Atatürk'ün 1922 yılındaki konuşması:
Hangi İstiklal vardır ki yabancıların nasihatiyle,yabancıların planlarıyla Yükseltilebilsin?“Efendiler,
Avrupa’nın bütün ilerlemesine yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlana durmuştur.
1-Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre uygun yapmak, yürümek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi.
2-Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatiyle, ecnebilerin planlarıyla yükseltilebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır.
3-İşte Türkiye de, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, biraz daha çok gerilemiş, daha çok düşmüştür.
Hepiniz bilirsiniz ki, Avrupa'nın en önemli devletleri, Türkiye'nin zararıyla, Türkiye'nin gerilemesiyle ortaya çıkmışlardır.
4-Bugün bütün dünyayı etkileyen, milletimizin hayatını ve ülkemizi tehdit altında bulunduran, en güçlü gelişmeler, Türkiye'nin zararıyla gerçekleşmiştir. Eğer güçlü bir Türkiye varlığını sürdürseydi, denebilir ki İngiltere'nin bugünkü siyaseti var olmayacaktı.
5-Türkiye, Viyana'dan sonra Peşte ve Belgrat'ta yenilmeseydi, Avusturya/Macaristan siyasetinin sözü edilmeyecekti. Fransa, İtalya, Almanya da, aynı kaynaktan esinlenerek hayat ve siyasetlerini geliştirmişler ve güçlendirmişlerdir.
6-Bir şeyin zararıyla, bir şeyin yok olmasıyla yükselen şeyler, elbette, o şeylerden zarar görmüş olanı alçaltır. Gerçekten de Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve uygarlaşmasına karşılık, Türkiye gerilemiş, düştükçe düşmüştür. Türkiye'yi yok etmeye girişenler,
7-Türkiye'nin ortadan kaldırılmasında çıkar ve hayat görenler, zararlı olmaktan çıkmışlar, aralarında çıkarları paylaşarak, birleşmiş ve ittifak etmişlerdir. Ve bunun sonucu olarak, birçok zekâlar, duygular, düşünceler, Türkiye'nin yok edilmesi noktasında yoğunlaştırılmıştır.
8-Ve bu yoğunlaşma, yüzyıllar geçtikçe oluşan kuşaklarda, adeta tahrip edici bir gelenek biçimine dönüşmüştür. Ve bu geleneğin, Türkiye'nin hayatına ve varlığına aralıksız uygulanması sonucunda, nihayet Türkiye'yi ıslah etmek, Türkiye'yi uygarlaştırmak gibi birtakım bahanelerle,
9-Türkiye'nin iç hayatına, iç yönetimine işlemiş ve sızmışlardır. Böyle elverişli bir zemin hazırlamak güç ve kuvvetini elde etmişlerdir.
Bu düşüş, bu alçalış, yalnız maddi şeylerde olsaydı, hiçbir önemi yoktu. Ne yazık ki Türkiye ve Türk halkı, ahlâk bakımından da düşüyor.
10- Durum incelenirse görülür ki, Türkiye Doğu maneviyatıyla sona eren bir yol üzerinde bulunuyordu. Doğuyla Batının birleştiği yerde bulunduğumuz, Batı'ya yaklaştığımızı zannettiğimiz takdirde, asıl mayamız olan Doğu maneviyatından tamamıyla soyutlanıyoruz.
11-Hiç şüphesizdir ki bundan, bu büyük memleketi, bu milleti, çöküntü ve yok olma çıkmazına itmekten başka, bir sonuç beklenemez.
Bu düşüşün çıkış noktası korkuyla, aczle başlamıştır.
12-Türkiye'nin, Türk halkının nasılsa başına geçmiş olan birtakım insanlar, galip düşmanlar karşısında, susmaya mahkûmmuş gibi, Türkiye'yi âtıl ve çekingen bir halde tutuyorlardı. Memleketin ve milletin çıkarlarının gerektiğini yapmakta korkak ve mütereddit idiler.
13- Türkiye'de fikir adamları, âdetâ kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki: "Biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza ihtimal yoktur." Bizim canımızı, tarihimizi, varlığımızı bize düşman olan, düşman olduğundan hiç şüphe edilmeyen Avrupalılara,
14-Avrupalılara ,kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı." Onlar bizi idare etsin" diyorlardı.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 1922'de yaptığı tarihî konuşmadan bir alıntı.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Eski Türklerde Tanrı'dan KUT alan Hakan devletin sahibiydi. Hakan ölünce topraklar Atilla örneğinde olduğu gibi kardeşler veya Timur'da görüldüğü gibi çocuklar arasında pay edilirdi. Osmanlı/Fatih kardeş katlini bu töreyi bozmak için çıkartmıştır! Zaten bozmadıkları Töre yoktur!!
1-Kardeş katlini koyan anlı şanlı padişah Fatih! Sürdüren Yavuz ve Kanuni! kaldıran ise tüm kardeşleri katledilen 13 yaşındaki l. Ahmet. Helal olsun küçük Ahmet'e.
