Soldaki yeşil kubbeli bakır camiye ne oldu? derseniz, TİKA sayesinde Balkanlara has bakır kubbe, İstanbul tipi beton rengi kurşun kubbe ile değiştirildi.Soldaki orjinal kesme taşlar yerine de Bosnalı dedelerin kışın kayıp kıç üstü düşmeleri için dümdüz taşlar. Tşk @Tika_Turkey
⬇️
Başçarşı'nın önceki ve şimdiki halini bilen herkesin hatırlayacağı üzre,sebile yakın 2 ağaç bulunurdu. Tramvay durağına gelmeden önce bu iki ağacın birini de Sebil'i daha iyi göstermek üzere yıktı tabi bizim ihalecilerimiz. Ne de olsa ağaç, daha az kaplama taşı döşemek demekti
⬇️
Yıkılan, kesilen ağacın yakınına da bizim sevgili TİKA'mız ve bu gereksiz işi organize eden Osmangazi Belediyesi buraya bu gereksiz anıtı dikmiş. Bu saçma anıtı dikeceğiniz yere,oradaki ağacı kesmeyip üzerine pirinç bir levha yazarak da gayet tabi bu hizmeti gösterebilirdiniz
⬇️
Burada sökülen, kesilen ağacın yerini sağda soru işareti ile gösterdim. Solda ise Havace Durak Camii şerifine girerken adeta caminin bir minaresi gibi duran zarif Selvi ağacının kime battığını merak ediyorum. O da yıkıldı. Hiç şüpheniz olmasın, o selvinin yerine taş döşendi.
⬇️
Havace Durak camiinin anası ağlatıldıktan sonraki hali de sağda. Yükselen beton medeniyetimizin sembolüdür bu. O eski yeşil kubbe yok,avlusundaki selvi de yok. @serdar_cam beyden bu konuda bilgi almak isteriz. Bildiği farklı şeyler varsa aydınlatabilir. Buna restorasyon denmez
⬇️
Bu da yine Saraybosna Hünkar Camii. Soldaki resimde geometrik bir Şadırvan zemini görmektesiniz. Ortaya doğru eğimli zeminde yağmur suları da akmakta ve tek noktada birleşmekte idi. Hepten parçalandı ve yine taş döşendi. Bağcılar'daki camiye çevirin diye mi yaptı bunu Fatih?
⬇️
Şimdi @Tika_Turkey yöneticilerine soralım mı? Onlar bizim kurumumuz ve iyi işleri ile övünürüz. Biz soralım onlar da bilgi versinler. Soldaki orjinal kapı çok ama çok iyi durumda iken NİYE SÖKTÜNÜZ VE SAĞDAKİ HİÇBİR TARİHİ ÖNEMİ OLMAYAN UCUBEYİ KOYDUNUZ? Sahi eski kapı nerede?
⬇️
Üniversite günlerimde Fatih Camii'nin avlusunda onlarca asırlık ağaç vardı. Niye yıktınız? Demiyorum çünkü ihaleyi alanlar, daha fazla parke taşı ile m2/TL kazanmak için bunu yapıyorlar. Hadi kendi topraklarımıza ihanet ettik bunu takmıyorum. Ya hu Bosna'dan ne istediniz?
⬇️
Ya Sivas'tan ne istediniz? Kimin neresine battı şu ağaçlar? Çok mu zordu ihale şartnamesine 1 ağaç bile kesilmeyecek diye eklemek? Ne sefil, ne aşağılık, ne avam, ne banal ne pislik bir restorasyon ruhudur bu böyle? Cami önlerini Kuzey Kore Pyongyang meydanlarına çevirmişsiniz
⬇️
Bu da Konya. Hayatımda hep gideceğim dediğim ama bir engel çıkıp gidemediğim Konya'dan. Bir daha gitme merakım da kalmadı sayenizde. Bunun da sorumlusunun Allah bin türlü cezasını versin, ihaleyi alanın da kazandığı para, çocukları ve torunlarının SMA ilacı olursa şaşırmasın
⬇️
Çok mu zordu Prizren,Sinan Paşa camiinin kubbesini Bakırla kaplamak? Osmanlı niye bu coğrafyada yer yer Bakırı kullandı? Oksitlendiğinde yeşillenir,doğa ile uyum sağlar diye bakır kullanıldı buralarda. Böyle saçma bir restorasyon anlayışımız var işte. Sebep olana ne desek boş!
