kararlı duruşuyla akamete uğramıştır.
Böylece, paradoksal hal hem fiili olarak hem de sembolik olarak bitmiş batılı egemenlerin kurdukları paradigmanın çarkları ilk defa ciddi bir hasar görmüştür.
Sonrasında yaşanan krizleri ve saldırıları sıralarsak egemenlerin paradigmayı değiştirme tehlikesi olan Erdoğan'ı durdurmak için neler yaptıklarını da hatırlamış oluruz:
Mayıs 2013'de başlayan Gezi, Eylül 2013'de başlayan 17/25 Aralık Kumpası, 6-7-8 Ekim 2014 Olayları, HSYK Seçimlerinde FETÖ Organizasyonu, Çukur Eylemleri, DHKP-C/PKK/DEAŞ'ın Nöbetleşe Terör Eylemleri, Erdoğansız AK Parti Girişimi ve sonra da 15 Temmuz Darbe Girişimi…
Tüm bu saldırılar batılı egemenlerin yerli işbirlikçilerini kullanarak Recep Tayyip Erdoğan'ı durdurmak için yapmış oldukları eylemlerdi. Recep Tayyip Erdoğan, sağlam duruşu ve Milletiyle beraber hareket ederek bu saldırıların tamamını akamete uğrattı.
Batılı egemenlerin kuralları çerçevesinde kurulan paradigmayı oluşturan her alanda kendi içinde kontrol mekanizmaları vardır. Bunu Türkiye örneğinde inceleyebileceğimiz gibi farklı tecrübelere sahip Mısır örneğinde de görebilirsiniz.
Batılı egemenlere göre bir ülkedeki silahlı güç, siyaset için bir kontrol mekanizmasıdır; hukuk ise hem silahlı güç hem de siyaset için kontrol unsurudur.
Siyasi alanda Türkiye'nin kontrol edilebilirliğini sağlayan en büyük araç istikrarsızlığın teminatı olan Parlamenter Sistem'dir.
Hangi ideolojiden olursa olsun Türkiye'deki parlamenter sistem incelendiğinde kendi içinde sistemi tıkayan birçok alan ve yer yer patlamaya hazır mayınlar bulunmaktadır.
Parlamenter Sistemin getirdiği belirsizlikler, ortalaması 11 ay olan hükümetler dönemini ortaya çıkarmış ve Türkiye bağımsızlık mücadelesini tam olarak verememiştir.
Erdoğan'ın paradigmayı değiştirmedeki en büyük adım istikrarsızlığı ve belirsizliği getiren sistemi değiştirmektir
Türkiye, 2017 baharında batılı egemenlerin kurallarıyla meydana gelmiş paradigmayı altüst etmiş ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni getirmiştir.
Bu adım, büyük bir meydan okuyuş, batılı egemenlerin paradigmasının iflas ettiğine dair en büyük işaret olmuştur.
Türkiye, erken seçimin çok zor bir ihtimal olduğu, seçim sonrası koalisyonlarn olmadığı, karar verme mekanizmasının güç kazandığı ve hızlandığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bağımsızlık mücadelesindeki en büyük adımı atmıştır.
Buna karşılık olarak batılı egemen güçler iki araç sahaya sürdüler: Terör saldırıları ve ekonomik saldırılar. Batılı egemenlerin terör örgütü PKK/PYD/YPG'yi nasıl desteklediği artık kendi devlet kayıtlarında da matbu hala gelmiş gerçeklerdir.
Egemenler Türkiye'nin bu onurlu bağımsızlık mücadelesine karşı ilk önce terör kartını ortaya sürmüştür, terörizm çalışmaları yapan uzmanlar, terörün kendisi kadar oluşturduğu psikolojinin ne kadar etkili olduğunu vurgularlar.
Terörizm ve sonuçları hem güvensizliği hem de istikrarsızlığı ortaya çıkarır.

