Sarayburnu ve henüz sahil yoluna kurban edilmemiş surlar
Mimar-arkeolog Albert Gabriel’in, çoğunlukla 1920-30’larda çektiği İstanbul ve Türkiye fotoğraflarından oluşan koleksiyonu erişime açıldı.
Hep güzel çalışmalara imza atan mimar Büke Uras, arşivin tespit ekibinde yer almış.
Edirnekapı Mihrimah Sultan Cami (~1908-1934)
Ülkemizi çok seven mimar-arkeolog Albert Gabriel’in mirasçıları ve Fransız hükümeti arasında yapılan anlaşma ile, Gabriel’in ülkemizde kaydettiği 5000 fotoğraf çevrimiçi erişilebilir hale geldi. Çok güzel haber. Teşekkürler Büke Uras.
Narmanlı Han (📷 1908-1934). Botter Han’ın olduğu taraftan çekilmiş fotoğrafta Narmanlı Han’ı görmesek, olduğumuz yeri anlamak çok kolay değil. Oryantalist üslupta büfe, güzel bir saçak, sokak lambası ❤️
Albert Gabriel arşivine baktığımızda o dönem anıt eserlerimizin sivil mimari miraslarla çevrili olduğunu göreceksiniz. Bu durum Zeyrek’in Dünya Miras Listesi’ne girme sebeplerinden biriydi; “ülkemize has, Anıt eser - Sivil mimari miras birlikteliği”
Eminönü Yeni Cami (📷 1908-1934), Albert Gabriel arşivi
Yeni Cami bir ticaret alanına inşa edilmiştir. Caminin çevresi daima zengin bir ticari yaşamla donanmıştı. Etrafındaki sivil mimari miras tümüyle yıkıldığında manasız bir meydan oluştu. Oysa gelenek böyle değildi.
Albert Gabriel arşivinden; Anadoluhisarı ve Rumelihisarı.
Anadolu Türk mimari eserlerini Batı’da tanıtan mimar, arkeolog, gezgin Albert Gabriel, İstanbul’a ilk defa 1908’de gelmiş. Ancak 1926’daki gelişinden sonra kapsamlı çalışmalara başlamış. islamansiklopedisi.org.tr/gabriel-albert…
Albert Gabriel arşivinden, Eminönü-Haliç tarafında bir iskele. Çatısı ile uğraşılmış küçücük bir köşk görüyoruz, ufacık görevli odasında, tasarım değeri bulunan bir iş var. Kayıklar için sanki bir standart var, neredeyse tek elden çıkmış gibi, nerede yaptırdıklarını merak ettim.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1925 yılında yayınlanmaya başlayan;
“Amelî Elektrik” dergisi, Türkiye’de posta ile gönderilen ilk dergi olmuş. Elektrik abonelerine gönderilen ve abonelere elektrikle ilgili ürünlerin tanıtıldığı derginin her sayısının kapağında incelenmeye değer illüstrasyon yapılmış.
Osmanlıca ve Fransızca yayınlanan “Amelî Elektrik” dergisinin üçüncü sayı kapağını da çok seviyorum. Güzel bir sokak lambası, Galata Köprüsü, İstanbul’un vapuru ve yine Tarihi Yarımada’yı görüyoruz.
*İkinci sayı kapağı ile üçüncü sayı kapağı, ufak ayrıntılar dışında aynıdır.
Ayasofya ve onu aydınlatan ay-lamba.
Amelî Elektrik dergisi, ülkemizde, “piyasada satılmayıp abonelerine posta ile gönderilen ilk dergi” olmalı. Katkısı için kıymetli @fahmethilmi ye teşekkürler
Yapı tescilli idi ancak tarihi eserin cephesinin, yıkılarak kaybolduğu düşünülüyordu. Altta özgün cephenin durduğunu fark ettim. Bir gece sabaha kadar çalışarak, kaplamayı söktük, özgün cepheyi ortaya çıkardık.
Tarihi eser, onarılmak yerine kaplanmıştı. Özgün tuğlalara metal kaynatılmış ve cephe kaplamaları taşıtılmıştı. Bir gece -izinle- sabaha kadar bu kaplamaları söküp,ertesi gün bu konudaki başvurumuza ekledik. Cephe ve özgün süslemeleri koruyarak yapıyı güçlendirdik. @SemaOzenToth
Tarihi eserin cephesindeki süslemeler de neredeyse hapsedilmiş, gün ışığından uzak kalmışlardı.