⬇️
Burası Macaristan Pecs şehrindeki Yakovalı Hasan Paşa camii. Şu an katedral. Kubbesi 3 kez yenilenmiş olmasına rağmen Macarlar tarafından hep aslına uygun olarak yapılır. Sağdaki ise Selanik'te Hamidiye Camii. Yunan bu bakırı söküp kurşun kaplayabilirdi. Yapmamış. Sizce niye?
⬇️
Böyle bir şeydir Bakır oksit. Önce sapsarı parlar ve ardından yeşile dönerek esas formunu alır. Turkuaz bir renkle süsler camilerin kubbelerini. Bu arada belirtelim ki Balkanlarda tüm camiler bakır kaplı değildi. Kurşun da kullanılırdı ama Bakır, çok özel bir tercihti.
⬇️
Saraybosna'da sözde restore edilen Hünkar (Çareva) camii. tüm kubbeler kaybedilmiş durumda. Her şey gridir artık. Gökkubbenin mavisi ve yeşil doğa arasındaki en özgün rengimiz olan Turkuaz kubbeler yoktur artık. Oysa Turkuaz'ı Türklerin keşfi, bakır oksit sebebiyledir.
⬇️
Seramik sır içine %3-%5 Bakır Oksit atardı Osmanlılar. Bu şekilde daldırıp çıkarınca ve fırçayla sürünce Turkuaz renk elde edilirdi.Pişme renginde Turkuaz ve yeşil tonları elde etmek için kullanılırdı. Üzerine şeffaf sır uygulandığında renk kahverengiden bakır yeşiline gelirdi
⬇️
Bakır oksit ve bakır karbonat sadece bize has değil tabi. Yapılara verdiği doğal görünüm ve oldukça doğal, insanın içini ısıtan yeşil renkten dolayı yabancı ülkelerde de tercih sebebi. Mesela sağda Frontenac şatosunu görmektesiniz ki Kanada'da Fransızca konuşulan Quebec'tedir.
⬇️
Bu bir kültür, yapı çeşitliliği idi. Yükselen medeniyetimizin rengi gridir artık. Şehirlerimizde gri dışında hiçbir renge yer yoktur. Hapishane iç rengidir gri. Bizim ülkemiz, Turkuaz'ı en güzel formunda baş ucunda kubbelerde yükseltmişse de ona bir yerimizi dönmüşüzdür.
Saygılar
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Rus Çarı bir bölgeye bir kavmi getirip yerleştirdiğinde oraya bir yazıt ekletirmiş.
"Çar Büyük Petro tarafından, Soğuk Valday'dan getirilip verimli Kuban ovalarına yerleştirilen bu kabile, yaşadığı sürece Çar'a minnet etsin"
Zamanında yazmazsan tabi adam K*rdistan diye dırlanır
Bunun benzeri bir şekilde ülkenin belirli noktalarına şu yazı konsa;
"Türk hükümdarı Yavuz Selim, 1500'lerde Şiilik tehdidine karşı, Şii olan Türk kardeşleri ile araya tampon olarak dursun diye Zagros dağlarından "Kürt kardeşlerini" getirip, bu topraklara yerleştirmiştir....
...Ey Kürt, bir zamanlar Türk'e tercih edilerek Türk tarafından bu topraklara yerleştirildiğini bil ve unutma! Seni buraya yerleştiren milletle el ele, kardeş kardeş yaşayıp koyun koyuna bu topraklarda yattığın gibi kal! Bayrağımız bir, Düşmanımız birdir! Bil ve öğret!"
yazsak?
Seneler önce bir tanıdığımız, yeni doğan bebeğine b*ku ciciş diye öğretmişti. Esra ciciş mi yaptın? Hemen temizliyor. B*kun adı ciciş. Ciciş aşağı ciciş yukarı. Kız s*çıyor bu ciciş yapmış kızım aaa diyor. Sonra kız az büyüdü b*kunu yemeye başlamış çünkü ne de olsa ciciş ya?