2-Türk Devletlerinde kardeş katli sadece Osmanlı'da vardı.Hunlar,Gök Türkler,Uygurlar, Karahanlılar, Selçuklular yada Cengiz'in, Timur'un İmparatorluğunda kardeş katli olmadı. Ama Osmanlı'da kardeş katli vacip görüldü? Niye...
Evinin önünde uğradığı suikast sonucu 18 Aralık 2002 tarihinde hayatını kaybeden Necip Hablemitoğlu'nun katilleri aradan 19 yıl geçmesine rağmen bulunamadı.Ruhu Şad olsun .
Öldürüldüğü için tamamlayamadığı Köstebek isimli kitabında Fetö örgütlenmesini yazdı.
1-Kitap, vefatından sonra bitirilememiş haliyle yayınlandı.Bu kitabında emniyet ve TSK'daki fetöcülerin yabancı devletler adına gönüllü casusluk yaptıklarını anlatmıştır.
2-"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz; en doğru, en hakiki tarihat, tarikat-ı medeniyedir; medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için kafidir..."
1-Bilge insan Ali Akın, Kadir Mısıroğlu ile ilgili ilginç anısını anlatıyor... İzlemeye değer....
Hangi Osmanlı...
(Ali Akın /Diyanet işleri eski başdanışmanı/Arşiv uzmanı)
2-Bilge insan Ali Akın, Kadir Mısıroğlu ile ilgili ilginç anısını anlatıyor... İzlemeye değer....
(Ali Akın /Diyanet işleri eski başdanışmanı/Arşiv uzmanı)
3-Bilge insan Ali Akın, Kadir Mısıroğlu ile ilgili ilginç anısını anlatıyor... İzlemeye değer....
(Ali Akın /Diyanet işleri eski başdanışmanı/Arşiv uzmanı)
Uzun süredir unutturulmuştu Osmanlı'nın batış süreci!Daha çok borç almak için kurulan Varlık Fonları,iflas açıklayan Ramazan ve vergilerin %71'ini devreden Muhharrem Kararnameleri!
Osmanlı torunları da maalesef aynı yola girdi!Uyardık bize inanmadılar uzay masallarına inandılar!
1-1854 Kırım savaşı sonrasında çok borçlanan Osmanlı Devleti kendini toparlamak için yurt dışından krediler almaya başladı. Osmanlı Devleti 20 yıllık süreçte 330 milyon altın borçlanmıştı.
Osmanlı'nın eline geçen 220 milyon altın o dönem de 110 milyon altının kaybıyla anıldı.
2-Aslında 110 milyon altının kayıp değil nerde olduğu nasıl yok olduğu biliniyordu, ne kadar tanıdık değil mi? Tıpkı bugün gibi görmezden gelindi.Peki Osmanlı'nın en büyük hatası neydi? Aldığı parayı nerede kullandı?
Bir gecede cahil kaldık diyen cahiller iyi okuyun sonrasını+++
Harf Inkilabına" tarihi silmek için yapıldı diyen yalancılar bilmezler mi Osmanlı bile uyduruk Osmanlıcadan kurtulmak için 1858'de tartışmalara başlamış ve 70 yıl boyunca Latin Alfabesine geçelim demişlerdi. Tartışanlar, Osmanlı Aydınları, Nazırlarıydı.
1-Tanzimat’tan Meşrutiyet’e Alfabe Tartışmaları:
Türkler, tarihleri boyunca birçok alfabe kullanmışlardır. Müslüman olmadan önce Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanan Türkler, İslamiyet’e girdikten sonra Arap harflerini kullanmaya başlamıştır.
2-Bu alfabeyi yaklaşık bin yıl kullanan Türkler, 19. yüzyılın ortalarında alfabelerini tartışmaya başlamışlardır. Bu dönemde Türk aydınları, Osmanlı Devleti’nin Batı karşısında geri kalış sebeplerini tartışmaya başladıklarında, askerî ve iktisadî alanlarla birlikte, eğitim+
La Depeche gazetesi,25 Aralıkta kutlanan Hristiyanların Milat Yortusu yani Noel bayramı dolayısıyla çam ağacı süslemesinin aslında Orta Asya’da Türk kabilelerinden gelen bir Türk geleneği olduğunu yazdı.
1-Noel Ağacı dünyada her zaman bir yaşam ağacı olarak kabul edilmiştir. Süslenen çam ağacının Mesih ile hiçbir ilgisi yoktu, sadece kış gündönümü zamanında “güneşin yeniden doğuşunun” şöleni idi. Türk kabileleri, yalnızca Türkistan’da yetişen beyaz bir köknar ağacını seçmişlerdi,
2-“Geceye karşı savaşacak ışık tanrısını, karanlığın ilahiyatını temsil etmek için en güzel ağaçlardan birini alıyoruz “ diyorlardı... Işığın zaferinin kutlaması, yani yılın ilk gününe “Nardugan Partisi “ denirdi. Türk aşiretleri bu günü “beyaz köknar ağacı” altında kutlar,