La Depeche gazetesi,25 Aralıkta kutlanan Hristiyanların Milat Yortusu yani Noel bayramı dolayısıyla çam ağacı süslemesinin aslında Orta Asya’da Türk kabilelerinden gelen bir Türk geleneği olduğunu yazdı.
1-Noel Ağacı dünyada her zaman bir yaşam ağacı olarak kabul edilmiştir. Süslenen çam ağacının Mesih ile hiçbir ilgisi yoktu, sadece kış gündönümü zamanında “güneşin yeniden doğuşunun” şöleni idi. Türk kabileleri, yalnızca Türkistan’da yetişen beyaz bir köknar ağacını seçmişlerdi,
2-“Geceye karşı savaşacak ışık tanrısını, karanlığın ilahiyatını temsil etmek için en güzel ağaçlardan birini alıyoruz “ diyorlardı... Işığın zaferinin kutlaması, yani yılın ilk gününe “Nardugan Partisi “ denirdi. Türk aşiretleri bu günü “beyaz köknar ağacı” altında kutlar,
3-kurdeleler ile süsler, ağacın altına hediyeler koyar, tanrılara adak adarlar. Daha sonra pastalarla birlikte bulacağımız festival ekmekleri, Saint-Basile çörekleri... Tüm aile yakınları olarak bir araya gelinir ve ziyafetler düzenlenirdi....
4-Nar Noel zamanda her yerde bulunur. Bu bir güç ve bereket sembolü ve Ortodoks Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında bulunur. ” Noel ağacıyla ilgili haberi böyle vermiş, La Depeche gazetesi, Türk kökenli yazarın annesinden duyduklarını nakille.
5-Nardugan Bayramının Altay Kökenleri : ÇAM BAYRAMI
Altay’ da çam ağacının her zaman esrar dolu bir güzelliğe sahip olduğu kabul edilmiştir. Çam ağacı eski zamanlardan beri Türklerde kutsal sayılıyordu. Bu ağacın eve girmesine izin veriyorlardı.
6-Üç-dört bin yıl önceleri, yani insanların çok tanrılı dinlerin tanrılarına inandıkları çağlarda, Çam ağacını ululamak için bayramlar yapıyorlardı. Törenler tanrıların ve ruhların dinlenme mekânında yaşayan, Yersu’ ya ithaf ediliyordu. Yersu’nun yanında aksakallı Ülgen vardı.
7-Ülgen, yeraltındaki altın çitli altın sarayında, altın bir tahtta oturuyor, gösterişli kırmızı bir kaftan giyiyordu. Güneş ve ay onun emri altındaydı. Çam bayramı kışın tam ortasında, 25 Aralıkta başlıyordu. Bu tarihte gün geceyi yeniyordu.
8-İnsanlar Ülgen’e dua ediyor ve iade edilen Güneş için teşekkür ediyorlardı. Dualarının kabul edilmesi için de, Ülgen’in çok sevdiği bir çam ağacını süslüyorlardı.
9-Eve getirdikleri çam ağacının dallarına parlak renkli, kurdele benzeri bezler bağlıyorlar ve yanına da hediyeler yerleştiriyorlardı.
İnsanlar güneşin karanlığı yenmesini kutluyor, bunun için bütün gece eğleniyorlar, “Koraçun, koraçun” diye naralar atıyorlardı.
10-Bu bayramın adı Koraçun idi. Bu kelime, eski Türk dilinde “azalsın” anlamına gelmektedir. Gece azalsın, gün uzasın diye bağırıyorlardı.Çam ağacı “Ülgen’in ağacı” olarak adlandırılıyordu. Çam ağacı bir mızrak gibi Ülgen’e yukarıyı, yani doğru yolu gösteriyordu.
11-Rusça’daki “yölka” kelimesi “yol” yani Türkçe’ deki “yol” kelimesinden doğmuştur; Yölka Rusça’ da çam ağacı demektir.Aradan asırlar geçmesine rağmen bu eski bayram unutulmadı. Gerçi Ülgen’in adı değişti;
12-Ded Moroz, Santa Klaus veya Noel Baba oldu. Ama onun bayramdaki rolü ve kıyafeti hiç değişmemiştir. Kaftan, şapka, kuşak ve keçeden yapılmış çizmeler, yani Ded Moroz’ un bütün kıyafeti Kadim Türklere ait.
13-Ülgen : İlk bakışta “ölen, ölgen” kelimelerini anımsatabilir. Ülgen’ in Yer altı Tanrısı olması da “ölüm” kelimesini çağrıştırır. Ama “Ülgen” kelimesi “ülken, ülgen” yani “büyük” anlamına gelmektedir.
14-Bazı çağdaş Türk lehçelerinde bu kelime hâlâ “büyük” anlamında kullanılmaktadır. Ded Moroz : Rusça “Ayaz Ata” anlamına gelmektedir. mutluluğun simgeleridir.
15-Kadim ressamlar eserlerinde insanların nasıl yaşadıklarını, neyi konuştuklarını ve neye ibadet ettiklerini, başka deyişle, hayatı yansıtmışlardır.
16-Kaya üzerindeki resimlerin asıl sanat değeri budur. Çünkü sanat bir dildir. Bir milleti millet yapan da dildir.