Alındaki rozette; Esma’ül Hüsna’dan,
“Mâlikü'l-mülk” yazısı da cepheyi sökünce karşımıza çıktı.
Hacı Arslan Efendi oğlu Sadıkzade Ruşen Efendi tarafından Mimar Giulio Mongeri’ye inşa ettirilen ve 1925 yılında tamamlanan yapı;
Şişli’de “Mongeri Binası”
Şişli Mongeri Binası’nın tarihçesini anlatmaya başlamadan önce, yapıda geçen hafta açılan; “Fahrelnissa Zeid, Fırtınaya Doğru” sergisinden haberdar etmek isterim. Sergi, yapıyı gezmek için de güzel bir fırsat olabilir.
Ülkemizde önemli eserleri bulunan mimar Giulio Mongeri’nin babası Dr. Luigi Mongeri, 1865 kolera salgınında İstanbul’a gelmiş, salgının yayılmasını önlemeye çalışmış, İstanbul’da vaka görülen yerleşimlerin işaretlendiği bu haritayı oluşturmuştu. arkitera.com/gorus/19-yuzyi…
Mimar Sinan’ın tasarladığı bu türbenin kubbesi çift cidarlıdır, yani bu kubbenin üstünde bir boşluk vardır onun üstünde bir kubbe daha vardır. İçeriden bakanlar başka kubbe, dışarıdan bakanlar başka bir kubbe görür. İki kubbe arasını görebilen şanslı insanlardanım.
II. Selim Türbesi’nin iki kubbe arasına dair bu fotoğrafta; solda dış kubbe, sağda ziyaretçilerin gördüğü, iç kubbe görünüyor. Kırık dışlık pencerelerinden sadece kuşların girebildiği çok huzurlu bir mekandı.
II. Selim Türbesi’nin dış kubbesi yerden ~ 19 mt yükseklikte. İç kubbe ise iç mekandan ~ 16 mt yükseklikte. Dışarıdan görkemli tek bir kubbe iç mekanda istenmeyen bir görüntü yaratabilirdi (kırmızı), iç mekanda istenen kottaki kubbe kenarlara eriştiğinde basık olabilirdi -yeşil-
II. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan “Mesken Buhranı” günlerinde de kiralar çok fazla yükselmişti.
İstanbul’da Levend Mahallesi, Ankara’da Saraçoğlu Mahallesi; Mesken Buhranı sorununu çözmek için uygulanan seri projelerden ikisiydi. Bir diğer çözüm yöntemi ise “arsa üretimi” idi.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra bizde ve dünyada farklı sebeplerle “Mesken Buhranı” yaşanmıştı. Bizde köyden kente göç, Avrupa’dan savaş nedeniyle malzeme ithal edilememesi, yeterli altyapıya sahip arsa üretilememesi “Mesken Buhranına” neden olmuştu.
Bkz: Bekir Cantemir doktora tezi
II. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan “Mesken Buhranı”, dönemin gazetelerinde ve dönemin mimarlık camiasını tanımamızı sağlayan Arkitekt dergisinde sıkça konu edilir. O yıllarda Arkitekt’te Mesken Buhranı’nı konu eden 42 makaleyi + bir tezi ekte toparladım. drive.google.com/drive/folders/…
Kaliforniya’daki yangınlar, dünya ekosisteminden başka, maddi olarak bizleri ve orman alanlarımızı etkiliyor.
Burada ahşap evler için yetiştirilen endüstriyel ormanlar da yandı. Pandemi ile ahşap ev talebi zaten 1.5 kat artmıştı. Ağaç temini zorluğu ahşap fiyatlarını yükseltti.
Kaliforniya’da endüstriyel ormanların yanışı (Amerika’daki evlerin %80 i endüstriyel ahşap), pandemi ile ahşap eve talebin artışı gibi sebeplerle ahşap fiyatları bizde de sürekli yükseliyor. Ormanlarımızda sürdürülebilirlik sınırları üstünde ağaç kesme talebi oluşabilir, dikkat.
Dünya bir bütün halinde korunmalı. Dünyanın bir ucunda olan ekolojik hasar bizi çok hızlı etkiliyor. Sadece ahşap ev olarak düşünmeyin; bir ev mobilyasından, enstrümana kadar birçok ürünün, eşyanın fiyatı artıyor.