Bu anlamda Recep Tayyip Erdoğan 10 yıllarca süren terörizm ve terör ile mücadele paradigmasını da tamamen değiştirmiş ve terör ile mücadeleyi terörün kaynağına sınır dışına taşımıştır.
Bugünkü #EkonomikKurtuluşSavaşı'na karşı çıkanlara bazı hususları hatırlatmak isterim, Türkiye sınır dışı terör operasyonlarını başlattığında bu odakların çoğu o gün de "savaşa hayır" demeye başlamış, bildiriler hazırlamış, eylemler yapmış, yürüyüşler düzenlemişti.
Türkiye Cumhuriyeti Tarihi incelendiğinde terör saldırılarının en çok yaşandığı dönemlerden birinin 2015-2016 yılları olduğunu istatistiksel olarak görülmektedir. O günleri hatırlayın çukur eylemleri, bombalı saldırılar, canlı bomba saldırıları…
Bu nöbetleşe terör saldırılarının olduğu dönemde toplumda büyük bir güvensizlik ve korku iklimi oluşmuş insanlar kalabalık alanlara çıkmaktan dahi korkar olmuştu.
Bu dönemi bugün ancak hafızalarımızı zorlayarak hatırlayabiliyoruz. Bu kaotik dönemin bitmesinin temel nedeni Recep Tayyip Erdoğan'ın terörizmle mücadelede yaptığı paradigma değişikliği olmuştur.
O dönemlerde "savaşa hayır" diyerek karşı çıklan operasyonlar sayesinde Türkiye artık terör eylemlerinin yapılamadığı, sokaklarında huzurun ve güvenliğin olduğu bir yer haline gelmiştir.
Terörizmle mücadele konseptinin değişmesinden sonra sıra Batılı egemenlerin Türkiye'ye uygun gördüğü ekonomik sistemle yüzleşmeye gelmiştir. Cumhuriyet Tarihi'ni şöyle bir hatırlayın;
Marshall Yardımları gibi yardımlar, IMF'den alınan borçlar ekonomik sistemin bağımlılığını ortaya koyan örneklerin başında gelmiştir.
Türkiye ne zaman üretime dayalı bir ekonomik modele geçmek istemişse “siz o uçakları pahalıya mal ediyorsunuz alın size daha ucuza uçak”, “fabrikalara ne gerek var siz tarım toplumusunuz”, ++
++ ,” o fabrikalara gerek yok alın size para tarımla uğraşın”, “uğraşacağınız tarımın da kurallarını biz belirleyeceğiz” gibi olaylar yaşamıştır. Bu girişimlerle Türkiye'nin üretime dayalı ekonomik modele geçişi hep engellenmiştir.
Bu da hep dışa bağımlı bir ekonomimizin olmasına neden olmuştur., Batılı egemenlerin dediklerini yaptığımız sürece ekonomimiz gelişmiş batılı egemenlere karşı çıktığımızda ya da yapmasını istediklerini yapmadığımızda ise iktisadi araçlarla cezalandırılmışızdır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne karşı batılı egemenlerin ortaya sürdüğü ikinci araçları de ekonomi silahı olmuştur. Siz ekonominizde bağımlıysanız bağımlı olduğunuz yerden emir almak zorundasınızdır, emir almıyorsanız da cezalandırılırsınız.
Batılı egemenler Ağustos 2018'den sonra ekonomik saldırılara başlamıştır. Türkiye bu ekonomik saldırılara karşı mücadele verirken Recep Tayyip Erdoğan ekonomik sistemin paradigmasını da değiştirme kararı almıştır.
Recep Tayyip Erdoğan'ın kurmak istediği yeni ekonomik düzeni kendi konuşmalarından özetlemek istersek:
İthalata değil ihracata dayalı büyüme ile birikim ve istihdamın artırılması, Katma değeri yüksek, teknolojiye dayalı ürün üretimi ile verimlilik ve refah sağlanması, Düşük faiz ile kısa vadeli sıcak para girişinden ziyade uzun vadeli üretim odaklı yatırım sağlanması.
İşte bu yeni süreci, Recep Tayyip Erdoğan Ekonomik Kurtuluş Savaşı olarak niteliyor. Her bağımsızlık mücadelesinde olduğu gibi elbette bu süreçte güllük gülistanlık olmayacak , çeşitli sıkıntılar yaşanacaktır.
Türkiye ekonomik sistemdeki paradigmayi da değiştirirse faiz ve enflasyonun düşük olduğu, döviz kurunun istikrara kavuşacağı, dış müdahalelere kapalı, üretime dayalı, katma değeri yüksek ürünlerin üretildiği,++
++ cari fazla verilerek paramızın yurtiçinde kalmasının sağlandığı bağımsız ve güçlü bir ekonomi kurulmuş olacaktır.
Recep Tayyip Erdoğan'ın hayatı Batı tarafından dayatılan statüko ve paradigmaya meydan okumakla, bunlarla mücadele etmekle geçmiştir. İstihbarat, siyaset ve savunma alandaki bağımsızlık mücadelesinden sonra şimdi de Erdoğan Ekonomik Kurtuluş Savaş'ını ilan etmiştir.
Türkiye bu mücadeleyi de zorluklara, yaşayacağı sıkıntılara rağmen atlatırsa Türkiye kendi kurduğu paradigmayla sadece bölgesel değil küresel bir güç olarak hayatına devam edecektir. Ekonomik Kurtuluş Savaşı sadece Tayyip Erdoğan'ın mücadelesi değildir,++
++ Türkiye'nin 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmışlığının da hesaplaşması ve tam bağımsız Türkiye'nin bağımsızlığının mücadelesidir.
Bize düşen dönemsel sıkıntılara boyun eğip Erdoğan'a destek vermemek ya da geleceğin Türkiye'sini kuracak nesilden biri olup Erdoğan'a destek vermek arasında tercih yapmaktır.
Benim tercihim bu Ekonomik Kurtuluş Savaşı'nda Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında olmak, gücüm nispetinde O'nu desteklemektir.

Gayret bizden sonuç Allah'tandır.

#EkonomikKurtuluşSavaşı #DevletiminYanındayım

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Emrah Atila

Emrah Atila Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(