Kaynak :
Murad ADJİ-KIPÇAKLAR Türklerin ve Bozkırın Kadim Tarihi 1999 Moskova
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Eski Türklerde Tanrı'dan KUT alan Hakan devletin sahibiydi. Hakan ölünce topraklar Atilla örneğinde olduğu gibi kardeşler veya Timur'da görüldüğü gibi çocuklar arasında pay edilirdi. Osmanlı/Fatih kardeş katlini bu töreyi bozmak için çıkartmıştır! Zaten bozmadıkları Töre yoktur!!
1-Kardeş katlini koyan anlı şanlı padişah Fatih! Sürdüren Yavuz ve Kanuni! kaldıran ise tüm kardeşleri katledilen 13 yaşındaki l. Ahmet. Helal olsun küçük Ahmet'e.
2-Türk Devletlerinde kardeş katli sadece Osmanlı'da vardı.Hunlar,Gök Türkler,Uygurlar, Karahanlılar, Selçuklular yada Cengiz'in, Timur'un İmparatorluğunda kardeş katli olmadı. Ama Osmanlı'da kardeş katli vacip görüldü? Niye...
Evinin önünde uğradığı suikast sonucu 18 Aralık 2002 tarihinde hayatını kaybeden Necip Hablemitoğlu'nun katilleri aradan 19 yıl geçmesine rağmen bulunamadı.Ruhu Şad olsun .
Öldürüldüğü için tamamlayamadığı Köstebek isimli kitabında Fetö örgütlenmesini yazdı.
1-Kitap, vefatından sonra bitirilememiş haliyle yayınlandı.Bu kitabında emniyet ve TSK'daki fetöcülerin yabancı devletler adına gönüllü casusluk yaptıklarını anlatmıştır.
2-"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz; en doğru, en hakiki tarihat, tarikat-ı medeniyedir; medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için kafidir..."
1-Bilge insan Ali Akın, Kadir Mısıroğlu ile ilgili ilginç anısını anlatıyor... İzlemeye değer....
Hangi Osmanlı...
(Ali Akın /Diyanet işleri eski başdanışmanı/Arşiv uzmanı)
2-Bilge insan Ali Akın, Kadir Mısıroğlu ile ilgili ilginç anısını anlatıyor... İzlemeye değer....
(Ali Akın /Diyanet işleri eski başdanışmanı/Arşiv uzmanı)
3-Bilge insan Ali Akın, Kadir Mısıroğlu ile ilgili ilginç anısını anlatıyor... İzlemeye değer....
(Ali Akın /Diyanet işleri eski başdanışmanı/Arşiv uzmanı)
Uzun süredir unutturulmuştu Osmanlı'nın batış süreci!Daha çok borç almak için kurulan Varlık Fonları,iflas açıklayan Ramazan ve vergilerin %71'ini devreden Muhharrem Kararnameleri!
Osmanlı torunları da maalesef aynı yola girdi!Uyardık bize inanmadılar uzay masallarına inandılar!
1-1854 Kırım savaşı sonrasında çok borçlanan Osmanlı Devleti kendini toparlamak için yurt dışından krediler almaya başladı. Osmanlı Devleti 20 yıllık süreçte 330 milyon altın borçlanmıştı.
Osmanlı'nın eline geçen 220 milyon altın o dönem de 110 milyon altının kaybıyla anıldı.
2-Aslında 110 milyon altının kayıp değil nerde olduğu nasıl yok olduğu biliniyordu, ne kadar tanıdık değil mi? Tıpkı bugün gibi görmezden gelindi.Peki Osmanlı'nın en büyük hatası neydi? Aldığı parayı nerede kullandı?
Bir gecede cahil kaldık diyen cahiller iyi okuyun sonrasını+++
Atatürk'ün 1922 yılındaki konuşması:
Hangi İstiklal vardır ki yabancıların nasihatiyle,yabancıların planlarıyla Yükseltilebilsin?“Efendiler,
Avrupa’nın bütün ilerlemesine yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlana durmuştur.
1-Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre uygun yapmak, yürümek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi.
2-Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatiyle, ecnebilerin planlarıyla yükseltilebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır.
Harf Inkilabına" tarihi silmek için yapıldı diyen yalancılar bilmezler mi Osmanlı bile uyduruk Osmanlıcadan kurtulmak için 1858'de tartışmalara başlamış ve 70 yıl boyunca Latin Alfabesine geçelim demişlerdi. Tartışanlar, Osmanlı Aydınları, Nazırlarıydı.
1-Tanzimat’tan Meşrutiyet’e Alfabe Tartışmaları:
Türkler, tarihleri boyunca birçok alfabe kullanmışlardır. Müslüman olmadan önce Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanan Türkler, İslamiyet’e girdikten sonra Arap harflerini kullanmaya başlamıştır.
2-Bu alfabeyi yaklaşık bin yıl kullanan Türkler, 19. yüzyılın ortalarında alfabelerini tartışmaya başlamışlardır. Bu dönemde Türk aydınları, Osmanlı Devleti’nin Batı karşısında geri kalış sebeplerini tartışmaya başladıklarında, askerî ve iktisadî alanlarla birlikte, eğitim+