⬇️
Bir kavramı ne kadar cici gösterir iseniz, kavram kendi gerçekliğinden o kadar uzaklaşır. Tekrar etmeme gerek yok ama iyi belleyin bunu. Ayrıca bilinen bir kavramı yabancı bir adla yeniden satarsanız, önceki saygın olmayan imajını da değiştirme maksadı vardır. Politikadır bu
⬇️
Örneğin zam yerine fiyat güncellemesi dersiniz veya ürün kuyruğu yerine ihtiyaca özel miktar satışı dersiniz. Her bilinen kavram, adı değiştirilerek yeniden satılırsa toplumların bunu yeni bir şeymiş gibi algılama eğilimi vardır. Eskiler değil ama yeni nesli yersiniz bunlarla
⬇️
Yıl 2016, Bosna'da yanımdaki arkadaşın aracı bozuldu. Sicim gibi de yağmur var ve Travnik'e 20 km mesafede Trenitsa diye bir köyde mahsur kaldık. Daha önce de geçtiğim için köylüleri tanıyordum. Kahve ve yemek ikramını müteakkip zorla beklettiler. Dur bir Türk var gelecek diye
⬇️
Tam 3 saat oyalandık, köy camii önünde bekledik. Türk gelecek ya? En son bir araba geldi park etti. Baktım arka camda S harfi logosu. Yılan gibi bir şey. O logoyu sevmem ve iyi şeyler çağrıştırmaz bana. İçinden bir amish amca çıktı. S.a sofiler... dedi. Ahah dedim bulduk yine.
⬇️
Adamın giriş cümlesinin ardından dediği şey şuydu:
YAAA! Gawsımın bereketi himmeti olmasa beni burada size buldurur mu? Sizi benle kavuşturur mu? (Ben şiştim ama ne şiştim sinirden)
📢1915 saldırısında Limni'de yığınak vardı. Çanakkale'ye saldırmadan önce açıktaki Limni'de üslenmişti gemiler. Şimdi karada yığınak var. Dün 5 bin ABD askeri Dedeağaç'a geldi. 120'den fazla da helikopter. Yarın, Edirne'nin muhtemel bir durumda savunma dez/avantajını yazacağız
⬇️
Bölüm-1-
Edirne ve Doğu Trakya'nın yeri ve önemi
Arkadaşlar!
Bu coğrafyanın savunma avantajına dair elde tutulması "KOLAY" coğrafi engelleri tutabilse idik işimiz şimdi çok kolaydı. Ancak bu Allah yapısı fiziki engellerden en önemli üçünü uzun zaman önce hovardaca kaybettik.
⬇️
Bunlardan en önemlisi TUNA engeliydi. Karşılıklı mesafesi yani genişliği bazı yerlerde 1,5 ila 2,5 km'yi bulan Tuna nehri, bizim Sınırlarımızı ve tabi ki İstanbul ve Trakya'yı ciddi şekilde korurdu. Bu hattın tutulamaması, apayrı bir flood konusu. Bilin ki bu en ciddi kayıptı.
⬇️
📢Ülkeden gitmek isteyenlerin okuması için belli başlı hususları maddeliyorum. Bunları okumadan gitmeyin, okuduktan sonra da gideceğim derseniz ağlamam. Yol sizin ağalar. Türk'ü durduran olsa Türkiye'de olmazdık. Gelelim ülkeden gitmenin esaslarına.
⬇️
1-Geçerli bir işiniz yoksa, Avrupa, ABD, Kanada veya Avustralya'da toplumsal sınıfın en alt kesiminden başlayacağınızı unutmayın. Türkiye'de İ.Ü (💖) dahil 4-5 üniversite dışında dünyada bitirdiğiniz okulun denkliği genellikle yok. Bunu bilin.
⬇️
Gitmeden önce yanınızda asgari 6 aylık paranız olsun. Bu paranın ilk aylık kısmı bitene dek iş bulmanız lazımdır ki turist vizesi ile gitti iseniz kimse sizi işe almaz.Bir dil okuluna kayıt yaptırayım part-time çalışayım derseniz de ya daha fazla para ya da önceden kayıt lazım
⬇️
Dün Muammer Zukorliç efendi'nin "Kalp Krizi" ile öldüğünü öğrendik. Hiçbir rahatsızlığı olmayan bir adamın bir anda ortadan kalkmasına "Ortadan kaldırma" yani "Tasfiye" denir. Bu mesele, Bosna Sırplarının "Ordularını kurma" açıklaması ile yakın alakalıdır. Örnekleri de çoktur.
⬇️
Muhsin Yazıcıoğlu, Mnzl ve Fetö maymunlarına gereksiz saygısını saymazsak, Muhafazakar kesimde ciddi ağırlığı olan bozulmamış bir siyasetçiydi. Böyleleri ne Soros ne de ABD ile masaya oturacak tipler değildir. Bir milli meselede halkı arkasında toplayabilir adamlardır.
⬇️
Deyimi yerinde ise parayla satın alınmayacak karizmatik önderlerdir. Bunlar zor zamanlarda belirir ve düşmanlarına göre de tam bu zamanlarda elimine edilmelidir. Lidersiz kalan toplumları da Ramazan Kafirov benzeri bir şekilde yönetir, siyasete istediğiniz şekli verirsiniz.
⬇️